Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@redndyellow

 

 

İşte başlıyoruzz :))

 

 

 

 

 

 

 

 

•Başladığınız tarihi/saati/emojinizi buraya koyun. ✔️ 🔥 01.07.2020

 

 

•Karakterlerin başka karakterlere benzemeyeceğini ve onların her özelliğini yargılamak zorunda olmadığınızı, dilediğiniz zaman rahatsız etmeden hikayeden çıkıp, okumayı bırakabileceğinizi bilin. ✔️

 

 

•🌟 lamayı, yorum yapmayı unutmayın.

 

•Heyecanlıyım. Keyifli okumalar. 🔥

 

 

 

3.GÖZ

 

Reva, doruklarda süren bir haz yüzünden nefes nefese kalan gencin kucağından kalktı ve komidinin üzerindeki sigarayı iki parmağı arasına sıkıştırdı. Üstünü giymeye bile gerek duymadan çıplak ve yorgun vücudunu barın karanlık arka sokağını gören camın yanındaki berjerin üzerine atmıştı.

 

-Bu harikaydı." Dedi Emre, orgazmın beyin dağıtan etkisini üzerinden atıp yatakta doğrulmayı becerebildiğinde. Parlayan masmavi gözleri hayranlıkla Reva'yı buldu. Dövmelerle kaplı bembeyaz teni o kadar güzeldi ki, ona doymak hiçbir zaman mümkün olmuyordu.

 

Ona aşık olmamak, imkansızdı.

 

-Biliyorum." Verdiği umursamaz ve özgüvenli cevap bile çok tahrik ediciydi. Kendinden emin hali, yataktaki kontrolü, vahşi tavırları... Bir kadının olabileceği en çekici, en sert ve erişilemez versiyonuydu.

 

Emre bugüne kadar çok ilgi gösterdiği ve sadık kaldığı sürece istediğini alamadığı hiçbir kadınla karşılaşmamıştı. Babasının oldukça varlıklı oluşu, kadınları etkilemesini bir parça kolaylamış, dikkat çekici görüntüsü de bir mıknatıs gibi dişileri etrafına çekmesini sağlamıştı. Ona kalırsa ilgi ve sevgi gösterildiğinde -sahte ya da değil- buna düşmeyecek kadın yoktu.

 

Reva'ya kadar. Öyle bir insandı ki, Emre ne yaparsa yapsın ondan en ufak bir sevgi görememişti. Başlarda bunu umursamasa da artık canı yanıyordu. Umutsuzca ondan sevgi dilenmeyi bıraksa da, başka biriyle de yapamıyordu çünkü herkeste Reva'yı arıyordu ve maalesef dünyadaki eşi benzeri bulunmaz tek kadındı.

 

Annesi, annesi bile onu aldatan babasını en ufak ilgi gösterişinde her seferinde affediyor, bazı şeyleri ailesi için sineye çekiyordu. Ama Reva... O başkaydı. Bambaşka.

 

-Çok güzelsin." Diye ağzından kaçırdığı cümle, Reva'nın sigarayı gereğinden fazla ciğerlerinde tutmasına neden oldu. Cümle beklemediği anda geldiği için. "O kadar kusursuz görünüyorsun ki..." dudağının bir kenarını kıvırmakla yetindi kız, gece karasına boyadığı saçları çıplak göğüslerini kapatıyor, bacaklarını üst üste atmış olması da özel bölgesini gizleyerek tablolara konu olacak bir şölen sunuyordu. Bir tanrıça gibi görünüyordu.

 

Acımasız, kuvvetli ve bir o kadar da kusursuz.

 

İşin aslı, kitaplarda ve dizilerde gösterilen, saf kızların peşinde koşan aşık playboyların hepsi, gerçek hayatta Reva Devran'ın peşinde koşuyordu. Hem de salyalarını akıtarak. Çünkü gerçek hayatta her oyuncu erkek, böyle güçlü bir kadını zapteden kişi olmak, baskınlık kurmak isterdi. Daldaki o cezbedici olgun elmayı arzulardı, erişilebilir ve ham olanı değil.

 

Emre de o playbolardan biriydi işte, bir zamanlar aynı anda dört tane sevgilisi olan bir çocuk, Reva'ya kapılmış ona aşık olmuş hayatına sadece onu koymuştu. Ama bunu söylemeye cesareti yoktu çünkü Reva'yı tamamen kaybedeceğini biliyordu.

