Yeni Üyelik
30.
Bölüm

27. Bölüm

@rapunzel_102219

Satır başı yorumlarınızı bekliyorum, ayrıca ⭐ doldurmayı unutmayın canlar...❤️❤️❤️❤️

Geri Dönüş...

Barış'tan
Aycan benden uzaklaştığında ben sağ elimle onun yüzündeki ıslaklıkları silip konuşmaya başladım:Ağlama artık.

Aycan:Elimde değil çok korktum sana bişey olucak diye

Tam bişey söyliycekken içeri doktor girdi. Bana ağrım olup olmadığını sorduğunda biraz olduğunu söyledim.

Kontrollerimi yapıp konuşmaya başladı:Taburcu olmak istemişsin.

Barış:Evet.

Aycan:Daha yeni uyandın ayrıca daha..

Barış:İyiyim ben

Dr Metin Kuş:Eşin haklı evlat

Barış:Ya iyiyim ben.

Dr Metin Kuş:İyi tamam çıkartalım bakalım. Ama dikişlerini zorlıycak şeyler yapmıycaksın.

Barış:Tamam.

Aycan'dan
Dr Metin Kuş:Dikişlerini 5 6 güne çıkartırız ama omzundaki takıcağımız kol askılık bir süre kalıcak

Barış olumlu anlamda başını salladığında bir hemşire gelip sol elinin üstündeki serumunu çıkarırken Metin abi gitmişti.

Sol omzuna kol askılığını takıp gitmişti.

Yataktan kalktığımda Barış zorlanarak kalkmaya çalıştığında sağ koluna girip kalkmasına yardımcı oldum.

Barış:Teşekkür ederim

Aycan:Rica ederim her zaman

Dolaptan kapüşonunu aldığımda konuşmaya başladı:Giyerim kendim

Aycan:Tek elinle mi?

Barış:Daha önce başıma geldi bu durum. Vurulmadım ama basketbolda oynarken sakatlandım o zamanlar zar zor giyiyordum bişey

-Şimdi de giyerim

Aycan:Bu sefer dikişin çok, bırak giydireyim en azından sağa giydireyim sola giydirmesemde olur.

Barış:İyi tamam.

Barış'tan
Aycan kapüşonumun sağ kolunu giydirdiğinde arkama dolanıp diğer tarafı sol omzuma koyarken konuşmaya başladı:Annenler gitti bu arada

Barış:Biliyorum. Ben dedim gidin diye, taburcu işlemlerini halledip gitmelerini söylemiştim.

Aycan:He ayarladın yani?

Barış:Yani.

Aycan önümde durduğunda konuşmaya başladı:Gidelim mi?

Barış:Gidelim

Aycan tam gidicekken konuşmaya başladım:Aycan

Aycan arkasını dönüp konuşmaya başladı:Herr (Efendim)

Aycan'dan
Barış sustuğunda ben konuşmaya başladım:Bişey mi söyliyceksin?

Barış:Eee şey beni sen kurtarmışsın Mihra söyledi

Aycan:Evet. Yani göğsüne 3 yumruk sallamam yetti.

Barış:Eyvallah

Aycan:Ne demek

Barış'tan
Noluyor bana?

Neden bir anda sorucağım soruyu değilde başka bişey söyledim?

Kalbim Arjin diye atarken, aklım hala Arjin derken neden böyle tuhaf hissediyorum?

Aklım bu sorularla meşgülken Aycan'la odadan çıktık. Dışarda bizi bekleyen arabaya bindiğimizde Aycan konuşmaya başladı:Ağrın var mı?

Barış:Biraz.

Gökhan:Ağam konağa mı yoksa başka bir yere mi?

Aynı anda konuştuk - Aycan:Konağa, Barış:Bağ evine

Gökhan:Af buyurun ağam nereye?

Yine aynı anda konuştuk - Barış:Bağ evine, Aycan:Konağa

Gökhan aval aval bize bakarken Aycan konuşmaya başladı:Ya bağ evinde napcan?

Barış:Kafa dağıtıcam biraz

-Gökhan önce beni bağ evine götür sonra Aycan'ı konağa götür

Aycan:Barış saçmalama yaralısın, orda tek başına napıcaksın?

Barış:Dedim ya hani kafa dağıtmaya

Aycan:Kafada dağıtsan yaralısın bu halde hiçbir yere gidemezsin

Barış:Aycan bana karışma.

Aycan:Karışırım kocam değil misin?

