@rapunzel_102219
|
Konu Midyat'ta yani Mardin'de geçiyor. Satır başı yorumlarınızı bekliyorum, ayrıca ⭐ doldurmayı unutmayın canlar...❤️❤️ Ahır Aycan'dan Aycan'ın giydiği çanta yok kolyede yoktur Almanya'dan dün gece gelmiştim. Ailemi çok özlemiştim. Özelliklede küçük prensim Aren'imi çok özlemiştim. Sabaha karşı saat 5'te kalkıp ahıra gitmiştim. Ve şuan hala ahırdayım. Saat 11 olmuştu bile. Ama ben gitmek istemiyordum. Atım Kartopu'nuda çok özlemiştim. İsmi Kartopu'ydu. Sebebi bembeyaz yeleye ve kuyruğa sahip olduğu için adını Kartopu koymuştum. Ayrıca gözleride kapkaraydı. Kartopu'ma elimdeki havucu gösterdiğimde hemen kapmıştı. Aycan:Çok mu özledin sen havucu? Kartopu cevap olarak bana yakınlaşmıştı. Bende onun alnına elimi yerleştirip sevmeye başladım. Aycan:Özledin mi beni? Kartopu yine cevap olarak bana yaklaştı. Bende alnına bir öpücük kondurup konuşmaya başladım:Yarın aynı saatte gelicem Kartopu'm ve özlediğin gibi göğe gidicez -Ama şimdi gitmem lazım. Alnına bir öpücük kondurup ahırdan çıktım. Konağın kapısına baktığımda siyah bir jip vardı. Konağın kapısına kadar yürüyüp durduğumda konuşmaya başladım:Eşref abi kim geldi? Eşref:Yağcı ailesi, Aycan hanım Aycan:Ne işleri var burda? Eşref:Boşverin Aycan hanım, siz içeri geçin. Dedeniz sizi göremeyince çok kızdı. Aycan:Tamam Eşref abi, size kolay gelsin. Eşref abi konağın kapısını açtığında ben içeri girdim. Tam karşımda arkası dönük elleri cebinde bir adam vardı. Ensesinde yoncanın üstündeki yazı dikkatimi çekmişti. Aycan iç ses:Bmy10¢Ay10 Adam sevgilisinin ismini boynuna kazıtmış. Peki ya neden göğsü değilde boynuna kazıttı? Barış'tan Barış'ın giydiği, zincir yok Arkamı dönüp ona baktığımda göz göze gelmiştik. Gözleri büyüleyici bir güzellikteydi. Gözleri cam gibiydi. Gözlerini kaçırdığında Nasuh Ağa sinirli bir ses tonuyla konuşmaya başladı:Nereden geliyorsun sen? O kızda korkuyla cevap verdi:Ahırdan, şey eee Kartopu'na baktım. Bana baktığında Gürkan Yanaç konuşmaya başladı:Boncuğum hadi sen odana çık. -Böyle havalarda hemen hasta oluveriyorsun güzel kızım Aycan:Tamam baba Kız bana bakıp tam yürüycekken Nasuh Yanaç konuşmaya başladı:Seninle sonra hesaplaşıcaz Aycan Demek adın Aycan. Nasuh Ağa:Git şimdi odana Aycan'dan Oydu. Halis ağanın torunuydu. Boşta olan elim istemsizce onun omzuna gittiğinde o bana sert ve soğuk gözleriyle bakıyordu. Yaren'den Tabi bende içten içe kıskanmıştım Barış:Hiçkimse hiçbir yere gitmiyor Aycan:Bileğimi bırak Barış:Abinin yerini söyle bırakayım o zaman. Aycan:Bırak bileğimi Barış:Abin nerde? Aycan:Sana bileğimi bırak dedim Barış:Sorduğum soruya cevap ver Aycan:Bileğimi bırak Gürkan baba:Bırak kızımın bileğini Aycan'dan Barış:Abin ve Asiye nerde? Aycan:Bilmiyom. Bilsemde söylemem zaten Barış:Bana bak benim sabrımı sınama. O bileğimi daha fazla sıktığında ben acıyla inledim. Aycan:Senin sabrını sınadığım falan yok bileğimi bırak, canım acıyo O benim bileğimi daha fazla sıktığında ağzımdan acı bir inilti çıkmıştı. Barış'tan Aycan'ın ne dediğini anlamıştım. Bileğini bıraktığımda sol elini sallamaya başladı. Bende onun sol bileğini tuttuğuma pişman olmuştum Nasuh