@rams69
|
1 BÖLÜM:Kader Hayattaki herşey kaderdir ve sen bu kaderin değiştiremesin... Neydi bu kader, önceden yazılan mı, veya sonradan değişen mi? Benim yaşadığım neydi? Bütün başıma gelenler ,kahroluşum mu demeliyim mahvoluşumu? Hangisi beni anlatırdı? Yıkılışım...yıkılışım mı demeliyim? Tekrar ve tekrar gözlerimi açtım beni yıkan dünya'ya, Tam 18 yıldır hergün tekrar ve tekrar gözlerimi açıyorumAma beni yıkan,benim gözlerimi açmak istemediğim günler sayılı.Tam 1 yıldır gözlerimi açmak istemiyorum.Annem ve babam benden gittikten sonra gözlerimi kapalı tutmak istiyorum.Kardeşim için mecburum.O bana annemin ve babamın emaneti,onu kendimce en iyi şekilde bakmalıydım.Bunun için tekrar ve tekrar uyandım beni yoran bu dünyaya.İşe gitmem gerekiyordu.Evin kirası geliyordu,işimi aksatamazdım.Ben büyük ve bahçeli bir evde hizmetçilik yapıyordum. Evet ben KALYA, bu kelime küçükken oynadığım hiçbir evcilik oynuna benzemiyordu ve "Hizmetçi" denmek, kendinize hizmetçi dedirtmek insanın gururuna işlenmiş bir nakış gibiydi ve şanslıyım ki çalişitığım evde bana böyle hitap etmiyorlar, işim sadece birşeyler getirip götürmek değil, yemek yapmak, gerektiğinde evde olan çocuklara bakmak, marjet alışverişi yapmak ve kısaca ayak işçiliği de diyebiliriz. Bu zamana kadar rahat bir hayatım olduğu için zoruma gitmiyor değil ama zoruma gitmesi bile zoruma gidiyor. Çünkü kardeşime bakmam gerekiyor, evet birtane kız kardeşim var, kardeşimi yetiştirme yurduna veremezdim, zaten 18 yaşıma girdiğim için benim ile kalıyordu ve tabi bende eniştemin bana karşı olan halinden dolayı halam ve eniştemin yaşadığı evden 1 ay önce ayrıldım, kendime ve kardeşime bir ev tuttum, son sürat çalışmam gerekiyor. Kardeşim daha 4 yaşında, ona bakaçakbiri yoktu ta ki karşı komşu aynur teyze ile tanışana kadar, Aynur teyze evde tek ve canı sıkılıyor kardeşimle birlikte sabah saat 8'den akşam 9 kadar onunla kalıyor. şimdi işi geç kalmamak için hızlıca hazırlanmam gerekiyor, dikkat çekmiyen kıyafetler çünkü insanların değişik niyetleri karşısında kendimi korumak için uyumsuz ve bol giyiniyorum, kimseyi peşime takıp bela olmak istemiyordum. saat 9' de döndüğüm için hava karanlık oluyordu ve sokaklar pek de tekin değildi, kardeşimi aynur teyze'ye bırakıp işi gitmek için kapıdan çıktım, kardeşime karşı daire yani aynur teyze'nin evine bırakıp fazlasıyla eski olan binanın bir o kadar daha eskşi merdivenlerinden iniyordum ki telefonumun melodisi kulağım tırmaladı, arayan da çalıştığım evin hanımı SEMİHA hanımdı hemen olduğum yerde durup telefonu açtım. "Alo Semiha hanım" diye seslendim telefona doğru meraklı bir sesle. "Eee şey kızım sen bugün işe gelme" dedi. ne demekti işe gelme? ben son sürat çalışacağım diyordum... Biraz kaşlarımı çatarak "Neden efendim, bir kusurumu oldu" diye sordum, aslında bana göre bir kusur yoktu işi iyi yapmaya çalışıyordum. "Kayla, bizim daha yardımcıya ihtiyacımız yor, bu hafta çalıştığın maşınıda ibanın'na atarım. Hakkını helal et" dediğinde ilk aklıma gelen yaklaşan kira ve kapıya dayanan NURİ amca'idi. Ben ne yapacaktım? Kardeşime nasıl bakacaktım? Halamın evine gidemezdim, kesinlikle eniştemden rahatsız oluyordum, ne kadarda "Gitme" deseler de ben gitim, o eve geri gidip "Biz sana dedik tek başına geçinemesin" laflarını duyup gururuma bir nakış daha attıramazdım. "Efendim benim gerçekten bir işe ihtiyacım var, çok zor durumdayım" dedim. Evet kendimi acındırmam gerekiyorsa bunu