Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.Bölüm

@redndyellow

3.GÖZ

 

Kulüpteki telaşın sebebini o anda içeri giren biri asla anlamaz, hatta birini durdurmaya çalışsa bile durduramazdı. Herkes Reva'nın yağdırdığı emirlerle bir yerlere koşturuyor, kız bir işin ucundan tutarken de başka bir sorun için onu çağırıyorlardı.

 

Sonunda, hazırlattığı içki miktarına uygun bardak sayısı da eksiksiz hallolunca, atıştırmalık şeylere bakmak için yürüyordu ki, içeri giren Emre'yi görünce yanındaki kıza mırıldandı.

 

-Sen kanepeleri hazırlamalarını söyle, geliyorum." Genç adam, yapılan tüm hazırlıklara göz gezdirirken ağır ağır adımlarla gelmişti kızın yanına. Yeşil gözlerde aşk görmek isterdi ama sadece yüzündeki yaralara karşı duyduğu bir acıma duygusu görüyordu. "Emre, daha iyi misin?" Eliyle yoklamak için yanağındaki koca şişliğe dokunduğu anda istemsizce geri çekildi delikanlı. "Acıyor hâlâ..."

 

-Biraz çok değil. Ama geçicek. Şuan eskisi gibi yakışıklı görünmüyorum." Şakayla karışık söylediği cümleye dudak kıvırdı Reva, ellerini arka ceplerine sokarken ona doğru bir adım atıp kaşlarını kaldırdı. Genç adamın kulağına doğru fısıldadı kimsenin duymayacağına emin olurken.

 

-Öyle deme, yara izleri ve darbeli yüzler beni azdırıyor biliyorsun." Emre'nin gülüşünü işittiğinde geri çekildi ve sevecen bir ses tonuyla sordu. "Senin ne işin var burada? Bir şey mi oldu?" Genç adamın yüzünde söyleyip söylememekte kararsız bir ifade olunca, kaşları yavaşça çatılmıştı.

 

-Reva...Ben o herife güvenmiyorum." Tam kimden bahsettiğini soracaktı ki ekledi Emre. "Kuzey'e. Reva, o adam sana çok zarar verebilir, ben seni yalnız bırakmak istemiyorum." Gözlerini abartıyla devirdi kız.

 

-Sana verdiğinden daha büyük bir zarar veremez Emre. Hem sağ ol ama ben kendimi çok iyi korurum, merak etme sen." Eliyle içini rahatlatmak ister gibi onun kolunu sıvazlayıp arkasını döneceği anda, kızın dirseğini hızla tuttu Emre.

 

-Reva anlamıyorsun, o psikopat herif bütün işkenceyi senin hakkında bir şey öğrenmek için yaptı. Sırf sana dair, sana karşı kullanacağı bir şey öğrenmek için..." sesindeki endişeyi görmezden geldi Reva.

 

-Anlattın mı?" Onun mavi gözlerinden cevabını aldığı anda devam etti. "Güzel, başaramamış o zaman. Sen de çeneni kapalı tutsan iyi olur. Hem sen hayatına bak, ben kendime yetebilirim." Kolunu hırsla kendine doğru çekip Emre'den uzaklaşırken genç adam huzursuz bir nefes aldı.

 

Biliyordu, yanlışlıkla öğrendiği, istemeden kulak misafiri olduğu "tecavüz" olayını bilmesi hala kızı çok rahatsız ediyordu. Aslında o da öğrenmek istememişti, sadece Rüzgar onu odasına çıkarırken ikisini takip etmiş ve konuşmalarını duymuştu.

 

Kuzey'e anlatmazdı. Ne kadar işkence çekerse çeksin, çünkü anlatırsa biliyordu ki Reva'yı kaybederdi.

 

Onu hiç kazanmamıştı belki ama hayatında olması bile çok büyük bir anlam taşıyordu.

 

Emre, bunu kaybetmeyi göze alamazdı.