Ağa:Odana git Aycan, Nasuh Ağanın dediğini yapıcakken ben onun sol kolunu tutup geriye çekerek konuşmaya başladım:Hiçbir yere gidemezsin Aycan'dan Barış:Cevap ver Aycan:Bilmiyom dedim. Daha ne söylememi bekliyon benden? Barış:Sana inanmıyorum Aycan:İnanmazsan inanma umurumda değilsin. Kendimi sana inandırmak zorunda değilim ben Halis Ağa:Barış Murat.. Barış:Dede biliyor. Son kez soruyorum nerdeler? Aycan:Bilmiyom. Bilsemde söylemem. Barış:Güzel en azından sır tutabiliyorsun. Ama söyle bence çünkü onlarla birlikte seninde başın yanıcak Aycan:BİL-Mİ-YO-RUM Barış:BİLİYORSUN KONUŞ Aycan:BAĞIRMA BANAAĞ Barış:Konuş. Abin olucak o soysuz ve kardeşim Asiye nerde? Aycan:Bilmiyom dedim ya sana. Gözlerini kapatıp arkasını döndü ve ellerini ensesinde bağladı. Bu sanırım onun sinirlendiğinin bir göstergesiydi. Ama benim ondan korkum yoktu. Arkasını dönüp ellerini ensesinden indirip bana bakarak konuşmaya başladı:İnandırıcı değilsin civciv Aycan:Sana inandırıcı olmak zorunda değilim. -Ayrıca abim hakkında düzgün konuş. Barış Murat tam bişey söyliycekken yanımıza onun koruması gelmişti. Babaannesinin kalp krizi geçirdiğini söylediğinde ben ona baktığımda üzülmüştü. Biraz önce o uçurum mavisi gözlerden ateş çıkarken şimdide o uçurum mavisi gözlerde hüzün vardı. Halis Ağada kendi kalbini tuttuğunda ben bağırdım:BARIŞ, DEDEN Barış:DEDEE Barış ve onun koruması, Halis ağayı tuttuğunda bende avlunun içinde bulunan masanın ordan bir sandalye alıp götürdüm. Halis ağanın oturucağı yere koyup konuşmaya başladım:Oturun lütfen Barış:Dede otur hadi Barış'tan Barış:Dedem ben gidicem hastaneye. Sende eve gidiyorsun. Söz veriyorum hemen sana haber vericem. Dedem başını olumlu anlamda salladığında ben konuşmaya başladım:Ali dedemi eve götür Ali:Tamam Barış ağam Dedem sandalyeden ayağa kalktığında Ali, onu konaktan çıkarmıştı. Aycan'a bakarak konuşmaya başladım:Sandalye için eyvallah Aycan:Rica ederim Aycan bunu söyleyip bir tebessüm ettiğinde ben hiçbir şey söylemeyip hızla konağın kapısından çıktım ve arabama binip sürmeye başladım. Aycan'dan Aycan:Tamam baba Tam gidicekken dedem sert ve sinirli sesiyle konuşmaya başladı:Bu ne kılık böyle? Ben korkudan dedeme hiçbir şey söyliyememiştim. Gözlerim yerde olucakları beklerken konak kapısı açıldı. Hepimiz oraya baktığımızda benim minik paşam, Azat abimle dışardan geliyordu. Aren koşarak bana doğru gelirken bende yere çöküp kollarımı açtım. Aren bana sarıldığında bende ona sarıldım. Aren:Ne zaman geldin abla? Görmedim seni hiç Aycan:Dün gece geldim paşam. Aren:Neden ben görmedim seni? Aycan:Sen uyumuştun ben geldiğimde ablacım. Bende sen uyanma diye yanına gelmedim -Sabahı bekledim o yüzden Aren:Gitmiyceksin dimi bidaha? Aycan:Gitmiycem paşam. Burdayım artık senin yanındayım Aren:YAŞASIIIIIN Aren'imin yanağına bir öpücük kondurduğumda dedem konuşmaya başladı:Feraye Feraye:Efendim dede Nasuh Ağa:Aren'i odasına götür Aren:Ben ablamla olmak istiyorum, ablamı çok özledim dede Aycan:Paşam sen şimdi Feraye ablanla odana git bende gelcem sonra Aren:Söz mü? Aycan:Söz ablacım. Hani telefonda konuşurken bana bir hediyeden bahsetmiştin o hediyeyi