Konu Midyat'ta yani Mardin'de geçiyor.
Satır başı yorumlarınızı bekliyorum, ayrıca ⭐ doldurmayı unutmayın canlar...❤️❤️
Ahır
Aycan'dan
Aycan'ın giydiği çanta yok kolyede yoktur
Almanya'dan dün gece gelmiştim. Ailemi çok özlemiştim. Özelliklede küçük prensim Aren'imi çok özlemiştim.
Sabaha karşı saat 5'te kalkıp ahıra gitmiştim. Ve şuan hala ahırdayım. Saat 11 olmuştu bile. Ama ben gitmek istemiyordum.
Atım Kartopu'nuda çok özlemiştim. İsmi Kartopu'ydu. Sebebi bembeyaz yeleye ve kuyruğa sahip
olduğu için adını Kartopu koymuştum.
Ayrıca gözleride kapkaraydı.
Kartopu'ma elimdeki havucu gösterdiğimde hemen kapmıştı.
Aycan:Çok mu özledin sen havucu?
Kartopu cevap olarak bana yakınlaşmıştı. Bende onun alnına elimi yerleştirip sevmeye başladım.
Aycan:Özledin mi beni?
Kartopu yine cevap olarak bana yaklaştı. Bende alnına bir öpücük kondurup konuşmaya başladım:Yarın aynı saatte gelicem Kartopu'm ve özlediğin gibi göğe gidicez
-Ama şimdi gitmem lazım.
Alnına bir öpücük kondurup ahırdan çıktım.
Konağın kapısına baktığımda siyah bir jip vardı.
Konağın kapısına kadar yürüyüp durduğumda konuşmaya başladım:Eşref abi kim geldi?
Eşref:Yağcı ailesi, Aycan hanım
Aycan:Ne işleri var burda?
Eşref:Boşverin Aycan hanım, siz içeri geçin. Dedeniz sizi göremeyince çok kızdı.
Aycan:Tamam Eşref abi, size kolay gelsin.
Eşref abi konağın kapısını açtığında ben içeri girdim. Tam karşımda arkası dönük elleri cebinde bir adam vardı.
Ensesinde yoncanın üstündeki yazı dikkatimi çekmişti.
Aycan iç ses:Bmy10¢Ay10
Adam sevgilisinin ismini boynuna kazıtmış.
Peki ya neden göğsü değilde boynuna kazıttı?
Barış'tan
Barış'ın giydiği, zincir yok
Arkamı dönüp ona baktığımda göz göze gelmiştik.
Gözleri büyüleyici bir güzellikteydi. Gözleri cam gibiydi.
Gözlerini kaçırdığında Nasuh Ağa sinirli bir ses tonuyla konuşmaya başladı:Nereden geliyorsun sen?
O kızda korkuyla cevap verdi:Ahırdan, şey eee Kartopu'na baktım.
Bana baktığında Gürkan Yanaç konuşmaya başladı:Boncuğum hadi sen odana çık.
-Böyle havalarda hemen hasta oluveriyorsun güzel kızım
Aycan:Tamam baba
Kız bana bakıp tam yürüycekken Nasuh Yanaç konuşmaya başladı:Seninle sonra hesaplaşıcaz Aycan
Demek adın Aycan.
Nasuh Ağa:Git şimdi odana
Aycan'dan
Ben hiçbir şey söylemeyip konağa gidicekken bir el sol bileğimi tuttu ve beni kendine çevirip kendine çekti.
Oydu. Halis ağanın torunuydu.
Boşta olan elim istemsizce onun omzuna gittiğinde o bana sert ve soğuk gözleriyle bakıyordu.
Yaren'den
Aycan tam gidicekken Barış onun sol bileğinden tutup kendine çekti. Aycan'ın diğer elide Barış'ın omzundaydı.
Tabi bende içten içe kıskanmıştım
Barış:Hiçkimse hiçbir yere gitmiyor
Aycan:Bileğimi bırak
Barış:Abinin yerini söyle bırakayım o zaman.