 

 

•••

 

Reva, üzerindeki straplez mayoyu çekiştirerek düzeltti ve fışkıran göğüslerini bir nebze kapattı. Göğüsleri o kadar büyük değildi ama kostümler öyle destekli yapılmıştı ki, sanki estetik olmuş gibi yapay ve gösterişli görünüyordu. Sütyen takmayı bile sevmeyen bir kız için fazla rahatsız ediciydi. Peruğu iyice başına yerleştirirken, siyah saçlarını biraz özlediğini fark etti. O lanet herifle berabere kalması yüzünden saçlarını yine eski haline getirmişti ve hâlâ çok garip geliyordu.

 

Önden çıkan ufak bir sarı tutamı yavaşça peruğun altına ittirirken, bir an eski günlere gider gibi oldu. Aynanın karşısında lisenin ilk günü için hazırlandığı zamana...

 

Sarı saçlarını taramış, sarhoş annesinin yıllar önce takmayı bıraktığı küpelerini kullanmak için izin koparabilmişti. Arkadaşının doğum gününde kendisine aldığı ufak nemlendiriciyi hem dudaklarına hem yanaklarına dağıtmıştı. Gözleri çok tecrübesiz her çocuğunki gibi ışıl ışıldı.

 

Sarı saçlarından bu yüzden nefret etmişti.

 

Çünkü onunla olan son anısı güzel değildi ve o anıdan sonra hayatta kalması Rüzgar sayesinde olmuştu. Rüzgar ona bir aile vermişti, yaşamak için bolca neden, en önemlisi bir omuz... O yüzden yeni Reva'nın saçlarını, o siyaha boyamıştı ilk.

 

Elindeki ultra pahalı rujun kapağını o mıknatıs sesi eşliğinde kapatırken, dudağının bir kenarını kıvırdı istemsizce. O zamanlar ufacık bir nemlendiriciyi çocuksu hevesle sürerken, şimdi bu ruju, kendisine ne kadar kusursuz olduğunu bir kez daha hatırlattığı için sürüyordu. Bordonun bu tonu, üstü oldukça sivri ve üstü Rihanna'nınkini andıran dudak hatlarını oldukça çekici gösteriyordu. Eline aldığı siyah maskeyi yavaşça başına geçirirken, yanına gelen Cemre elindeki simli kremi bacaklarına yedirmeye başlamıştı.

 

-Kuzey Karayev gelmiş." Diyerek bir muhabbet başlatmaya çalıştı ama Reva ona cevap vermek yerine, file çorabının üzerine hoş topuklu çizmeleri geçirirken sessiz kalmıştı. "Geçen sene gelmemişti."

 

-Çağırmamıştık. Davetli listesine ben ekledim. Beş dakikaya hazır ol." Cemre çaktırmadan dudak kıvırırken baş salladı ama kız yanından uzaklaşınca gülümsemeden edemedi. Çünkü Kuzey'i tanımasa bile hakkındaki çoğu duyumdan haberdardı ve nedense Revayla kapışmalarını izlemek çok keyifli olacak gibi geliyordu.

 

Reva, koridoru geçip bara geldiğinde içeride göz gezdirdi ve çoğu davetlinin geldiğini gördü. Bugün özel bir gündü.

 

Senede birkaç kez, bu özel partileri verdiriyordu. Buradaki birçok davetli, şirketleri adına önemli olabilecek insanlardı ve Reva, onlara özel bir hizmet sundurarak mekanı sadece onlar için kapattırıyordu.

 

Bu gece birçok genç dansçı harçlığının kat ve kat fazlasını tek seferde kazanacaktı, temas yasak olduğu için hepsi sadece dans edip gece sonunda güvenlice evlerine bırakılacaktı.

 

Yüksek bacaklı yuvarlak masaların arasından geçerken başını yavaşça çevirdiği an mekana giren genç adamı gördü.

 

Yine simsiyah giyinmişti, vücudu o kadar iriydi ki bu karanlık ortamda, siyah giyinmişken bile çok dikkat çekiyordu. Üzerindeki tek ışıltı bileğindeki demir rengindeki pahalı saatti.

