Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@redndyellow

 

 

Bu bölüüüüm Pusula'ya değer veren, yeni bölümleri için sabırsızlanıp soran tüm okurlarıma ithaf edilmiştir. 💫

 

 

Diğer bölüm kısa sürede geleceği için şuan ithaf yapmadım, ithaf sözümü hâlâ tutuyorum.

 

Bu kitap benim için çok önemli, o yüzden asla bölüm biriktirmeyin olur mu? Heyecanı yaşamanızı istiyorum. Yorum ve yıldızınız için teşekkür ederim ballar şimdiden, keyifli okumalar! 🖤

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Reva için kadınlar adına sevdiğiniz(Türkçe/yabancı fark etmez) bir şarkı vs. sözü ve bir emojiyi bırakır mısınız şuraya?"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ben bırakayım mesela. Bence bu tam Reva,

"Some women fear the fire

Some simply become it."

 

 

 

"🥀"

 

 

 

 

3.GÖZ

Kuzey, ofisinde oturmuş öylece manzarasından dışarı bakarken kafasından binlerce şey geçiyordu. Ama hepsinin ucu aynı kişiye çıkıyordu. Reva'ya. Ondan alacağı intikamı öyle ince ve detaylı hesaplamalıydı ki, o kız bir daha asla kendisine saygısızlık edememeliydi. Cesareti bile olmamalıydı. Korkudan dili tutulmalıydı!

 

Daha önce böyle çiğnendiği ilk ve son zaman da intikamını almıştı. Hatta öyle bir almıştı ki...

 

Kapı çaldığı anda, başını çevirmeden bağırdı.

 

-Gel!" İçeri giren Ercan elindeki dosyayla yanına gelirken, kaşları çatılı bir şekilde söylendi. "Bana iyi bir şeyler getirmiş ol Ercan."

 

Adam gergin bir tebessümle yanına gelip önüne dosyayı koyduğunda sabırsız şekilde kurcaladı sayfaları.

 

-Reva Hanım'ın orman fobisi olduğu gerçek. Psikologunun gizli dosyalarını kurcalattırdım efendim. Maalesef neler yaşadığını, geçmişini ve psikolojik tedavi görme nedenini hala bulamıyoruz. Sadece doktoru için yaptığı birkaç çizim var ortak hasta dosyasında." Kuzey hepsinde çalılıklarla dolu bir yol kenarı, orman çizdiğini görmüştü ve çizimi gerçekten çok hoştu. Eh, psikologunun da, ailesiyle tehdit edilmedikçe bir şey söyleyecek hali yoktu.

 

Bunu da henüz yapamazdı çünkü kadın Avusturya'daydı. O kadar bekleyemezdi.

 

Bu yüzden kaçırılan çizimle yetinmeliydi.

 

-Güzel. Şimdi parçaları birleştirelim. 16 yaşında evlatlık edindi, yani o evlatlık edinildiğinde Devran üçüzler 12, Tutku ise 8 yaşındaydı." Adam kafasını sallarken, gözlerini kısarak düşündü. "Aden Lina, şuan nerede biliyorsunuzdur umarım?" Dosyayı kurcalarken istediği bilgiyi gördü.

 

-Bir saat önce çekilmiş resimler, Aden Devran amcasıyla birlikteydi. Ama Tutku..." Kuzey'in gözleri alt fotoğraftaki kıza takıldı. Bisikletiyle oldukça sessiz bir yerde ilerliyordu.

 

-Yalnız..." dedi keyifli bir ses tonuyla. "Şimdi de düşünelim, Elvin Duru Devran.." Kuzey, Elvin'in resmine kömür karası kısık gözlerini iyice odaklarken, fotoğraftaki kadının yapacaklarından sonra yine böyle gülüp gülemeyeceğini merak ediyordu. "Anneler evlatlarını eşit sever değil mi Ercan?" Adamı korkuyla kafasını onaylarcasına sallarken, tek kaşını kaldırarak ona baktı Kuzey. "Peki ya tercih yaparlarsa kimi seçerler, öz evlatlarını mı evlatlık çocuklarını mı?" Sorusunun sonundaki hain gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. "Elvin Duru Devran, kimi seçer..."

 

-Ne yapmamızı istersiniz efendim?" Kuzey, yüzündeki tebessümü bozmadan ona döndü ve gözünü kırpmadan konuştu.

 

-Reva'yı kaçırıp ormana bağlamanızı istiyorum. Tutku'nun başına da bir adam dikin. Elvin Hanım'dan ikisinden birini seçip, onun yanına gitmesini isteyeceğiz. Bakalım hangi evladını seçecek?" Ercan, haddi olmadığını biliyordu ama onun bu acımasızlığına karşı yutkunup kısık bir sesle sordu.