 

Reva Devran, birini sevmeyi reddediyordu çünkü.

 

Sekste iyi olmasa Reva asla onunla olmazdı. Tek bağlılıkları buydu ve buna da bir bağlılık denemezdi. Çünkü o gel dediğinde geliyor git dediğinde gidiyordu. Bu gururunu kırsa da kız en başından bunu açıkça belirtmişti.

 

-Üstünü giysen iyi olur." Dedi sigarasından bir nefes daha almadan hemen önce. "İşlerim var." Emre, bir şey söylemeden başını salladığında onun bozulduğunu görüyordu kız. Aslında üzüldüğünü söylemeyi de isterdi ama umrunda değildi. Herkes gibi Emre de günahkardı.

 

Evet kız, onun canını yakıyordu ama o da aynı şekilde birçok kızın canını yakmıştı. Şimdi ona üzülüp duymak istediği şeyleri söylemeyecek, boş vaatler vermeyecekti Reva. Çünkü pişmanlık hissetmiyordu.

 

-Yarın başka yerde görüşebilir miyiz?" Emre, bu soruyu sorarken boxerını giymiş, pantolonuna doğru uzatmıştı elini. Reva, neden gibisinden başını sağa sola sallayıp sigara dumanını ağır ağır havanın kollarına bırakırken çekinerek sordu delikanlı. "Seni yemeğe çıkarsam?" Daha sorduğu anda zehir yeşili gözlerde gördüğü reddetmeye hazır ifade yüzünden buruk bir şekilde bakışlarını kaçırdı. "Ya da boşver. Saçma bir fikirdi."

 

Tişörtünü üzerine geçirirken bitirdiği sigaranın izmaritini kül tablasının içine iyice bastırdı ve başını salladı Reva.

 

-Evet, dedi dümdüz bir ses tonuyla, evet öyleydi." Emre, yatakta oturmuş ayakkabılarını giydiği esnada kendi iç çamaşırlarını giymiş onun yanına gitmişti, genç adamın omzuna dokunarak kendisine bakmasını sağladığında, tüm dürüstlüğüyle konuştu. "Hayatına bak, Emre. Ben masal yaşayacağın türden bir kız değilim." Dobralığı hatta o dobralığın üst boyutları ne kadar canını yaksa da, ümit vermemesi daha iyiydi belki de.

 

Çünkü hiç vermediği halde bu kadar ümitleniyorsa yemek teklifini kabul etse ne kadar sevineceğini düşünmeden edemedi Emre. Yine de yerinden ani bir kararla kalkıp kızla yüz yüze geldi.

 

-Neden? Neden sevmek fikri seni korkutuyor ki Reva?" Reva, onun omzuna koyduğu elini yavaşça çekip bomboş gözlerle baktı Emre'nin mavilerine. Onun sinirlenmeye başladığını görüyordu, bu yüzden kendi kaşları da çatılmaya başladı. "Bana güvenmiyor musun? Seni üzerim diye mi böylesin? Alt tarafı bir yemek. Ne vardı bunda?"

 

-Beni izin vermediğim sürece üzemezsin Emre." Dedi kesin bir ses tonuyla. "Tepkin bile yemeğin senin için önemini gösteriyor, kabul etmemem iyi oldu. Şuan bu konuyu konuşmanın da iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum ayrıca." Arkasını döndüğü anda sesini yükseltti delikanlı.

 

-Kaç tabii!" Reva'nın adımları durmuştu. "Kaç! Hayatın boyunca kaçacaksın. Aşktan, sevgiden hep uzağa kaçacaksın. Sonra? Ne geçecek ki eline? Ne olac..."

 

-Def ol. Çık dışarı." Aniden arkasını dönüp yüzüne tokat gibi çarpan kelimelere kızın gözlerindeki ateş eşlik ediyordu.

 

-Ne?" Emre, fazla ileri gittiğini o anda anladı. Hislerini zapt etmek zorlaşmıştı. Ses tonu daha deminki yükselişin ardından eski haline dönmüştü. "Reva ben..."

