@redndyellow
|
Denizin tatlı esintisi kızaran yanaklarıma ve terleyen avuçlarıma bir nebze iyi geliyordu. Mahola Hanım eğitim hayatımla ilgili birkaç soru yöneltmiş ve master yapmak isteyip istemediğimi sormuş, şirketimizden son zamanlarda haberdar olduğundan -elbette Jale Hanım ve Derya sayesindeydi benimle alakası yoktu- bahsederek konu açmıştı, kafamı meşgul edecek sohbetler devam ederken Evran'ın sesiyle irkildim.
-Lavin." Bıçağım tabağımın kenarına çarpınca gülümseyerek ona dönmüştüm. Kıstığı gözlerini önce bana sonra hemen karşımda oturan güzel kadına çevirmiş, onun bakışlarını takip edince Mahola'nın da bana baktığını fark ettiğim an bana soru yönelttiğini anlamıştım. "Sabah bahsettiğin duvar tasarımından bahsediyordum." Beni izleyen iki çift göz değildi sadece. Ancak ona aldırmadım ve hevesle gülümsedim.
-Evet. Attığınız görseli inceledim ve sanatçıyı bulmak için iletişime geçmeye çalıştığım birkaç kişi var." Gözlerinin hedefi arkama kayınca paniklesem de görüşüme giren dövmeli el Can'a ait değildi.
-Sanatçı demişken." Gülümseyerek tuttuğu elin sahibiyle erkeksi ve samimi bir şekilde tokalaşmış diğer eliyle onun omzuna vurmuştu tıpkı adamın da yaptığı gibi. "Lavin, birini bulmana gerek kalmadı Rüzgar vakit ayırabildi sonunda."
-Rüzgar Devran." Uzattığı elini sıkarken sadece memnun oldum diyebilmiş, adımı zaten Evran söylediği için tekrarlamamıştım. Evran’dan bile uzun, geniş omuzlu ve kolları dövme kaplı biriydi. Mahola Hanım'ın elini iki eliyle tuttu nazikçe. "Mahola."
-Rüzgarcığım, hoş geldin canım benim." İkisinin tanıştığını kadının onun yanağına öpücük kondurmasıyla anlarken, aklıma gelen detayla aniden Evran'a döndüm.
-Devran. Elvin Devran gibi mi? Mimar olan!" Heyecanıma dudak kıvırıp şarap bardağını dudaklarına götürdü.
-Rüzgar Bey'in annesi olur." Rüzgar, oldukça doğal ve normal görünüyordu. Pahalı takım elbisesi, abartılı tavırları yoktu, dikkat çekici biri olmasına rağmen geldiği gibi ukalalık taslamamış kendini tanıtmaktan da gocunmamıştı. Hayranlıkla gülümsedim.
-Elvin Hanım'ın çok büyük hayranıyım. Devran yalısının tasarımına her zaman bayılmışımdır. Yanılmıyorsam cam tavanlı bir odası bile vardı." Evran'ın ona doldurduğu şarap bardağını alırken yüzüğü cama çarpmış hoş bir ses çıkarmıştı.
-Kız kardeşimin odası. İltifatınız için annem adına teşekkür ederim. Evran da sizden bahsetti." Dedi kaşlarını kaldırıp bardağının ucuyla Evran'ı gösterirken, göz ucuyla baktığımda sohbetimizle ilgilenmiyor gibi bir havası vardı. Bunu teşekkür kabul etmemesine yormuştum. "Wall art gibi detaylarla ilgilenen fazla insana rastlamadım."
-Evet, tesadüfen denk gelmiştim aslında. Evran Bey'in istediği tarzda bir şey ortaya çıkarabilecek kişiyi bulmak zor olurdu, çalışmayı kabul ettiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem az." Batmak üzere olan güneş yüzüne vurmuş var olduğu belli olmayan çillerini belirginleştirmişti. Gülümserken Mahola Hanım araya girdi şakadan sızlanır gibi yaparak.
