Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@redndyellow

3.GÖZ

Rüzgar, dakikalardır Reva'nın yüzünü inceliyordu. Elindeki şarap bardağıyla pencere pervazına oturmuş, bahçeye bakıyordu ama gözlerinin oraya odaklanmadığı ortadaydı. Başka bir şey düşündüğü her halinden belliydi. Onun bu düşünceli haline daha fazla kayıtsız kalamayıp elindeki fırçayı köşeye attı ve kahvesini avcuna alıp ayağa kalktı.

 

-Neler olduğunu anlatmak ister misin?" Kahve fincanını pervaza koyarken, elindeki boya kalıntılarını, pantolonunun beline taktığı siyah ufak havluyla üstünkörü sildi. "Hiç konuşmadın geldiğinizden beri. Videoyu kimin yaydığını biliyorsun değil mi?" Her ne kadar babasına ve amcasına kimin yapmış olabileceğini bilmediğini söylese de Rüzgar onu herkesten iyi tanırdı, üstelik... "Kuzey Karayev." Reva'nın bakışları hızla kendisine çevrilince dudak kıvırdı. "Haber sitelerinin kaynaklarına sızma ve birkaç veri tabanına girerek partiye erişimi olan tüm insanları bulma gibi yeteneklerim var. Bu sene ilk gelen o, ondan şüpheleniyorsun."

 

Üstelik sağlam bir bilgisayar dehasıydı.

 

-Evet." Dedi Reva bıkkın bir sesle. "Kuzey Karayev. Babamlara bunu söylemedim, davetli listesini de vermedim, yok ettim, çünkü ondan ben intikam alayım istiyorum. Başkası değil." Sesinin sonlara doğru hırslı tona bürünmesi Rüzgar'ın biri piercingli kaşlarının kalkmasına neden oldu. Reva genelde düşmanlarını hiç önemsemez, küçümser ve yenerdi ama şimdi çok öfkeliydi.

 

Öfkeli olmasının tek nedeni aklına gelen intikam planlarının yetersiz oluşuydu.

 

-Neden bu kadar önemli ki? İntikam alman yani." Genç adama inanamazmış gibi zümrüt yeşili gözlerini aça aça bakarken, elindeki şarap bardağını sesli bir şekilde kenara koyup, karnına doğru çektiği bacaklarını düzleştirip duvardan aşağı sarkıttı.

 

-Neden mi? Adam manyak gibi benim işletmeciliğini yaptığım kulübe kafayı takmış, sürekli bel altı vurup duruyor. İntikam istemem çok normal değil mi?" Delikanlı, kahvesinden bir yudum alırken onun sinirine karşın oldukça sakin görünüyordu. Bu Reva'nın canını daha da sıktı, Kuzey'e karşı öfkesi öyle harlıydı ki, başka insanların da aynı öfkeyi taşımasını istiyordu. Oysa bahsettiği Rüzgardı, onun öfkelendiği zaten çok ama çok nadirdi.

 

-Zaten alamayacağı için böyle davranıyor, çünkü istediği her şeyi almaya alışmış bir adam, o kulübü de kazanmak ister, sen de dikleşince o da bel altı vuruyor, başın eğilsin diye. O yüzden görmezden gelirsen bence o gücünü kullanmaktan vazgeçip bu kulüp mevzusunu zaten kendisi için önemsizleştirecektir. Ama sen karşılık verirsen, bu çekişme çok uzayacak." Reva, bardaktaki şarabı tek seferde midesine indirdi.

 

Dedikleri doğruydu, Kuzey Karayev, kendisi gibi güç takıntılı, istediğini almayı seven ama Reva aksine o istediklerine saplantı derecesinde takılan bir adamdı.

 

Olay kulüp değildi.

 

Olay artık kulüp değildi.

 

Olay Reva'yı yenmekti, orayı kazanmaktı. "Kazanmak."