Aycan:Bırak bileğimi
Barış:Abin nerde?
Aycan:Sana bileğimi bırak dedim
Barış:Sorduğum soruya cevap ver
Aycan:Bileğimi bırak
Gürkan baba:Bırak kızımın bileğini
Aycan'dan
Adam hiçkimseyi dinlemiyordu.
Barış:Abin ve Asiye nerde?
Aycan:Bilmiyom. Bilsemde söylemem zaten
Barış:Bana bak benim sabrımı sınama.
O bileğimi daha fazla sıktığında ben acıyla inledim.
Aycan:Senin sabrını sınadığım falan yok bileğimi bırak, canım acıyo
O benim bileğimi daha fazla sıktığında ağzımdan acı bir inilti çıkmıştı.
Barış'tan
Aycan:Bitte verletzen sie mein handgelenk, es tut weh (Bileğim sakat lütfen bırak canım acıyor)
Aycan'ın ne dediğini anlamıştım. Bileğini bıraktığımda sol elini sallamaya başladı.
Bende onun sol bileğini tuttuğuma pişman olmuştum
Nasuh Ağa:Odana git
Aycan, Nasuh Ağanın dediğini yapıcakken ben onun sol kolunu tutup geriye çekerek konuşmaya başladım:Hiçbir yere gidemezsin
Aycan'dan
Kolumdaki eli savurarak konuşmaya başladım:Napıcağımı sana sormıycam.
Barış:Cevap ver
Aycan:Bilmiyom dedim. Daha ne söylememi bekliyon benden?
Barış:Sana inanmıyorum
Aycan:İnanmazsan inanma umurumda değilsin. Kendimi sana inandırmak zorunda değilim ben
Halis Ağa:Barış Murat..
Barış:Dede biliyor. Son kez soruyorum nerdeler?
Aycan:Bilmiyom. Bilsemde söylemem.
Barış:Güzel en azından sır tutabiliyorsun. Ama söyle bence çünkü onlarla birlikte seninde başın yanıcak
Aycan:BİL-Mİ-YO-RUM
Barış:BİLİYORSUN KONUŞ
Aycan:BAĞIRMA BANAAĞ
Barış:Konuş. Abin olucak o soysuz ve kardeşim Asiye nerde?
Aycan:Bilmiyom dedim ya sana.
Gözlerini kapatıp arkasını döndü ve ellerini ensesinde bağladı. Bu sanırım onun sinirlendiğinin bir göstergesiydi.
Ama benim ondan korkum yoktu.
Arkasını dönüp ellerini ensesinden indirip bana bakarak konuşmaya başladı:İnandırıcı değilsin civciv
Aycan:Sana inandırıcı olmak zorunda değilim.
-Ayrıca abim hakkında düzgün konuş.
Barış Murat tam bişey söyliycekken yanımıza onun koruması gelmişti.
Babaannesinin kalp krizi geçirdiğini söylediğinde ben ona baktığımda üzülmüştü.
Biraz önce o uçurum mavisi gözlerden ateş çıkarken şimdide o uçurum mavisi gözlerde hüzün vardı.
Halis Ağada kendi kalbini tuttuğunda ben bağırdım:BARIŞ, DEDEN
Barış:DEDEE
Barış ve onun koruması, Halis ağayı tuttuğunda bende avlunun içinde bulunan masanın ordan bir sandalye alıp götürdüm.
Halis ağanın oturucağı yere koyup konuşmaya başladım:Oturun lütfen
Barış:Dede otur hadi
Barış'tan
Aycan'a bakarken dedem konuşmaya başladı:Barış oğlum götür beni babaannene
Barış:Dedem ben gidicem hastaneye. Sende eve gidiyorsun. Söz veriyorum hemen sana haber vericem.