-Ah sıkıldım artık. Hep işten güçten konuştuk durduk. Lavin, bu genç yaşta seni nasıl kaptılar onu söyle bakalım." Bana takılırcasına söylediklerinde gram art niyet olmasa da içeriği aklıma Can'ı ve haliyle son dakikalarda susturduğum düşünceleri getirince yüzümün asıldığını biliyordum. "Anlatmak zorunda değilsin, patavatsızlık etmedim umarım."
-Yok, hayır. Haklısınız ben biraz genç bir yaşta evlendim. Daha neredeyse 1 sene oluyor." Gülümsemeye çalışsam da o anda hissettiğim duygular buna engel oluyordu. Nitekim Mahola Hanım da bunu fark etmiş olacak ki sıkıntıyla bir nefes verdi.
-1 sene olmasına rağmen yormuş beyefendi seni anlaşılan. Ama hep söylerim, kadınlarımız evlilik süresince erkeklere oranla daha fazla yıpranıyor." Göz ucuyla Rüzgar'a baktı. "E istisnalar var tabii."
Yemek servisi bitince tabakları kaldıran garsonun yanında tatlı servisi için de biri gelince onların bu tatlı sohbetinden sıyrılıp -Mahola yeni taşındığı ev hakkında bir şey anlatıyordu- lavabo için izin istemiştim. Can'ın beni takip edeceğini biliyordum ve amacım zaten buydu. Onun bakışlarını hissetmektense konuyu arkada konuşup şimdilik kapatmak en iyisiydi.
Gülümseyerek yerimden kalktığımda görevlinin yönlendirmesiyle tuvaletin olduğu koridora girdiğim anda kolumu kavrayan parmakların sahibi elbette biricik eşimdi.
-Lavin diyorum." Demek adımı seslenmişti, kulaklarım öyle uğulduyordu ki onu duymakta zorlanmıştım. "Ne işin var burada?" Söylediği şeye sinirlenmemek elde değildi, sorun benim burada olmam mıydı?
-İş yemeğindeyim." Dedim sesimi düz tutmaya özen göstersem de iş kelimesini vurgulamıştım. "Senin toplantının burada olacağını bilmiyordum." Konuyu ona getirince burnundan bir nefes verip sıkıntılı bir ifadeyle baktı bana.
-Kadir de bizimle gelecekti ama son dakika şirkete dönmesi gerekti mecburen tek kişi kaldım. Benimki de iş yemeği, seninkinden bir farkı yok." Hemen savunmaya geçer gibi eklediği cümleye güldüm.
-Ben Evran Bey'in kolunu tutup kahkahalar atmıyorum ama." Kendimi tutamayıp aynı tonda cevap verince kaşları havalanmıştı. Ellerini iki yanına koyup tavana baktı tahammülsüz bir tavırla.
-Ne yapsaydım Lavin?" Başını sağa yatırmış bana inanamaz gözlerle bakıyordu. "Kadının eline mi vursaydım?" Sesini biraz yükselttiği için neredeyse fısıltıyla karşılık vermeyi bırakıp aynı şekilde cevap verdim.
-Mesafeli olabilirsin Can. Onunla sırf iş yapacaksınız diye kadınla..." sözümü kesme nedenim cümlenin daha kötü bir tartışmayı doğuracak kadar fitili ateşlememesiydi. Gözlerimi kapattım, vücudumu duvara çevirerek derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştığımda duyduğum sesle hemen dikleştim.
-Lavin." Evran bir bana bir de Can'a dikkatle bakıp kahvelerini yeniden gözlerime çevirdi. "Bir sorun mu var?" Can alaylı bir şekilde gülse de, ona bakmamıştı.
-Kocasıyım. Sizi ilgilendiren bir şey yok." Gözlerini kısarak Can'a dönmeden sakince konuştu.
-Bu ülkede babasıyım, kocasıyım gibi laflara aldanmamak lazım.” Sesi oldukça dikkatliydi, ne söylediğini hep seçer gibiydi ama bu sefer imalı olması istisnaydı. “Lavin, her şey yolunda mı?" Tek kaşını kaldırarak ciddi bir ifadeyle sorusunu tekrarlayınca başımı salladım. Buraya kadar merak edip gelmesi büyük bir incelikti.
