Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@ratuttu

-YENİ BAŞLANGIÇLAR-

Oysa ben akşam olmuşum

Yapraklarım dökülüyor

Usul usul

Adım sonbahar

-Attila İlhan

Dün kızlarla yapılan konuşmadan sonra güzel bir uyku çekmişti Efsun. Artık kafasında acabalar olsa da ne yapacağını biliyordu. Kaçmayacaktı… Sevdiğini belli edecek belki de yıllarca tuttuğu deftere artık umut dolu şiirler yazacaktı.

Evrende sanki Efsun’un kararlığını görmüş gibi ona bu yolunda yardımcı olmak istiyordu. Duyduğu şeylerin heyecanıyla yanındaki bedene bakıyor ve güzel tebessümlerini sunuyordu.

Aslında bugün dersi yoktu akşam sadece provaya gelecekti ama Füsun Hoca mail atmış ve okula gelmesini, odasında beklediğini söylemişti. Efsun bunun gruptan sorumlu olduğu için bağış gecesiyle alakalı bir konu olduğunu düşünüyordu, teknik olarak bağış gecesiyle ilgili bir konuydu ama grupla alakası yoktu.

Hocanın odasına girmesiyle önce Görkemle göz göze gelmişti Efsun. Hocanın karşısındaki koltuklara oturunca ise yıllarca hayalini kurduğu şeyin gerçekleşeceğini duyması en son beklediği şeydi.

Son zamanlarda hayatımda ne kadar da beklenmedik şeyler oluyor diye düşünmekten kendini alamadı o an Efsun. Bunlar güzel beklenmedik olaylardı.

Önce yıllarca kaçtığı ama görmek için yanıp tutuştuğu bedeni beklenmedik bir şekilde görmüştü. Daha sonra babasının istediği gibi şehrin en büyük sahnesine çıkabilecekti. Ve en son olarak da bu.

Görkem lisedeyken Efsun’a piyano çaldığı süre boyunca Efsun onun melodileriyle dans etmeyi çok isterdi ama cesaret edemezdi buna. Her zaman ki gibi…

Kendine güveni olmayan bir kız her şeyden kaçardı ve Efsun, hep isteklerini cesaretsizliği yüzünden arka plana iterdi.

Hocanın odasına girdikten sonra Füsun Hoca, Efsun ve Görkem’den bağış gecesi için bir performans sergilemelerini istemişti. Üstelik bu performansı Görkem’in seçtiği müzikle ve Efsun’un koreografisiyle olacaktı. Sahnenin kapanış performansını gerçekleştireceklerdi. Açılış performansını yaptıkları gibi kapanış performansını da yapmalarını istiyordu onlardan Füsun Hoca. Aslında yüzündeki tebessüm de o yüzdendi. Demişti ya beklenmedik çok şey oluyordu son zamanlarda.

Füsun Hoca isteğini önündeki koltuklarda yan yana oturan iki gence söylemiş ve kollarını masaya koyarken ellerini çenesinin altında birleştirmişti “Evet, çocuklar siz ne düşünüyorsunuz?”

Aslında ikisi de aldıkları haber karşısında mutluydu ama bunun altından kalkabilirler mi bilmiyorlardı? Fakat bunu çok istedikleri gözlerinden okunuyordu.

Füsun Hocaya döndü Efsun “Hocam ben teklifinize çok mutlu oldum ama bunun altından kalkabilir miyim bilmiyorum?”

Füsun Hoca Efsun’un sözlerine karşın onun endişeli olduğunu anlıyordu. Sonuçta ondan solo bir performans sergilenmesi isteniyordu ve Efsun kendini yetersiz görüyordu ama durum öyle değildi. Füsun hoca Efsun’u görmüş onun yeteneğine ve profesyonelliğine şahit olmuştu. Sadece biraz cesaret vermesi gerekiyordu bu sebeple oturduğu sandalyesinden dikleşerek kollarını önündeki masasına dayadı “Tabi ki kalkabilirsin. Sen fakültenin en iyi dansçılarındansın. Zaten sen koreografiyi tamamladıktan sonra ben sana yardımcı olacağım merak etme.” sımsıcak bir gülümseme vardı Füsun Hocanın dudaklarında.

Bu Efsun’u zaten tanıyordu, Görkem’i tanıyalı da çok olmamıştı ama provadayken ikisinin uyumu ve yetenekleri her şeyi gözler önüne sermişti. İkisi de işinde iyi ve gönüllülerdi. Eh bir de aralarında ki bağ vardı. Füsun Hoca onlar arasında ki çekimi çevrede ki herkes gibi hissediyordu onların aksine. Ve bu çekim aralarındaki o müthiş uyumu da beraberinde getiriyordu. Üstelik diğer hocalarda biliyordu Efsun’daki ışığı.

Bağış gecesinde sahnelenecek performanslarda eksik sahne kaldığı belli olunca ise Füsun Hoca toplantıdaki hocalara böyle bir teklif sunmuş ve zaten yeni gelen müzik bölümü öğrencisinin de yeteneğinin fakülte de hatırı sayılır bir ses getirildiği öğrenilince teklif geri çevrilmemişti.

Füsun Hocanın motivasyon içeren konuşmasına karşılık sesli bir nefes aldı Efsun “Anladım hocam ama hala kendime güvenemiyorum.”

Efsun’un sözlerini çatık kaşlarla dinleyen Görkem girdi bu sefer söze “Şöyle demeyi bırakır mısın Efsun? Gayet başarılı olduğun bir konuda cesaretinin olmaması saçma değil mi sence de?” Efsun elleriyle oynamaya başlarken bir yandan da yanağının içini kemiriyordu. Görkem Efsun’un bu halini görünce sesinin biraz yüksek çıktığının farkına vardı.