Dedem başını olumlu anlamda salladığında ben konuşmaya başladım:Ali dedemi eve götür
Ali:Tamam Barış ağam
Dedem sandalyeden ayağa kalktığında Ali, onu konaktan çıkarmıştı. Aycan'a bakarak konuşmaya başladım:Sandalye için eyvallah
Aycan:Rica ederim
Aycan bunu söyleyip bir tebessüm
ettiğinde ben hiçbir şey söylemeyip hızla konağın kapısından çıktım ve arabama binip sürmeye başladım.
Aycan'dan
Barış Murat gittiğinde babam konuşmaya başladı:Kızım haydi sen artık odana git
Aycan:Tamam baba
Tam gidicekken dedem sert ve sinirli sesiyle konuşmaya başladı:Bu ne kılık böyle?
Ben korkudan dedeme hiçbir şey söyliyememiştim. Gözlerim yerde olucakları beklerken konak kapısı açıldı.
Hepimiz oraya baktığımızda benim minik paşam, Azat abimle dışardan geliyordu.
Aren koşarak bana doğru gelirken bende yere çöküp kollarımı açtım. Aren bana sarıldığında bende ona sarıldım.
Aren:Ne zaman geldin abla? Görmedim seni hiç
Aycan:Dün gece geldim paşam.
Aren:Neden ben görmedim seni?
Aycan:Sen uyumuştun ben geldiğimde ablacım. Bende sen uyanma diye yanına gelmedim
-Sabahı bekledim o yüzden
Aren:Gitmiyceksin dimi bidaha?
Aycan:Gitmiycem paşam. Burdayım artık senin yanındayım
Aren:YAŞASIIIIIN
Aren'imin yanağına bir öpücük kondurduğumda dedem konuşmaya başladı:Feraye
Feraye:Efendim dede
Nasuh Ağa:Aren'i odasına götür
Aren:Ben ablamla olmak istiyorum, ablamı çok özledim dede
Aycan:Paşam sen şimdi Feraye ablanla odana git bende gelcem sonra
Aren:Söz mü?
Aycan:Söz ablacım. Hani telefonda konuşurken bana bir hediyeden bahsetmiştin o hediyeyi bulup ben geldiğimde bana verebilirsin
Aren:Tamam abla
Aren'im koşarak gittiğinde ben ayağa kalktım. Ferayeonu yukarı çıkarttıktan sonra dedem sinirli bir ses tonuyla konuşmaya başladı:Cevap ver bana. Ne bu halin?
Aycan:Halimde bişey yok dede. Her zaman giydiklerim
Nasuh Ağa:Sen utanmıyor musun insanların karşısına böyle çıkmaya?
-Sen böyle kısa etekler giymeye, benim karşıma böyle çıkmaya utanmıyor musun?
Ben korkudan tir tir titrerken Azat abim konuşmaya başladı:Dede, kız Almanya'dan..
Nasuh Ağa:Sen sus Azat
Dedem bana bakıp sinirli bir şekilde bağırdığında irkilmiştim:CEVAP VER BANA.
Hastane
Barış'tan
Hastaneye gelmiştim. Anneme, babaannemin durumunu sorduğumda "daha bilmiyoruz oğlum" demişti.
Arzu anne:Oğlum, Mihra'yı kaldırsana yerden. Ben kaldırmaya çalıştım ama beni dinlemiyor.
-Belki seni dinler
Barış:Tamam anne.
Mihra'm kapının ordaki duvara oturmuş ağlıyarak bekliyordu.
Yanına oturup konuşmaya başladım:Güzelim hadi kalk yerden, hasta olucaksın
Mihra:Iııı
Barış:Mihra'm, güzelim benim hadi kalk, yer soğuk üşütüceksin
Mihra:Iııı
Ben hiçbir şey söylemeyip onu kucağıma alarak konuşmaya başladım:Gel bakalım
Mihra'mı kucağıma aldığımda başını göğsüme koyup iç çekerek ağlamaya başladı. Bende ona sarıldığımda ağlıyarak konuşmaya başladı:Babaannemle oyun oynuyorduk sonra..
