Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@rabiasofi

BÖLÜM

Hafta öyle yoğun başlamıştı ki Leyla işten kafasını zor kaldırmıştı resmen. Bu koşuşturmacadan İlyas da kendi payına düşeni almıştı elbet. Toplantıdan toplantıya koşup bütçe ayarlamaları yapmaktan herkesi minik birer hesap makinesi gibi görmeye başlamıştı.

Bir araya geldikleri nadir anlardan birinde Leyla’ya bunu söylediğinde onu güldürmeyi bile başarmıştı. İş yerindeki insanlar onları bir arada daha sık görmeye başladıkları için ufak ufak fısıldaşmalar başlamış ancak kimse henüz ortaya bir laf atacak kadar cesaretini toplayamamıştı.

Nihayet Çarşamba gününe gelmeyi başardıklarında iş yükü de biraz hafiflemişti. Çıkışa yakın bir saatte Leyla, Serhan’ı gördü. İşe ilk başladığı zamanlarda Leyla buranın temposuna alışana kadar Serhan sık sık onu ziyarete gelmişti. Ta ki Leyla ona artık gelmemesini söyleyene kadar. Sonra yaklaşık üç ay önce Aygül’ün başında olduğu yeni beyaz eşya serisi işi üzerine çalışmaya başlamışlar reklam ve pazarlama işini de Serhan’ın çalıştığı şirket üstlenmişti. Serhan da buralarda daha sık gözükür olmuştu. İşte ne olduysa o zaman olmuş, Aygül’le yakınlaşmışlardı.

İçten içe Serhan’ın sadece onun için buraya gelmiş olmasını istediğini fark etti. Daha kendi kalbine söz geçiremezken Serhan’ı nasıl bu işten vazgeçirecekti?

Serhan yanına gelip karşısındaki siyah sandalyeye oturdu. “naber güzellik?” Diye sorduğunda Leyla sıcak bir gülümseme ile karşılık verdi ona. Kahvesini gösterip “yoğun geçen bir haftanın sonuna yaklaşırken kahvemi içip keyif çatıyorum.” Dedi ve ekledi. “Sen?”

“aynı şekilde, canımıza okudular.”

“bitmek üzere ama” Serhan beyaz bir tişört ve koyu yeşil spor bir ceket giymişti. Her zaman ki gibi rahat ama şıktı. Saçlarını genellikle toplardı ama bugün açmayı tercih etmişti. Bu ayrıntının dikkatini dağıtmasına izin vermemeliydi. Ancak çoktan yakalanmış, Serhan onu incelediğini anlamıştı.

Artık çıkış saati gelmiş herkes birer ikişer dağılmaya başlamıştı. O sırada tuvaletten dönen Zehra ikisini görünce sahte bir tebessüm ile masada duran çantasını alıp “iyi akşamlar Leyla’cım,” dedi.

“sana da Zehra”

Zehra şüpheli bakışlarını onlardan ayırıp kalabalık bir kız grubuyla gözden kaybolurken Leyla oturduğu yerde toparlanıp “Sevgilini görmeye mi geldin?” diye sordu.

Bu soru karşısında Serhan ona öyle baktı ki Leyla bakışlarını kaçırdı hemen. Serhan ise duraklamadan ellerini masaya yaslayıp “evet,” dedi. “Sevdiğim kadını görmek için geldim.”

Leyla ona dehşetle baktı. Gözlerinde en ufak bir tereddüt en ufak bir ikilik yoktu. İlyas onun aklına en ufak bir şüphe kırıntısı sokmayı başaramamıştı demek ki! Leyla’dan bu kadar emin miydi gerçekten? Ya da savaşmaya mı karar vermişti? O zaman Aygül’e ne olacaktı?

“benden vazgeçmeyeceksin değil mi?” Diye geçirdi içinden. “Yaşadığımız onca şeye rağmen hala benim için mücadele etmeye devam edeceksin. Ama ben buna izin vermeyeceğim.” Oturduğu yerde sırtını dikleştirip “iyi,” diye karşılık verdi. “Madem sevdiğin kadını görmeye geldin tam karşıdaki odaya gideceksin.”