Ben hiçbir şey söylemeyip bize aval aval bakan Gökhan'a bakıp konuşmaya başladım:Konağa gazla

Gökhan:Tamam ağam.

Gökhan arabayı sürmeye başladığında Aycan susup başını cama yaslıyarak dışarı seyretmeye başlamıştı.

Barış:Yine mi?

Aycan:Ne yine mi?

Barış:Yine mi triplendin?

Aycan:Triplenmedim. Ayrıca neden durduk yere tripleneyim ki?

Barış:Onu sana sormak lazım

Aycan:Sorulcak bişey yok, sana tripli falan değilim.

Barış:İyi o zaman

Yanaç Konak

Asiye'den
Korku dolu andan sonra konağa gelmiştik. Hepimiz konağa giriş yaptığımızda Hamuş (Hasibe) ve Melike, Ateş abiyi görünce koşup sarılmışlardı.

Ateş'ten
Melike bana sarılıp "Hoşgeldin Ateş ağam" dediğinde bende ona sarılıp "Hoşbuldum Melike" diyip ayrıldığımda Hasibe anamında elini öptüm.

Hamuş (Hasibe):Hoşgeldin oğlum

Hasibe anamla birbirimize sarılıp konuşmaya başladım:Hoşbuldum Hasibe anam

Hamuş bizim annemiz gibiydi. Annemiz öldüğünde bizi bağrına basan kendi oğlundan ayırmayan bir kadındı.

Hamuş benden ayrılıp konuşmaya başladı:Aç mısın oğlum? Hazırlayalım hemen bişeyler

Ateş:Valla şu meşhur otlu böreklerinden yerim bir tabak

Doruk:O hizmet bizede yapılır mı Hamuş?

Doruk'un şekilli saçlarını bozarak konuşmaya başladım:Kıskanma lan hemen

Doruk:Kıskanmıyorum. Ayrıca ben hep yiyorum Hamuşun otlu böreklerinden. Sadece acıktım

Hamuş (Hasibe):Hepinize yetecek kadar otlu börek var merak etmeyin. 2 tepsi az önce yaptıydım, olur birazdan

Ateş:Sen var ya Hamuş, cansın can

Hamuş elini yüzüme yerleştirerek konuşmaya başladı:Hadi aslanım sen çık bir duş al o zamana kadar hazır olur.

Ateş:Tamam Hamuş

Hızla yukarı çıkıp odama geçtim. Odamı bile özlemiştim. Ama en çok ailemi özlemiştim.

Gözümden bile sakındığım küçük civcivimi ben yokken düşman ailenin oğluna vermişlerdi.

Üstelik evlendiği adam, benim öldürdüğüm adamın kardeşiydi.

Onuda geçtim onun babası, benim babama yıllar önce kalleşlik yapmıştı. Annemin ölümüne, Aren'in erken doğmasına sebep olan adamdı.

Yağcı Konak

Aycan'dan
Araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım. Gökhan benden taraftaki kapıyı açtığında ben indim.

Arkamdan Barış inerken ben canını yakmadan hafif sol kolunu tuttuğumda yüzü acı bir hal almıştı.

Aycan:Çok mu acıyor?

Barış:Arada yokluyor ama iyiyim.

Kapıdakiler, Barış'a hep bir ağızdan "geçmiş olsun ağam" dediklerinde Barış sadece "eyvallah" diyip benimle birlikte konak kapısından içeri girdi.

Ben sağ koluna girip yürümesine biraz yardım ederken konuşmaya başladı:Kendim yürüyebilirim

Barış'tan
Aycan:Ich weiß, aber du könntest stolpern (biliyom, ama tökezleyebilirsin)

Aycan almanca bir şekilde konuşmuştu ve dediği şey benim için endişelendiğinin göstergesiydi.

Barış:Benim için endişelenmene gerek yok.

Aycan:Barış ölümden döndün farkındaysan.

Barış:Olabilir ama görmüş olduğun gibi hala hayattayım

Aycan'ın ne diyceğini önemsemeden merdivenlerden çıktım. Aycan'da peşimden geliyordu.

Salona girdiğimde ilk annem canımı acıtmadan sarıldı. Bende tek elimle ona sarıldığımda konuşmaya başladı:İyisin dimi oğlum? Ağrın var mı?

Barış:Biraz var ama iyiyim

Babamlada saralaştığımızda o da konuşmaya başladı:İlaçlarını aldım, odanda aslanım

Barış:Tamam gidince içerim

Babaannem ve dedemin elinide öpüp sarıldığımda Mihra'm "abi" demişti.

