Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@redndyellow

 

 

3.GÖZ

 

Kuzey, Reva'nın arkasından, kulağına doğru eğildi.

 

Ormandalardı.

 

Kahrolası onu bir ormana getirmişti. Reva'nın ormanlık alanlarla arası hiç iyi değildi. Ensesinden soğuk terler boşalmaya başlamıştı. En son böyle bir yerde olduğu zaman, yıllar önce, çalılıklar etine batarken...

 

-Gidelim mi?" Kuzey'in fısıltısıyla tenini yalayan soğuk ürperti var olduğunu bilmediği minicik şeftali tüylerini bile ayaklandırmıştı. Buz gibi olan ifadesini korudu ve emin bir sesle konuştu.

 

-Gidelim."

 

Kuzey, bir yandan yürümeye başlayıp bir yandan kıstığı gözleriyle etrafı incelerken gözleri Reva'ya doğru kayıyordu. Onu hiç tanımıyordu bile ama duruşu o kadar gergindi ki ormanı sevmediği çok belliydi.

 

-Ne o? Korktun mu ormandan? Yoksa ormanlar ve silah işleri sana göre değil mi?" Reva, onu rahatsız eden kısmen silik anılardan sıyrılırken kafasını sağa sola salladı ve genç adamın verdiği silahı tutuşunu sıkılaştırdı. Onu çaktırmamaya çalışarak soruşturduğunu biliyordu, bu yüzden oldukça sabit tuttu ifadesini Reva. Hatta biraz alaycılık ekledi.

 

-Kulüp işletiyorum. Silah kullanmayı bilmiyor olma ihtimalim var mı sence?" Cevabı çok normaldi, öyle ki Savaş Devran'ın birkaç olayda namını duymasa silah kullanmayı öylesine öğrendiğine inanacaktı. Yine de inanmış gibi davranırken, umuyordu ki Emre bu sırada işkenceye karşılık bir şeyler söylemeye karar verirdi, Reva meraksız ama sorgulayıcı bir şekilde söylendi. "Biz neden koskoca ormanda bir adamın peşine düşüyoruz peki?" Delikanlı, sırtını ağacın birine yaslarken, kollarını göğsünde kavuşturdu. Kızın zehir yeşilleri yine istemsizce adamın elindeki o pusulaya kaymıştı yine.

 

-Çünkü çok büyük uyuşturucu ticareti yapan bir adamla karşı karşıyasın." Reva'nın kaşları hızla çatıldı, kimseyi yargılayacak değildi ama en son biri kulübün tuvaletinde aşırı doz yüzünden hastaneye götürüldüğü için sinirlenmeden edemedi.

 

-Yalnızca kendine ait olmayan şeyleri ısrarla isteyen biri değilsin yani? Gencecik insanları zehirleme gibi bir yeteneğin de var. Etkileyici." Dallardan ses çıkınca etrafı kolaçan etti bir an ama Kuzey'e çevirdi başını. "Sanırım, ıslandım." Onun bu alaycı ve arsız cevabına göz deviren genç adam, kızın gözündeki imajını önemseyecek değildi ama kendini savunmadan da duramadı.

 

-Eğer uyuşturucu gibi bir zehiri kullanarak kontrolü kaybetmeyi ve aciz olmayı kendileri kabulleniyorlarsa, bence bu en iyisi. Güçsüz insanların ölmesini umursayacak değilim. Ben kimseyi alması için zorlamıyorum." Reva, onun bu acımasız tavrına karşı tek kaşını kaldırdı. Savaş Devran bile karanlık adam olsa da, uyuşturucu gibi bir şeyi asla onaylamıyordu ve Reva da ona katılıyordu. Şimdi Kuzey'in bu tuhaf cevabı aslında ürkütücüydü ama Reva ürpermemişti, sadece fazla acımasız bulmuştu.

 

-Yani senin sattığın uyuşturucuyu kullananlar zaten iradesi zayıf insanlar diye ölmeyi hak ediyor öyle mi? Vay, müşterilerini pek sevmiyorsun sanırım." Kuzeyle tartışmasına o kadar odaklanmıştı ki, birkaç adım attıktan sonra yürümeyi bırakıp duraksadı ve silahı yavaşça indirdi.

 

-Kesinlikle, hak ettiklerini yaşıyorlar. Bu işi beş yıldır yapıyorum Reva ve biliyor musun, hayatım boyunca uyuşturucu kullanıp madde için delirmedim. Çünkü iradesi sağlam biriyim. Eğer onlar da güçlü olsa böyle yapardı. Ama paraları da gidiyor, sağlıkları da ve hepsi sadece bir anlık zevk için. Bu dünya aptal insanlarla dolu, onlardan kurtulmak uyuşturucuyla mümkünse bırakalım da kullansınlar."