Serhan bu cevap karşısında Leyla’dan bakışlarını ayırmadı. Leyla neredeyse patlayacak, ona böyle bakmamasını söyleyecekti. Ancak aniden ortaya çıkıp yanlarında beliren İlyas’ı görünce mecburen geri çekildi. “İlyas,” dedi sahte bir tebessümle “nasılsın?”

“yoğun,” dedi İlyas aynı sahtelikle. “Hoş geldin, Aygül odasında.”

“Biliyorum, Leyla ile sohbet ediyordum.”

İkili arasında ki yüksek gerilimi eliyle tutabilecek kadar çok hisseden Leyla “bize katılmak ister misin?” diye sordu. İlyas ona baktı. Gözlerinde yine aynı şefkat vardı. Gülümsedi. “elbette” hemen yan masada duran sandalyeyi Serhan’ın tam karşısına çekip oturdu.

“neyden bahsediyordunuz?”

İlyas’ın bakışları bir tek Leyla’ya odaklanmıştı. Sanki Serhan yokmuş gibi davranıyordu. Ancak Serhan da ondan aşağı kalır değildi. Küçümseyen bir tebessümle “bizim Leyla ile konuşacak şeylerimiz bitmez İlyas.” Dedi ve ekledi “malum kaç senedir birlikteyiz.”

Leyla bu cevap karşısında yutkunup elindeki kahveyi daha da sıktı. İlyas ise çok rahat gözüküyordu.

“öyle tabi,” diye onayladı Serhan’ı. Leyla ona şaşkınlıkla bakakaldı. “siz artık kardeş gibi olmuşsunuz anladığım kadarıyla değil mi Leyla?” İlyas ona dönünce açık kalan ağzını kapatıp ağzında bir şeyler homurdanarak başını salladı. Komik değildi ama neredeyse güleceği gelmişti. Serhan ise öfkelenmişti. Leyla onun gözlerinde kırmızı bir öfke görüyordu.

“Aygül de benim için öyledir,” diye devam etti İlyas. Serhan onun ne dediğini bir iki saniye sonra ancak idrak edebildi. Hafifçe baş salladı sadece. Leyla ona bakıp “gül gibi kızı kaptın,” dedi gözlerinin içine bakarak “kıymetini bil.”

Aygül odasından çıkıp bu üçlüyü görünce meraklı bir gülümseme ile yanlarına geldi hemen. Sitem dolu bir sesle “aşk olsun bensiz sohbete dalıp gittiniz mi yoksa?” diye sordu. Serhan ona bakıp elini uzattı. Aygül elini tutunca yanına çekti, “çok yoğun olduğunuzu biliyorum, bu yüzden rahatsız etmek istemedim.”

Aygül parıldayan gözleriyle ona bakıp “işim bitti,” dedi sevgiyle.

“gidelim o zaman.”

Serhan, Leyla’ya bakıp “sonra devam ederiz,” dedi sadece onun anlayabileceği şekilde.

“iyi akşamlar,” dedi Aygül. Gözü yanında duran adamdan başkasını görmüyordu. Leyla ikisi el ele uzaklaşırken onları izlemeye devam etti. Serhan, Aygül’e sarılıp yanağından öptü, kulağına bir şeyler fısıldadı. Aygül de gülümseyip başını ona yaslarken gözden kayboldular.

“onları izlemen bitti mi?” Diye sordu İlyas, kızın nasıl acı çektiğini izlemek hoşuna gitmemişti. Leyla ona döndü. Verecek bir cevabı yoktu.

İlyas öfkeyle masaya vurup “şerefsiz herife bak!” diye söylendi. Kızın irkildiğini görünce hemen pişman oldu.

“lütfen böyle konuşma,” diye rica etti Leyla. Midesi bulanmaya başlamıştı. Onları bir arada görmek istemiyordu. Ancak görmek zorundaydı.

“Kendini kandırıyorsun Leyla.” Dedi İlyas. Öfkesi henüz geçmemişti. “Sizi gördüm. Serhan’ın dediklerini duydum. Bu adamın senden vazgeçmeye zerrece niyeti yok.”

“biraz zaman-“

“zaman vermekle olacak iş değil bu!”

“peki sen söyle” dedi Leyla artık o da kızmaya başlamıştı. “Ne yapayım? Senin dediğin gibi yapıyorum işte, aralarına girmeyeceğim diyorum ona da inanmıyorsun. O zaman ne, ne yapmalıyım, benden vazgeçmesi için ne yapayım sen söyle!”

