@ravzanazlii
|
Biraz sonra ne olacağını bilmeden heyecanlı ve bir o kadar da heyecanlı bir şekilde çıktı mutfaktan Burcu. Resmen heyecandan ve mutluluktan kapı kollarını okşuyordu. Çünkü yarın cübbe giyme töreni vardı, bu zamana gelene kadar çekilen zorluklar yarın son buluyordu. Ve annesi ile babası da kızlarının bu en mutlu ve en gururlu gününe şahit olacaklardı. Odasına girdi Burcu, makyajını yapmıştı zaten fakat saçlarını taramadığı için hemen makyaj masasına oturdu. Saçından tokasını çıkardı ve o bal rengi saçları Burcunun omuzlarındaki yerlerini aldı. saçları düzdü tararken asla zorluk çekmiyordu. Saçlarını taradıkktan sonra hemen salona arkadaşı Yağmur'un yanına gidecek iken mutfakta unuttuğu telefonunun çalma ses ile duraksadı. "Burcu, telefonun çalıyor duymuyor musun?" diye seslendi Yağmur. İnternetten tanışmıştı Yağmur ile. İkiside ortaokuldayken Yağmur kendi sosyal medya hesabından Burcuya yazdığı bir mesaj ile arkadaş oldular. Arkadaşlıklarına önce uzak mesafe arkadaşlığı ile devam ettiler, birbirlerine daha da bağlandıklarını fark edince Burcu annesi Nurcan Hanım ile Yağmur'un yaşadığı şehire gittiler. Ve yıllar sonra da Yağmur Savcı olmak için, Burcu ise Avukat olmak için birlikte okumak için Ankara'ya geldiler. İki gün sonra ise cübbe giyme törenleri vardı. telefonundaki aramayı açtı, özel bir numaraydı. Bu yüzden Yağmur'da gelmişti mutfağa. Ve hemen hoparlöre alarak telefonu açtı. "Alo." diyerek konuşmaya girdi Burcu. "Alo merhaba, ben Kızılay Devlet Hastanesi'nden arıyorum. İsmim Banu Yılmaz, bu hastane de doktor olarak çalışıyorum. Ben Burcu Aydın'ı aramıştım da siz misiniz?" dedi Banu. "Evet Burcu Aydın benim." diye cevapladı Banu'yu Burcu. "Nasıl desem bilemiyorum ama..." dedi mahçup olmuş bir ses tonu ile ve tekrar etti. " Anneniz Nurcan Aydın ile babanız Faruk Aydın bir otobüs kazası geçirmişler ve durumları bayağı ağırdı. En yakın hastane olarak buraya geldiler ve." Banu tam cümlesine devam edecek iken Burcu sözünü kesip " Nasıllar? İyiler mi? Durumları nasıl? Hemen geliyorum." diye peş peşe sorularını sıralarken Yağmur da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Fakat her şey için çok geçti Banu o can yakan cümlesine geçmişti bile. "Az önce de dediğim gibi hastanemize ağır yaralı olarak geldiler. Durumları bayağı ağırdı ve bu yüzden direkt amelyata aldık. Fakat emin olun çok uğraştık biz ama kurtaramadık. BAŞINIZ SAĞ OLSUN." dedi. Yağmur'un kalbi göğüs kafesinden çıkacakmış gibi korkuyla atarken , Burcu büyük bir gülümseme ile telefonu kapattı. Hızla askılıktan montunu aldı ve binanın merdivenlerini inmeye başladı. Yağmur bu durumda arkadaşını bırakmazdı. Bırakmadı da zaten, hemen o da askılıktan montunu aldı ve anahtırını cebine atıp arkadşının peşınden ilerledi. Burcu'nun elleri, parmakları hatta bütün vücudu tir tir titriyordu fakat sakın olmalıydı. On dakika sonra hastanenin önüne gelmişti. Hemşirelerin birine Banu Hanım'ı sormuştu ve ikinci katta odasında olduğunu söylemişti. Bu yüzden ikinci kata çıktı. Fakat bilmediği bir şey vardı. Neden hastaneye gelmişti? Neden evde diğer insanlar gibi hüngür hüngür ağlayıp acısını yaşamadı da hastaneye gelmişti? Kafasındaki soruları hemen sildi ve şu ana odaklandı. Banu Hanım'ın odasını bulmuştu fakat tam kapıyı çalacak iken birden başı dönmeye ve gözleri kararmaya başlayınca bir anda kendini yerde buldu. Yanında Yağmur olduğu için hemen Yağmur hemşireleri çağırdı ve Burcu'yu küçük bir hasta odasına alıp kolunaserum taktılar. Ve o gece Yağmur Burcu'nun başında hiç uyumadan nöbet tuttu ve dua etti. O gece Burcu'nun tüm hayatı elinden alındı. O gece Burcu'nun bütün dünyası paramparça oldu. 21 Aralık Burcu için dünyada cehennem olmuştu. Ve o günden sonra kimse Burcu'nun kalbindeki ve içindeki o boşluğu dolduramadı...
|
0% |