 

-Evet sen! Sen, benimle bu şekilde konuşamazsın. Kimse konuşamaz. Hayatım ve ihtiyaçlarım üzerine konuşabileceğini sana düşündüren ne? ÇIK DEDİM!" Emre başka bir şey söylese de anlamı olmayacağını anlayarak telefonuyla araba anahtarını alıp oradan uzaklaşırken, kapanan kapıyla birlikte çatılı kaşları yavaşça düzeldi Reva'nın.

 

Hep kadınlara laf edilirdi, aşka muhtaç görünen hep kadınlardı genelde ama erkeklerin neyi vardı? Neden bir şeyi kontrol altında tutup, elde edemediklerinde bu kadar çirkinleşiyorlardı?

 

Evet Reva sevgi, aşk ya da bu zırvalıkları istemiyordu. Ne vardı yani?

 

Çünkü duyguların insanı zayıflattığını daha küçücükken tatmıştı, eğer annesini o kadar önemsemese, kadın ona bir sokak hayvanı kadar bile değer vermezken onun peşinden gitmese, tecavüze de uğramazdı.

 

Sadece bir sevgi. Anne sevgisi bile onun hayatını tepetaklak ettiren bir domino etkisi yaratmıştı.

 

Oysa şimdi Reva neden bir sevgiye muhtaç olsundu ki? Acar Devran mükemmel bir babaydı ama o bile kıskançlığı ve bazen kontrolcülüğüyle karşısındaki insanı hakimiyetine almak istiyordu. Ailesindeki her erkek, Rüzgar hariç her erkek hatta bazen o bile, üst seviye bir koruma içgüdüsüyle yaklaşıyordu sevdiklerine. Sanki sevdikleri kendini koruyamazmış gibi.

 

Reva, kendi korumasını, kendi krallığını istiyordu birinin gölgesine sığınmayı değil. Bu yüzden onun hayatında ne Emre'nin ilgisine ne de birinin aşkına ihtiyacı vardı. Kendine yetiyordu ve şimdi herkes ona imrenerek bakıyorsa bunun tek bir nedeni vardı.

 

Sahip olduğu güç.

 

Başta birsürü insanın "mükemmel bir aile tarafından evlatlık edinen zavallı, muhtemelen zamanında yoksul olan kız" diyerek baktığı prestijini kendi tırnaklarıyla, emekleriyle "Türkiye'nin en iyi gece kulübünü işleten tek kadın" olarak biçimlendirmişti.

 

O Reva Devrandı ve son zamanlarda canını sıkan haberlerden birinin başrolünün sebep olduğu olay yüzünden çalan kapıya, üzerine büstiyerini geçirir geçirmez bağırdı.

 

-GEL!" Burası barın üst katındaki odaydı ve çok geç çalıştığı zamanlar Reva burada uyurdu. Ya da biriyle eğlenceli zaman geçirmek istediğinde... İçeri güvenlik görevlilerinden biri girdiğinde, komidinin üstündeki küpeyi kulağına takmakla meşguldü. "Söyleyin, Şahin Bey."

 

-Reva Hanım, arkadaşınızı biri zorla arabaya bindirdi ama yetişemedik." Reva, tam arkadaşının kim olduğunu soracaktı ki, aklına Emre gelince ifadesi düz bir hal aldı. "Ama arabanın sahibini tanıyoruz." Komidini açıp içindeki silahını beline yerleştirirken, tüm ciddiyetiyle sordu.

 

-Kimmiş?" Meraklı sesine rağmen yüzünden bir duygu okumak imkansızdı. Telefonunu ufak çantasının içine atıp, köşedeki masculen ceketini üzerine geçirirken öylesine sorar gibi konuşmuştu.

 

-Dün gelen misafir. Kuzey Karayev."

 

 

•••

 

Pusula dövmesinin olduğu elinin uzun parmakları büyük cam masasının üzerinde ritmik bir şekilde kıpırdıyordu. Birkaç dakika önce aldığı mesaj sinirlerini zıplatmıştı çünkü görünüşe göre Emre denen herif, işkenceye rağmen Reva'ya dair hiçbir şeyi anlatmamıştı adamlarına. Çalan telefonunu açtığı an şirketin en alt katında girişte bulunan kadının telaşlı sesini duydu.