-Sonra babaannem bir anda kalbini tutmaya başladı
Barış:Şşşş tamam bitanem anlatma. Sana söz veriyorum babaannemize hiçbir şey olmıycak
Sonunda içerden biri çıktığında Mihra benim kucağımdan kalktı. Bende arkasından kalktığımda Mihra'm konuşmaya başladı:Babaannem iyi mi doktor amca?
Doktor:Durumu şuanlık iyi. Bir kalp spazmı geçirmiş
Barış:İyi ama dimi?
Doktor:İyi. Sadece aşırı heyecandan, stresten ve üzüntüden uzak durması lazım.
-Yoksa bidahakinde sağ çıkamayabilir.
Barış:Görebilir miyiz peki?
Doktor:Tabi görebilirsiniz
-Geçmiş olsun
Barış:Saolun
Doktor gittiğinde ben yanımda duran prensesime baktığımda
güzel yüzü üzgündü.
Yanına çömelip canını yakmadan sol kolunu tutarak kendime çevirdim.
O bana üzgün gözleriyle bakarken ben onun yanağından akan gözyaşlarını silerek konuşmaya başladım:Güzelim, babaannemiz gayet iyi.
-Ağlamana gerek yok artık
Mihra:Ama doktor amca öyle söylemedi abi
Barış:Güzelim, doktor iyi olduğunu söyledi. Sadece stresten, aşırı heyecandan ve üzüntüden uzak durucak dedi.
Mihra:Doktor amca bidahakinde sağ çıkamayabilir dedi ama
Barış:Mihra'm, meleğim benim doktor bunu bizi korkutmak için söylemedi.
-Sadece babaannemizin stresten, üzüntüden ve aşırı heyecandan uzak durmasını söyledi ki ona göre davranalım diye söyledi.
Mihra:Babaannem ölmiycek dimi abi?
Barış:Ölmiycek meleğim.
Bunu söyleyip minik ellerine bir öpücük kondurdum.
Arzu anne:Deden nerde oğlum? İyi mi deden?
Ayağa kalkıp konuşmaya başladım:İyi anne. Evde şuan. Ben arıyayım onu bir, sen Mihra'yla gir içeri.
Arzu anne:Tamam oğlum.
Annemle Mihra içeri girdiğinde bende dedemi aradım
Yanaç Konak
Aycan'dan
Ben hala susuyordum. Hiçbir şey söylemeden öylece yere bakıyordum.
Nasuh Ağa:Aycan yüzüme bak ve bana cevap ver
Ben korkuyla dedeme baktığımda çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.
Ben dedeme korkuyla bakıyordum. Dedemin karşısında tir tir titrerken babam konuşmaya başladı:Baba bidahakine düzgün, ailemize yakışır bir kıyafet giyer.
-Şimdi bırak içeri geçsin
Nasuh Ağa:Sus Gürkan. Zaten sen ve oğlun yüzünden bu kız böyle giyiniyor
Azat:Dedem, Aycan'ı tanıyorsun. Yapma dediği şeyleri yapmaz.
Nasuh Ağa:AZAT SUS
Handan anne:Azat, oğlum sen karışma
Nasuh Ağa:Bidaha böyle kıyafetler giymiyceksin.
Aycan:Giymem dede
Nasuh Ağa:Şimdi söyle bakalım.
Aycan:Neyi?
Nasuh Ağa:Halis ağanın torununa, sen bilmiyorum bilsemde söylemem dedin.
-Abin ve o kızın nerde olduğunu biliyor musun?
Aycan:Biliyom dede.
-A.. Abim 1 gün önce, Almanya'dayken uçağa binmeden önce söylemişti bana.
Dedem elini kaldırıp bana tokat atmıştı. Benim yüzüm tokatla birlikte yana kaydığında babam konuşmaya başladı:Baba kızımın ne suçu var?
Nasuh Ağa:Gürkan sus. Neden sustun haa? Söyleseydin ya yerlerini?
Aycan:Söylemem dede. Sonlarının nolucağını biliyom o yüzden söylemem
Dedem yine elini kaldırıp bana tokat atıcakken babam bu sefer dedemin elini havada yakalamıştı.
