Günüm o kadar iyi geçiyordu ki bu bir hayal diye düşündüm. Yanımda en yakın arkadaşlarım Dolunay ve Burçin vardı. Bu arada benim adım Tutku, Tutku Ömür Soylu. Babam millet vekili oldu için hep yorucu bir hayatım olmuştur fakat ben bu gün bütün bu olanlardan uzak olduğumu hissetim ilk defa. Bu gün ilk defa lunaparka gidiyordum ve bunun en yakın arkadaşlarınla yapmak daha da bir eğlenceli oluyordu.

Ben yolda sessiz bir şekilde otururken Dolunay girdi konuya "heyecanlı mısın Tutku?"diye sordu enerjik bir şekilde. "Evet " diye cevap verdim . "O kadar heyecanlıyım ki" diye devam ettim , sesimden huzur akıyordu. Burçin sesimdeki huzuru almış gibi konuşmaya dahil oldu " sesin çok iyi geliyor keşke bu gün hiç bitmese" dediğinde bu dediğinin olması için Tanrıya dua etmeye başladım ve yavaş bir şekilde gözlerimi kapatıp başımı kapıya yasladım ve kendimi huzurun kollarına bıraktım bu huzurun kısa bir süre sonra bozulacağını bilmeden...

Bir el kolumdan dürtüyor gibi hissedince gözümü açtım ve o sırada üstüme eğilmiş bir şekilde Dolunay'la burun bururna geldim ve hemen yerimden sıçradım.Kötü bir rüya görmüştüm, hem de çok kötü... Her zaman gördüğüm rüyalardan biriydi ama ben her seferinde aynı tepkiyi veriyordum. "Hadi uyan Tutku" dediğimde yerimden fırlayıp ayağa kalktım. Arabadan indiğimizde kalbim durmuş gibi hissetim, o kadar güzedi ki keşke bu an hiç bitmese diye düşündüm. biz biletlerimizi alıp içeri girdiğimizde içeri çok kallabalıktı. hemen arkamı dönüp arkadaşlarıma baktım arkadaşlarımı gördüm. bir an gözüm onların da arkasına kaydı ve tam olarak benim durduğum tarafa bakan bir adam gördüm. adam çok tekin bir tipe benzemiyordu ama bu mutlu anı kimsenin bozmasını istemiyordum bu yüzden önüme döndüm. bir süre daha yürüdükten sonra hız trenin önüne geldim ve orda durup arkamı döndüm. hız treni öyle büyük bir şey değildi ama idare ederdi. hemen arkamdan burçin sırtıma dokununca trenin geldiğini anladım. hemen trene bindim ve kemerimi bağladım ve kendimi adrenalinin kollaına bıraktım . trenden inince ilk deneyimim olduğu için biraz başım döndü ve miğdem bulandı ama olsun çok eğlenceliydi.

Trenden indikten sonra kızlarla pamuk şekr almaya gittik. Kızlar pamuk şekeri almaya gidince ben de oturup etrafı incelemeye başladım, çok güzeldi herşey. Sorna tekrar o adamı gördüm. Gözlerini bana dikmiş buraya doğru geliyordu. ilk başta tedirgin olmamıştım ama sonra gelip tam önümde durunca korkmaya başladım. Adamın eli cebine gidince ayakladım ama beni geriye doğru itince banka geri düştüm. Adam cebinden bir bıçak çıkarınca avazım çıktığı kadar çığlık attım ve çırpınmaya başladım. Adam bıçağı bana doğru yaklaştırdı ve boğazıma yasladı.

"Çırpınmayı bırak!!" dedi bozuk türkçesiyle ve bıçağı boğazıma daha çok bastırdı. Tam o sırada havada bir silah sesi yankılandı ve adamın elindeki bıçak yere düştü, kollarımdaki elleri gevşedi. Adamın ağzından kısık bir inleme döküldü ve ayaklarımın dibine yıkıldı. adam önüme yıkılır yıkılmaz arkdaki askerler gözüme çarptı en öndeki askerin elinde silah vardı ve gözleriinin odağında ben vardım. Arkadaki yedi asker ise yerdeki adama bakıyorlardı. Ayağa kalktım ve onlara doğru yürüdüm. En öndeki askeri önüne geldiğimde daha fazla dayanamadım ve yere yığılmadım bir dakika yere yığılmadım mı? evet yıkılmadım çünkü sonradan beni saran kollar olduğunu hissettim...