Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@ratuttu

-SEÇMELER-

Bir gün gerçekler hayallerden daha güzel olacak Portuga.

- José Mauro de Vasconcelos

İki arkadaş konuşmalarını bitirip kalkmışlardı oturdukları yataktan. Birlikte kahvaltı masasını kurarken Mine’de uyanmış Efsun’un daha keyifli halini görünce yüzüne iliştirdiği gülümseme ile yardım etmişti onlara. Masaya oturduklarında ise Ekin, Efsun’a karşılaşmanın nasıl olduğuna dair sorular sormuş ve arkadaşını dinlemişti.

Efsun daha iyi hissediyordu şimdi. Ekin’in varlığı onu hep daha rahatlatıyordu. Mine’nin desteği ve arkadaşlığını da yok sayamazdı ama Ekin ile on senedir kardeşten öte kurdukları bağ çok güçlüydü ve onunlayken her şey daha kolaydı. Cesaretlenmişti Efsun.

Kahvaltı faslının sonuna gelirken ortamdaki havayı dağıtmak için başka soru sordu Mine.

“Bugünkü seçmeler için heyecanlı mısınız?”

Bugün seçmeler vardı. Gelen aydınlanma ile heyecanla yerinde kıpırdandı Efsun. Görkem’i gördüğünden beri aylardır hazırlandığı seçmeleri unutmuştu. Oysa babası son mektubunda onu şehrin en büyük sahnesinde görmek istediğini söylemişti ve bunu yerine getirmenin en güzel yolu okulun yaptığı bağış gecesinde yer almaktı. Orada yer alıp babasını gururlandıracaktı.

Heyecanla başını salladı ikisi de “Sen heyecanlı mısın?” diye sordu Ekin.

“Heyecanlıyım tabi. Bunu için çok çalıştım. O sahnede olmak istiyorum.”

Herkes için çok önemli bir organizasyondu ve sadece fakültenin son sınıf öğrencilerinden seçilenlerin sahnede yer aldığı bir gece olduğu için tek bir şansları vardı.

Saate bakan Mine seçmelere iki saat kaldığını görünce panikle kalktı masadan ve sakarlığıyla masadakilerini birbirine katınca diğer iki arkadaş seslice kahkaha atmıştı. Bu minik sakarlığın yarattığı dağınıklığı ve sofrayı hızlıca toparlayıp çıktılar evden. Seçmeleri hatırlamak meşgul etmişti Efsun’un aklını. Şuan sadece dansına odaklanması gerekiyordu.

Kısa bir otobüs yolculuğundan sonra okula varan gruptan ilk önce Mine ayrılmıştı. Mine onlar gibi dans etmiyordu. O bir çello sanatçısı olacaktı ve seçmeler için kendi bölümüne gitmesi gerekiyordu. Daha sonra Efsun ayrılmıştı Ekin’in yanından. Arkadaşı seçmelerin olduğu salona giderken o kantine uğramak istemişti.

Fakülte binasının dışında bulunan kantine gidip suyunu almışken dışarda yine görmüştü Görkem’i. Bir ağaç altında bir dizini kendine çekerek oturmuş kitap okuyordu. Sonbaharın güzel günleriydi. Ağaçlar yavaş yavaş yapraklarını dökmüş, yerler sarı hüzne boyanmıştı. Görkem’de bir ağaç gövdesine yaslanmış öylece oturuyordu orada.

Liseden beri görünüşü çok değişmişti aslında Görkem’in. Dün çok fazla gözlerini değdirmekten kaçınsa bugün fark ediyordu. O zaman kısa kullandığı siyah saçları şimdi alnına dökülüyordu. Kulaklarında delikler vardı ve gümüş küpeler her iki kulağından da sallanıyordu. Lisede de takmayı ihmal etmediği ince gümüş bileklikler bileklerini süslüyordu. O zamanlar kot tişört dolaşan çocuk şimdi ise keten pantolonunun üzerine giydiği gömlekle oturuyordu.