 

Kazandıktan sonra Kuzey'in umrunda bile olmayacaktı o kulüp, hatta belki içeri adımını bile atmazdı. Ama tüm bunların sebebi, Reva'nın kibarca reddetip kulübün onun için değerini anlatarak söylemesi yerine diklenerek kulübü ölse de vermeyeceğini belirtmesiydi.

 

-O zaman üzgünüm Rüzgar gülüm, çünkü bu çekişme çoook uzayacak. Senden çok ufak bir yardım isteyebilirim." Elinde bardağıyla pencereden odanın içine zıplarken, kapıya doğru yürüdü. "Ama ona bel altı ne demekmiş bizzat göstereceğim!" Yüzünde beliren kararlı ve hain tebessümü çıkmadan önce görünce, sadece dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını kaldırdı Rüzgar. Kahve kupasını alarak tuvalin başına geçerken derin bir nefes aldı.

 

-Kolay gelsin o halde. İkinize de..." elindeki fırçanın ucuna aldığı ufak gri boyayı irisin tam ortasına parıltı amacıyla değdirirken, yaptığı Kuzey tuvaline geri çekilip baktı. Reva öyle öfkeliydi ki Rüzgar'ın çalışmasıyla ilgilenmemişti bile ilk defa. "Neler saklıyorsun Karayev?" Hayatına giren herkesi bir şekilde deftere ya da tuvale dökerdi ve nedense Kuzey kalıcı olacakmış gibi hissediyordu. Çünkü Reva'nın onu kafaya takması bunu gösterirdi.

 

Tuvalde sadece Kuzey vardı, yine şaşılmadık şekilde simsiyah giyinmişti, elinde her zaman taktığı o saat vardı. Koca bir siyahlığın, gizemin, hiçliğin ve sırların içindeydi.

 

Rüzgar, gözlerini kısarak tuvali incelerken gözü sağa kaydı ve açık kalan eskiz defterinde Eva'nın yüzünü görünce tuvalin üstünü örtüp ayağa kalktı. Defteri kapatıp eline alırken depoya götürmek üzere ayaklandı, çünkü onun yüzünü görmek demek, hâlâ acı veriyordu. Ve umuyordu ki, Reva bu tuvaldeki adamla olan çekişmesi yüzünden acı çekmezdi.

 

 

(Eva'nın İngiltere'den yeni döndüğü zamanlar...)

 

 

•••

 

Kuzey, gözlerine girmekte ısrarcı olan güneş ışığına karşı yüzünü buruşturdu. Başındaki ağrı şakaklarında düğümleniyor, göz kapaklarına doğru zonklamayla sonlanıyordu. Vücudu, bütün kasları, sanki demirle dövülmüş gibi yorgundu. Kaşları yavaş yavaş çatılırken, siyaha çalan gözler aniden açıldı ve odasının bilindik siyah dekoruyla rahatladı. Yatağında oturur pozisyona gelip avuçlarıyla gözlerini bir iki kez ovuşturarak etrafına bakındı ama kimse yoktu.

 

Çıplaktı, sırtı biraz ağrıyordu ve kasıklarının durumu gece yaşanan ilişkiyi apaçık doğruluyordu. Ama görünürde kız yoktu.

 

Bu şaşılacak şeydi, çünkü normalde Kuzey gitmesini rica edene kadar hiçbir kadın onu böylece yatakta bırakamazdı. Hatta bazen kibarca(!) rica ettikten sonra bile görüşmek için yalvarırlardı. Aklına dün geceki kızı getirmeye çalışırken bir şeyi fark etti.

 

Hatırlamıyordu. Ne kızı, ne de girdiği ilişkiyi. Buraya nasıl geldiğini, neler yaşandığını, en son nerede olduğunu...

 

Yataktan aniden kalkıp her zaman alışık olduğu duşa yönelmek yerine boxerını altına geçirdi ve bir eliyle saçını düzeltip telefonuna bakınmaya başladı. Ama o da ortada yoktu. Her zaman komidinin üstünde olurdu. Kaşları artık çatılmaktan acımaya başlarken, toparlanmaya çalışıyordu ama kapı çaldığı anda tahammülsüz bir sesle bağırdı.

