@recaizdemammudekre
|
Üsküdar’dan Bağlarbaşı tarikiyle Çamlıca’ya gidilirken Tophanelioğlu’ndaki dört yol ağzı mevkiinden takriben bir yüz hatve ileriye medd-i nazar olunursa o vâsi şosenin münteha-yı vasatisinde etrafı bir buçuk arşın kadar irtifada duvar içine alınmış bir ağaçlık görülür. Bu ağaçlığa varıldığı gibi şose yol, sağ ve sol olmak üzere iki şubeye ayrılır. Duvarla muhat olan ağaçlığın büyücek bir kapısı vardır ki iki yolun tamam nokta-yı iftirakında vakidir. Sağ ve soldaki yollardan hangisine gidilecek olsa taraf-ı muhalifi muhat ağaçlıkla mahduttur. Ağaçlığın yanındaki duvar alçacık olduğundan üzerinden hayvan ve bahusus insan aşamamak için boyunca teller uzatılarak muhafaza olunmuştur. Mutedil bir yokuş üzerindeki bu yollardan seyr-i adiyle dört beş dakika kadar gidilince daima duvarla muhat olan ağaçlık bir meydancığa müntehi olur. Ağaçlığın burada da cephede aşağıkine muhazi bir kapısı vardır. Yüksekten kuşbakışı bir nazarla bakmak mümkün olsa bir şekl-i mahrutide görünecek olan ağaçlık burada biterse de iki yol yine birleşemez. Meydancığın bir otuz hatve ötesinde epeyce vâsi ve mürtefi bir set üzerinde –kâr-ı kadim binaları taklit yolunda yapılmış– enli saçaklı bir kattan ibaret bir bina ve bunun etrafında bazı büyücek ağaçlar mevcuttur. Onun üst yanında diğer bir setle başlayan yerse birtakım servi ve meşe ağaçlarını ve vaktiyle kırılamayıp kalmış ve mevkinin –Sarı Kaya– ismiyle be-nam olmasına sebep olmuş büyük büyük sararmış kayaları havi inişli yokuşlu metruk bir mezarlıktır ki geçtiğimiz meydancıktan buraya değin olan mesafe de yine bir beş dakikalık kadar tahmin olunur. Bu mezarlık da geçildikten sonradır ki iki yol hem birleşir hem de düzleşir. Buradan yine bir beş dakika kadar ileri yürünürse artık Çamlıca Dağı’nın eteğinde Kısıklı Köyü’nün çarşısına varılmış olur. Buraya çıkıncaya kadar yorulmadıksa yine aşağı doğru inelim de nukat ve hududunu tayin ettiğimiz mevakii tahkik edelim. Tabiidir ki bu tahkike de mahut ağaçlıktan başlayacağız.
Burası “Çamlıca Bahçesi” namıyla İstanbul’da en evvel tanzim ve küşat olunmuş olan bahçedir. Birkaç zamandan beri rağbet-i ammeden bütün bütün mehcur olduğu cihetle ekser eyyamda kapıları kapalı durur. Yazın ve bahusus baharlarda bu bahçeyi açtırıp da aşağıki kapıdan içerisine girerseniz beş on kadem ilerleyerek etrafınıza bir nazar ediverince muazzam ve mamur bir ravza-i dil-küşa içinde bulunduğunuza derhal kail olursunuz. Bahçenin yalnız meydana geldiği tarihte güzel görünmesi fikriyle değil ileride yani zamanlar gelip geçtikçe ağaçların, ormanların büyüyerek kesbedecekleri hale göre letafetlerini daima tezyiden muhafaza eyleyebilmesi mütalaa-i dûr-endişanesiyle icra olunan taksimat-ı dahiliyesine ve o büyüklü küçüklü tarhlarının tenasüp ve vaziyetlerine bakarak iptida tanzimini deruhte eden tabiat-şinas-ı mahir kim ise sanatına tahsin-han olduktan sonra her tarafı birer birer nazar-ı dikkat ve istihsandan geçirmeye başlarsınız. Haricin enzar-ı tecessüsünü kesmek için kenarlara bir tertib-i matbuda dikilip gereği gibi feyizlenmiş, dal budak salıvermiş salkım, aylandoz, atkestanesi gibi sayedar ağaçlarla orta yerlerde cabeca mağrus çınar, kavak, manolya, salkımsöğüt misilli eşcar-ı gûnâgûnun ve bazı yerlerde nur-ı nazarın değil eşia-i şemsin bile içerisine kolaylıkla nüfuz edemeyeceği surette sıklaşmış ormancıkların etrafında dolaşır; bunları ziyadesiyle dilpesend bulursunuz. Biraz ilerleyince bir düzlüğün vasatında üstü kapalı etrafı açık kameriyemsi bir şey ve bazı kenar yollar Azıcık daha ileri gidince bir büyük “lâk”, onun ortasında dil-nişin bir adacık, bu adayı kenara rabtetmek üzere suret-i gayr-i muntazamada çitten yapılmış tabii güzel köprüler ve adanın üzerinde yine işlenmemiş ağaç dal ve kütüklerinden inşa olunmuş zarif bir köşk |
0% |