Yeni Üyelik
17.
Bölüm

15. Bölüm

@rapunzel_102219

Şarkı:Feridun Düzağaç - Alev Alev...

Satır başı yorumlarınızı bekliyorum, ayrıca ⭐ doldurmayı unutmayın canlar...❤️❤️❤️❤️

Yanaç Konak

Aycan'dan
Konağa gelmiştim. Ama öncesinde Kartopu'mu ahıra götürdükten sonra önüne biraz saman bırakıp çıktıktan sonra Barış karşımdaydı.

Aycan:Gelmene gerek yok ben hallederim

Barış:İzin ver seninle gelmeme

Aycan:İyi tamam

Barış atının dizginlerini tutarak yürürken ben gergin bir şekilde Eşref abinin açtığı kapıdan avluya giricekken Barış'a bakarak konuşmaya başladım:Barış burda kal lütfen

Barış:Aycan..

Aycan:Barış lütfen

Barış:Peki

Konak kapısından avluya girdiğimde dedem karşımda sinirli bir şekilde bekliyordu.

Korkak adımlarla dedemin karşısına yürüyüp karşında durduğumda ona bakamıyordum.

Barış'tan
İçeri girmek istiyordum. Ama kapı kapatılmıştı. Nasuh Ağanın, Aycan'a ters bir hareket yapmasını istemiyordum.

Aycan'dan
Nasuh Ağa (çatık kaşlarıyla ve sert sesiyle):Yine nereden geliyorsun sen?

Ben dedemin yüzüne bakamıyordum. Bakışlarım yerde tir tir titrerken dedem bağırdı:CEVAP VER SORUMA

Aycan:Kartopu'yla göğe...

Sözümü tamamlamadan dedem tokatını yüzüme yapıştırmıştı. Ben tokatla yere düştüğümde abim konuşmaya başladı:DEDEEEĞ

Dedem bir refleksle onada vurduğunda bu sefer amcam araya girdi:Babam tansiyonun yükselecek yine

Nasuh Ağa:Sus Cihan

Cihan:Aycan, kızım haydi çık yukarı sen

Ben tam kalkıcakken dedem saçımı tutup konuşmaya başladı:Hiçbir yere gidemezsin.

-Ben sana konaktan dışarı çıkmak yok dedikçe sen benim kurallarımı nasıl çiğnersin?

Barış:NASUH AĞAAAA

Barış gelmişti. Ben hızla ayağa kalkıp Barış'a doğru koşup arkasına geçtim ve tek elimi Barış'ın omzuna yerleştirdiğimde

dedem konuşmaya başladı:Senin ne işin var burda?

Barış:Aycan benimleydi. Malum kardeşim ve Doruk evlendikten sonra bizde evlenicez

-En azından birbirimizi evlenene kadar tanıyalım

Nasuh Ağa:Ne o bahane bulamadın buraya sana yardım etsin diye Barış Murat'ıda mı çağırdın?

Aycan:Hayır dede gerçekten..

Barış:Aycan açıklama yapmak zorunda değilsin. Kimseyi kendine inandırmak zorunda değilsin

-Nasuh Ağa eğer bidaha nişanlıma elini kaldırır onun canını yakarsan bende senin canını yakarım

-Ailene dokunmadan seni bitiririm, töre falan umurumda olmaz.

Ben Barış'a hayran bir şekilde bakarken Barış bana bakmadan konuşmaya başladı:Çık yukarı Aycan

Dedeme baktığımda sinirden tesbihinin boncuklarıyla oynuyodu. Sinirlendiği burdan belli oluyodu.

Barış:Aycan git, hiçbir şey yapamaz sana. Yapsada sonucuna katlanır

Ben tam gidicekken Barış kolumu tutup konuşmaya başladı:Bişey olursa ara beni, yada birine arattır

Aycan:Tamam

Yaren'den
Barış Murat konak kapısından çıkıp gittiğinde dedem bağırdı:MELİKE, HASİBE KAHVALTIYI HAZIRLAYIN

Hamuş (Hasibe):Kahvaltı hazırdır ağam, kuruyoruz hemen sofrayı

Nasuh Ağa:Çık odana, kahvaltıya inmiyceksin

Doruk:Dede..

Nasuh Ağa:Doruk kapa çeneni. Çık odana sende

Aycan hızla merdivenlerden çıkıp giderken Doruk'ta onun peşinden gitti.

Bende dedemin yanına gidip konuşmaya başladım:Dedem sana masaj yapayım mı ister misin? Hem biraz rahatlarsın

Nasuh Ağa:Yap hadi bakalım.