 

Reva, kaşlarını kaldırmış onun cümlesini bitirmiş beklerken Kuzey bitirdiğini gösterir gibi elini kaldırıp "buyur konuş" der gibi bir hareket yaptığında dayanamayıp söylendi.

 

-Adamın biri bir kiloluk uyuşturucu ticaretine engel oldu diye de biz ormana geldik yani? Çünkü on genç, pardon on güçsüz kurtuldu.Bu kadar cimri misin?" Kuzey, onun asıl olayı anlamadığını gösterircesine hayal kırıklığıyla kafasını sağa sola salladı.

 

-Hayır. Bir gram olsa da aynısını yapardım. Çünkü kimse, ama kimse, beni çiğneyip geçemez." Reva, dudağının bir köşesini kıvırarak ona bir adım attı ve göğüsleri genç adamın göğsüne yaslandı.

 

-İzle de gör."

 

Kuzey'i beklemeden sola giden yola doğru yöneldi ve arkasına bile bakmadan söylendi. "Ben sola gidiyorum." İyi ki o da sağa gitmişti de yan yana olmayacaklardı. Anlattığı tüm o şeyler kızı sinirlendirmişti.

 

Ne yani, her güçsüz insan ölmeli miydi? Bu nasıl bencil, nasıl iğrenç bir düşünceydi?

 

Uyuşturucu işi hakkında bir şeyler yapmalıydı, Kuzey'den zerre kadar korkmuyordu.

 

Allah'tan başka korkusu yoktu. Hem zaten, en kötü ne yapabilirdi ki? Sadece egoist ve paranın her şeyi satın aldığını sanan biriydi büyük ihtimalle.

 

Ormanda dolanmak vücudunda bir terleme/titreme durumlarına sebep olsa da, o kötü anıyı zihninin gerilerine iteklemeyi başardı.

 

Bu biraz da Kuzey'e olan öfkesi ve işin sonunda galip olma, güçlü çıkma isteği sayesinde gerçekleşmişti.

 

On altı. Reva, ilk defa gerçek güçsüzlüğü tattığında on altı yaşındaydı.

 

Hayatınızda en güçsüz hissettiğiniz an neydi?

 

Kendinizi en değersiz hissettiğiniz an?

 

Reva, kendisine zorla dokunan insanlara hiçbir şey yapamayıp, onların zorla dokunduğu vücuduna karşı tepki olarak sadece boynundaki damarlar patlayana kadar bas bas bağırırken, onlar onu sıkı sıkı tuttuğu zaman çırpınırken, gözlerinden süzülen yaşlar şakaklarından saçlarına kayarken hissetmişti o güçsüzlüğü, hem de iliklerine kadar.

 

Herkes o "ilk anın" can nasıl yaktığını anlatırdı. Birçok kız bunu yüzünde gülümsemeyle anlatırdı hatta. Reva, bugüne kadar birçok kez seks yapmıştı, ama canını en çok yakan hep o andı.

 

Belki o şerefsizler birlikte olduğu adamlar kadar sert bile değildi ama Reva'nın küçük ve isteksiz oluşu, buna karşı koyamadığı gerçeği, güçsüzlüğü, hissettiği gereksiz derecede büyük utanç, on altı yaşında yaşanabilecek en kötü tecrübe o anıyı en kötüsü yapıyordu.

 

Reva, o günkü kadar ağlamamıştı hayatında hiçbir gün.

 

Reva, o günden sonra hiç utanmamıştı. Hem de hiçbir konuda.

 

Reva, o günden sonra bir daha hiç güçsüz olmamıştı.

 

Duraksayıp öylece bir çalılığa baktığını fark ettiğinde, yutkundu.

 

-Unuttun." Dedi sabit bir ses tonuyla. "İyisin, kızım. Göster şu ite gününü." Kafasını silkeledi ve yoluna devam etti. Dikkatini çeken ağaca doğru yürüyüp elini yavaşça sürttüğünde parmaklarına bulaşan kanı hafifçe yaydı. Kurumamıştı. Yeni olmalıydı. Belki de adam çoktan yaralanmıştı.

 

Toprağa karışan kanı görmek zordu ama ayak izlerini takip etmek çok da zor değildi. Buruşmuş dalları ve aynı zamanda da etrafı, her adımında dikkatle inceliyordu.

 

Duyduğu bir el silah sesiyle, yandaki ağacın kenarına sinmeye gerek bile duymadı. Silah sesi uzaktan geliyor gibiydi. Yine de sırf Kuzey'i yenmek için oraya doğru koşmaya başladı. Onu yenip, bu herifi yakalayıp Emre'yi kurtaracaktı. Aslında Emre umrunda değildi ama kendisi yüzünden onun işkence görmesine de göz yumamazdı Reva.