bulup ben geldiğimde bana verebilirsin Aren:Tamam abla Aren'im koşarak gittiğinde ben ayağa kalktım. Ferayeonu yukarı çıkarttıktan sonra dedem sinirli bir ses tonuyla konuşmaya başladı:Cevap ver bana. Ne bu halin? Aycan:Halimde bişey yok dede. Her zaman giydiklerim Nasuh Ağa:Sen utanmıyor musun insanların karşısına böyle çıkmaya? -Sen böyle kısa etekler giymeye, benim karşıma böyle çıkmaya utanmıyor musun? Ben korkudan tir tir titrerken Azat abim konuşmaya başladı:Dede, kız Almanya'dan.. Nasuh Ağa:Sen sus Azat Dedem bana bakıp sinirli bir şekilde bağırdığında irkilmiştim:CEVAP VER BANA. Hastane Barış'tan Arzu anne:Oğlum, Mihra'yı kaldırsana yerden. Ben kaldırmaya çalıştım ama beni dinlemiyor. -Belki seni dinler Barış:Tamam anne. Mihra'm kapının ordaki duvara oturmuş ağlıyarak bekliyordu. Yanına oturup konuşmaya başladım:Güzelim hadi kalk yerden, hasta olucaksın Mihra:Iııı Barış:Mihra'm, güzelim benim hadi kalk, yer soğuk üşütüceksin Mihra:Iııı Ben hiçbir şey söylemeyip onu kucağıma alarak konuşmaya başladım:Gel bakalım Mihra'mı kucağıma aldığımda başını göğsüme koyup iç çekerek ağlamaya başladı. Bende ona sarıldığımda ağlıyarak konuşmaya başladı:Babaannemle oyun oynuyorduk sonra.. -Sonra babaannem bir anda kalbini tutmaya başladı Barış:Şşşş tamam bitanem anlatma. Sana söz veriyorum babaannemize hiçbir şey olmıycak Sonunda içerden biri çıktığında Mihra benim kucağımdan kalktı. Bende arkasından kalktığımda Mihra'm konuşmaya başladı:Babaannem iyi mi doktor amca? Doktor:Durumu şuanlık iyi. Bir kalp spazmı geçirmiş Barış:İyi ama dimi? Doktor:İyi. Sadece aşırı heyecandan, stresten ve üzüntüden uzak durması lazım. -Yoksa bidahakinde sağ çıkamayabilir. Barış:Görebilir miyiz peki? Doktor:Tabi görebilirsiniz -Geçmiş olsun Doktor gittiğinde ben yanımda duran prensesime baktığımda güzel yüzü üzgündü. Yanına çömelip canını yakmadan sol kolunu tutarak kendime çevirdim. O bana üzgün gözleriyle bakarken ben onun yanağından akan gözyaşlarını silerek konuşmaya başladım:Güzelim, babaannemiz gayet iyi. -Ağlamana gerek yok artık Mihra:Ama doktor amca öyle söylemedi abi Barış:Güzelim, doktor iyi olduğunu söyledi. Sadece stresten, aşırı heyecandan ve üzüntüden uzak durucak dedi. Mihra:Doktor amca bidahakinde sağ çıkamayabilir dedi ama Barış:Mihra'm, meleğim benim doktor bunu bizi korkutmak için söylemedi. -Sadece babaannemizin stresten, üzüntüden ve aşırı heyecandan uzak durmasını söyledi ki ona göre davranalım diye söyledi. Mihra:Babaannem ölmiycek dimi abi? Barış:Ölmiycek meleğim. Bunu söyleyip minik ellerine bir öpücük kondurdum. Arzu anne:Deden nerde oğlum? İyi mi deden? Ayağa kalkıp konuşmaya başladım:İyi anne. Evde şuan. Ben arıyayım onu bir, sen Mihra'yla gir içeri. Arzu anne:Tamam oğlum. Annemle Mihra içeri girdiğinde bende dedemi aradım Yanaç Konak Aycan'dan Nasuh Ağa:Aycan yüzüme bak ve bana cevap ver Ben korkuyla dedeme baktığımda çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Ben dedeme korkuyla bakıyordum. Dedemin karşısında tir tir titrerken babam konuşmaya başladı:Baba bidahakine düzgün, ailemize yakışır bir kıyafet giyer. -Şimdi bırak içeri geçsin