 

Reva yavaşça merdivenleri çıkıp direklerden birinin yanına geçtiği anda on iki dansçı tamamlanmıştı. Çalan şarkının başlangıcında birkaçı sadece direğin etrafında daire çizerken, Reva, iki eliyle direğe sarılarak çevik bir şekilde hızlı bir dönüş yaptı.

 

İlgili gözleri üzerinde hissederken, aldığı dersler sayesinde kasları güçlenen bacakları direğe sarılıyken başını geriye doğru yatırdı ve Kuzeyle, yani tam karşısında locadaki geniş koltukta yayılmış tek başına oturan adamla, göz göze geldi. Neyse ki gözlerinde mavi bir lens vardı da o, yeşilleriyle kendini açık etmemişti.

 

Pozisyonunu düzeltirken, bu sefer yüzü kalabalığa dönük bir şekilde sardı bacaklarını arkaya doğru ve sağ eliyle direğe sıkıca tutundu. Beğeni dolu sesler kulağına uğultu gibi geliyordu.

 

Elbette beğeneceklerdi, o Revaydı. Onun dünya üzerinde isteyip yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Aslında kimsenin yoktu, herkese belli bir ömür biçilmişti ve şekillenmesi için ellerine bırakılmıştı. Reva, herkesin yapabildiğini yapmaya kesin gözüyle bakarken, kimsenin yapamadığına meydan okuma gözüyle bakıp onu başarıyordu. Şimdi oradaki dansçılardan daha iyi olma nedeni buydu.

 

Dansçılar eğitimliydi, bu iş onların mesleğiydi, beğeni çok umurlarında değildi çünkü hocalarının hiçbiri o anda orada bulunmuyordu. Oysa Reva'da tutku vardı, hareketlerinde, insanı büyülüyen bir yavaşlık ve beklenmedik şeyler barınıyordu.

 

Direğin önünde yavaşça çömelirken ellerini bacaklarından göğüslerine doğru tahrik edercesine gezdirip boynunu geriye yatırıp hafifçe çevirdi. Yerinden yavaşça kalkıp direğe tek eliyle tutunurken, tek bacağını kırıp bütün ağırlığını bir bacağının üzerine verdi ve etrafında hızla dönerek direğe aniden sarılıp baş aşağı sarkarak bacaklarını yukarıda iki yana doğru açtı. Çevik bir hamleyle direğin etrafında birkaç kez dönerken bacaklarını yavaşça aşağı indirdi.

 

Çalan şarkıya kendini kaptırırken gözlerini kapatıp sadece hareketlerine odaklandı. O an sanki provalardan birinde gibiydi, sadece müziği duyuyordu. Kendini dinliyordu, dans ediyordu, direğe tutunuyordu... Bir ipin üzerinde yürüyen cambaz kadar alışmış ve özgüvenliydi.

 

Ellerini direğe dolayarak tepeye doğru çıktı, çıktı, çıktı...

 

Müziğin son anında kendini aşağı doğru hızla bırakırken, başını da geriye doğru, sırtını yay gibi eğdiği şekilde yatırdı. Dişlerini elindeki siyah eldivenin işaret parmağına geçirip saten dokuyu yavaşça teninden sıyırırken, gözleri, siyaha çalan gözlerdeydi.

 

Dişlerinde takılı kalan eldiveni çıplak kalan eliyle tutup geriye doğru fırlattı ve birkaç saniye sonra ayakları zemine basmıştı. Topukluları üzerinde kararlı adımlarla ilerlerken Kuzey'in yanına doğru gidiyordu ve adam gözlerini ondan ayırmadığı için gidişi tesadüf olmadı.

 

Birkaç müşteri sıradaki gösteriyi izlemeye çoktan hazırken, Kuzey yanına gelen gizemli kadını tepeden tırnağa incelemek gibi zavallılık yapmadı, aksine sadece onun mavi gözlerine bakıyordu o anda.