 

-GİR!!!" öyle öfkeliydi ki sesi, Ercan korkuyla kapıyı araladı. Kuzey, o sırada pantolonunu giymiş kemerini bağlamaya çalışıyordu ama yüzündeki kızgınlığın etkisi parmaklarında da mevcut olacaktı ki, bir türlü kemerin tokasını yerleştiremiyordu. Sonunda bırakıp başını adamına çevirdi ve bir şeylerin ters gittiğine emin oldu. "SÖYLE! NE OLDU?!" Ercan, birkaç kez dudaklarını açıp kapatırken, ona doğru birkaç adım attı. "UZATMA LAN SÖYLE!"

 

-Efendim dün gece gittiğiniz ünlü barda barmenin getirdiği içkiden sonra bir hanımefendiyle eve geldiniz." derin bir nefes alıp cesaretli olmaya çalışırken, Kuzey'in devam etmesi için ısrarcı olan bakışları üzerine gözlerini kaçırarak konuştu. "Cinsel ilişkiye girdiğinizi tahmin ediyorum, ama güvenlik tuhaf göründüğünüzü söyleyince odanıza geldiğimde hanımefendi gitmişti ve çıplaktınız. Daha sonra barmeni sorgulamak istedik, çünkü ilk defa bir içkiye böyle tepki veriyorsunuz ama orada öyle biri çalışmıyormuş." Genç adam bu işin neyle sonuçlanacağını düşünürken, Ercan'ın yine birkaç kez dudaklarını açıp kapaması üzerine hızlı adımlarla dibine girdi.

 

-Ne? Başka ne var?" Ercan, başını yerden kaldırıp cehennem kuytusu gözlere baktı korkuyla. Söyleyeceği şey, bir kova dolusu benzine ufacık kibriti yollamak gibiydi.

 

-Ben bir sorun olduğunu anladığımda test yaptırmak istedim. Ve... Kanınızda uyuşturucu madde tespit edildi."

 

Uyuşturucu madde.

 

Biri onu kendi silahıyla vurmuştu. Yanlış. Biri değil.

 

Reva kahrolası Devran. Onu uyuşturmuştu. Onun bütün o zayıf insanlara sattığı maddeyi, kendisine saplamıştı.

 

Kuzey, damarları patlarcasına bağırırken eline geçen koca aksesuarı tutup duvara fırlattı ve siyah duvara çarptığı an parçalanan aksesuarın sivri parçalarından başını eğerek kaçındı Ercan.

 

-Onu öldüreceğim." diye tısladı kararlı sesiyle, yüzü kıpkırmızı olurken. O kadar öfkeliydi ki, o anda bir denize atılsa, deniz alev alacaktı sanki... "Yemin ediyorum sana onu öldürmekten bile beter edeceğim!" Ercan, titreyen eliyle telefonunu uzatırken hızla çekip aldı ve gelen bildirimdeki maile tıkladı. Açılan görüntüde kadınla seviştiği görüntü de vardı ve dikkatini çeken gerçekle iyice alevlendi.

 

Saati de yoktu, ne bileğinde ne de komidinde. Reva Devran, uyuşturucu vermesi yetmezmiş gibi ona seks görüntüsüyle de şantaj yapıyor, en değer verdiği saatini çalıyordu.

 

-Efendim sakin olun, yapanı henüz bulamadık. Belki de..." Kuzey devamını dinlemeden tişörtünü geçirip odadan fırlarken güneş gözlüğünü taktı ve hızla merdivenleri indi. Öyle öfkeliydi ki, kanı fokur fokur kaynıyordu. O anda Kuzey'e bir bıçak sokulsa bile asla hissetmezdi, çünkü düşüncelerinde tek bir odak vardı.

