@rabiatopcan
|
herkes hayallerini yaşayamaz ben yaşasam bile yarım kaldı. Onur giderken benim kalbimin yarısını alıpta gitti. Gideli bir sene oldu; Onur olmadağında biraz tökezlesemde hemen kendimi toparladım. Okulumu birincilikle bitirdim hemen ardından hayallerimdeki gibi kendi pastanemi açtım. Bir gün bunun için pişman olacağımı sanmazdım. O kadar ay sonra tekrardan karşımda kanlı canlı duruyordu evet tam bir sene sonra... "gizem biliyorum bana kızgınsın ama beni bir dinlesen -" "defol git seni görmek istemiyorum ne yüzle geldin bir şey duymakta istemiyorum." "Ama" "aması felan yok defol git." "Peki ama şimdilik güzelim." "Bana güzelim diye seslenme." "Tamam güzelim." göğsümde bir enerji patlaması yaşandı. Nefesim kesildi bayılmadan önce son dediğim kelime "onur" oldu. Ne kadar şuan onurdan nefret etsem bile birşekilde hayat bizi tekrardan bi araya getiriyor... harelerimi açtığımda iki mavi göz beklemiyordum. Üstüme doğru eğilmiş bana bakıyordu. "heyy ne yapıyorsun?" "güzelime bakıyorum tabiki." Yüzüm kızarsada çaktırmamak için yüzümü yan tarafa çevirdim. "anladım boşuna güzel yüzünü çevirme" "hiçte bile ne anladın ben gidiyorum" kolumdaki serumları çıkarıp kenara attım. "Ve onur boysal benden mümkünse uzak dur!" "Mümkün değil güzelim yeterince uzak durmak zorunda kaldım." onurla atışmalarımızı bile özlemiştim çok saçma ama öyle yani özelliklede mavi gözlerini. elimi göğsüne koyup ona sessizce fısıldadım. "onur gerek yok ben iyiyim git." "ama" "aması yok git nereden geldiysen tekrar oraya git" "peki gizem" ... onurun gitmesinden uzun bir vakit geçmişti müşteriler gelip gitmişti benim aklım hayla mavi gözlü prensimdeydi. "merhaba güzel hanım efendi" "merhaba beyfendi istediğiniz bişeymi vardı?" "biraz dalgınız galiba üç kere seslendim duymadınız dışarıda iş ilanızı gördüm ben serkan." "hah pardon beyfendi dalgınım biraz tanıştığıma memnun oldum bende gizem." en içten gülümsemesini bana yolladı. "Bende güzelim." "ozaman yarın başla" "pekala güzelim" yanağımdan makas alıp pastaneden gitti umarım başıma tekrardan iş almıyorumdur... uzun bire süre sonra pastanemi kapatıp evin yolunu tuttum. herzamanki gibi sokak lambaları ve saçlarımı saran yel vardı yanımda. Bu okadar güzel bir histiki anlatamam hayallerini gerçekleştirmiş önümde hiçbir engel yokken hayatını yaşamak. Bir güz akşamında yağmurun altında dans etmek gibi hem çok heyecanlı hemde korkuyor insan. Aslında önümde daha çok yolum var ama bence hepsini yenebilirim. Onurla o kadar zamandır görüşmüyoruz'ki artık ona karşı bir şey hissediyorum'mu onuda bilmiyorum sanki duygularımın hepsi alınmış yağmurla birlikte uzak diyarlara gitmiş gibi; Burnuma biranda yağmur damlası düştü. Sanırım bulutlar beni duymuştu. O yağmur gittikçe çoğaldı en sonunda sağanak yağmur oldu. Herzaman en sevdiğim yağmur sağanak yağmur olmuştur. Sanki insanın ruhlarını temizlemek için yağıyor bu yağmurlar. "evettt yaşasın çok güzel bir yağmur buu." etrafımda salak gibi dönüyorum kimse yoktu zaten sadece yağmur ve ben vardık. yani on saniye kadar ayağım taşa takıldı tam düşeceğim sırada iki kaslı kol beni tuttu. tahmin edin bu kimdi bence çok zor değil bu. Tabiki onur boysal şaşırdıkmı hayır. "Güzelim tekrar ben geldim.Hatırlıyormusun ilk dansımız aynı böyle yağmurun altında olmuştu." "hatırlamaz olurmuyum iliklerime kadar ıslanmıştım." "Tekrarlamaya varmısın?" "yokum git burdan kaç kez diyeceğim." Kollarından kurtulup onu ittirdim. O anki dalgınlıkla sarsıldı ama hemen kendini toparladı. Anında beni bir mıknatıs edasıyla kendine yapıştırdı. Ardından bir şimşek çaktı sonrada dudaklarıma kapandı geri çekildiğinde kalbim öyle bir atıyordu ki şuan ölme olasılığım çok yüksekti. "Eee güzelim varmısın bir dansa daha" sesimi çıkaramıyordum beynim bütün bedenimi susturmuş sadece kalbimi çalıştırıyordu. "pekala" onur iki kolunuda belime sarıp beni resmen içine sokarcasına sardı. "En çokta senin çiçek kokunu özledim be güzelim." Bu çok kötü ama onura karşı hâyla duygu besliyormuşum...
|
0% |