 

Dansı, aşırı seksiydi. Oradaki birçok adamı etkilemekten beter ettiğine ve alkolün de etkisiyle hormonlarının tavan yaptığına emindi ama kendisi son derece ayık, iradeliydi.

 

Bu yüzden Reva, onun önüne kadar gelip arkasını döndüğünde sadece meraklı bakışlarla izledi onu. Kız yavaşça kalçalarını kıvırıp gittikçe yere doğru çömelirken, tam hizzasına geldiği anda koltukta öne doğru kaydı Kuzey ve önünde, sırtı kendisine dönük bir şekilde çömelen kızın kulağına eğildi.

 

-Ben istemediğim sürece beni tahrik edemezsin." Reva, dövmelerini makyajla kapattığı, lens taktığı ve saçlarını gizlediği için böyle konuştuğunu düşündü. Düşünmek istedi çünkü bu lafın üzerine ya ona okkalı bir tokat geçirirdi ya da...

 

Aniden arkasını dönüp onun kucağına tırmandığında Kuzey sırtını koltuğa yaslamak zorunda kaldı ve eli istemsizce, kızın düşmesine engel olmak ister gibi onun ince beline sarıldı. Reva, ellerini onun geniş omuzlarına yerleştirip siyah gömleğinin üzerinden tırnaklarını geçirerek, kalçalarını onun aletine sürttü. İnce mayo sayesinde her şeyi hissedebilirdi ama hayır.

 

Ereksiyon hissetmiyordu, organının şişmemesi bir yana, yerinde kıpırdanıp rahatsız bile hissetmemişti adam. Reva, ona kendini bir kez daha sürttüğü anda Kuzey'in belinde tuttuğu parmaklarının üzerine çıplak elini yerleştirdi ve tırnaklarıyla hafifçe çizdi.

 

Kuzey'in yüzüne doğru yaklaşırken, burunları neredeyse birbirine değecekti. Reva, içinde yükselen isteğin neden olduğunu biliyordu. Kuzey'i yatağa atmayı o anda istemişti çünkü, hemen vücudunun altındaki vücut, ona çekici geliyordu. Sırf ondan nefret ediyor diye çekici bulmayacak değildi. Hatta tam şu pozisyonda, kendisi üstteyken, Kuzey'e tırnaklarıyla kalıcı uzun izler bırakmayı, onu inletmeyi ve yalvartmayı istemişti.

 

Genç adam, beline koyduğu elleriyle onu aniden kendine çekerek göğüslerinin birbirine yapışmasını sağlarken, Reva'nın dudaklarına doğru fısıldadı.

 

-Vazgeç. Başaramazsın." İşte o anlık istek, bu cümleyle toz olup uçmuş yerini bir boşluğa bırakmıştı ve bu yüzden elleriyle onun ellerini tutarak belinden uzaklaştırdı Reva. Kuzey onun kucağından kalkmasını beklediği anda, sağ eliyle onun yüzünü kavrayıp geriye doğru ittirdi ve açılan boynundan, gömleğinin ilk iki düğmesinin bağlı olmamasını fırsat bilerek dilini arsızca boydan boya gezdirdi kız.

 

-Göreceğiz." Sesini bilerek tanınmamak adına fısıltı şeklinde tutup, genç adamın boynundaki ıslaklığı sıcak nefesiyle yakarken onu orada aniden bırakarak uzaklaştı, Kuzey ise onun iyice uzaklaşmasını bekleyerek dudaklarını yaladı ve masanın üzerindeki içkisine uzandı. Gözleri istemsizce kızın kalçalarına kayarken, ukala bir gülüşle başını çevirdi. Onun yerinde kim olursa olsun, kanın başka bir yere akışını engelleyemezdi.

 

Ama onun yerinde kimse olamazdı da.

 

Çünkü o Kuzey Karayevdi.

 

Kimse değildi.

 

Konu cinsellik de olsa, iş dünyası da olsa, insan ilişkileri de olsa her zaman kontrollüydü.

