Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.BÖLÜM

@rabis1311

Merhaba arkadaşlar ilk kitabımla karşınızdayım ve tabiki yanlışlarım vardır. Şimdiden affola..

RUHEFZA

 

Hayatımın çoğu bu evde babamdan ve ağabeylerimden şiddet görerek geçti. Her ne kadar dik durmaya çalışsamda vura vura onu da engellediler. Şimdi de Zerani konağında elimde söz elbisemle öylece odamda duruyorum. Ne kadar istemesemde karşı çıksamda beni zorla evlendirecekler. Sevmediğim, tanımadığım sadece Botan aşiretinden olduğunu bildiğim bir adamla. Ne yapıp edip bu evliliği engellemem lazım. Aklımın bir ucunda ki Suna canına kıy derken diğeri güçlü dur diye bağırıyor. Ben düşüncelerim içinde kaybolurken odama annem Hafise Sultan girdi.
"Sunam ne yapıyorsun neden hazır değilsin daha?" Annemin hep yanımda olduğunu düşünürdüm bu evliliğe onay verene dek. Yanılmışım yapayalnızım bu hayatta.

"Sence anne elime kefen verseydiniz daha mutlu olurdum. İstemediğim , tanımadığım bir adamla evlendirmek istiyorsunuz beni." Diye sesimi yükselttiğimde kapıyı kapatıp parmaklarını dudaklarıma bastırdı.

