Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@ratuttu

-DENİLENLER-

Ne kadar yakınım sana

Ve ne kadar uzak

-Onat Kutlar

Kampüs içerisine girerken bugün hava ne güzel diye düşünüyordu Efsun. Kasım çıkmak üzereydi ama güneş bugün sıcak yüzünü gösteriyordu ve bahardan kalma bir hava vardı dışarıda. Ders saati gelmeden kendini binaya kapatmak istemiyordu. Bu yüzden fakülte binasına girmeden durdurdu Mine’yi.

“Dersine ne kadar var?”

“Bir saat var daha.”

Daha derse çok olduğunu öğrenince sevindi Efsun. Ağaçların altındaki masalara doğru adımlarken Mine’ye “O zaman Mert’e haber ver de içerde değil dışarda oturalım. Hava güzel.” dedi.

Mine Efsun’u onaylayıp sevgilisini ararken Efsunda Ekin’in “Neredesiniz?” mesajına cevap veriyordu.

Bu sırada Mine Efsun'un karşısına oturuken “Bugün provanız var mı?” diye sordu.

“Aslında yok ama ben biraz pratik yapacağım.”

Anladığına dair mırıltılar çıkardı. Daha sonra Mine telefonuna bakarken Efsun’da etrafını izliyordu. Aralarındaki sessizliği bozan ise önce Ekin sonra ise ardından gelen Mert olmuştu. Elindeki çayları uzatırken “Kızlar size çay getirdim.” dedi. Hepsi uzatılan çayları alırken Ekin ve Efsun’da her zamanki gibi Mert’i yağlıyordu.

İki kızda Mert’i seviyordu. Bu zamana kadar hiç Mine’yi üzecek bir şey yaptığını görmemişlerdi ve hep el üstünde tutuyordu arkadaşını. Bu durum ise kızların Mert’e olan saygısını arttırıyordu. Hep bir abi gibi yaklaşırdı kızlara. Başları dara düşünce çekinmeden danışabilecekleri biriydi her zaman. Ama bazen de şimdi olduğu gibi patavatsızlığı tutuyordu.

Mert Efsun’a gülümserken konuştu “Efsun dansın herkesin dilinde.”

“Herkesin dilinde olan dansım?” derken kaşlarını çatarak anlamaz bir yüz ifadesiyle baktı Mert’e. “Herkes derken?” diye bu sefer Ekin sordu Mert’e.

Umursamaz bir tavırla cevap verdi Mert “Aman işte Görkem ya.” Duyduğu isimle masada oturan üç kızında gözleri açıldı. Efsun’un ise duyduğu cümleyle kalbi yine yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Ekin üzerindeki şaşkınlıkla sordu Mert’e “Görkem ne alaka?”

Üç kızında gözleri Mert’teydi. Lisedeyken Görkem’in Efsun’la olan arkadaşlığı çok farklıydı birbirlerine hep iltifat ederlerdi ama bunları Ekin’in yanında bile yapmazlardı. Şimdi Görkem’in daha yeni tanıştığı arkadaşına Efsun’dan bahsetmesi ise Görkem’i tanıyan iki kız için şaşkınlık vericiydi.

“Bir hafta falan önce buluşmuştuk. Sohbet ederken bağış kampanyası için görevli olduğunu prova yapması gerektiğini ayriyeten bölümde kampanya ile ilgili başka şeylerden de sorumlu olduğunu söyledi. Bende tebrik falan ettim işte Efsunda bu etkinlikte yer alacak dedim. Biliyorum aynı ekipteyiz dedi.” elindeki bardaktan çayını yudumlarken kısa bir es vermişti bakışlarını Efsun’a çevirdi. Ardından devam etti konuşmasına.

“Sonra ekipten falan bahsederken seni anlatmaya başladı birden. Ben ne zaman konuyu alıp başka bir yere getirmeye çalışsam konu hep sana geldi. Şaşırdım biraz aslında. Lise arkadaşısınız evet ama seni anlatırken gözleri parlıyordu, sesindeki ton çok farklıydı. Lisede sadece arkadaş olduğunuza emin misin?”

“Bu nasıl soru şimdi?” diye sordu Efsun. Emin olmadığı ses tonuyla. Zaten hiçbir zaman emin olmadığı için kaçmamış mıydı hislerinden? O yüzden emin değildi ama bir o kadarda emindi işte arkadaş olduklarına. Kurduğu cümle ile onlarca soru doluşmuştu şimdi Efsun’un aklına yine, yeni, yeniden.

Benim bilmediğim bir durum mu vardı? Neden benden bahsederken gözlerinin parladığından bahsetmişti ki şimdi Mert? Biz lisedeyken Görkem’le neydik gerçekten? aklında bin türlü fikir dolaşıyordu Efsun’un. Hep bu ikilemler yüzünden gizlerini söyleyip söylememe arasında kalmıştı ya zaten.