 

Bunu kolay kolay kaybedecek de hiç değildi.

 

 

•••

 

Reva, saçlarını tam tepesinde toplarken, yeniden çalan telefonuna doğru uzanarak ekrana baktı ve cevapsız arama sayısını görünce uykulu gözleri hızla açıldı. Saniyesinde aramaya geri dönerken, açıldığını anladığı anda konuşacaktı ama buna izin bile verilmemişti.

 

-Reva, kulüpte misin?" Üst katındaki odadaydı ama yine de kulüpte sayılırdı, bu yüzden Savaş'ın tekdüze ses tonundan bir anlam çıkarmaya çalışırken yataktan kalkıp kıyafetlerini yerden aldı.

 

-Evet, kulüpteyim." Başka bir şey söylemeden sessizce cevabı beklediği sırada telefonu kulağıyla omzu arasına sıkıştırıp, altına eteğini geçirmeye çalışıyordu.

 

-Tamamdır, geliyoruz." Cevabından sonra telefon kapanırken, kaşlarını çatarak siyah kısa eteğini giyer giymez telefonu kulağından uzaklaştırdı ve koyu mor büstiyerine yöneldi. Neyse ki geceyi kimseyle geçirmemişti de, şimdi dağınık görünmüyordu.

 

Yüzünü birkaç kez suyla yıkadıktan sonra kuruladı ve makyajını dün temizlemiş olduğu için kendine zihninde bir beşlik çaktı. Çantasını alıp hızla odadan çıkarken koridorun sonundaki kapıyı açar açmaz Volkan'ı görmüştü. Onun da yüzü huzursuz ve bembeyaz görünüyordu.

 

-Volki, nedir durumlar?" Genç adam çaktırmadan merdivenlerin altına bakıp kıza döndü ve sıkıntılı bir sesle söylenmeye başladı.

 

-Ya biri dün partiden senin dans görüntünü sızdırmış, haberler senin profesyonelliğinin aldığı bu "darbe" ile çalkalanıyor." Dedi darbe sözcüğünü elleriyle tırnak arasına alırken. "Kulübü kapatıp kapatmayacağını ya da el değiştirip değiştirmeyeceğini soranlar bile var." Reva, daha fazlasını dinlemeden başını sallayarak yanından geçip gittiğinde Volkan da üst katı temizlemek ve Savaş Devran geldiği için ortada çok dolanmamak istedi. Çünkü herif ürkütücünün önde gideniydi ve Volkan ondan tırsmıyor değildi.

 

Reva, merdivenleri inip koridorda yürüdüğü anda gördüğü bedenle duraksadı. Tuvaletlerin olduğu bu koridor sağ ve sol olmak üzere iki tarafa ayrılıyordu. Sağ tarafta üst kata çıkan merdivenler vardı, sol tarafta iste tuvaletlere doğru giden yol. Kuzey, o yolun üzerinde durmuş Reva'nın duvara, mekana hava katması için yaptırdığı resmi inceliyordu.

 

Aniden kolu çekildiğinde başını çevirdi ve öfkeli kızla göz göze geldi, ama sorun bu değildi.

 

Sorun, çenesinin hemen altına yaslanan silahtı, kolunu tutanın Reva olduğunu görmediği için de...

 

Kızın çenesinin altına dayalı silah da elbette kendisine aitti.

 

İkisi de birbirinin başına silahı dayamış gözlerinin içine bakarlarken, dişlerini bastırarak kızgınlıkla tısladı Reva.

 

-Nasıl? Nasıl yaparsın?" Gözünü bile kırpmıyordu ve Kuzey kızın boynunu kontrol etti ama hayır, yutkunmamıştı bile. Silaha rağmen.

 

Bu hatun, manyağın tekiydi. Belki de kendisi kadar...

 

Reva'nın neden sinirlendiğini anlamak zorunda değildi partinin adının "private" olma nedeni buydu, içeri telefon, kamera sokmak kesinlikle yasaktı ve hepsi kontrol edilmişti. Nasıl görüntü sızabilirdi ki?