Yaren:Tamam o zaman burda yapmayayım yukarı çıkalım olur mu?

Nasuh Ağa:Olur

Dedem önden merdivenlerden çıkarken bende peşinden çıktım. Dışardaki koltuğa oturduğunda ben arkasına geçip omuzlarına masaj yapmaya başladım.

Aycan oda

Aycan'dan
Odama girdikten sonra çantamı boynumdan çıkartıp yatağın üstüne koydum. Sonrada dolaba yönelip bornozumu ve temiz kıyafet çıkardım.

Dolabımın kapağını kapattığımda abim içeri girmişti. Üzgün bir şekilde bana bakıyordu.

Elimdekileri yatağa bırakıp abime sarıldım ve konuşmaya başladım:Üzülme, kızgın değilim sana abi.

-Hem ben alıştım artık dedemin bana yaptıklarına

Doruk:Seni koruyamıyorum dedemden Aycan. Ben nasıl abiyim?

Aycan:Sen elinden geleni yapıyon. Bunca zaman beni dedemden kurtardıkların yeterde artar abicim

-Hem artık kurtuluyorum dedemden. Buraya sadece gelirsem Aren'i, seni, Ateş abimi ve babamı görmek için gelirim

Doruk:Neyse sen duşunu al, ben sana çaktırmadan kahvaltını göndericem

Aycan:Gerek yok abi

Doruk:Olmaz öyle şey

Aycan:Abi lütfen, dedem zaten kızgın iyice kızmasın

Multimedyadaki müziği çalın👇🏻

Doruk:Tamam, ben gidiyorum o zaman

Aycan:Git

Abim alnıma bir öpücük kondurup gittiğinde bende çıkardıklarımı alıp lavaboya girdim.

Yağcı Konak

Barış'tan
Konağa geldiğimde kendimi hemen duşa attım. Yarım saattir ılık suyun altındaydım. Elimi duvara yerleştirdim

Ilık suyun altında duruyordum. 1 yıldır Arjin'in acısıyla perişan olmuşken, acımı kimseyle paylaşmamışken Aycan'la paylaşmıştım.

Nedenini bilmiyorum ama anlatmıştım. Yıllardır içimde biriktirdiğim acı kelimelerle dökülmüştü. Üstelik bu kelimeler düşmanımın kızına dökülmüştü.

Rahatlamıştım aslında. Birazda olsa kendimi iyi hissetmiştim. Aycan'ın bana, Arjin gibi "maviş" demesinden sanki Arjin diyormuş gibi hissetmiştim.

Flashback
Barış başını öne eğip elinin tersiyle gözyaşlarını silerken

Aycan arkasından elini omzuna götürdüğünde Barış boşta olan eliyle Aycan'ın elini tutar

Aycan:Ağla.. Ağla istediğin kadar ağla. Gizleme gözyaşlarını

-Yanındayım. Kimse umurumda değil, sen ağlamayı bırakana kadar burdayım Barış

-Gitmem bir yere

Barış:Alamam Aycan, birini kalbime alamam

Aycan:Zamana bırak. Zaman herşeyin ilacı, unutmak zaman alır

-Yanındayım ben, bırakmıycam seni maviş
Flashson

Onun elini tuttuğumda sanki Arjin'in elini tutuyormuşum gibi hissettim. Onun eli, Arjin'in eli gibi yumuşacıktı. Kokusunu demeye gerek bile yoktu, Arjin gibi kokuyordu.

Yıllar sonra o özlediğim koku, başkasının kokusuyla bana geri dönmüştü.

Peki ya o son söyledikleri?

Flashback (Barış'tan)
Aycan tam kalkıcakken durdu ve ellerini

yüzüme yerleştirerek konuşmaya başladı:Kendini üzme. Elbet birgün (sol elini Barış'ın göğsünün

üstüne koyarak) buraya birini alıcaksın maviş
Flashson

O yumuşacık eli sol göğsüme dokunduğunda buz tutan kalbim o sıcacık eliyle ısınmıştı sanki.

Barış:Naptın bana Aycan?

-Neden şuan aklımda sen varsın?

-Neden seni düşünüyorum?

-Neden şuan seni merak ediyorum?

-Neden, neden aklımdan çıkmıyorsun?

Kafamda bu sorular vardı ve kurtulamıyordum.