-Evet Evran Bey bir sorun yok, hemen dönerim." Benden aldığı onayla arkasını dönüp bir eli cebinde uzaklaştığında Can alayla güldü.
-Adama bak ya! Babasıyım kocasıyım gibi laflara aldanmamak lazımmış duyan da beni katil sanar. Lavin nasıl iş bu?" Hala bana hesap sorma cüretinde bulunması iyice sinirlerime dokunurken, gözlerimi devirmeden alamadım.
-Can, en iyisi sonra konuşalım. Sana afiyet olsun." İki eliyle geçmem için yol gösterip abartıyla gülümsedi.
-Size de Lavin Hanım. Tabii o arkadaşınız varken nasıl konuşabileceksek!" Bu sefer de sohbeti Peyda'ya çekmeye çalışırken, kıpkırmızı suratımla -koridordaki aynadan yansımamı görmüştüm- koridordan çıkıp dış tarafa yürüdüm ve masaya doğru adımladım. Evran, hiçbir şey olmamış gibi tatlısına devam ederken Rüzgar şarabını bitirmiş Mahola Hanım ise çikolata kaplı kırmızı meyveleri iştahla sıyırmıştı.
-Olağanüstü bir tatlı, Lavin mutlaka denemelisin." Gülümseyerek oturur oturmaz çatalı elime aldığımda Evran görüşümde olan telefonunu alıp ceketinin iç cebine yerleştirmişti.
-Lavin devam etsin, biz kalkalım. Rüzgarla atölyeye geçmemiz lazım, Elvin Hanım'ı da çok beklettik." Söylediğiyle çatalımı tekrar peçeteye bırakıp ona döndüm hızla.
-Devam etmeme gerek yok, birlikte kalkabiliriz Evran Bey." Kahvelerinin hedefi Mahola Hanım ve Rüzgardı.
-Lütfen Lavin, sen devam et. Mahola, sen de eşlik etmek ister misin?" Kadın mahçup bir gülümsemeyle bana baktı.
-Lavinciğim, problem olmaz değil mi?" Başımı sağa sola hızla salladığımda gülerek çantasını omzuna astı. "O halde, ben de onlarla gideyim taksi bulamam şimdi. Tanıştığımıza çok memnun oldum canım, bu hafta yalıya ben de uğrayacağım. Umarım karşılaşırız." Ayaklandığında bana nazikçe sarılmıştı.
-Ben de memnun oldum Mahola Hanım, görüşmek üzere." Evran'ın koluna girerken ona baksam da Evran, Canların oturduğu masaya bir bakış atıp Mahola ile beraber kapıya doğru yürümeye başlamıştı. Acaba masadan kalkıp onunla konuşmama kızmış mıydı?
-Kabalık oldu. Aracın var değil mi?" Rüzgar'ın sesiyle başımı hızla ona çevirip gülümsedim.
-Hiç sorun değil, evet aracım var." Elimi sıkıp bütün içtenliğiyle gülümsedi. Gerçekten düşünceli ve kibar birisiydi. Evran aniden kalkma teklifi sunduğunda bile bana baktığını hissetmiştim, bu fikri sıcak karşılamadığını yüz ifadesinden belli etmişti.
-Bu hafta Salı günü malzemeleri almış olurum. Eğer Evran'ın yalısına uğrarsan ve bana ölçüleri verirsen çok sevinirim. Fazla yer işgal etmek ve planladığın iç designı bozmak istemem." Hemen plan yapmış olması ve doğru duvarı seçip uygun ölçülerde iş çıkarmaya çalışması büyük bir nezaket göstergesiydi.
-Tabii, seve seve. Sabah saatleri uygun olur mu?" Başını sallayıp, telefonunu açtı ve takvimine girdi.
Her günü not düşülmüş etiketlerle doluydu. Pazar günü bile!
-Kesinlikle. 8:30 uygun olur mu?" Zaten 8:30-10:30 arası tek zaman ayırabileceği dilim gibi görünüyordu.