 

-Efendim Reva Devran geldi, müsait olmadığınız söyledim ama dinlemedi. Güvenliği çağırmamı ister misiniz?" Kuzey'in, istemsizce gözleri kısıldı.

 

Şirket basmak ha?

 

-Gerek yok. Gelsin." Telefonu başka bir şey demeden şok olan kadının yüzüne kapatırken, onu ayağına getirmiş olmasına ayrı sevinmişti. Çünkü böylece dünkü ziyaretin karşılığını almış, eşitlenmişlerdi. "Üç, iki..." Kapısı ardına kadar, çalınmadan açılınca, ukalaca gülmemek için kendini zor tuttu Kuzey. Reva'nın çatılı kaşları ve alev alev yanan yeşilleri keyfini yerine getirmişti bile! "Reva Devran!" Dedi sahte şaşkınlık dolu bir sesle. "Ziyaretinizi neye borçluyum?"

 

-Yaptığının bedelini ödeyeceksin!" Sesi koridora kadar giderken Kuzey'in bir an için aldığı zevkten dolayı gevşer gibi olan yüzü, aniden ciddileşti. Kimse, dünya üzerinde hiçkimse onu tehdit edemezdi.

 

Deri siyah koltuğundan kalkar kalkmaz, yaşlı asistanı Nevhir Hanım kapıda göründü.

 

-Efendim çok özür dilerim, hanımefendi dinlemedi." Kuzey, sorun olmadığını gösterircesine başını sallarken, kadın gitmesi gerektiğini anlamış geri adım atmıştı.

 

-Sorun değil, bize iki sade kahve yollayın, Nevhir Hanım." Kapıyı kapatırken, kadın istediğini getirmek üzere uzaklaşmıştı bile. Kızın, kahvesini nasıl içtiğini doğru tahmin etmişti.

 

Reva ise sinirli bir şekilde topuklularını adamın masasına yönlendirdi ve hiç beklemediği bir şeyi yaptı.

 

Kuzey'in koltuğuna oturdu. Patronmuş gibi.

 

O anda ayakları yere çakılmış gibi duran adamı çok sinirlendirdiğini görebiliyordu.

 

-Emre'nin nerede olduğunu söylüyorsun." Dedi buyurgan bir edayla, dirseklerini koltuğun kol kısımlarına rahatça yaslamış çenesini dikleştirmişti.

 

Ne kadar seksi görünürse görünsün, çok saygısızdı ve Kuzey saygısız kadınlardan nefret ederdi. Bu yüzden buz gibi bir sesle konuştu. O esnada Reva'ya doğru yürüyordu.

 

-Kimden bahsettiğini bilmiyorum. Ama o şımarık kıçın koltuktan kalkmazsa..." koltunun baş kısmına elini bastırarak geriye doğru hafifçe yatmasını sağladı ve saniye saniye kızın yüzüne eğildi. Gözlerini bir an bile kırpmamıştı. İkisi de. "Bahsettiğin ismi yok edeceğime emin ol."

 

Tehdide hiç aldırmamış görünen Reva, mümkünmüş gibi daha da yayıldı yerinde ve belini dikleştirip kafasını iyice yukarı kaldırdı. Artık Kuzeyle ikisi burun burunalardı.

 

-Şımarık mı? Ben mi şımarığım?" Emre'yi öldürme tehditine değil de buna takılması Kuzey'i şaşırtsa da yüzündeki ifadeyi zerre bozmadı. "Bunu babasının şirketini yöneten ve benim bizzat yönettiğim kulübü öylesine isteyen kişi mi söylüyor?" İşaret parmağının tırnağını Kuzey'in boynundan, kolları kasıldığı için dar duran beyaz gömleğin birkaç düğmesinin açıkta bıraktığı göğsüne doğru ağır ağır sürttü. "Sözlerin nasıl kıymetli (!) bilemezsin."

 

Kuzey yüzünü kıza iyice yaklaştırırken, nefesi Reva'nın iri dudaklarına çarpıyordu.

 

-O kulüp benimle hak ettiğini bulacak. İstememden daha doğal ne olabilir?" Cümlesi apaçık kışkırtmak için kurulmuştu. Zaten Reva'nın dudaklarını birbirine bastırmasından da bunu anlıyordu. Yerinden aniden kalkıp, arkasına doğru vurduğu tekmeyle tekerlekli koltuğun gerilemesini sağladı ve Kuzey'in göğsüne işaret parmağını bastırdı.

