@recaizdemammudekre
|
Periveş Hanım’la refikası Çengi Hanım’a gelince bunların terbiye ve faziletçe mahiyetleri bahçede “lâk”ın yanında Bihruz Bey’e karşı gösterdikleri etvar-ı laubaliyaneden ve biraz aşağıda naklolunacak bir muhaverelerinden anlaşılır. Burada yalnız şunu anlatmak lazımdır ki Periveş Hanım –Bihruz Bey’in yakıştırdığı gibi– öyle şerefli bir aileye, asil bir hanedana mensup olmadığı gibi ikametgâhının bulunduğu mevkii de Bihruz Bey’in taksimince tahminine muvafık olmak üzere sınıf-ı kibara mahsus olan yerlerden değildi. Kaşıkçı esnafından Sakin Ağa namında namuslu bir adamın kızı ve arzuhalcilikle taayyüş eder Mağmum Efendi namında hamiyetli bir zatın zevcesi olan Periveş Hanım on altı yaşında pederini kaybettikten ve yirmi üç yaşında zevcinden müfarakat eyledikten sonra validesi Zaime Hanımla birlikte Karabaş Mahallesi’nde kâin dört odalı hanelerinde fakirane ve fakat yine mesture bir surette geçinir giderlerdi. Gerçekten fevkalade denecek güzellerden olan Periveş Hanım’ı bir su-i tesadüf Çengi Hanım denilen delle-i muhtaleyle biliştirmiş ve bu suretle biçarenin az zaman içinde şöhret-i cemal ve zarafeti gereği gibi şayi ve fakat –hayfa ki!– cevher-i giran-kıymet fazileti bütün bütün zayi olmuştu. Bu su-i münasebetin husulünden sonra Periveş Hanım ekseriya Çengi Hanımla birleşir, daima onunla gezer ve iktiza ettikçe de Çengi Hanım’ın hanesinde beytutet ederdi. Bunların Çamlıca Bahçesi’nde görüldükleri günün sabahı Periveş Hanım adi bir yatak bağına bürünmüş olduğu halde Karabaş Mahallesi’nden çıkarak sekiz yaşında bir komşu çocuğu refakatiyle bir hayli mesafe kat ettikten sonra güneş görmez ve binaenaleyh çamuru kurumaz bir sokağın izbe bir köşesinde –karşısı bostan, arkası yine bostan tarafeyni bekâr odaları, ahır filan gibi ehemmiyetsiz ebniye-i süfliyeyle muhat olmak üzere– tek ü tenha kaim olan şüpheli bir haneye gelmişti. Burası Çengi Hanım’ın ikametgâhıdır. Periveş Hanım’ın vürudundan bir saat sonra bu iki hanım yukarıda tarif olunan kıyafet-i zarifaneye girmiş oldukları halde yaşlısı önde, genci arkada olarak haneden çıktılar, Aksaray Caddesi’ne doğru yürüdüler. Hanımların evden çıktıkları zaman kararları Samatya’ya kadar maşiyen inerek oradan demiryoluyla Makriköyü’ne, oradan da Sakızağacı mesiresine gitmekti. İşte bu kararla yürürlerken Periveş Hanım: Sair günler vapurdan çıkan halkı istikbale koşarak “Boş araba!.. Araba lazım mı? Sizi şu temiz kupayla götüreyim?..” yollu sözlerle tergibat-ı müzicanede yekdiğerine müsabakat gösteren arabacılardan hiçbirisi görünmedi. Çünkü o gün seyir yerlerine dağılmak için kira arabalarına vuku bulan hücum sair vakitlerden pek çok ziyade olarak bir saatten beri iskelede boş bir tek araba bile kalmamıştı. Çengi Hanım’ın orada rast geldiği işsiz bir adama: “Ayol! Kira arabası arıyoruz, acaba nerede bulunur?” sualine “Hanımefendi nafile aramayınız, bulamazsınız.” diye aldığı cevap üzerine hanımların ikisi birden: “A!.. Vah vah, o kadar uzak yerden gelişimiz hiçbir şeye yaramadı!..” demekle beraber beri taraftaki Çeşme Meydanı’na müteveccihen ilerlediler ve orada da rast geldikleri birkaç kişiye “Ayol!. Buralarda hiçbir araba bulunmaz mı?” sualini tekrar ettiler. O gün sabahleyin Beyoğlu kira arabalarından bir lando Kadıköyü’ne bir hasta götürerek Üsküdar’a avdetle araba vapuruna muntazıran çeşmenin yanında durmaktaydı. Landonun arabacısı hanımların araba taharrisinde olduklarını görünce kendi kendine: “İki saat daha burada boş boşuna vapur bekleyeceğime şu hanımları alsam götürsem daha iyi olmaz mı?” dedikten sonra hanımlara doğru ilerledi ve Çengi Hanım’a hitaben: “Nereye gideceksiniz hanımefendi?.. İsterseniz sizi bu landoyla götüreyim..” deyince hanımlar ikisi birden dönerek landoyu bilmuayene –talihin sırf yokluk içinde meydana getirdiği– bu fevkal-matlup müsaadeyi bakışlarıyla, gülüşleriyle yekdiğerine tebrik ettikten sonra Çengi Hanım gidilecek mahalli tayinle pazarlığa girişti. O mevkide bulunan kayıkçı, hamal, beygir sürücüsü kabilinden birtakım esafil-i eşhas Periveş Hanım’ın etrafına toplanarak galiz galiz harf-endazlıklarla nazenini rahatsız etmeye ve haziran güneşinin cihet-i re’s-i semadan ruus-i sekene-i arza amuden in’itaf eden eşia-i ateşini biçareyi arak-riz-i zahmet eylemeye başlamıştı. Bu mevki-i müşkülden bir an evvel kurtulmak ihtiyacını ziyadesiyle hisseden Periveş Hanım arabacıya işaret edip arabanın kapısını açtırdı, hemen içeriye kendisini attı. Müteakiben Çengi Hanım da girdi. |
0% |