 

"REVA DEVRAN"

 

Hız limitlerini zorlayıp muhtemelen 5-6 kez ceza yiyerek kulübün önüne geldiğinde park etmeden, arabanın kapısını açık bırakarak indi ve araba anahtarlarını güvenliğin yüzüne doğru fırlatarak hırsla mekana girdi. Diğer güvenlik onu durdurmayı düşünmemişti bile çünkü o Kuzey Karayevdi.

 

Adam içeri girdiği anda öfkeli zift gözleri tek tük insanlardan onu aradı.

 

Sonunda lavaboların olduğu taraftan içeri giren kızı görünce, ona doğru hızlı hızlı yürüdü. Reva, onu görmemişti ama göz göze geldiği Volkan'ın harekete geçip yanına yaklaştığını görünce kaşlarını çatarak başını onun baktığı tarafa çevirdiği anda dibinde biten Kuzey'e doğru kaldırdı başını.

 

-Karayev..." öyle öfkeli soluklanıyordu ki, Reva bir an dudak içlerini ısırmadan edemedi. Korktuğu için değil, onun bu hali, kendisini bir tık azdırmıştı. Dağınık saçları, her zamanki kusursuz taramanın aksine şimdi daha salaş bir görüntü vermişti. Dünden kaldığını tahmin ettiği kırışık tişörtünü giymesi, ceket bile almaması ve o kısa koldan fışkıran, kolunu kaplayan siyah kusursuz dövmesi... Sonunda dayanamayıp alt dudağını ağzında yuvarlarken fısıldadı. "Gel benimle."

 

Yüzündeki o keyifli gülümsemeyi parçalayarak almak istedi genç adam, ama herkesin içinde de onunla bağırarak konuşacak kadar kontrolünü kaybetmemişti. Henüz. Reva'yı merdivenlere doğru takip ederken, tuvaletlerin olduğu tarafın tersine yürümüşlerdi, bir kapının önüne geldikleri anda daha kapıyı açmadan kızın kolundan tutup çevirdi ve aniden boğazına sarıldı.

 

Eli o kadar iriydi ki, Reva bir an orta parmağı ve baş parmağı tam da ensesinde birleşecek zannetti. Boğmuyordu, ama kız tırnaklarını geçirdiği halde bırakmıyordu da. Sırtı kapıya yapışıktı, geri de çekilmesi mümkün değildi.

 

Anlamıştı. Üstünlük kurmak için yapmıştı bunu ama Reva da aynı şekilde onun boğazını tuttu, bordo tırnakları Kuzey'in boynunda hilal şeklinde izler bırakırken.

 

-Nasıl cesaret edersin lan buna? Bana nasıl uyuşturucu verirsin?!" Öyle öfkeliydi ki kız şaşırmadan edememişti. Aslında uyuşturucuyu verme nedeni o seks kasedini çektirebilmek ve onun insanları zehirlediği şeyi, ona tattırmaktı ama şimdi düşününce onu öldürebilirdi. Vücudu uyuşturucuyu kaldıramayabilirdi. Hem saati alması ve o videoyu çekmesi zaten yeterliydi. Yine de mahcubiyet belirtisi asla göstermedi. Başını dikleştirdi. "Sana bir şey söyleyeyim mi? Şuana kadar sana bel altı hiç vurmadım. Ama şu yaptığından sonra..." gözlerindeki siyahlık büyüyüp göz bebeklerini ince bir çember şeklinde bıraktı. "Geceleri bir gözün açık uyu. Çok pis kaşındın. Çünkü sana yemin ederim..." iyice eğilerek Reva'nın kulağına fısıldadı. "Seninle işim bittiğinde, ölmek için yalvaracaksın."

