Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm- İksi̇r

@rcesma

2. Bölüm "İKSİR"

Dağhan Karademir


Büyük büyücünün krallığına gelmiştim. Ama burda yoktu. Şanşımı sikeyim!

Delireceğim artık mühürlümü bulmama kim engel oluyorsa lime lime ederek öldüreceğim onu!!

Büyük büyücüden sonra en güçlü tek bir cadı vardı. Ve ben oraya gidiyiyordum. İnsan formuma dönüştüm geldiğim Büyük eve baktım. Cadı Nadia'nın evine gelmiştim. Kapıyı çalmadan evine girdim. Cadıydı hissederdi. Diyarda ki en büyük sürüye sahip alfası gelmişti.

Yaşlı cadı beni karşıladı. "Alfa?" Neden burda olduğumu merak ediyordu. "Mühürlüm, lunam için geldim. Artık onsuz yapamam bedeli her ne ise umrumda değil bana lunamın nerde olduğunu bul? Ne dilersen dile." Dedim.

Cadının yüzü korkuyla taş kesildi. "Yapamam alfam kaderin akışını değiştiremem kimse değiştiremez. Bunu denemenin sonu ölüm." Dedi. Eski püskü raflarından bir kitap çıkardı. Ezbere bildiği sayfayı açıp önüme koydu. Burda yazıyordu dedikleri. Kurdum hayal kırıklığına uğramıştı yine.

"Bana yaşamam için bir sebep ver yaşlı cadı lunamın sağlına dair, lunamın-" yutkundum. "Lunamın tutsak olmadığına dair bana bir şey söyle, ismi bile yeter yaşamama onu aramama devam etmeme." Dedim.

"Dediklerinizi yapamam ama mühürlünüzü size gösterebilirim. Nerde olduğunu bilmiyorum ama beş dakikalığına size gösterebilirim." Dedi.

"Göster. Nasıl yapacaksın bunu?" Dedim. Kurdum heyecandan tepki bile gösteremiyordu. En azından görünüşü bilerek onu beklerdim. Yine beklerdim. Hep beklerim...

Cadının söylediğine göre gece yatmadan önce içeceğim iksir lunam o saate ne yapıyorsa 5 dakikalığına bana gösterecekti ve ben yüzünü unutmayacaktım. Tek bir şartla ona dokunmayacak sadece hayalet gibi izleyecektim. Dokunursam eğer kaderin akışını değiştirirmişim ve sonu hiç iyi olmazmış. Mühürlüme zarar gelebilirmiş.

Cadı bana verdiği şeyin farkında değildi bu hayatta bana verebileciği en değerli şeyi vermişti. Mühürlümü beş dakikalığına da olsa görecektim. Kurdum mutluluktan deliriyordu, Bende.

Kendi krallığıma geri döndüm.

Dönüşüm daha hızlıydı hayatımda hiç bu kadar hızlı koşmamıştım.

Bir gün sürmüştü yol. Krallığa vardığımda daha güneş doğmamıştı. Beni gören kurtlar garip garip baksa da saygıyla başlarını eğdiler.

Hızla odama girdim. İksir içtikten 5 dakika sonra uyuyamazsam boşa giderdi. O yüzden uykumu getirecek şeyler yapmalıydım ama doğal bir şekilde olmalıydı. Heyecandan uyuyamazdım ki. Uykumu getirecek şeyler düşündüm.

Mühürlümle uyuduğumu hayal ettim. Gerçekten uykumun bastırmasıyla iksiri doğrulmadan içtim. Gözlerimi kapattım iki dakika geçmeden uyuya kalmıştım.

...

Gözlerimi açtığımda karanlık bir odadaydım gözlerimi hızla gezdirdiğimde aldığım kokuyla delirecektim. Hızla kokuyu takip ettim. Yatağında uyuyan eşimi gördüm. Hızla yanına gittim. Fındık burnu, dolgun dudakları ve biçimli kaşlarıyla benim eşim mükemmeldi.