 

Ağaçların arasından geçip yuvarlak bir düzlüğe çıktığında, arkasına geçtiği adamın başına silahı yasladı. Kolundan damlayan kana bakılırsa bu oydu.

 

-Çök yere." Adam ellerini yavaşça havaya kaldırırken, bağırarak tekrarladı. "ÇÖK DEDİM!" Aynı anda kendi başında hissettiği baskıyla gözlerini devirdi. Gerçekten bu klişe anı yaşadığına inanamıyordu.

 

-Şşşş sakin ol yavrum. İndir bakiyim onu..." Reva, indirmemekte ısrarcı olunca silahı kızın başına doğru hafifçe itekledi. Ama bu esnada havada patlayan silah sesiyle, başındaki baskı çekildi ve Reva da önündeki adamın kaçmasını engellemek için boy avantajı sayesinde üstüne atladı.

 

Adam ondan kurtulmak için birkaç kez altında çırpınırken, kız başını kaldırmış ve görmek istemediği kişiyi görmüştü.

 

Kuzey'i.

 

Saniyeler içinde yanına yaklaştığında Reva gözlerini devirdi. Tam kazanacakken onun gelip bu kahramanlığı yapması sinirlerini bozarken, yerinden kalktı ve çırpınan adamın ensesine silahını sertçe geçirip bayılmasını sağladı.

 

-Berabere kaldık." Dedi öfkeyle solurken, Kuzey başını sallayıp konuşacaktı ki Reva arkasını dönüp yeri döve döve yürümeye başladığında şaşırmadan edemedi. Bu hatun gerçekten manyağın tekiydi.

 

-Bırakırdım?" Diye arabasıyla gelmesini teklif etti ama kız başını bile çevirmemişti. Yürümeye devam ederken bağırdı.

 

-İstemez. Ben böyle iyiyim!" Ormandan hoşlanmadığı belliydi ama yine de ormanda tek başına gitmek istiyordu. Gerçekten deliydi.

 

Üstelik Kuzey de çok sinirliydi çünkü biriyle berabere kalmak... Asla tatmin etmezdi, bu berabere durumu ikinci kez oluyordu hayatında ve Kuzey hep kazanmayı severdi.

 

Yanında duran Ercan ondan gelecek emiri beklerken, yüzünü Reva'nın gittiği yoldan çevirmeden konuştu.

 

-Takip edin, başına bir şey gelmesin." Eh, ona bir şey olması işine gelirdi ama bu şekilde değil. Kızın o türden bir felaketi yaşamasını istemezdi elbette. Büyük ihtimalle böyle bir kız bu olayı hayatı boyunca atlatamazdı. (Ah Kuzey, tahmin bile edemezsin...) Ercan kafa sallayıp gitmek üzereyken aklına gelen şeyle sordu.

 

-Emre? Emre'yi ne yapalım efendim?" Kuzey, sıkıntıyla alnını ovaladı. Aslında Emre'yi zaten sonsuza kadar tutacak değildi, amacı hem Reva'yı yenerek bir zevk almak hem de o sürede biraz daha işkenceyle herifi konuşturmaya çalışmaktı ama işler umduğu gibi gitmemişti.

 

-Bir şey anlattı mı?" Ercan, korkuyu iliklerine kadar hissederken başını sağa sola salladı. Ona olumsuz cevap vermeye çok korkuyordu ama Kuzey'in sinirlenmemesine bakılırsa zaten başka bir şey sinirlerini daha çok bozuyor olmalıydı.

 

Ercan'a yapması gerekenleri söyleyip Reva'yı güvenle gitmesi için takip etmesini emrederken, yanına gelen adam bir Kuzey'e bir de yerdeki haine baktı.

 

-Efendim, malı satamamış daha. N'apalım?" Kuzey, keyifli bir şekilde güldü.

 

-Uyanmasını bekleyin, konuşmak istedikleriyle konuşmasına izin verin. Diri diri yakın ve arkadaşlarına izletin." Cebindeki siyah güneş gözlüğünü çıkarıp yavaşça taktı. "Herkes beni çiğneyemeyeceğini öğrenecek." Onlardan uzaklaşırken mırıldandı. "Sen de küçük hanım."

 

 

 

•••

 

Genç adam, küçük odadaki duvarı aydınlattı ve hazırlattığı küçük mantar panodaki bilgileri gözden geçirdi. Revayla ilgili çıkmış bütün haberler, kulübün resimleri, tarihi, her şey burada yer alıyordu. Ama sadece onun "sözde" hobilerini, birkaç gereksiz bilgiyi öğrenmişti.