Aklına düşen düşüncelerle sessizleşmiş ve eline kâğıt bardağını alıp kucağına koymuştu. Bakışları şimdi elinde tuttuğu bardaktaydı.

“Sen anlat bakayım. Ne anlattı sana o kadar gözleri parlayarak?” dedi bu sefer Ekin. Sesindeki tonda merak vardı.

Dememesi gereken bir şeyi dediğini düşünüyordu Mert şimdi ama bir kere demişti artık kaçacak yeri yoktu. Derin bir nefes aldı. Bu kızların üzülmesi en son istediği şeydi ama dedikleri sanki kafa karıştıracakmış gibi hissediyordu.

“Seni ilk defa dans ederken gördüğünü söyledi. O kadar güzel dans ediyormuşsun ki tüm parça boyunca senden gözlerini alamamış. Tüm insan içinde sen dans ederken tüm dünya durmuş ve senin önünde diz çökmüş sanki. Ellerin ve saçların öyle ahenk içindeymiş ki seni izleyen kendini kaptırmamak için çaba sarf etmeliymiş gibi gibi bir sürü övgü cümleleri işte.”

Üçü de Mert’in ağzından çıkan kelimelerinin şaşkınlığını yaşarken Efsun’un gözleri dolmuştu. Tam karşısında oturan Mert’in ise Efsun’un gözlerinin doluluğunu görmeme gibi seçeneği yoktu. İşte o zaman karşısındaki bedenin canının yandığını anladı ama canının neden bu denli acıdığını bilmiyordu. Bu yüzden başta sorduğu sorusunu yineledi Mert.

“Siz lisede gerçekten arkadaş olduğunuza emin misiniz?”

Bu Efsun için o kadar zor bir soruydu ki. Bilmiyordu Efsun. Bilmediği sorunun cevabı olur muydu? Bilmiyordu. Efsun Görkem’i uzun bir müddet en yakın arkadaş kalıbında tutmuştu. Hisleriyle yüzleştikten sonra o kalıptan çıkarmıştı belki ama Görkem onun yanındayken her zaman arkadaşı olduğunu hatırlatıyordu kendine. O yüzden kendi için bunun cevabı hayır olsa da karşı taraf için cevap her zaman arkadaştı onun için.

Mert’in yönelttiği soruyla daha fazla tutamadı kendini Efsun. Gözlerinden bir damla yaş süzülüp yavaşça çenesine doğru indi. Kaç sene sonra gelip yine kelimeleriyle yaralıyor beni diye düşündü.

Efsun’un gözünden süzülen yaşları gören Mert telaşla doğruldu yerinden. Diğer iki kız ise hislerinin karmaşıklığının farkındaydı o yüzden sadece izin verdiler bir müddet Efsun’a. Bu sırada Mert “Özür dilerim. Seni üzmek istememiştim.” dedi sesindeki mahcubiyetle.

Ekin Efsun’un ellerini elleri içine alırken Efsun’da burnunu çekti. Oysa hava güzeldi ve daha geçen gün eski arkadaşıyla uzun bir sohbet etmişlerdi ve çok iyi hissediyordu. Tekrar eskisi gibi hissetmek istemiyordu ama o zamanlar bastırdığı duygular yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyordu galiba.

Ağlamaktan kısılan sesiyle “Özür dilemene gerek yok.” dedi Mert’e.

“Gerek yoksa neden ağlıyorsun? Ben seni kırmak istememiştim ama bana anlatmadığın bir şeyler var galiba. Değil mi?” dedi bu sefer Mert. Yaşları aynı olsa da Mine ile birlikte olduklarından beri bir abi gibi sahipleniyordu kızları ve kardeşlerinin üzülmesi en son isteyeceği şeydi.

Mert Efsun’dan yanıt alamayınca gözlerini Ekin ve sevgilisi üzerinde gezdirdi ama hiç kimsenin ağzından çıt çıkmıyordu. Sonuç olarak bu Efsun’un giziydi ve o ne zaman isterse ya da anlatmak isterse o zaman anlatırdı.

Sonunda derin bir nefes aldı çatlak dudaklarından Efsun. Eliyle önüne gelen kâkülleri düzeltti ve kurumuş boğazını bir yudum çayla ıslattı. “Lisede Görkem açısından iki arkadaştık ama benim açımdan Görkem hiçbir zaman sadece arkadaş olarak kalmadı. Ben karşılıksız bir aşk büyüttüm içimde ve ona söyleyemeden bitirdim liseyi.” Cümlenin sonuna doğru bakışları ellerine kaydı.

“Yani aranızda hiçbir şey olmadı mı?” diye yineledi Mert.