"Sus kızım baban duyacak bağırma. Ben senin iyiliğin için , senin için ses çıkarmadım. Artık dayak yemeyeceksin kendi evinin hanımı olacaksın." Dalga geçer gibi gözlerine baktığımda yapma dercesine kafasını iki yana salladı. Oda bende biliyorduk ki evlendiğimde de hayatımda değişen tek şey yaşadığım ev olacaktı. "Sen bu söylediklerine inanıyor musun anne? Ben inanmıyorum çünkü. Ben sizin umurunuzda bile değilim tek derdiniz iki aşiretin birleşmesi." Tekrar sesimi yükselttiğimde kapı sertçe açıldı. Ve içeriye babam Adil Ağa girdi. "Ne bağırıyorsun sen?! Aşağıda o kadar insan var seni bekliyor. Hazırlan ben o dilini koparmadan , sonra da aşağı in." Diye sakin bir sesle söyledi. Eminim aşağıdakiler olmasaydı daha farklı bir dille ifade ederdi. "İstemiyorum ne sizi ne de o adamla evlenmek istemiyorum." Diye bağırdığım esnada yüzüme sertçe bir tokat attı. Saçlarıma ellerine dolayıp kafamı eğdiğinde inledim. "Evleneceksin benim üstüme söz söylemeyeceksin. Beni evlat katili yapma. Kalk hazırlan şimdi." Diyerek beni yere itti. Yüzüne sadece acıyla baktım. Annemin kolundan tutarak "Hazırla şu kızını 15 dakikaya aşağı inin. Yoksa ben yapacağımı bilirim."
Bende bilirdim ne yapacağını. Sendelereyek ayağı kalktım. "Çıkın odadan ikiniz de." Dedim. İkisinin de bakışları bana döndü. "Çıkın hazırlanacağım." Diye tekrarladığımda hiçbir şey söylemeden çıktılar. Aynanın karşısına geçip oturdum. Birşeyler yapmalıydım. Kaçmaya kalksam ki kaç defa denedim. Kapıda ki adamları geçemiyordum. Aynada ki yüzüme baktığımda yanağımda ki beş parmak izini gördüm. Alışıktım bu görüntüye. Yada alışmak zorunda bırakılmıştım. Yatağın üzerinde ki beyaz incilerden ve işlemelerden oluşan söz elbiseme baktım. Evleneceğim adam yollamıştı. Ayağa kalkıp dolabıma ilerledim. Uzun simsiyah ve hiç bir işlemesi olmayan elbiseyi hızlıca üzerime geçirdim. Boy aynamdan kendime bakarken elime tarağı alıp saçlarımı gelişi güzel taradım. Yüzüme hiçbir makyaj yapmadım. Benim için cenazeden farksızdı bu söz. Benim cenazem. Kapıyı açıp odamdan çıktım. Oldukça yavaş adımlarla aşağı inmeye başladım. Kendime vakit kazandırmaya çalışıyordum aklım sıra. Eninde sonunda babamın dediği olacaktı boşunaydı bu çabam. Aşağı kata indiğimde kocaman salonda bir sürü tanımadığım insan vardı. Kimseye gözükmeden hızlı adımlarla mutfağa ilerledim. Peşimden annemde gelmişti."Ne bu halin Şuna? Sen babanı delirtmek mi istiyorsun? Çık yukarı hazırlan elini yüzünü düzelt."
diye tahmin ettiğim gibi söylendi."Ne o evlenmez mi benimle beyimiz?! Kimseden saklayacak bir şeyim yok yüzümü bu hale getirenler utansın." Diye sakince konuştum. Bugün konakta çalışanlar yoktu. Babam herşeyi annemin yapmasını istemişti. Ben ise sadece kahve yapacaktım. İsteme kahvesi.. "Ah Suna ah bi kere de laf dinle kızım. Kahveleri ben yaparım sen sadece Azad'ın kahvesini yap." Azad'mış adı. Adı batsın. Hiçbir şey demeden elime cezve ve kahveyi alıp ocağa ilerledim. O sırada gözüme baharatlık çarptı. Anneme baktığımda arkası dönük fincanları hazırlıyordu. El çabukluğuyla bütün baharatlardan cezveye boşalttım. Kahve piştikten sonra fincana boşaltıp tepsiye koydum."Suna hadi kızım arkamdan gel." Dediğinde annemin de çoktan kahveleri hazırladığını gördüm ve arkasından ilerlemeye başladım. Salona vardığımızda annem tek tek herkese kahvesi vermişti. Tek bir kişi kalmıştı. Azad Ağa. Sadece bir kere yüzüne bakıp bir daha da kafamı kaldırmadım. Bakışlarının keskin bir bıçak gibi beni kestiğini hissediyordum. Aşırı rahatsız olmuştum. Yavaş adımlarla ona ilerleyip kahveyi önünde ki sehpaya koydum. İlerleyip kapı girişinde oturmaya başladım." Kahvelerde geldiğine göre gelelim asıl meselemize." Diye lafa başladı babası olduğunu düşündüğüm adam. Babamın öldürücü bakışlarını üzerimde hissediyordum. Her şey bittikten sonra olacakları az çok tahmin ediyordum ama umrumda değildi. "Evet Adil Ağa Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızın Suna'yı oğlum Azad Ağaya istiyorum." Dediği sırada dış kapının kırılma sesi geldi. Herkes ne olduğunu anlamadan etrafına