Olgunlaşmış diye düşündü elinde aldığı suyla kantinin önünde dururken. Ardından özledim diye düşündü. Çok özlemişti inkâr edemediği gerçeklerden biriydi Efsun için bu. Arkadaşlığını, ona bakışını, sarılmalarını… her şeyi çok özlemişti. Şimdi o ağacın altında elindeki kitabı okurken bile ne kadar güzel durduğunu düşündü Efsun.

Orada ne kadar öylece Görkem’e baktı bilmiyordu ama çalan telefonuyla kendine gelmişti. Cebinden çıkardığı telefonun üzerinde yazan ismi görünce acele ile açarak seçmelerin yapılacağı salona doğru koşmaya başladı. Görkem’i izlerken neden kantine geldiğini unutmuştu.

“Neredesin sen Efsun?” karşıdan gelen ses sinirli ve endişeliydi.

“Geliyorum beş dakikaya ordayım.” bir yandan telefona cevap verirken bir yandan koşturduğu için nefes nefese kalmıştı Efsun.

“İyi edersin çünkü on dakika içinde başlayacak seçmeler. Çabuk ol.” demesinin ardından Ekin, Efsun’un cevap vermesini beklemeden kapatmıştı telefonu.

Nefes nefese girdiği salon kapısından etrafa bakınırken arkadaşının sinirli bakışlarıyla karşılaşarak yanındaki koltuklara doğru adımlamaya başladı.

“Nerede kaldın sen bakayım?” dedi Ekin sinirli bir ses tonuyla. “Buradayım. Geldim işte.” Nefeslerini düzenlemeye çalışırken cevap vermişti arkadaşına. Ekin “Neyse ki yetiştin.” derken arkadaşının tam zamanında içeri girdiğine sevinmişti.

Birkaç dakika geçtikten sonra seçmeleri yapacak üç hocada salonun ilk sırasında bulunan koltuklarda yerini aldı. Hepsi bölümün kıdemli hocalarındandı. Türkiye'nin en öenmli sanatçılarıyla çalışmış en önemli sahnelerinde sanat yönetmenliği yapmış kareografileri düzenlemişlerdi. Uzun zamandırda okul için en önemli günlerden biri olan bu bağış gecesi için çalışıyorlardı. Bu yüzden okulu kazanan her öğrenci için bu günde yer almak hem prestij açısından hem de iyi bir şeye katkıda bulunmak için biçilmiş kaftandı.

Tüm hocalar kendileri için ayrılan yere oturduktan sonra seçmeleri başlatmak için görevli biri sahneye çıktı. “Değerli hocalarım ve arkadaşlarım. Bugün burada okulumuz güzel sanatlar fakültesi tarafından her sene düzenlenen bağış kampanyası için sahnelenecek dans performansının elemelerini yapmak için toplandık.” kızın sözlerinden sonra kısa bir alkış yükseldi.

“Bu performans gecenin açılış performansı olacak ve bunun için aranızdan 15 kişi seçilecek. Bu seçilenlerden 3’ü erkek ve 12’si kız olacak. Herkes hazır olduğuna göre seçmelere başlayabiliriz.” derken sunucu kız gözüyle hocalardan onay aldıktan sonra elinde tuttuğu kâğıttan ilk ismi okudu. “Deniz.”

Deniz sahneye çıkarken Ekin ve Efsun stres ve heyecanla yerlerinde kıpırdanmaya başlamıştı. İkisinin de görmezden geldiği, erteledikleri hayalleri ve istekleri yavaş yavaş gerçekleşiyordu. Belki şimdi seçilmeyeceklerdi ama burada olmak bile ikisi için yeterdi. Gerçi Efsun kesinlikle sahnede olmak istiyordu. Babasının onu fizikken olmasa bile ruhen izleyeceğini biliyordu artık ve onun yüzünü kara çıkartmak istemiyordu.