İlyas bir anlık sessizliğin ardından sanki çok uzun zamandır bu meseleyi düşünüyormuş gibi son derece kararlı bir tavırla Leyla’ya dönüp “madem ikimiz de sevdiğimiz insanların mutluluğu için her şeyi göze aldık, yapmamız gereken tek bir şey var.” Dedi.

“neymiş o?”

“evlen benimle.”

“…”

“Leyla?”

“sanırım anlamaya başlıyorum,” dedi Leyla gülerek. “Sen benimle başından beri dalga geçiyorsun değil mi? Ben de oturmuş salak gibi ne gibisi ya gibisi fazla-“ Leyla bu noktada odada deli gibi dolanmaya başlamıştı. “Oturmuş salak gibi senin dediklerini yapmaya çalışıyorum.”

“sakin ol” dedi İlyas.

“sakin olayım!” Leyla yaklaşmakta olan sinir krizinin bir habercisi olarak tiz bir tondan kahkaha attı. “Dur hemen olayım!”

İlyas da ayağa kalkmıştı. Bu kez Leyla volta atarken bir anda karşısına çıkıp omuzlarından tuttu ve onu hafifçe sarsıp “anlamıyor musun? Madem sen ve Serhan, senin gözünde imkânsız o zaman tek çare onun sana gelmesini engellemek. Bunun için de senden tamamen ümidi kesmesi gerek. Senden sonsuza kadar vazgeçmesi gerek. Senden vazgeçmesi için de senin başkasıyla birlikte olman gerek ve böylesine seven bir adamın gözünün içine bir tane evlilik cüzdanı sokmadan kaybettiğine ikna edemezsin.”

Leyla, adamın söylediklerinde haklılık payı olduğunu düşündüğü anda başı dönmeye başlamıştı. İlyas Kaya haklıydı. Onu kaybetmemek için ondan vazgeçmesi gerekiyordu. Leyla bunu nasıl düşünememişti? Serhan’ın sonsuza kadar hayatında olmasını istiyorsa o zaman onu, kendisinin istediği tek konuma getirmeliydi. Sadık ve yıllanmış bir dost olarak kalmalıydı hayatında. Başka türlü İlyas’ın dediği gibi dönüp dolaşıp Leyla’ya gelecekti. Aygül bunu er ya da geç anlayacaktı ve belki de Leyla, Serhan’ı sonsuza dek kaybedecekti.

“hayır, hayır!” diye reddetti kafasının içindeki ki düşünceleri.

“aklına başka bir şey geliyorsa söyle Leyla,” dedi İlyas gözlerinin içine bakarak “aksi halde ben Aygül’le konuşup bu iş daha fazla uzamadan bitireceğim.”

“böyle bir şey yapamazsın,” dedi Leyla dehşet içinde. Bir anda buz kesmişti. Aygül bunu öğrenirse Leyla utançtan yerin dibine girerdi.

“yaparım,” İlyas’ın yüzünde zerrece blöf yoktu.

“lütfen,” diye fısıldadı Leyla. Çaresiz hissediyordu. Savunmasız. Kendini çekip korumak ister gibi kollarını birbirine doladı. İlyas onu böyle görmekten nefret ediyordu ama neyin içinde olduğunu anlaması gerekti.

“Aygül’le konuşacağım Leyla. Madem sen yapmıyorsun ben yapacağım.”

“daha yakın davranırız,” Leyla şimdi bir çare arıyordu. “ben, ben daha iyi rol yaparım söz ama Aygül’le konuşma lütfen.”

“Serhan bize inanmıyor Leyla,” diye itiraf etti İlyas. “senden vazgeçmesi için somut bir kanıta ihtiyacı var.”

“birlikte olduğumuzu söyleriz o zaman!”

“Leyla anlamıyor musun Serhan senin başka biriyle olduğuna asla inanmaz. Gözü senin aşkından kör olmuş ve Aygül böyle bir savaşın içinde feda edilemeyecek kadar masum!”