 

-O kulübü sana vermiyorum. Ama sen şimdi bana arkadaşımın yerini söylüyorsun." Aniden aklına gelen fikirle gözleri parlayan adam, bir elini masaya diğer elini de Reva'nın yanına koyarak kızı masayla kendisi arasına aldı.

 

Saçlarını tam tepesinde toplamış, kollarındaki dövmeler ve giyimiyle oldukça seksi ama bir o kadar sıkıcı iş dünyasına uzak dururken, masculen ceketi, dudaklarındaki kan kırmızı ruj ve kırmızı tırnaklarıyla bir o kadar klas görünmüştü. Göz makyajına ya da sürdüğü rimele ihtiyacı bile yoktu, yemyeşil gözleri o kadar çekiciydi ki bir adamı mahvedebilirdi.

 

Kuzey, onun bu kusursuz görüntüsüne sadece sinir olarak dudak kıvırdı.

 

-Sana arkadaşının yerini bir şartla söylerim." Reva tam kulübü vermeyeceğini söyleyecekti ki kızı yanılttı. "İddiayı kazanırsan." Kazanma kelimesi onun gözüne şimdiden kolay gözükürken, kirpiklerini kırpıştırıp kollarını göğsünde kavuşturdu.

 

-Basit. Ne yapacağımızı söyle." Kuzey, bu kendinden emin cevaba karşı tek kaşını kaldırdı ve onun kulağına doğru eğilip fısıldar gibi konuştu. Kalın sesi fısıltı haline bürününce o kadar etkileyiciydi ki, boynuna çarpan nefesi Reva'yı az biraz tahrik etmişti.

 

Çekici bir adamdı. Yanlış.

 

Çok ama çok çekici, yakışıklı bir adamdı. Aslında bu kadar sinir bozucu olmasa ve kulübü istemese Reva onunla yatakta çok güzel zaman geçirebilirdi ama ne yazık ki ikisi de onda mevcuttu.

 

-Ne yapacağımızdan çok..." cümle ister istemez kulağa erotik gelirken boynundaki tüyler biraz dikeldi. "Şartları konuşmak isterim." Reva, onun boynuna sokulmasının iyi bir fikir olmadığı kanısına varırken -düşmanla seks iyi sonuç verecek türden değildi- elini Kuzey'in yanağına koyup başını çevirmesini sağladı ve yeniden burun buruna geldiler.

 

-Ne şartı?" Diye sordu buzlar kraliçesi ses tonuyla.

 

-Sen kazanırsan, Emre'nin yerini söyleyeceğim. Arkadaşını bir daha rahatsız etmek zorunda kalmam." Cümle tamamen olumlu şeyler içeriyordu bu yüzden bir sonrakinin olumsuz olacağını anlamak zor olmadı Reva için. Nitekim haklı da çıktı. "Ama ben kazanırsam..." siyaha çalan gece rengi gözleri yavaşça gözleriyle aynı renkteki saçlara kaydı Kuzey'in. Kelimeleri Reva'nın dudaklarına sıcaklığıyla çarparken tamamladı cümlesini. "Sarışınlığa dönme vakti, Reva Devran."

 

 

 

 

 

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

 

 

 

*O zaman başlayalım. 🔥

 

 

 

*Kuzey&Reva.

 

 

*Bu hikayeyi uzun tutmayı düşünmüyorum ama belli olmaz.

 

 

 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,

INSTAGRAM; tutkudevran

(Wattpad Kullanıcı adınızı yazın, fake hesapları söylemeden kabul etmiyorum.)

 

 

 

 

 

 

 

Kendinize çook çok iyi bakın, aşkla kalın. Bana panoma iyi dilekleriniz ya da sohbet için yazabilirsiniz. Sevmiyorsanız okumayı bırakın. Çünkü Reva değişmeyecek, Kuzey de öyle. Yani Reva'nın hareketlerine, kıyafetlerine, güçlü olmasına, bazen o hayran olduğunu playboy erkek karakterlerine benzemesine, Kuzey'in güç takıntısına sinir olduysanız okumayın. Unutmadaaaan, bolca çokça,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Loading...
0%