Öğrenciler sahneye birer birer çıkıp inerken sonunda Ekin’in ismi okundu. Stresle kalktı yerinden. Efsun gözleriyle ona destek olmak için bakarken bir yandan da en samimi gülüşünü yolluyordu.

Sakin ve kendinden emin adımlarıyla sahnenin ortasına kadar yürüyüp tam ortada durdu. Efsun ise oturduğu yerden daha stresli gözüküyordu sahnede duran arkadaşına göre. Tüm yaz boyunca çok çalışmışlardı ve Ekin dans etmek için en sevdiği parçayı seçmiş kendine has koreografisini hazırlamıştı. Efsun koreografiyi ilk gördüğünde Ekin’in kesinlikle dans için var olduğuna bir kez daha ikna olmuştu.

Efsun, arkadaşının dansını gururlu bir anne edasıyla izlerken müzik sonlara yaklaşırken koreografide son bir dönme hareketi kalmıştı. Onu da yaparsa kusursuz bir bitiş olacaktı ki ayağını ters basmış, yere düşmekte son anda kurtulmuş ve bir profesyonel dansçı olarak hatasını ustalıkla toparlayarak dansını bitirmişti. Fakat hocalar hatanın farkında oldukları için notlarını almışlardı.

Ekin yerine geçerken stresli ve birazda üzgündü. Sessiz küfürlerini savurarak yerine oturduğu gibi bacağını sallamaya başladı bile. Efsun ise arkadaşını sakinleştirmek için elini bacağına koyarken “Merak etme çok iyi toparladın.” dedi.

“Toparladım değil mi?” diye döndü Ekin ona. Umut dolu bakışlar atıyordu. “Toparladın tabi merak etme hadi.”

Tekrar sahneye çıkanların performanslarını izlerken birkaç performans sonra bu sefer Efsun’un ismi okunmuştu.

İsmi okunur okunmaz yerinden fırlayan Efsun. Ekin’e bile bakmadan sahneye ilerlemeye başladı. Bir yandan sahneye ilerlerken bir yandan kendini teskin etmeye çalışıyordu. “Tamam, sadece karşında baban varmış gibi düşün Efsun.” derken sahnenin tam ortasına gelmiş ve durmuştu.

Yıllardır dans ediyordu ama her sahneye çıkarken yaşadığı şu gerginliği bir türlü atamıyordu. Bu heyecanın bir taraftan bitmesini isterken bir yandan hiç bitmesin istiyordu. Yeniden, her sahnesinin ilk sahnesi gibi olmasını seviyordu.

Kafasını yerden kaldırıp salona baktığında Ekin ona içten gülümsemesini gönderiyordu. Efsun’da ona gülümsemelerinden birini sunarken dansı için gerekli konumu alarak müziği bekledi.

Müziğin başlamasıyla birlikte kendini ritme bıraktı Efsun. Yavaş yavaş başlayan piyano sesiyle ellerini yavaşça yukarı kaldırırken sanki bir kuşun kanat çırpışı gibi aynı sakinlikte geri indirdi. Artık heyecanı ve stresi azalmıştı. Sahnede sadece o, müziği ve babası vardı.

En sevdiği grubun müziğini seçmişti dans etmek için. Bu şarkıyı ilk kez dinlediğinde istemsizce bir parça yaş dökülmüştü gözünden. O zaman bu grubun şarkılarını bile bilmiyordu. Rastgele dinlediği bir çalma listesinde denk gelmişti. Şarkının sözlerini anlamamıştı ama müziği kalbine dokunmuştu o zaman Efsun’un.

Merak edip şarkının sözlerine baktığında ise o an ne hissediyorsa onları anlatıyordu, yaşadığı anın müziğe dökülmüş hali gibiydi. “İskambilden yapılmış bir ev ve içerisinde biz.” diyordu sözlerde. Şarkıdaki gibi yıkıldı yıkılacak hissediyordu ruhu o zamanlarda Efsun’un.

