Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@rainynight

Dizlerimin üzerindeyken başımı yere indirmiş yüzümden yere damlayan kan damlacıklarını izlemekle yetiniyordum. Saatlerdir yediğim dayağın haddi hesabı yoktu. Ağlamamı, yalvarmamı bekliyorlardı ancak ben yıllarca sokakta sonrasında ise alındığım yetimhane de bundan çok daha fazlasını görmüştüm. Bunların bende yarattığı tek şey hafif bir kan tadını geçmemişti. Aklımdaki tek şey buradan çıkıp çıkamayacağımdı. Çıkamazsam da pek umurumda olmayacaktı. Ölü bir bedenden farksızdım zaten. Böyle olması daha çok işime gelirdi açıkçası çünkü kendim yapamayacak kadar korkaktım. Bu görevi üstlendikleri için onlara teşekkür bile edebilirdim. Yıllardır biriktirdiğim biraz param vardı. Dürüst olmak gerekirse onları bir şey için biriktirmemiştim. Çalışırken kazandığımı harcayacak çok bir şeyim olmadığından kendi kendine birikmişti. Çok ağır işlere heveslensem de herkes ölmemden korkmuş, beni işe almamıştı. Ne olurdu ki inşaatta çalışsam? Amacımı anlayıp işe almamaları çok büyük hayal kırıklığıydı benim için. Şimdi sadece bir şeylerin belli olmasını istiyordum. Bacaklarım ağrımıştı. Ya bıraksınlar ya da nefesimi kessinler. Çok sıkılmıştım gerçekten bu durumdan. Beni dövmeleri kadar anlamsız bir şey de yoktu açıkçası. Küçük bir kızı iğrenç bir sapığın elinden kurtarırken adama yumruk attım diye saatlerce dayak yemiştim. Hani ne gerek vardı, değil mi? "Kalk ayağa." Bana seslenen adamı duyunca sırıttım. Saçlarım kısa olmasaydı görmesine imkan yoktu ancak şans ne zaman yüzüme gülmüştü ki? "Ne var bu kadar komik, sokak kızı?"

"Aptallığın gözüme kaçtı da pardon." Kafamı kaldırıp adamın yüzüne baktım. "Biliyor musun hiç pişman değilim. Tekrar olsa bu sefer kesinlikle keserdim." Gözüm orasına kaydığında beni tekrardan gülme aldı. Kıkırdarken suratıma atılan yumrukla yana düştüm ama gülmem durmadı aksine kahkaha atmaya başladım. Adam iyice sinirlenmişti. Tam bana tekme atacakken genç olan tuttu. Kulağına bir şeyler fısıldadı. Duyduğum tek şey gitmeleri gerektiğiydi. Beni öylece bırakmaya içi elvermemişti gencin o yüzden yanıma yaklaştı ve ipleri çözdü. Ardından ayağa kalktı ve zorunda olduğunu gösteren bir bakışla bana baktı. Giden adamların arkasına takıldı ancak dönüp bana bakıyordu iki de bir. En masumu o diye geçirdim içimden ancak neden onların yanındaydı o zaman? Dışarıdan bakıldığında böyle düşünülebileceğinin farkındaydım ancak yapmak istemediği şeyleri yapan, buna mecbur kalan oldukça fazla insan tanımıştım. Buna mecbur kaldığını sadece bana bakışından anlayabilmiştim. Birkaç saniyeliğine ona üzülebilmiştim ancak öksürüğümle birlikte ağzımdan çıkan kan buna engel olmuştu. Yavaşça beton zemine uzandım ve gözlerimi tavana diktim. Bu yaralar beni öldürmeyecekti, bunu biliyordum. O yüzden toparlanmalıydım ve beni süründürmelerine imkan vermeden temizlemeliydim. Enfeksiyon çok acılıydı ve bununla uğraşmak istemiyordum. Biraz gözümü kapatıp sonrasında kalkacağıma söz vererek gözlerimi kapattım.