Gürkan baba:Buna bir kere izin vermek zorunda kaldım ama ikinciye izin vermem baba
-Kızım git haydi
Ben hiçbir şey söylemeyip hızla konağa girdim.
Arkamdan Azad abimin "Aycan" dediğini duyduğumda arkamı döndüm.
Azad abim elini sağ yanağıma yerleştirdi ve dudağımın kenarına dokunduğunda ben naptığını anlamamıştım.
Bileğini tutup elini yüzümden çekicekken konuşmaya başladı:Dudağın patlamış
Elini yüzümden çekip konuşmaya başladım:İyiyim ben Azad abi.
-Neyse ben Aren'in yanına gideyim
Tam gidicekken Azad abim elimi tutup beni durdurdu. Ben ona baktığımda konuşmaya başladı:Doruk ve Asiye'nin yerini söyle güzelim
Aycan:Söyliyemem Azad abi. Söylersem ölürler
Azad abi beni kendi odama sokup kapıyı kapattı.
Aycan:Azad abi noluyor? Benim Aren'in yanına...
Azad:Tamam gidersin. Ama önce beni bir dinle
Aycan:Tamam dinliyom
Azad:Söyle Aycan lütfen
Aycan:Olmaz. Söylersem ölürler.
-O Barış Murat yada sen yada iki aileden herhangi biri onları öldürürsünüz
Azad:Güzelim benim onlar yakalandığında zaten ölücekler.
-Sende bu sırra ortak olduğun için, sakladığın için ölebilirsin
Aycan:Sende biliyorsun Azad abi. Abimin benim için ne fedakarlıklar yaptığını, beni dedeme karşı koruyup kollamalarını sende biliyorsun
Azad:Biliyorum güzelim. Ama senide bunu sakladığın için öldürebilirler
Aycan:Öldürsünler Azad abi. En azından bir süre onlar gittikleri yerde mutlu olucaklar
-Neyse ben Aren'in yanına gideyim artık.
Odamdan çıkıp Aren'imin odasına girdim. Feraye'yle hiçbir şey yapmadan oturuyodu.
Bende yatağa oturduğumda Aren başını bacağıma koydu. Bende onun o kıvırcık saçlarını okşamaya başladım.
Feraye:Küçük paşa hadi sen ablana hediyeni ver.
Aren'im bacağımdan kalkıp bana baktı ve o minik elini yüzüme yerleştirerek konuşmaya başladı:Abla dudağına noldu?
Aycan:Yok bişey ablacım düştüm.
-Neyse ben hediyemi merak ettim. Nerde benim hediyem?
Aren hiçbir şey söylemeyip yatağının sağ tarafında duran komidin çekmecesini açtı ve kırmızı küçük bir hediye paketi çıkardı.
Aren odasındaki lavaboya gittiğinde Feraye konuşmaya başladı:Bileğin nasıl?
Aycan:İyi ya sıkıntı yok.
Feraye:Doruk abi ve Asiye'nin yerini gerçekten biliyor musun?
Aycan:Evet biliyorum.
Feraye:Söylemiyceksin galiba.
Aycan:Söylemiycem.
Feraye:Aycan sonunda sen yanarsın
Aycan:Feraye, abimin benim için yaptıklarını biliyon
Feraye:Biliyorum tabi. Ama töre onları affetmez
Aycan:En azından bir süre mutlu olucaklar
-Ben abimin bana yaptığı fedakarlıklardan sonra ben abime ihanet edemem
Feraye:Aycan biliyorum yine kendi bildiğini okuycaksın.
-Ama bugün bu konağa gelen Barış Murat, onlarla birlikte senide öldürebilir yada onunla evlenebilirsin
Aycan:Feraye, ben o çocuğu doğru düzgün tanımıyorum bile. Ne evlenmesi?
Feraye:Olucağı bu. Sen susarsan olucağı bu
Aycan:Söylersemde abim ve Asiye ölücek.