 

Emreyle sadece birkaç kez görüntülenmişti, çocuğun postu kalındı ama Kuzey'in umrunda değildi. Onun deviremeyeceği birisi değildi o ufaklık.

 

Onun derdi, Revaydı. Nasıl bir kızdı? Silah kullanıyordu, kulübü çok iyi işletiyordu, silah sesinin üstüne gidecek kadar korkusuzdu... Bilmediği o şeylerin çok kıymetli olduğunu seziyordu delikanlı.

 

Reva'yı merak ediyordu. Ve bu kulübü almak için çözmesi gereken asıl kilit bu kızdan başkası değildi.

 

-Efendim..." kapıyı tıklatarak başını uzatan Ercan'a baktı. Burası ofisinin arkasında ufak bir odaydı ve Kuzey ne zaman rakibini devirmek istese onun için pano hazırlatır iyice hamlelerini düşünürdü. Şimdi de o anlardan birindeydi ve bölünmek hoşuna gitmemişti. Bu yüzden kaşlarını çatarak adama döndü. "Reva Hanım geldi." Çatılı kaşlar yavaşça kıvrıldı ve şaşkınlık halini aldı.

 

-Tamam." Ceketini almadan öylece odadan çıkacakken, son anda Ercan'a döndü. "Ercan, söyleyin getirsinler." Adam onaylayarak hemen telefonuyla bir arama yaptığı esnada Kuzey odasına geçti ve arkası dönük kızı görünce duraksadı.

 

Reva, duyduğu adım sesleriyle deri koltuktan kalkıp arkasını döndü ve Kuzeyle yüz yüze gelmiş oldu.

 

Saçları, sarıydı.

 

Küllü bir açık kumral ve oldukça güzel...

 

Kuzey, anlamıyordu. İstemsizce birkaç kez gözlerini açıp kapatırken, Reva ağır adımlarla bir kedi misali sinsi sinsi yanına yaklaştı yeşillerini onun kahvelerinden bir an bile ayırmadan.

 

-Neden?" Ağzından ilk çıkan kelime bu olmuştu adamın. Kendini toparlarken yutkundu. "Kaybetmemiştin." Kız, onda bıraktığı etkiden memnun kalarak gülümsedi ve omuzlarını kaldırıp indirdi.

 

Kuzey'in sınırlarına girecek kadar yanaşmıştı ona. Başını, yukarı doğru kaldırıp yeşillerini kırpmadan zift rengi gözlere baktı.

 

-Kazanmamıştım da. Berabere, yüzde elli kaybetmek demek değil midir?" Kuzey, kalakaldı.

 

Bu birebir onun düşüncesiydi. Siktir! O hep böyle düşünürdü, o yüzden berabere lafına sevinen salaklara sinir olurdu. Berabere yüzde elli kaybetmek demekti.

 

Hem mağlup hem galip olmak önemsizdi.

 

Önemli olan sadece galip olmaktı.

 

Kapı çalmadan açılırken içeri Emre girdiğinde şaşırma sırası Revadaydı. Kuzey de onun gibi düşünüyordu demek...

 

Kulağına yavaşça eğilen genç, Reva'nın boynunu nefesiyle huylandırırken mırıldandı.

 

-Haklısın, berabere yüzde elli kaybetmektir."

 

Kız, dudağının bir köşesiyle beraber kaşını da kaldırıp tatlı ve aldatıcı bir tebessümle geri geri adımladı. Emre'nin kolunu tutup odadan çıkarken, Kuzey'i öylece arkasında bıraktı.

 

Kuzey, normal bir ifadeyle duruyordu ama içten içe hâlâ şaşkındı.

 

 

Reva'nın da onun gibi hem mağlup hem galip olmaya yetinmeyecek biri olduğunu öğrenmişti ve artık görüyordu ki bu savaşın tek bir kazananı olacaktı.

 

 

 

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

 

 

 

 

 

*Herkes kesin Reva kaybetti saçları sarıydı diyordu... Kaybetti diyemeyiz di mi... :)

 

 

*Kuzey'in sıradaki hamlesi ne olacak?

 

 

*Reva, uyuşturucu işine nasıl engel olabilir? (Bu meseleye hoş bakılmadığını biliyorum. Savaş karanlık birisi olmasına rağmen o bile bu işe karşı. Ama Kuzey böyle birisi. Okudukça çok iyi anlayacaksınız. Düşünce yapısı çok başka.)

 

 

*Umarım sevdiniz! Yıldızlamayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Kütüphanelerinize ekleyin!

 

 

 

 

 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,

INSTAGRAM: tutkudevran (watty kullanıcı adınızı mesajdan söylemeyi unutmayın.)

 

 

 

 

 

Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Unutmadaaan, bolca çokça,

 

 

 

 

 

 

Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Loading...
0%