Şarkı sona yaklaşırken sözlerdeki yıkılmışlık hissiyle çöktü olduğu yere. Notalar sona geldiğinde ise son çırpınışıyla yerde kalmıştı. Dansın bitmesiyle yerde nefeslenirken gözünden yaşların aktığını fark etti. Sahnede doğrulurken eliyle gözündeki yaşları sildi hızla ve son kez sahnede hocaları selamlayarak arkadaşının yanına adımladı.

Koltuğa otururken Ekin kulağına eğildi “Yine konuşturdun dansını. Şansım kaldı mı bilmiyorum?” derken de büzdü dudaklarını. Efsun burnunu çekerken yüzündeki masum gülümsemeyle alnına vurdu arkadaşının.

Efsun sahneden indikten sonra birkaç kişi daha sahneye çıkmış ve hocalar öğrencileri seçmek için salondan ayrılmıştı. Birkaç dakika sonra hocalar sahneye tekrar çıktığında tüm öğrenciler heyecanla yerlerinde doğrulmuş ve dikkatle sahneyi izlemeye başlamışlardı. Bu sırada kırmızı gözlüklü orta yaşlı bir hoca sahnenin ortasına gelerek konuşmaya başladı.

“Evet, arkadaşlar performanslarınız için öncelikle hepinizi tebrik ediyorum.” derken yine bir alkış yükseldi salondan. Alkışlar son bulurken hocada devam etti kaldığı yerden “Açıkçası bu kadar iyi performanslar beklemiyordum.” eliyle arkadaki hocaları gösterdi “Bu yüzden bizim için seçmek biraz zor olsa da performans sergileyecek 15 arkadaşı seçtik.”

Ekin ve Efsun heyecanla göz göze gelirken “Zurnanın tam olarak o zırt dediği yere geldik galiba.” dedi Ekin stresle. Arkadaşının cümlesi karşısında minik bir kıkırtı çıkaran Efsun tekrar sahneye döndürmüştü bakışlarını.

Sahnede ki hoca burnunun üzerine düşen gözlüğü işaret parmağıyla yukarı ittikten sonra diğer elinde bulunan kâğıtlardan birini üste çıkardı. “Bundan sonra saydığım isimlerle Mart ayında yapılacak olan bağış kampanyasının açılış gösterisine hazırlanacağız.”

İkisi de yerinde bacaklarını sallamaya başlarken hoca da isimleri okumaya başlamıştı.

“Gökhan, Eray, Mike, Eren, Aya, Efsun…” demesiyle Efsun’un yüzünde oluşan gülümseme olabildiğince büyümüş ve hemen yanındaki arkadaşına sarılmıştı. Artık babası onu seyretmek istediği o büyük sahnede görebilecekti. Ekin’de aynı arkadaşı gibi gülümserken elini arkadaşının bacağına koyarak pat patladı.

İkisi de sahneye dönerken daha Ekin’in isminin okunmamasıyla tekrar gerilmişlerdi. Hoca kaldığı yerden okumaya devam ederken onlarda dinlemeye başlamıştı.

“Amina, Sena, Ekin…”deyince büyük bir rahatlama ile bu sefer ikisi de birbirine sıkıca sarılmış ve sessizce tebrik etmişlerdi birbirlerini. Artık iki arkadaş düşledikleri o büyük sahnede kendi hayalleri için dans edecekti. Onlar sevinirken hoca isimleri okumayı bitirmişti.

“Bu saydığım isimler dışında herkes çıkabilir. Katılan herkese teşekkür ederiz.” derken salon yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı bile. Sadece hocanın saydığı isimler kalınca tekrar kalan öğrencilere döndü hoca.