 

Bugüne kadar Reva birçok kez ona dokunmuştu, ilki barda erkekliğini kavramasıydı, ikincisi kucağında dans ederken diliyle boynunu talan etmesi -elbette o kızın Reva olduğunu anlamıştı, çünkü diğerleri dansçı gibiydi, o ise dünyanın sahibi gibi- bu yüzden Reva'nın boynundaki elini çekmedi, dişlerini kızın kulak memesine hırsla geçirip kendini ona iyice yasladı. Dili sivri dişleri arasındaki yumuşak eti döverken yavaşça bıraktı ve tahrik edici boğuk sesiyle mırıldandı.

 

-Bebeğim, kaybedeceğin oyun başlasın." Dişlerinin geride bıraktığı sızı ve ıslaklığın sonunda aniden varlığını çekerken Reva da onun boynuma koyduğu elini indirmişti. Yutkunmamak için ekstra bir çaba sarf ederek yeşillerini onun gözlerine dikti.

 

-Başlasın bakalım." Kuzey merdivenlerden hızla inerek gözden kaybolduğu sırada, Reva eliyle boynunu sıvazladı. Kuzeyle zıtlaşmaları dışında vücutları birbirine o kadar çok yakışıyordu ki, aralarındaki mesafe bir metreden aşağı indiği anda, kasıkları, iki kuvvetli mıknatıs gibiydi. Birbirilerine çekilmeye, bütünleşmeye ve parçalanmaya meyilli.

 

İki de öyle büyük bir bombaydı ki, kendileri hariç her şeyi yok ederken, şimdi birbirilerini imha edip durmaları işten değildi. Dilini dudakları üzerinde gezdirirken kasıklarındaki sızlamayla merdivenleri indi Reva, bir içkiye ve belki de bir Emre'ye ihtiyaç duyabilirdi.

 

Tam bara girdiği anda yanına gelen Rüzgar'ın elindeki saati görünce bir an etrafı kolaçan etti ama hayır, Kuzey çoktan gitmişti.

 

-Hayırdır?" Genç adam sıkıntılı bir iç çekerek Reva'nın bileğini tuttu ve avucu tavana bakacak şekilde elini açıp, Kuzey'e ait olan saati avucuna bıraktı.

 

-Maalesef "hayır" değil. Yayılan görüntüler buradaki kameraya ait değil. Yani evet, Kuzey Karayev'in her şeyi kaydeden bir saati var. Ama haber olan görüntü bu saate ait değil. Aradığın köstebek, işini baltalayan, başka biriymiş." Reva'nın yüzündeki şaşkınlık ve beraberindeki sıkıntılı ifadeyi görünce gözlerini kısarak mırıldandı Rüzgar. "Bana lütfen adamın saatini çaldırmak dışında aptalca bir şey yapmadığını söyle?"

 

-Özel saatini almak haricinde, ona uyuşturucu verip seks videosunu çekmek ve bununla şantaj yapmak da aptalca sayılır mı?" Avucunu yüksek bacaklı masaya "kahretsin" dercesine vurdu Rüzgar, dudaklarını birbirine bastırırken.

 

-Karayev cehennemine bedavadan bileti kaptım diyosun."

 

Reva, tek kaşını kaldırıp, başını omzuna yatırarak şirince gülümsedi.

 

-En kötü ne yapabilir ki? Siktir et."

 

Karayev cehennemini tanımasına gerçekten çok az kalmıştı.

 

 

 

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

 

 

 

 

•Ters köşe seviyorinkk.

 

 

•Sizce Kuzey ne yapacak?

 

 

•Revacığım, bence heykeli yapılacak hatunsun.

 

 

Umarım sevdiniz. Ben bu çiftle aşk yaşıyorum şu ara, böyle her an alev alacaklarmış gibi. Şimdiden yakın sahnelerini düşünebiliyorum yanii.

 

 

•YILDIZ. YORUM. UNUTMAYIN ARTIK. 🖤

 

 

 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,

INSTAGRAM; tutkudevran

 

 

 

 

Kendinize çok çok iyi bakın, aşkla kalın. Unutmadaaaan, bolca çokça,

 

 

 

 

 

 

Sevin, sevilin.❤️❤️❤️

Loading...
0%