yapmalıydım. "Kızım, bunu mecburum bizim yardımcıya ihtiyacım yok, bu aralar sıkışığız" ahh, evet bu çok kötü işte, hemde olduğundan fazla kötü. Ama pes edemezdim çünkü pes etmem demek bu hayata son vermem demek kendimi halam ve eniştemin yanına gitmem demekti işte buyüzden Semiha hanımdan bana bir iş bulmasını isitiyecektim "Anlıyorum sizi ama bana göre bir iş bulursanız beni arayın lütfen, çünkü çok ihtiyacım var biliyorsunuz" dedim ve stresten bayılmak üzereydim. "Tabi, sana göre bir iş bulursam ilk seni ararım" dedi. Ahh kahretsin şuan içimde bir kırıntı da olsa umut oluştu. Hemen ardından " Teşekkür ederim efendim" dedim ve bunu en içten bir şekilde soğlediğime eminim. "Rica ederim kızım, ne demek ben sana uygun bir iş bulursam sana geri dönüş yaparım" dedi. Arardı umarım. "Tamam efendim, tekrardan teşekür ederim, iyi günler" dedim "İyi günler kızım" dedikten sonra telefonu kapattık. Ben de bu kısa ama o kadar beni strese sokan telefon konuşmasından sonra, merdivenlerden kendi evime çıktım, tam kapıyı açıyordum ki aklıma kardeşim geldi, kardeşimi bir kaç saat sonra alacaktım, şuan çok yorgundum ve ufak bir şekerlemeye ihtiyacım vardı. Kapıyı açar açmaz eski ama bir o kadar da bana şuan en iyi gelecek şeye kendimi bıraktım. şu an kıyafetlerime yatağıma üzerinde çapraz bir şekilde kendimi uykuya bıraktım. Tek temennim gözlerimi bir daha açmamaktı... 4 saat sonra ... İnsanın her istediği olamazdı. Dünya bu herkes herşeyi ister ama herşey olamazdı. Şu an yani işten çıkarıldığım gün, bugünde yine benim istediğim olmamıştı, uyurken gözlerimi bir daha açmamak istemiştim ama tam olarak gözlerim açık yatağın üzerinde uzanıyordum. Saat kaç bilmiyordum, kaç saat oldu bilmiyordum ama tek bildiğim kardeşimdi, kardeşimi almam gerekiyordu. Ayağa kaltım ve yan odadaki saate balmak için ilerledim, sabah çıktığımda saat 8'idi ve tam tamına 12' idi, öğlen olmuş normalde kardeşimin alınma saatine 9 saat vardı ama ben şimdi almak istiyordum, kardeşimle vakit geçirmek istiyordum. Biraz evi toparladıktan sonra evden çıkmak için hareket ettim, o an telefonum çaldı, çok heycanlandım acaba iş teklifi mi geldi? Çabucak telefonuma sarıldım ve hayal kırıklığı, arayan HALAM... telefonu açtım ve "alo" dedim. "Alo, kızım nasılsın, iyisiniz?" diye bir soru yöneltti. NASILMI? ben bile bilmiyorum. "İyiyim hala, sen nasılsın? nasıl gidiyor?" iyi değildim, tek bildiğim bu... "Bende iyiyim kızım, sen işte misisn?" dedi, keşke demek isterdim, keşke işte olsaydım. "Hayır, hala işte değilim" dedim, mutsuz bir şekilde "Hasta mısın kızım, bir şeymi oldu?" hasta olsaydım daha iyiyidi diyemedim. "Halacım benim çalıştığım evde artık çalışana ihtiyaç yokmuş ve birraz sıkışıklarmış." dedim. "Kızım, başka bir iş yokmu çalışmadan nasılbakacaksınız kendinize" dedi. Eniştem duysa "ben sana dededim mi geçinemesiniz" derdi kesin, kafamdaki düşünceleri dağıtarak halama yanıt verdim. "Semiha hanım, bana göre iş bulursa haber edeceğini söyledi" ayakta kalmıştım ve kardeşimi almaya gidememiştim. "Kızım diyelim ki iş bulamadı o kadın, aramadı o zaman ne yapacalsın?" dedi, zaten ben streslidim halam dahada harlıyordu. "Düşünmedim hala ama çıkıp iş arayabilirim belki" dedim. "Kızım yapma etme gel bizim evde kalın" dedim ama ben asla o eve geri dönmek istemiyorum hemde asla. "Hala ben halledicem senmerak etme, şu an gitmem lazım" dedim, çünkü aynur teyzeye gidip kardeşimi almam lazımdı. "Tamam kızım, birşeye ihtiyacınız olursa