“Evet, arkadaşlar kalan öğrencilere kendimi tanıtayım. Ben Modern Danslar Bölümü Öğretim Üyesi Füsun Pekcan. Bundan sonra birlikte çalışacağız.” Salondaki tüm öğrenciler pür dikkat hocayı dinliyordu. Hoca sahnede göğsünde birleştirdiği kollarıyla bir sağa bir sola adımlamaya başlarken devam etti konuşmasına.

“Bundan sonra haftada iki gün prova yapacağız. Prova süresince herkesin eksiksiz katılmasını istiyorum. Provalar haftaya başlayacak. Finallerden sonra ise sadece bir hafta izniniz olacak ve ondan sonra tatil boyunca haftada dört gün prova yapacağız.” derken tekrar sahnenin önüne gelerek durdu.

“Performans için bu grubun canlı müzik ile dans etmesini istiyoruz. Size gösteride müzik bölümü öğrencilerinden biri eşlik edecek. Şu anda müzik bölümünden hocalarda müzikleri ve öğrencileri seçiyor. Size eşlik edecek isim ve müzik belli olunca sizinle tekrar iletişime geçeceğim. Bu provalar ve etkinlik süreci boyunca bu gruptan bir temsilci seçeceğim ve grup ve benim aramdaki iletişimi o sağlayacak.” Gözleri ile salonu süzdükten sonra Efsun’un üzerinde durmuştu bakışları.

“Bu süreç boyunca Efsun gruptan sorumlu olacak.” dedi ve sıcak bir gülümseme yolladı. Efsun hocaya aynı gülümsemeyle karşılık verirken yerinden doğruldu.

“Dansını ve bedenin müzikle uyumunu çok beğendim Efsun. Sahnede sadece dans etmek için vardın ve ben bunu sen sahnedeyken hissettim. Bu yüzden bu gruptan senin sorumlu olmanı istiyorum.” Hocanın dediği şeylerle Efsun kızarmasını engelleyemezken Ekin’de arkadaşına sevgi dolu bakışlar yolluyordu arkasından. “Ve sen.” dedi bu sırada hoca aniden. Parmağıyla Ekin’i gösteriyordu.

Ekin kendi ismini duymasıyla endişeyle yerinde doğruldu. “Yaptığın hatayı görmedim zannetme. Ama ne kadar hatanı görsem de nasıl toparladığını da gördüm. Çok zor bir dönüştü ve toparlayamasaydın yaptığın hata sakatlığa yol açabilirdi. Bir dahakine daha dikkatli ol.” derken kaşlarını çatmıştı Füsun Hoca.

Ekin’de “Daha dikkatli olurum.” derken mahcup çıkıyordu sesi. Sakatlanmak en son isteyeceği şeydi ve hocanın dedikleri moralinin bozulmasına yol açmıştı. Tam bu sırada “Ama onun dışında yaptığın tüm figürler cesur ve kusursuzdu.” derken hocanın yüzünde oluşan gülümsemeyle tekrar bir gülümseme yer edinmişti Ekin’in dudaklarında.

“Evet, o zaman şimdilik konuşulması gereken her şeyi konuştuğumuza göre bugünlük bu kadar yeter. Ben size yapacağımız ilk prova için haber vereceğim. Şimdilik bu kadar kendinize iyi bakın.” dedi ve diğer hocalarla birlikte ayrıldı salondan.

İki arkadaş yaz boyu deli gibi çalışmanın karşılığını sonunda almışlardı. Ve en önemlisi şuanda ikisi de gerçekleşmesini istedikleri hayallerine bir adım daha yakındı.

------------------------------------------------------

Herkese merhaba :)

Bu benim ilk kurgum. Okumaya değer gördüğünüz için teşekkür ederim. Benim için bölüm içinde ve sonunda yaptığınız yorumlar çok değerli. Lütfen görüşlerinizi benden eksik etmeyin.

Keyifli okumalar.

Loading...
0%