 

Özellikle bazı iş adamları videoda çıkmışsa, prestij adına bazıları sözleşmelerini bile feshedebilirlerdi.

 

-Ne yaptığını biliyorum. Ama bir şey söyleyeyim mi, gerekirse ölürüm yine de burayı sana vermem." Kuzey, sinirlenmeye başladığını belli etmeden, çünkü kız silahı hatırlatmak ister gibi bastırmıştı, dudağının bir köşesini kıvırdı.

 

-Merak etme ben striptease yeteneği olan bir kulüp işletmecisine karşı son derece saygılıyım." Sesindeki kinaye, Reva'nın "hıh" der gibi gülmesine neden oldu.

 

-Olsan iyi edersin, çünkü dansçı bir işletmeci torbacı bir işletmeciden çok daha iyidir." Kuzey, gözlerini kısarak ona bakarken, başını iyice dikleştirip tükürür gibi nefretle konuştu. "Benim asıl merak ettiğim o görüntüleri nasıl aldığın." Genç adam, gözlerini kızdan ayırmadan yavaşça silahını indirdi, beline yerleştirdi ama Reva indirmemiş aksine daha da tetikte bekleyerek bastırmıştı namluyu onun çenesine.

 

-Neden bahsettiğini anlamadım Devran, ama umarım bu dedikodular sonunu hazırlamaz." Gülümsemese bile gözlerindeki gamzeleri görmek Reva'nın gözlerini kısmasına neden oldu. Onu o şekilde sinirle bırakıp rahatça kulübün çıkışına doğru yürürken, Savaşla Acar'ın ortasından geçip baş selamı vererek gitmişti delikanlı.

 

İkisi de aralarından geçen gence, sonra da elinde silahıyla duran Reva'ya baktı. Yeşilleri sorgularcasına onun arkasından yere dalarken, aklına gelen detayla, başını hızla kaldırdı kız.

 

-Saat." Giyiminde ilk dikkatini çeken saat normal bir saat olmasa gerekti. Alnına öfkeyle vururken tısladı. "Kahretsin!"

 

Ercan, keyifle gelen patronuna kapıyı açarken, Kuzey, gözlerine güneş gözlüğünü geçirerek arabanın yanında duraksamıştı. Adam, patronunun neşeli olmasına seviniyordu çünkü günlerdir Reva hakkında bir bilgi öğrenmek için onlara kan kusturmuştu.

 

-Ercan, güvenliği iki katına çıkar. Ama koruma olarak değil, çevremizdeki herkese iki kat dikkat edilsin. Yabancı biri istemiyorum." Tam arabaya binecekken, Ercan yüzünde varla yok arası duran tebessümüyle sordu.

 

-Şey, neden efendim?" Kuzey, bir anlığına kulübe sonra yeniden adamına baktı.

 

-Ne derler bilirsin Ercan, sinirli bir kadının neler yapacağını tahmin bile edemezsin." Çoğu erkek, kendisi gibi olamayan birçok erkek, direkt saldırı odaklı düşünür ve evini taratabilirdi ama Reva aptal bir adam değildi, bunu yapmazdı.

 

Zeki bir kadındı. Zeki ve öfkeli. Bu onu, o anda en tehlikeli insan yapıyordu.

 

Kuzey'in kapısını kapatan Ercan kendi kendine söylendi.

 

-Ve Kuzey Karayev ilk defa biri yüzünden güvenliği arttırıyor."

 

 

Öfkeli bir kadın neler yapar bilmiyordu Ercan ama Reva'nın Kuzey'e neler yapabileceğini kestirebiliyor, daha o anda patronu için endişeleniyordu.

 

 

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

 

 

 

 

umarım sevdiniz!

 

 

yorum bırakmayı, yıldızlamayı lütfen unutmayın!🌟

 

 

 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,

INSTAGRAM; tutkudevran

 

 

 

 

Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Unutmadaaaan, bolca çokça,

 

 

 

 

 

 

Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Loading...
0%