ararsın" dedi ama arayamazdım çünkü buna mecbur değillerdi ve ben artık o evde yaşamıyordum, eniştemin parasıyla geçinmek istemiyordum. "Tamam halacım ararım ihtiyaç olursa" dedim. "Tamam kızım hadi görüşürüz"dedi ve telefonu kapattı, evet evden çıkabilirdi. Aynur teyzenin evine geleli 10 dakika oluyor, biraz oturmamı söyledi bende işten ayrıldığımı anlattım ve bana asla düşünmediğim ve imkansız olan şeyi söyledi. "Kızım birini bulsan" dedi o üan anlamadım tabi "nasıl yani?" dedim ve bana cevap olarak "yani evlensen, kendi hayatını kursan" dedi, ben o an şok oldum. Nasıl olur? Benim kardeşim vardı ve daha 18 yaşındaydım, nasıl evlenirdim, kiminle evlenirdim? Yapamazdım ben kardeşim vardı, yaşım küçüktü bunu aynur teyze'ye dedim küçük olmama rağmen sorumluluklarımı bildiğim söyledi, ne yani sorumluluklarım biliyorum diye evlenecek miydi? asla. "Neyse aynur teyze biz kalkalım" dedim. Kardeşimi ve çantasını alıp çıktım evden. Kendi evime girdiğimizde kardeşimin çantasını kenara koydum, kıyafetlerini çıkardım ve bana acıktım dedi, evet malesef ki paramız azdı ve çok fazla yemek seçeneğimiz yoktu. Kardeşim 2 yaşındaken annem ve babam ölmüştü, kardeşim 4 yaşında ve normal herkesin yediği yemeklerden yiyebiliyordu, umarım dolapta süt filan vardı. Dolabı açtığımda bir kutu süt olduğunu gördüm ve dudaklarımda ufak bir tebessüm belirdi, kardeşime dönüp "Bak sana bir kutu süt" dedim. O da "oleyy" deyerek ellerini çırptı. Nazlı, yani benim kardeşim "o" 2 yaşında öksüz ve yetim kaldı ama yanında, ben ona elimden ney geliyorsa önüne seriyordum vebundan şikayetci değildim. Sütünü doldurup odaya geçtik. Kardeşim korkar diye benimle birlikte yatıyordu, yatağı oturduk, sütünü yudum yudum bitiriyordu, aynı bir insan ömrü gibi yavaş yavaş, kademe kademe. Nazlı sütünü bitirdikten sonra bardağı mutfağa bıraktım. Nazlıyı kendime çektim vesarılarak uyuduk.
2 GÜN SONRA ... Nazlıya birlikte süt içip yatığımız günün üzerinden iki gün geçti ve ben iş buldum, evet iş buldum. Semiha hanım beni aradı ve iş var dedi, o an mutlu oldum ama karamsarım çünkü iş burada değil, ben Kocaelinde yaşıyorum, gelen iş iteklifi ERZURUM'DA. Erzurum diyorum, taa Türkiye'nin diğer ucu sedce yardımcılık yapacağım, bunun için değe mi bilmiyorum ama gideceğimiz yer baya büyük bir konakmış diyebilirim. Bizden yani benden başka bir sürü çalışan olacak. GÜNLER SONRA ... Şuan yoldaydık. Erzuruma'a gidiyorduk. Kardeşim ve ben iki ökzüs, iki yetim. Annemiz ve babamızın mezarının geride bırakarak gidiyoruz, bütün anıları geride bırakarak, canım annem, canım babam ben gidiyorum. Uzak dı,iyarlara gidiyorum, kardeşime ve kendime bakabilmek için gidiyorum, gidiyorum çünkü... çünkü gitmem gerekiyor... Artık girmiştik Erzurum'a, Erzurum il sınırı yazıyordu yanımda uyuyan kardeşime baktım çok güzel uyuyordu çok huzurlu. Bizi bir araba gelip alacaktı ve gelmişti de valizlerimizi aldılar ve bizi arabaya yerlaştirdiler. Erzurum'da güzeldi bana heryer aynı geliyordu artık' annem yok onlar yokken Erzurum olsa ne olur olmasa ne olur. Atrtık konağın önünde duruyorduk, bu görkemli ve ihtişamlı konak güçlü duran eviydi bu konak. Bizlerde bu konağa ve bu insanlara hizmet edecektik, duyduğuma göre bu evin hanımı yabancıymış ve Erzuruma gelin gelmiş, kocası buralı deme ki. Yavaş yavaş yürüyerek konağa girdik, bilmiyordum ki bu ev benim kaderimdi ve ben kaderim karşısında öylece ayakta duruyrodum. Kaderimin beni yıkacağını bilmeden...
|
0% |