Gözlerini görememem beni üzse de buna da tamamdım. Koyu kahveringi uzun saçlarında gezindi gözlerim. "Çok güzelsin lunam." Hayranlıkla onu izliyordum. Bacağını hafif yana atmasıyla çarşafı açıldı.

Beyaz teni ortaya çıktı. Yutkunarak bakışlarımı tekrar saçına çevirdim. Dokunamazsın dedi koklayamazsın demedi ki. 35 yıllık ömrümün tek ve en güzel günüydü. Yüzümde ki hayranlık sevgi hiç eksilmezken yüzümü saçına yaklaştırdım. Derin derin içime nefesler çektim.

Kokusu kurdumu itaatkar yapıyordu. Saçından boynuna doğru ilerlettim başımı temas etmemek için dikkat ediyordum. Boynundan gelen koku daha yoğundu.

Aroması şeftali gibiydi ama kendine has çekici kokusu vardı. Tarif edemiyordum. Dokunmamak için çok büyük bir çaba sarf ediyordum. Kurdumu tutmak çok zordu. Dokunursam ona zarar gelebilirdi.

Bu gerçek kurdumu dizginliyordu. Kıpırdanmasıyla Yanlışlıkla da olsa ona zarar gelmemesi için geri çekildim. Kurdum onu o kadar dikkatli izliyordu ki sanki bir çocuğun annesini sevgiyle, ilgiyle izlermiş gibi.

Her haraketine dikkat ediyor ilgiyle izliyordum. Dudakları aralandı kollarını gererek esnedi ki şuan o kadar tatlıydı ki onu yiyebilirdim. Ağzından çıkan tatlı seslerle kendimi zor tuttum.

Gözlerini açınca olduğum yerde kaskatı kesildim. Gözleri yeşildi ve benim en sevdiğim renkte artık yeşildi. Gözlerini etrafta gezdirerek uyanmaya çalıştı.

"Lütfen bana sesini ver bebeğim. Konuş, duymaya ihtiyacım var." Dedim. Duyamazdı beni.

Odanın kapısı açıldı benimde eşiminde bakışları oraya döndü. Kimdi piç? Benim bu saatte benim eşimin odasına giriyordu. Saat fark etmezdi. En fazla 16 yaşındaydı ama bu beni ilgilendirmezdi. Kaç yaşında olursa olsun erkek sinek bile gerekmedikçe benim eşime yaklaşmasındı. Kurdum hırladı.

Eşimin ağzından çıkan sesle ona döndüm. "Mahir?" Diye mırıldandı.

Tanrım bu ses hayatımda duyduğum en güzel sesti. Sesi ince değildi kalında değildi hoştu, çok güzeldi.

Aklına gelenle kasıldı. Mahir kimdi?

Çocuk "abla." Dediğinde ne yalan söyleyeyim rahatlamıştım. Görüntünün dağılmaya başlamasıyla uyanacağını anladı. Eşime döndüm. Gitmeden doya doya baktım. "En kısa zamanda sana yemin ederim ki yanıma alacağım seni her nerdeysen. Bunu doğal akışı bozmadan yapıcam hemde." Dedim.

Eşim sanki benim burda olduğumu biliyormuş gibi gözlerimin tam içine baktı. İşte ben burda bitmiştim öl dese ölürdüm. Etraf dağıldı, uyandığımda odamdaydıydım. Hayatımın en güzel 5 dakikasıydı ve inanilmaz hızlı geçmişti. O gece sabaha kadar güzel bebeğimi düşünerek sabah ettim. Kurdum bir an bile eşini övmeden durmadı.

Eğer dünyanın en çirkini bile olsaydı benim için yine en güzeli olurdu. Ama o kadar güzeldi ki kıskandım benim göremediğimi her gün görüyordu belki de o çocuk. Bi çocuğu kıskanacağımı hiç düşünmemiştim.

​​​​

Bölüm sonu...

İkinci bölüm sadece Dağhan'ın anlatımından oluşması gerekiyordu. Üçüncü bölümde görüşürüz.


Loading...
0%