Nasuh Ağa:Sus Gürkan. Zaten sen ve oğlun yüzünden bu kız böyle giyiniyor Azat:Dedem, Aycan'ı tanıyorsun. Yapma dediği şeyleri yapmaz. Nasuh Ağa:AZAT SUS Handan anne:Azat, oğlum sen karışma Nasuh Ağa:Bidaha böyle kıyafetler giymiyceksin. Aycan:Giymem dede Nasuh Ağa:Şimdi söyle bakalım. Aycan:Neyi? Nasuh Ağa:Halis ağanın torununa, sen bilmiyorum bilsemde söylemem dedin. -Abin ve o kızın nerde olduğunu biliyor musun? Aycan:Biliyom dede. -A.. Abim 1 gün önce, Almanya'dayken uçağa binmeden önce söylemişti bana. Dedem elini kaldırıp bana tokat atmıştı. Benim yüzüm tokatla birlikte yana kaydığında babam konuşmaya başladı:Baba kızımın ne suçu var? Nasuh Ağa:Gürkan sus. Neden sustun haa? Söyleseydin ya yerlerini? Aycan:Söylemem dede. Sonlarının nolucağını biliyom o yüzden söylemem Dedem yine elini kaldırıp bana tokat atıcakken babam bu sefer dedemin elini havada yakalamıştı. Gürkan baba:Buna bir kere izin vermek zorunda kaldım ama ikinciye izin vermem baba -Kızım git haydi Ben hiçbir şey söylemeyip hızla konağa girdim. Arkamdan Azad abimin "Aycan" dediğini duyduğumda arkamı döndüm. Azad abim elini sağ yanağıma yerleştirdi ve dudağımın kenarına dokunduğunda ben naptığını anlamamıştım. Bileğini tutup elini yüzümden çekicekken konuşmaya başladı:Dudağın patlamış Elini yüzümden çekip konuşmaya başladım:İyiyim ben Azad abi. -Neyse ben Aren'in yanına gideyim Tam gidicekken Azad abim elimi tutup beni durdurdu. Ben ona baktığımda konuşmaya başladı:Doruk ve Asiye'nin yerini söyle güzelim Aycan:Söyliyemem Azad abi. Söylersem ölürler Azad abi beni kendi odama sokup kapıyı kapattı. Aycan:Azad abi noluyor? Benim Aren'in yanına... Azad:Tamam gidersin. Ama önce beni bir dinle Aycan:Tamam dinliyom Azad:Söyle Aycan lütfen Aycan:Olmaz. Söylersem ölürler. -O Barış Murat yada sen yada iki aileden herhangi biri onları öldürürsünüz Azad:Güzelim benim onlar yakalandığında zaten ölücekler. -Sende bu sırra ortak olduğun için, sakladığın için ölebilirsin Aycan:Sende biliyorsun Azad abi. Abimin benim için ne fedakarlıklar yaptığını, beni dedeme karşı koruyup kollamalarını sende biliyorsun Azad:Biliyorum güzelim. Ama senide bunu sakladığın için öldürebilirler Aycan:Öldürsünler Azad abi. En azından bir süre onlar gittikleri yerde mutlu olucaklar -Neyse ben Aren'in yanına gideyim artık. Odamdan çıkıp Aren'imin odasına girdim. Feraye'yle hiçbir şey yapmadan oturuyodu. Bende yatağa oturduğumda Aren başını bacağıma koydu. Bende onun o kıvırcık saçlarını okşamaya başladım. Feraye:Küçük paşa hadi sen ablana hediyeni ver. Aren'im bacağımdan kalkıp bana baktı ve o minik elini yüzüme yerleştirerek konuşmaya başladı:Abla dudağına noldu? Aycan:Yok bişey ablacım düştüm. -Neyse ben hediyemi merak ettim. Nerde benim hediyem? Aren hiçbir şey söylemeyip yatağının sağ tarafında duran komidin çekmecesini açtı ve kırmızı küçük bir hediye paketi çıkardı. Aren odasındaki lavaboya gittiğinde Feraye konuşmaya başladı:Bileğin nasıl? Aycan:İyi ya sıkıntı yok. Feraye:Doruk abi ve Asiye'nin yerini gerçekten biliyor musun? Aycan:Evet biliyorum. Feraye:Söylemiyceksin galiba. Aycan:Söylemiycem. Feraye:Aycan sonunda