Arkamı dönüp ona baktığımda koşarak yanıma gelirken ben yere zorlanarak diz çöktüğümde Mihra'm bana sarılmıştı.

Aycan'dan
Mihra, Barış'a sarıldığında sanırım Barış'ın canı yanmıştı, çünkü yüz ifadesi yine acı bir hal almıştı.

Ayrıldığında konuşmaya başladı:Çok canın acıyor mu abi?

Barış:Acımıyor bitanem

Halis Ağa:Aslanım sen odana git biraz dinlen hadi

Barış:Terasa çıkıcam dede, yatmak istemiyorum

Halis Ağa:Tamam aslanım.

Barış yine zorlanarak ayağa kalkmaya çalıştığında ben tam yardım edicekken Arzu hanım benden önce davranıp Barış'ı kaldırmıştı.

Benim önüme geçtiğinde konuşmaya başladım:Sen terasa çık, ben sana ilaçlarını getiririm.

Barış:Tamam, sadece ağrı kesicini getir bide odada sağ çekmecede bir powerbank var onu bide şarj aletimin kablosunu getir

Aycan:Tamam

Barış gittiğinde bende hızlı adımlarla salondan çıkıp odaya geçtim. Barış'ın ilaçları yatağın sağ tarafındaki komidin üstündeydi.

Çantamı çıkarıp yatağa koydum. Sonra Barış'ın ilaçlarından sadece ağrı kesicinden bir tane çıkardığımda suyunu doldurup odadan tam çıkıcakken şarj aletini almayı unutmuştum.

Dönüp powerbankı dediği yerden alıp pantolonumun arka cebine koydum. Sonrada şarj aletinin kablosunu bardaklı elime alıp odadan çıktım ve terasa çıktım.

Geldiğimde Barış salıncak gibi olan koltuğa oturmuş arkasınada yaslanmış gözlerinide kapatmıştı.

Uyuyor muydu acaba?

Barış geldiğimi anlamıştı sanırım. Güçlükle yerinden doğrulduğunda yüzündeki o acı ifade yine belirmişti.

Elimdeki hapı alıp ağzına attı ardından elimdeki bardaktaki suyu biraz içip konuşmaya başladı:Powerbank nerde?

Pantolonumun sağ arka cebinden powerbankı çıkarıp koltuğa oturduğumda Barış sol eliyle tuttuğu powerbanka kabloyu takmaya çalışırken konuşmaya başladım:Ben takarım, alçılı kolunu oy..

Barış:Ben takarım

Barış'ın sesinde nedense sertlik ve soğukluk vardı.

Hastanede iyiydi, şimdi neden böyleydi?

Aycan:Ben mutfağa gidiyorum sana yiyecek bişeyler getireyim

Barış kabloyu taktığında konuşmaya başladı:Aç değilim

Aycan:Tamam o zaman, ben gideyim

Barış:Git

Ayağa kalktığımda Barış sehpanın üstündeki telefonunu alıcakken telefonu yere düşürmüştü.

Ben yere çöküp telefonu alıcakken kafalarımız tokuşmuştu. Benim ağzımdan küçük bir inilti çıktığında Barış konuşmaya başladı:İyi misin?

Aycan:İyiyim. Acıdı biraz

-Kafan baya sertmiş

Barış hafif gülüp konuşmaya başladı:Seninkide fena değil

Aycan:Senden yumuşak olduğu kesin

Yerdeki telefonu yine alıcakken bu sefer ellerimiz birbirine değmişti.

İkimizde birbirimize baktığımızda Barış'ın gözlerinde bir hüzün vardı. O hüznün sebebi neydi çok iyi anlamıştım.

Benden kaçmaya başlamıştı.

Hiçbir şey söylemeyip çömeldiğim yerden kalkıp hızla terastan aşağıya indim.

Barış'tan
Aycan'la az önce yaşadığımız o güzel dakikalarda o umut yada mutluluk ve huzur dolu bakışlarını gördüğümde içimde bişeyler kopmuştu.

Bu kopan şeyin aşk olmasından korkuyorum.

Aycan çekip gittiğinde bende yerdeki telefonumu alıp telefonumu şarja taktım. Sonrada açıp sim kartı şifremi girdiğimde bir numara arıyordu. Açıp tam konuşucakken o konuşmaya başladı.

Telefon görüşmesi
X:Beni özledin mi Barış ağa?

🦅🔥🐥

Arıyan kim?

Barış, Aycan'dan kaçmaya mı başladı sizce?

Sorulara yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz canlar...❤️❤️❤️❤️

Loading...
0%