-Elbette. Harika olur." Can'ın aniden yanımızda dikilmesiyle gözlerimi iri iri açarak ona döndüm.
-Tamamdır Lavin. Bu arada..." masayı göstererek güldü. "Tip bırakma gibi bir şey yapmaya kalkma hesapla birlikte şirket tarafından ödeniyor. Görüşmek üzere." Elaların dik dik kendisine bakmasına rağmen içtenliğine benim bile inandığım bir gülümsemeyle eşime baktı Rüzgar. "İyi günler." İkimizi yalnız bırakıp hızla kapıya gittiğinde, Can'ın masasındaki afeti devran gittiği için yanıma geldiğini anlamam uzun sürmemişti. Elbette öyle yapardı…
-Ne oluyor Can? Ayıp değil mi ya aniden geliyorsun?" Yanaklarını şişirerek çatalıma uzandı ve pastama batırıp bir lokma kopardı. Gerçekten ona inanamıyordum, beni kıskanıyor muydu? Yoksa kendi suçunu örtmek için bu taşkın hareketlerle üste çıkmaya mı çalışıyordu?
-Bir defolup gitseler karımla konuşmayı düşünüyordum. Yemeğimiz yarım saate biter, beni eve atabilir misin?" Kulaklarıma inanamadığım için kaşlarımı kaldırdım. Ciddi olup olmadığını anlamak adına yüzüne bakarken maalesef öyle olduğunu anlamıştım.
-Hayır. Peyda'yı almaya gideceğim." Suratında yine arkadaşımın ismini anmamla birlikte o huysuz ifade oluşunca ani bir karar değişikliğiyle ekledim. "Merak etme, dayımlara geçeceğiz. Bugün evde yalnızsın." Hayal kırıklığıyla çantamı aldım, hiçbir şey söylemesine izin vermeden saniyeler içinde iç cepheye geçtiğimde dış kapıya yönelsem de aklıma gelen fikirle, başta rezervasyon bilgimi soran görevliye ilerledim yavaşça. Biri izliyormuş gibi etrafı kolaçan etmiştim.
Bunu yaptığıma inanamıyordum... Ama içimdeki o kuşkuyu gidermek zorundaydım.
Bana son dakika Kadir’in şirkete dönmek zorunda olduğunu söylemişti. O halde rezervasyon 3 kişilik olmalıydı, değil mi?
-Merhaba, bir şey sormak istiyorum. Eşim burada bir rezervasyon yaptırmıştı bugünkü iş yemeği için. Kaç kişilik yaptırdığını öğrenebilir miyim?” Kafası karışmış halde bana bakan zavallı adamın bu soruyu neden sormuş olabileceğimi anlamadığı belliydi. Tereddütle cevap verip vermemekte kararsız kalınca, avuçlarımı birbirine bastırıp parmaklarımı düzleştirdim yalvarır gibi. “Lütfen, gerçekten çok önemli benim için.” Evlilik yüzüğüme bir saniyelik bakıp önündeki listeye dönünce sevinçle ekledim. “Can Bilgen.” Başını sallayıp kontrol etti.
-Can Bey adına 2 kişilik rezervasyon görünüyor. 3 ile 6 saatleri arasına.” Ellerim yavaşça aşağı düşerken, görebilirmiş gibi elindeki sekreter dosyasına bakmaya çalıştım.
-Emin misiniz?” Dudaklarını birbirine bastırıp sadece başıyla onaylamıştı. “Peki, teşekkür ederim iyi günler.”
-İyi günler efendim.” İçeri giren yeni bir grupla ilgilenmek için uzaklaşırken, bulunduğum yerden görebilirmiş gibi Can’ın masasına doğru baktım.
Bana yalan söylemişti.
***
Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için, INSTAGRAM; tutkudevran
Can neden yalan söyledi sizce?
Evran neden apar topar gitmiş olabilir?
Lavin’in hamlesi ne olacak?
Çizgi-Kami: redndyellow Dreame: redndyellow
Pusulada görüşeliiiim. Hepinizi öpüyorum.
Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️ |
0% |