Efsun kafasını olumsuz anlamda sallarken Ekin artık sinirle lafa atladı “Olmadı diyor işte Mert. Ne diye sorup duruyorsun anlamıyorum? İki sene boyunca bende vardım yanlarında ve evet hiçbir şey olmadı aralarında. Oldu mu şimdi?”

Ekin’in biraz yüksek çıkan sesiyle Mert oturduğu yerde küçüldü. “Neden kızıyorsun ki şimdi?”

Titreyen göz kapakları arasında bu sefer Ekin derin bir nefes aldı. “Çünkü arkadaşımı üzüyorsun.”

“Ekin haklı Mert. Üzüyorsun şuan. Ben Efsun izin verirse her şeyi anlatırım sana ama şimdi değil. Biz gidelim istersen.” Mine, Ekin’i destekler şekilde konuşurken sevgilisinin elinden tutup kaldırdı masadan. Mert elini tutan sevgilisine eşlik edip kalkarken son kez konuştu.

“O zaman belki bir şey hissetmiyor olabilir ama bence şuan o hisler aynı değil Efsun. Bence artık hislerini daha fazla saklama.” derken sıcak bir gülümseme yollamıştı. Daha sonra Mine çekiştirerek uzaklaştırdı sevgilisini oradan.

Ve Efsun yine kafasında binlerce soru ile baş başa kaldı. Neden Mert’e benden bahsetmişti ki? Neden dans ederken ki beni anlatmıştı Mert’e? Zaten geçen kafede otururken de kurduğu cümleler bir garipti. Gerçi her zamanki Görkem’di ama lisede onları söylerken ki tavırları hep arkadaşçaydı. Bir arkadaşına, dostuna iltifat ediyor, onunla gurur duyuyor gibiydi ama kafede kurduğu cümleler biraz farklıydı. Ya da ben öyle anlamak istediğim için böyle düşünüyorum. Hem neden beni prova sonuna kadar beklemişti ki? diye düşündü Efsun.

Şuan yine kurmaya başlamıştı. Öyle olsa nasıl olurdu, böyle olsa nasıl olurdular dönmeye başlamıştı kafasında. Yıllar sonra gelip tekrar tüm varlığını hissettirmeye başlamıştı. Kalbi ağrıyordu. Öyle ağrıyordu ki bu sefer boşluklar fark ettirmeden oluşmuyordu kalbinde, büyük gürültülerle oluşan her boşluğu kalbinin en derinlerine kadar hissediyordu Efsun.

“Hey!” dedi Ekin birden. Onun sesiyle daldığı yerden sıçrarken kafasındaki soruları def etti ve Ekin’e döndü Efsun.

“Yine daldın. Seni böyle görmek istemiyorum.” Efsunun başını yavaşça omzuna yatırdı saçlarını okşamaya başladı “Geldi yine seni dağıtmaya başladı. Seni tekrar dağıtmasını istemiyorum. Kapılma lütfen bu sefer.”

Kapılma. Zaten beş sene önce kapılmıştı Efsun Görkem’e ve bir daha gidememişti ondan. Gitmek istememişti de zaten. Başta kavuşamadığı için çok sızlamıştı içi ama sonra alışmıştı sevilmeden sevmeye. Çok acıtıyordu, çok yaralıyordu bu zamanlarda da en çok Ekin dinlemişti Efsun’u ama kapılmıştı bir kere. Bırakamazdı Görkem’i. Onu seviyordu. Ve sevgi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.

“Ya da her şeyi açık açık konuş bu sefer.” dedi Ekin.

“Ben o kadar cesur değilim. Anlatamam ona gizlerimi.”

“Anlatma o zaman sende Efsun. Geçen seferde dediğim gibi bu sefer kaçma, hissettir içindekileri.” Gerçekten her şeyi söyleyebilir miydi ya da hissettirebilir miydi? Artık büyümüştü, belki de lisede kalmaması gerekiyordu artık.

Ekin söylediği cümlelerin ardından cesaret vermek için gülümsedi kocaman. “Hem sen değil misin söyleseydim ne olurdu diye düşünen. Belki söyleseydim şimdi beraber olabilirdik diyen. Belki de artık o varsayımların son bulma zamanı gelmiştir. Kaçma artık. Tamam, şimdilik söyleme ama istediğin gibi davran. Hem bak Mert’te fark etmiş. Bende fark ettim geçen provada. Bilmiyorum Efsun ama bu sefer güzel olacak gibi.” Sonunda sımsıkı sarıldı Efsun’a.

Efsun Ekin’in omzunda derin derin soluklanırken artık hislerini olduğu gibi yaşamak istediğine karar verdi. Ne olacaksa olacaktı artık. Kaçmak yoktu.

Loading...
0%