sen yanarsın Aycan:Feraye, abimin benim için yaptıklarını biliyon Feraye:Biliyorum tabi. Ama töre onları affetmez Aycan:En azından bir süre mutlu olucaklar -Ben abimin bana yaptığı fedakarlıklardan sonra ben abime ihanet edemem Feraye:Aycan biliyorum yine kendi bildiğini okuycaksın. -Ama bugün bu konağa gelen Barış Murat, onlarla birlikte senide öldürebilir yada onunla evlenebilirsin Aycan:Feraye, ben o çocuğu doğru düzgün tanımıyorum bile. Ne evlenmesi? Feraye:Olucağı bu. Sen susarsan olucağı bu Aycan:Söylersemde abim ve Asiye ölücek. Lavabonun kapısı açıldığında ben sözüme devam ettim:Kapat konuyu kuzum Feraye cevap olarak susmuştu. Aren'im yatağa oturduğunda konuşmaya başladı:Açmamışsın abla. Aycan:Açıyorum hemen paşam Aren'imin hediyesini açıp baktığımda kolyeydi. "A" yazan bir kolyeydi. (Karakter tanıtımında boynundaki kolyedir) Aycan:Çok güzel bir kolye paşam. -Teşekkür ederim bal yanağım benim. Asla çıkarmıycam bu kolyeyi boynumdan Feraye:Takayım mı kuzum? Aycan:Tak kuzum Feraye'ye sırtımı dönüp kolyemi taktırırken Feraya'nın telefonuna mesaj gelmişti. Aren:Feraye abla, Yaman abimden mesaj geldi Feraye kolyemi takıp telefonu aldı ve odadan çıkıp gitti. Aren'im bacağıma başını koyduğunda bende onun saçlarını okşamaya başladım. Asdor çiftlik evi Asiye'den Aslında herkes biliyordu, tüm Midyat bizim ilişkimizi biliyordu. Ama biz düşman aileler olduğumuz için bizim ilişkimizi iki aşirette onaylamazdı Ama buna hiç pişman değildim. Çünkü eğer ben Doruk'la kaçmasaydım ben başkasıyla, hiç tanımadığım biriyle evlenicektim. Salonda otururken Doruk mutfaktan elinde bardaklarla yanıma gelmişti. Bende ona gülümseyerek bakıyordum. Doruk:Al bakalım prenses. -Ihlamur yaptım, sıcak sıcak iyi gelir boğazına Asiye:Teşekkür ederim sevgilim. Doruk'un elinden bardağı alıp tam içicekken Doruk konuşmaya başladı:Rica ederim prenses. -Dikkat ette yanmasın ağzın Asiye:Sen bu aralar fazla düşünceli oldun Doruk:Ne yani olmayayım mı? Doruk'tan -Ama beni bırakma. Tamam mı? Asiye'nin gözleri dolduğunda ben elimdeki bardağı sehpanın üstüne koydum. Asiye'nin de elinden alıp sehpaya koydum. Sonrada sol elini tutarak konuşmaya başladım:Sorun ne Asiye'm? -Niye doldu o güzel gözler? Asiye:Korkuyorum Doruk. Doruk:Korkma Asiye'm. Bizi hiçkimse ayıramıycak Asiye:Ben senin kadar iyimser düşünemiyorum Doruk. -Şuan bile sanki şu kapı açılıcak biri gelicek ikimizide öldürücek diye aklım çıkıyor. Doruk:İyi ya işte. Seninle birlikte ölücem Asiye omzuma vurarak konuşmaya başladı:Doruk ben korkuyorum diyorum sen bana ne diyorsun ya? Doruk:Güzelim benim yanımda sen varsan ben ölümden korkmam. Asiye:Ben korkarım ama. Doruk:O zaman o gün geldiğinde (tuttuğu eli havaya kaldırarak) bu elle beraber ölücem. Asiye:Söz mü? Doruk:Söz veriyorum güzelim. Bu eli öldükten sonrada bırakmıycam. Asiye yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirip bana sarıldı. Bende ona sarıldım. O gün geldiğinde Doruk, Asiye'ye verdiği sözü tutabilecek mi? Peki Aycan, Doruk ve Asiye'nin yerini söyliycek mi herkese? Sorulara cevaplarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz canlar...❤️❤️❤️❤️ |
0% |