“Ben özür dilerim sesim biraz yüksek çıktı. Ama bence altından kalkabilirsin. Üstelik bende yanındayım.” derken eline uzandı Efsun’un. Füsun Hoca ise ağzını açmıyordu. Çünkü bu oda da Efsun’u ikna edebilecek biri varsa onunda Görkem olduğunu çok net anlamıştı.

Efsun ise Görkem’in sözlerine karşılık bakışlarını ona çıkarırken ona cesaret dolu gözlerle bakan gözlerle karşılaştı. Sımsıcak bakıyordu o gözler ve bu sahneyi paylaşmak istediği gözlerinden okunuyordu. Ellerini Görkem’den ayırırken Hocaya döndü. Cesaret etmeyi öğrenmeliydi sonuçta.

“Pekâlâ hocam. Beni tamamen yalnız bırakmayacaksanız kabul ediyorum.”

“Tabi ki bırakmayacağım. Ama emin ol bana ihtiyacın kalmayacak.” dedi. Gözlüğünü düzeltirken ise Görkem’e döndü bu sefer.

“Sende kabul ediyorsun galiba az önce Efsun’u ikna etmenden onu anladım.” Yüzünde muzip bir gülümseme vardı bu sefer.

“Kabul ediyorum hocam.” dedi Görkem’de.

Füsun Hoca oturduğu deri sandalyede arkasına yaslanırken ellerini çene hizasında birleştirdi. “O zaman size bir hafta süre. Çalışmak istediğiniz müziği seçin ve beni haberdar edin.”

Füsun hoca farkındaydı ikisinin yeteneğinin. Sadece yeteneğin yanında ikisinin birbirine olan bakışlarının da farkındaydı.

İki genç hocasının sözlerini onayladıktan sonra odadan çıktılar. İkisi de koridorda sessizce ilerledi bir müddet. En sonunda ise Görkem konuştu.

“Benim dersim yok.” sonra ise kolundaki saate baktı “Provaya da daha iki saat var. Eğer bir planın yoksa kantinde oturalım mı?”

“Oturalım. Hem ne yapabiliriz şu performans için bir bakalım.”

İkisi sanat fakültesinin dışındaki kantine geldiklerinde Efsun bir masaya oturmuş Görkem ise kahveleri aldıktan sonra yanına gelmişti.

“Bir hafta sonra müziği vermemiz lazım. Nasıl bir şey olmasını istersin.” Dans edecek Efsun’du ve onun dans etmek istediği ritimleri öğrenmek istiyordu.

“Aslında senin bestelerinden biri olabilir bence.” dedi Efsun önündeki kahve bardağıyla oynarken. Dediğiyle kendiyle şaşkındı ama onun müziğiyle dans etmek istiyordu. Üstelik eline böle bir fırsat geçmişken değerlendirmeliydi.

“Benim bestelerimden biriyle mi dans etmek istiyorsun?” Görkem’in gözünde şaşkınlık ve sevinç vardı ama daha yeterli değildi. Beğenilmeme ihtimali korkutuyordu.

“Evet.” dedi Efsun Görkem’in sorusuna karşılık. “İki besteni dinledim ve biri yıllar önceydi belki ama… Bilmiyorum beni etkiliyorlar.” Görkem Efsun’u hiç bu kadar açık sözlü olduğunu görmemişti ve karşısındaki beden ne kadar bu sözleri sarf ettiği için yanakları kızarsa da sözlerini söylemekten geri durmuyordu.

“Bence o kadar yeterli değiller. Başka bir parça düşünelim.”

“Bence sen benim dediğimi düşün.”

“Düşünsem de beğenilmeyecek bir şeyi neden sunalım. Yetersizler diyorum işte.”

Efsun’un hocanın odasında gösterdiği cesaretsizliği bu sefer Görkem gösteriyordu. Şimdi Görkem’i ikna etme sırası Efsun’daydı.

“Sen demiyor muydun dedeme dinlettim bestelerimi o beğendi. Üstelik dedenin yetenekli bir piyanist olduğunu da sen söyledin. Benim beğenmem önemli değil peki ama deden beğenmişse bence şans vermelisin.” dedi bir o kadar yumuşak çıkarmaya çalıştığı sesiyle.

Efsun’un sözlerine karşılık ise Görkem omuzlarını düşürmüştü. Besteleri duyulsun çok istiyordu ama bilmiyordu.

“Bak şöyle yapalım.” dedi bu sefer Efsun. “Biz iki parça seçelim. Biri senin besten olsun biri başka seçeceğimiz sanatçının bir bestesi olsun. Ama hocaya önce senin besteni dinletelim. Beğenmezse diğerini.” Sesi heyecanlı çıkıyordu. Kendisinin yaptığı gibi Görkem’inde kendine güvenmesini istiyordu. Eh bu pek kolay olmuyordu bunu en çokta Efsun biliyordu ama Görkem’in bestesiyle dans etmek onun en çok istediği şeydi.

Efsun’un teklifine karşı Görkem küçük bir onay verdi. “Peki, o zaman şöyle yapalım pazartesi günü buluşalım ve ben sana bulduğum birkaç besteyi çalayım içinden seçelim. Daha sonra benim bestelerime bakarız.”

“Tamam, öyle yapalım. Benim pazartesi günü dersim öğlen üç gibi bitiyor sonra yanına gelirim.”

Görkem yine Efsunun dediklerini onayladıktan sonra orada prova saatine kadar havadan sudan konuştular. Eski günlerdeki gibi kahkahalar doldurdu masayı. İkisi de uzun zamandır hasret olduğu kahkahalar arasında birbirini izledi.

Loading...
0%