Lavabonun kapısı açıldığında ben sözüme devam ettim:Kapat konuyu kuzum
Feraye cevap olarak susmuştu. Aren'im yatağa oturduğunda konuşmaya başladı:Açmamışsın abla.
Aycan:Açıyorum hemen paşam
Aren'imin hediyesini açıp baktığımda kolyeydi. "A" yazan bir kolyeydi.
(Karakter tanıtımında boynundaki kolyedir)
Aycan:Çok güzel bir kolye paşam.
-Teşekkür ederim bal yanağım benim. Asla çıkarmıycam bu kolyeyi boynumdan
Feraye:Takayım mı kuzum?
Aycan:Tak kuzum
Feraye'ye sırtımı dönüp kolyemi taktırırken Feraya'nın telefonuna mesaj gelmişti.
Aren:Feraye abla, Yaman abimden mesaj geldi
Feraye kolyemi takıp telefonu aldı ve odadan çıkıp gitti.
Aren'im bacağıma başını koyduğunda bende onun saçlarını okşamaya başladım.
Asdor çiftlik evi
Asiye'den
Doruk'la 1 haftadır çiftlik evindeydik. Ailemizden uzakta resmen gizli bir ilişki yürütüyorduk
Aslında herkes biliyordu, tüm Midyat bizim ilişkimizi biliyordu.
Ama biz düşman aileler olduğumuz için bizim ilişkimizi iki aşirette onaylamazdı
Ama buna hiç pişman değildim.
Çünkü eğer ben Doruk'la kaçmasaydım ben başkasıyla, hiç tanımadığım biriyle evlenicektim.
Salonda otururken Doruk mutfaktan elinde bardaklarla yanıma gelmişti. Bende ona gülümseyerek bakıyordum.
Doruk:Al bakalım prenses.
-Ihlamur yaptım, sıcak sıcak iyi gelir boğazına
Asiye:Teşekkür ederim sevgilim.
Doruk'un elinden bardağı alıp tam içicekken Doruk konuşmaya başladı:Rica ederim prenses.
-Dikkat ette yanmasın ağzın
Asiye:Sen bu aralar fazla düşünceli oldun
Doruk:Ne yani olmayayım mı?
Doruk'tan
Asiye:Ol tabi. Sen hep böyle düşünceli ol.
-Ama beni bırakma. Tamam mı?
Asiye'nin gözleri dolduğunda
ben elimdeki bardağı sehpanın üstüne koydum. Asiye'nin de elinden alıp sehpaya koydum.
Sonrada sol elini tutarak konuşmaya başladım:Sorun ne Asiye'm?
-Niye doldu o güzel gözler?
Asiye:Korkuyorum Doruk.
Doruk:Korkma Asiye'm. Bizi hiçkimse ayıramıycak
Asiye:Ben senin kadar iyimser düşünemiyorum Doruk.
-Şuan bile sanki şu kapı açılıcak biri gelicek ikimizide öldürücek diye aklım çıkıyor.
Doruk:İyi ya işte. Seninle birlikte ölücem
Asiye omzuma vurarak konuşmaya başladı:Doruk ben korkuyorum diyorum sen bana ne diyorsun ya?
Doruk:Güzelim benim yanımda sen varsan ben ölümden korkmam.
Asiye:Ben korkarım ama.
Doruk:O zaman o gün geldiğinde (tuttuğu eli havaya kaldırarak) bu elle beraber ölücem.
Asiye:Söz mü?
Doruk:Söz veriyorum güzelim. Bu eli öldükten sonrada bırakmıycam.
Asiye yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirip bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
O gün geldiğinde Doruk, Asiye'ye verdiği sözü tutabilecek mi?
Peki Aycan, Doruk ve Asiye'nin yerini söyliycek mi herkese?
Sorulara cevaplarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz canlar...❤️❤️❤️❤️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
19.58k Okunma |
936 Oy |
0 Takip |
100 Bölümlü Kitap |