Yeni Üyelik
8.
Bölüm

1. Kısım - 7. Bölüm

@recaizdemammudekre

Keşfi Bey filhakika doğru Bahçe’ye dahil ve kalabalığın içinde kayboldu. Bihruz Bey de fesini, boyunbağısını düzelttikten, potinlerinin tozunu arabacısına aldırdıktan sonra mevkisinde rahatça yerleşti. “Lando”nun vüruduna muntazır oldu.

Aradan iki dakika geçmeksizin “lando” bahçenin öbür köşesinden zuhur etti. Zavallı Bihruz Bey o güne gelinceye kadar öyle bir yürek çarpıntısına uğramamıştı. Başındaki kan kalbine doğru hücum ederek çehresi mavi bir renk peyda etti. Kendi kendine “Diyabl! Par hazar sörej amurö?” gibi alafranga söylenmeye başladı. Oturduğu yerde bazı pozlardan sonra landoya gözlerini dikti. Lando kemal-i azametiyle Bihruz Bey’in bulunduğu noktaya geliyorsa da içindekilerde katiyen bir hareket görülmüyordu. Bihruz Bey arabasını biraz geri almak bahanesiyle hayvanlarını hareket ettirdi. Bundan maksadı landonun içindekilere: “Ben buradayım!” demekti. Bu hareketin de hükmü olamadı. Lando geldiği gibi geçti gitti.

“Ne bayağı kadın!.. Yazık ekipaja. O da bir şey değil a... Zati modası geçmiş!.. Hayvanlar dersen kaç paralık şeyler?.. Öyle ordiner insanlar kendileri gibi insanlara meyleder. Setu natürel lakin domaj! Vuala ün bote mal plase! Si se tün bote par ekzampl!”

Bihruz Bey’in böyle sözler söylemeye kalkışması arabadan evvelki iltifata mazhar olamadığı için bir teselli-i mahrumane kabilinden olarak yoksa hakikat-i halde o zamana kadar bir kerecik olsun tadını tatmadığı bir meraret-i hasetle birdenbire telh-mezak olmuş ve bu hasedin netayic-i tabiiyesinden olmak üzere bir tehevvür-i nagehaniye tutulmuş, gözleri kararmış, efkârı bulanmıştı. Binaenaleyh kendisine bir dakika evvel bir âlem-i sûr-ı sürur gibi manzur olan o cemiyetgâh-ı tenezzühü gözleri bi-huzur eden bir kargaşalıktan ibaret görmeye ve bahçeden doğru gelen mızıka sedalarını kulakları tırmalayan bir aheng-i cehennemi gibi duymaya başladı.

Fakat ne yapsın?.. Arabanın arkasından gitmek bir tenezzül, orada durmak haric-ez-tahammül bütün bütün savuşup gitmek varsa da o da teessüre
hamlolunacağı için kendince bir nevi zül. Biçare Bihruz Bey zihninde hiçbir şeye karar veremediği için olduğu yerde durur düşünürdü.

Fransızca hocasıyla beraber okuduğu bazı romanlarda kendisinin duçar olduğu mevki-i müşküle benzer bazı vukuat geçmişti. Bir aralık hatırına onlar geldi. Onları düşündükçe yavaş yavaş kanındaki hiddet soğumaya başladı. Çünkü böyle ahvalde kadınlara karşı endiferans göstermekten başka müessir ve müfit bir tedbir olamayacağı kaide-i tecrübiyesini o romanların kendisine bahşettiği fevaid cümlesinden olmak üzere tahattur ederek olduğu gibi orada kalmaya ve “lando” tekrar gelip geçtiği vakit kendisi de vazifesizce başka bir tarafa bakmaya karar verdi. Bu defa “lando”yu müsterihane bekledi.

“Lando” dördüncü defa olmak üzere yine öbür taraftan zuhur etti. Fakat bu defa doğruca bahçenin kapısı hizasına geldi durdu. Hanımların emir ve işaretleri üzerine arabacı derhal aşağıya atladı, arabanın kapısını açtı. Zihninde tamamıyla vazifesiz görünmeye karar veren Bihruz Bey’in gözleri evvelkinden daha ziyade açılmış, ileriden bu hale nazar ediyordu. Arabanın kapısı açılır açılmaz birbirini müteakip iki hanım indiler. Bunlardan birincisi o bildiğimiz sarışın hanım, diğeri de refakatindeki hanımdı.

Hanımlar arabadan indikten sonra arabacı aldığı bir emir üzerine landoyu öbür tarafa doğru yürüttü. Sarışın hanım –kendisi gibi dil-şikârlıkta ustalık ihraz etmiş nazeninlerin mahsusat-ı işve-füruşanesinden olmak üzere– yanındaki hanıma bir şey söylemiş de ona gülüyor gibi gülümseyerek Bihruz Bey’e imale-i nigâhı müteakip ağır ağır yürüdü. Refikasıyla birlikte bahçeye dahil oldu.

Bunlar landolarını bahçenin hizasında durdurur durdurmaz Bihruz Bey kendi kendine: “Keşfi’nin randevusu anlaşıldı!. Hay şıllık hay!. Se ne kün grizet!.. Ya berikinin o ağızları neydi? Lakin bu kim? Belki bir kokot!.. Böyle bir bayağı kokotla Keşfi gibi bir bayağı kurörün muamelelerini görmek de hoştur ya!.. Ben de bahçeye girer, bir tarafta bunları seyrederim. Ne ehemmiyeti var ki, ah o zevzeğe niçin yüz verdim de arabama çağırdım, yanıma oturttum?... Lakin şunun kim olduğunu öğrenmeliyim. Laparans e trompöz derler. “Ne kadar doğru bir söz” yollu birtakım sözler söyleyerek bahçeye girmeye zaten karar vermişken sarışın hanımın o suretle bakışından yine kendisi için hükümlü ve ümit-bahş bir mana çıkardığı cihetle kadıncağız hakkındaki sözlerini muvakkaten geri alarak hemen arabasından fırladı, bahçeye girdi, önü sıra lakırdı ederek gayet betaetle yürümekte olan iki hanımı takibe başladı.

Loading...
0%