“hayır!” diye bağırdı Leyla. Başını iki yana sallayıp “seninle evlenemem ben- ben kimseyle evlenemem.” Leyla zihnine doluşmaya çalışan kötü anıları geri itip dikkatle onu izleyen adama geri döndü.

“başka bir yolu olmalı!” çıldıracak gibi hissediyordu. Çantasını kapıp kendini ofisten dışarı attığında gözyaşları yüzünden akıp ince hırkasını ıslatıyordu. Hafif serinlik bile titremeye başlamasına yetmişti. Otobüs durağına ne zaman geldiğini anlamadan yürüdü. İnsanların ona bakışlarından acınası bir halde olduğunu tahmin edebiliyordu. Duraktaki banka çöküp gözlerini kuruladı. Mendil çıkarıp burnunu temizlerken otobüsü geldi. Akşamın kalabalığına karışıp eve vardığında hava kararmaya anca başlamıştı. Işıkları yakıp içeri girerken yorgunluktan uyuşmuştu. Yemek yemeye hali kalmamıştı. Bir bardak su içip kendini banyoya attı hemen. Su üzerinden akıp giderken tüm dertlerinin de suyla birlikte akıp gitmesini diledi. Ama o dertler bıraktığı yerde onu beklemeye devam ediyordu. Serhan ne yapmaya çalışıyordu böyle! Peki ya İlyas? Dâhiyane planı başından beri buydu demek ki! Evlenmek! Saçlarını taradıktan sonra öfkeyle tarağını yatağına fırlatıp “ya Aygül’e her şeyi anlatırsa?” diye sordu kendi kendine. Korku içindeki yüzünü aynada görünce kendi haline acıdı.

“varsa yoksa Aygül!” dedi nefretle bir anda, “peki ya ben?” Kendine bakmaya daha fazla tahammül edemeyip kabarmaya başlayan saçlarına krem sürüp ışıkları kapattı. Yatağın içine girip sağa sola dönmeye başladığında saat daha on bile değildi. Kapısı hırsla yumruklanmaya başladığında korkuyla yerinden sıçradı hemen.

“Leyla!” diye bağıran Serhan’ı duyunca beyni zonklamaya başlamıştı bile. Telaşla yataktan kalkıp kapıya gitti. Tam anahtarı çevirecekken tereddüt eden elinin titrediğini gördü. Bu kapıyı açarsa geri dönüşü olmayan bir yola gireceğini biliyordu.

“Leyla aç kapıyı!” Serhan’ın sesi acı içindeydi. Öfkeyi ve hırsı duyabiliyordu. En çok da hayal kırıklığını duyuyordu. Elini ağzına götürüp gözyaşlarını dizginlemeye çalıştı.

“Aç kapıyı lütfen,” diye yalvardı Serhan. “sensiz nefes alamıyorum işte anla! Sensiz ben de olmuyorum Leyla!”

Leyla başını kapıya yaslayıp gözlerini kapattı. Gitmesi için dua ediyordu.

“Neredesin? O herifle misin!” bunun ihtimali bile onu çıldırtmaya yetmiş olacaktı ki hırsla kapıya bir kez daha vurdu. Leyla kendini çekip sessizce beklemeye devam etti. Karanlıktı, perdeler çekiliydi ve hiç olmadığı kadar sessizdi. Yine de Serhan onu fark edecek diye ödü kopuyordu.

“git ne olur, anla artık bizden olmaz. Biz o treni kaçırdık.”

“vazgeçemem senden, o herif, İlyas! Seni benden alamaz değil mi Leyla?” sesi artık fısıltıya dönmüştü. Leyla onu zar zor duyuyordu. Demek İlyas bile onu kandırabildiğini anlayamamıştı. Serhan içini yiyip bitiren şüpheler yüzünden bu hale gelmişti.

“o adamlasın değil mi?” Serhan’ın iç çekişini duyunca Leyla kapıyı açmamak için kendini zor tuttu. Ardından yine o deli öfkesini işitti.

“ama ben buna izin vermeyeceğim!”

Serhan’ın hızlı ve demir gibi adımlarla gitmesini dinledi. Delirmiş olmalıydı. Öyle olmalıydı. O an anladı. Serhan vazgeçmeyecekti. O zaman Leyla ondan tamamen vazgeçecekti. Hepsinin iyiliği için.

 

Loading...
0%