Adım sesleri duymamla kapanan gözlerim aralandı. Yanıma yaklaşan kişinin küçük bir çocuk olabileceğini hiç düşünmemiştim. Küçük bir kız çocuğu bana doğru önce korkuyla yaklaştı ancak gözlerimin tamamen açıldığını görünce koşarak yanıma geldi. Elinde birkaç tane buruşmuş peçete vardı. Beklediğim görüntü kesinlikle bu değildi. Omzumdaki kanayan yaraya peçeteyi yaklaştırırken gözüme bakıyordu. Acıtmaktan korkuyordu, bunu titreyen elinden ve gözümün içine bakarak mimiklerimi kontrol ettiğinden anlamıştım. Konuşmak için ağzımı açtım ancak o sırada yarama bastırdığı peçete ile dişlerimi sıktım. Tepkim onu tedirgin ettiğinden hemen çekmişti elini. Bu tepki tatlı gelmişti bana ve gülümsedim. "Sıkıntı yok." Bana bakarken dudaklarını büzdü. "Ne işin var burada, ufaklık?" Sorumu duymuştu ancak cevap vermedi. Bu cevap vermek istemediği anlamına geliyordu sanırım. "Pekala ufaklık. Bende tanımadıklarımla konuşmazdım, aferin sana." Kızın yüzü düştüğünde bir sıkıntı olduğunu anlamıştım. Kısa süre sonra ise konuşmadığından değil konuşamadığından cevap vermiyordu. Eliyle önce ağzını gösterdi sonra ise işaret parmağını iki yana sallayarak gösterdi bana bunu. "Ah, kusura bakma ufaklık." Kız ufakça gülümsedi ve tekrardan yarama peçetelerinden birini bastırdı. Dişlerimi bu sefer önceki kadar sıkmadım. Dikkatim kızdaydı. Çok temiz bir yüzü vardı. Kumral saçları yüzüne düşmüş, yeşil gözlerini örtmüştü. Bembeyaz teni onu oldukça güzel gösteriyordu. Ben onu izlerken o olabildiğince silmişti bile yaramı. Yavaşça hareketlendiğimde bana bakışlarını çevirmişti. Oturur pozisyona geldiğimde hafifçe gülümsedim. Elimi saçına götürüp okşayacakken elimdeki kan lekelerini fark ettim. Bunu o da görmüştü. Ben elimi çekeceğim sırada kafasını elime sürttü. O an içimde hiç hissetmediğim bir his baş gösterdi. Bütün vücuduma yayılan bu hissin ne olduğunu anlayamadım. İlk dokunduğum saç değildi ancak bana hissettirdiği şey kesinlikle bambaşkaydı. Bunun sebebini veya ne olduğunu açıklayamayacağım kadar farklıydı. Kızın bana sarıldığını fark etmem zaman almıştı. Öylesine düşünmeye dalmıştım ki fark edememiştim bile.

Kıza kısa süre sarıldıktan sonra yavaşça kendimi geriye çektim. Yalpalayarak ayağa kalktığımda onun da benimle birlikte ayağa kalktığını fark ettiğimde gözüne baktım. "Hoşçakal ufaklık." Arkamı dönüp yürümeye başladığımda adım seslerinin yakınlaştığını duyduğumda hafifçe arkama baktım. Kız da benimle birlikte yürüyordu. Durdum ve ona bakarken konuştum. "Benimle gelemezsin." Ancak gözlerimin içine bakarak hiç tepki göstermedi. Tekrardan yürümeyi denedim ancak sonuç aynıydı. Benimle yürümeye devam ediyordu. "Seninle ilgilenemem. Benim kendime faydam yok, sana nasıl olsun?" Gözüne bakarak konuşuyordum ancak hiç umurunda gözükmüyordu. "Polise götürüp bırakırım." Kafasını olumsuz anlamda salladı ve bakmaya devam etti bana. "Ailen yok mu? Bana tarif edersen yolu götürüp bırakırım." Tekrardan kafasını salladı. Derin bir nefes bıraktım. "Benimle kalamazsın." Hafiften gözlerinin dolduğunu gördüğümde nefes bıraktım. "Yapma ufaklık, benimle kalmak istiyor olamazsın. Halimi görüyorsun, bunu istemezsin." Yüzüme bakarken gülümsedi. Şaşkınlıkla "İstiyor musun cidden?" dedim. Aldığım tepki beni gerçekten şaşırtmıştı. Gülümseyerek kafasını sallamıştı. Bu kadar çabuk birine nasıl güvenebilirdi ki? Ya kötü biriysem? Ne düşünüyorsam karşımdaki sadece küçük bir çocuk. Nereden bilebilirdi ki kime güvenip güvenemeyeceğini?

Yavaşça önüme döndüm. "Seninle her dakika uğraşamam. Hasta biriyim ve sürekli bu hallerdeyim. Ölümün kıyısında geziyorum ve evim çok küçük bir bodrum katta. Çok temiz olduğu ise söylenemez. Alkol kullanıyorum ve kullandığımda genelde sızıyorum. Yine de gelmekte ısrarcı mısın?" Kıza hafifçe baktığımda hala hevesle kafasını sallıyor, gelmek istediğini belirtiyordu. Nefes verdim derince. Önüme döndüm ve "Yürü bakalım o zaman ufaklık" diyerek yürümeye başladım.

Başıma bela almıştım.

Loading...
0%