Yanaç Konak / Aycan oda

Aycan'dan

Duvardaki ayna yerinde kendi çizdiği bir resim vardır

Resim budur

Ev kıyafetlerimle koltukta oturmuş kitap okuyordum. Kitabımın adı Ezgin Kılıç Har Ve Küldü. Daha yeni başlamıştım okumaya

ve arka kapağında baya güzel cümle yazıyordu.

Kalbimi alçıya aldırmak istiyorum bugünlerde...

Sahi alçı tutar mı kalp kırığını? Kemik bile aynı yerden tekrar kırılmazken nasıl olur da bir kalp aynı yerden defalarca kırılabilir anlamıyorum...

Ama olsun...

Sevdada yanıp har olmak da var, sönüp kül olmak da...

Ama bazı yaraları gizleyebilecek kadar büyük bir sargı yok ne yazık ki ve bazı acıların dinmesine yetecek kadar da uzun bir ömür...

Yani kaderinde iyileşmek yoksa bir yaranın, kan revan içinde kalsan da onu taşımak zorundasın.

İşte sen kaderinde iyileşmek olmayan en derin yaramsın.

Ve ne yaparsam yapayım seni gizleyemiyorum...

Bu cümleler biraz Barış Murat'ı anlatıyordu sanki. Barış Murat'ın bugün anlattıkları beni fazlasıyla etkilemişti.

Sevdiğini kaybetmiş ve bu acıyla kırılan kalbini onarmaya çalışmak yerine bunu yapmaktan kaçıyordu.

Barış, Arjin'in aşkından har olmuştu. Ama Arjin öldü Barış küle dönmek yerine kalbini buzlarla kapatmıştı

Kitabın kapağını açmadan dalmıştım düşüncelere. Düşüncem Barış Murat'tı.

Sahi o buz gibi olan kalp eritilir miydi?

Bunca zaman küle dönmemiş o kalp küle döner miydi?

Cem Adrian'ın bir şarkısında söylediği gibi kül olur kalbindeki zamanla, Barış'ın buz tutan kalbi zamanla küle döner miydi?

Ben yada o, birbirimize aşık olabilir miydik zamanla?

Kapımın açılmasıyla düşüncelerimden kurtulmuştum.
Müzik burda biter👆🏻

İçeri giren Aren'imdi. Yanıma koşarak gelirken ben kitabı komidin üstüne koydum.

Aren'im yanıma oturup konuşmaya başladı:Neden kahvaltıya gelmedin abla?

Aycan:Aç değildim ablacım. Sen yedin dimi düzgünce?

Aren:Yedim ama sen yemedin

Aycan:Ben aç değildim ablacım o yüzden inmedim kahvaltıya belki akşam yemeğine kadar acıkır o zaman yerim

Aren:Tamam abla.

-Sana çizdiğim resmi göstereyim mi abla?

Aycan:Göster bakalım ablacım

Aren'im koltuktan kalkıp koşarak gittiğinde ben yanımda duran telefonumu elime alıp kilidi açtım. Ardından watsaba girip Barış Murat'a bir mesaj yazdım.

Wp mesajlaşması (Barış Murat diye kayıtlıdır şimdilik)

Aycan:Merak ettim seni, nasılsın?

🔥❄️🔥❄️

Mesajı yazdığımda Aren'im gelmişti ve yanıma oturup bana yaptığı resimleri gösterdi.

Aren:Gemiyi ve şu siyah şeyleri Feriş çizdi.

Aycan:Şu siyah şeyler martı ablacım, buda gemi değil yelkenli

Son resmide çok güzel olmuştu. Pembeli sarılı turunculu ağaçlar ve sarı çatılı mor ev vardı.

Küçük prensimin hayal gücüydü işte.

Aycan:Hepsi çok güzel olmuş ablacım.

Aren:Abla, Mihra'nın evinde çizdiğim resimler orda kaldı.

Aycan:Tamam ablacım oraya gittiğimizde alırız.

Aren:Tamam abla

Asdor / Köprü

Asiye'den
Köprüye gelmiştik. Doruk atının dizginlerini bıraktı. Sonra önüme diz çöküp cebinden bir kırmızı kutu çıkardı

Doruk:Asiye'm, kabul ediceğini biliyorum ama yinede sormak istiyorum. Benim evlenir misin peri kızım?

Asiye:Evet.

Doruk gülümseyip ayağa kalktığında bana sarıldı ve beni döndürmeye başladı.

Bıraktığında sol yüzük parmağıma yüzüğü taktı.

Aycan, Barış'ın kalbindeki buzları eriticek mi?

Soruya cevaplarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz canlar...❤️❤️❤️❤️

Loading...
0%