bakarken içeriye yedi üniformalı asker girdi. Azad ve babası denilen belinden silahları çıkarıp askerlere yöneltti. Aynı zaman da babam ve ağabeylerimde. İşte karşı karşıya olduğumuz bir konuda buydu. Ailem dağda ki teröristleri desteklerden ben yaşadığım bu ülkenin askerlerinin yanındayım her zaman ve her anlamda. Etrafa umut dolu gözlerle bakarken askerlerden bir tanesi "Silahlarınızı indirin!" Diye adeta kükredi. Bu dünyada askerlik diye bişey olmada dahi bu adamın görünüşü ve ses tonu ben askerim diye bağırıyordu. Kendine gel Suna. İçeriye daha fazla asker girmeye başladı. Ben sadece donmuş bir şekilde etrafa bakıyordum. "Ne oluyor ? Burada ne işiniz var sizin?" Diye bağırdı babam. Az önce bağıran asker " Silah kaçakçılığından ve devletin askerine silah doğrultmadan şuandan itibaren tutuklusunuz. İndirin o silahları." Diye tekrar bağırdığında sadece o askerin yüzüne bakıyordum. Boyu 1.90 civarlarında olmalıydı. Yapılı bir vücudu vardı. Kısacası dev gibiydi. Gözlerimi üstünden hiç ayırmadan sadece ona bakıyordum. Bakışlarımı hissetmiş olacak ki o da bana saniyelik bir an baktı ve bakışlarını tekrar babamlara dikti. Bir anda babamların hepsini yerde elleri kelepçeli şekilde gördüm her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki koluma yapışan eli sonradan farkettim. Kafamı çevirdiğimde aynı asker kolumdan tutmuş beni kapıya ilerletiyordu. "Beni neden alıyorsununuz? Bırakın beni." Diye bağırdığımda " İfaden alınacak sus ve yürü." Diye sert bir dille beni susturdu. Etrafıma baktığımda sadece beni değil evde ki herkesi aldıklarını gördüm. Başka bir şey vardı bunun altında hissediyordum. "Direnmiyorum zaten kolumu bırak yüreyeyim." Diye bir öneri de bulundum. Bakışkarı bana döndü ardından yavaşça boynuma indirdi bakışlarını uzun süre orada oyalandı. "Kim yaptı bunu?" Diye sert bir dille sordu. "Neyi?" Diye alık alık yüzüne bakarken gözleriyle boynumu işaret etti. Benim jeton yeni düştüğünden "Kimse yapmadı çarptım." Diye yalan uydurdum. Gözlerimin içine tekrar baktığında bende öylece ona baktım. Koyu kahve gözleri altında ezildiğimi hissettim. Uzun kirpikleri vardı. Bakışlarından hiçbir şey okuyamıyordum. Tekrar kolumdan tutup askeri aracın önüne ilerletti. Arabaya bindiğimde annemin ve yanında tanımadığım iki kadında oturduğunu gördüm. Birisi annem yaşlarındaydı. Büyük ihtimalle Azad denen Ağanın annesiydi. Diğeri daha gençti ama benden de büyük duruyordu. Ablası olmalıydı. Annem korkulu gözlerle etrafa bakıyordu. Yanında ki kadının bakışları benden hiç ayrılmıyordu ve öfkeyle bakıyordu. Bende ona bakmaya başladım ne var dercesine kafamı salladım.
"Sen şikayet ettin değil? Senin görüşünü bütün Şemdinli biliyor. Sen şikayet ettin oğlumu!" Diye oturduğu yerden üzerime eğildi. " Ne diyorsunuz anlamıyorum. Farkındaysanız benim ailemi de aldılar ben etsem bugünü mü beklerim?" Diye sakince sordum. Kadın aynı öfkeyle "Sen yaptın sende onlardansın!" Diye tekrar bağırdığında dayanamayarak "Onlar dediğin senin yaşadığın toprakların , devletin , vatanın askerleri. Siz ise yediğiniz kaba pisleyen nankörlersiniz. İnanın şikayeti ben etmiş olsam bunu söylemekten çekinmem." Diye bağırdığımda kadın birden ellerini saçlarıma geçirdi. Annem çığlık atarak kadını üzerimden çekmeye çalışıyordu. "Dua et oğlum ve kocam sağ salim çıksınlar dua et yoksa ben seni ellerimde gebertirim." Diye beni geri itti. Tam konuşacakken o asker askeri aracın kapısını açıp kadını dışarıya çıkardı ve ellerine kelepçe takıp başka bir araca götürdü. Daha sonra gelip yolcu koltuğuna oturdu. Sürücü koltuğuna başka bir asker oturup aracı çalıştırdı. Tüm bunları aracın arkasında küçücük telden görebiliyordum. "Komutanım hepsini aldık. Geliyoruz." Sesini duyduğum yine o askerdi. Beni kurtarmış diyebilirdim. Mutsuz hissetmiyordum aksine mutlu hissediyordum.Annem yanımda bişeyler konuşuyordu onu dahi duymuyordum. İnandığım ve güvendiğim bu devlet beni kurtarmıştı.

BÖLÜM SONU

 

Evet ilk bölüm biraz hızlı ve kısa oldu. Diğer bölümlerde daha da düzeleceğim sevgilerleee ❤️

Loading...
0%