 

-E.Efendim.. Tutku'yu seçerse Reva Hanım'ı öldürecek miyiz?" Kuzey, gece siyahı gözlerini Ercan'a dikerek uzun uzun baktı.

 

-Ölümle onu kurtaracak mıyız yani? Hayır asla." Yine de adamlarının aptalca bir şey yapmaması için ekledi. "Aynısı Reva'yı seçerse Tutku için de geçerli. Kimse ölmeyecek Ercan. Hoş gerçi Reva'yı seçmeyeceğine eminim, kimse öz evladının ölümüne göz yummaz." Adam patronunun canını sıkacağını biliyordu ama yeniden sorma ihtiyacı hissetti.

 

-Kimse ölmeyecekse neden böyle bir seçim yaptırıyoruz efendim?" Kuzey, yerinden kalkıp cama doğru çevirdi yüzünü. Tüm manzarayı dikkatle incelerken büyük bir sakinlikle konuştu.

 

-Reva'dan intikam almak için. Fiziksel acı ve ölüm sadece aptalları korkutur Ercan." Saatinin olduğu bileğini istemsizce okşarken nefretle ekledi. "Güçlüleri ise sadece ruhuna aldığı darbeler."

 

 

 

🥀

 

 

Elvin, sonunda evde olduğu için mutluydu. O hafta sürekli toplantılar ve başka işlerle geçmişti ama nihayet evinin güzel bahçesinde tek başına dolanıyor, beyaz güllerini okşayıp suluyor, bir yandan da yanına aldığı bir kupa kahvesini yudumluyordu. Telefonun sesini duyunca iç çekerek göz devirdi. Telefonunu kapatmayı elbette akıl edebilirdi ama her zaman acil durumlara karşı açık tutardı.

 

-Alo?" Yabancı numaraya kaşlarını çatarak açtığı telefonda karşı tarafın sesini duymayı beklerken, bir an ekrana bakmış ve aramanın sonlanmadığını görünce tekrar kulağına yaslamıştı.

 

-Elvin Hanım, bugün size zor bir seçim yaptıracağız gibi görünüyor." Bunu söylediği anda adımlarını eve doğru atmaya başladı kadın. Rüzgar, bu numaranın izini sürebilirdi çünkü. "Kızlarınızdan birinin hayatını kurtarmanızı istiyoruz. Şuan ikisi de size aynı uzaklıkta. Arabanıza binip sadece birinin yanına gideceksiniz." Kadın, daha panik adımlarla merdivenleri çıkarken, kulağa robot gibi gelen, büyük ihtimalle programla değiştirilmiş sesin sahibi ekledi. "Birine haber verirseniz, bu aramanın izinin sürüldüğünü fark edersek ya da buluşma yerlerinden diğerine adamınızı yollarsanız, kızlarınızın ikisi de ölür."

 

Telefon aniden kapatıldığında adımları duraksadı Elvin'in. Yüzü kireç gibi olmuştu. Ekrana düşen bildirimlerle mesajlara tıkladı ve dediği gibi iki kızının da fotoğraflarını gördü. Tutku, ağabeyiyle sık sık çıktığı tepeye gitmişti bisikletiyle ve fotoğrafı çeken kişi ona oldukça yakındı.

 

Reva ise...

 

Reva, ormandaki bir ağaca bağlıydı.

 

Elbette bağlarlardı, Tutku, Reva'ya kıyasla daha az eğitimliydi ve Reva'nın adamlardan anında şüphelenip onları dövmüş olma ihtimali yüksekti. Tutku, onun fotoğrafını çeken kişiye dikkat etmemiş olabilirdi, Reva ederdi.

 

Elvin titreyen ellerini dizginlerken fotoğrafların altındaki adreslere baktı. İkisi de neredeyse eşit uzaklıktaydı, tam da söylenildiği gibi.

 

Telefonunu arka cebine sıkıştırırken, merdivenleri inen Tuna kadının kireç gibi olan yüzünü gördü.

 

-Anne? İyi misin?" Elvin, yüzüne oldukça profesyonel bir tebessüm yerleştirip kafa salladı. Hiçbir şey çaktırmak istemiyordu.

 

-İyiyim aşkım, benim ufak bir işim var. Çıktığımı haber vereyim diyecektim." Tuna, onun yanına gelip saniyeler içinde kadını sıkı sıkı kavrarken, kucağından indirmeden söylendi.

 

-Hmm...Acar Devran iş mi çıkardı sana boş gününde?" Ellerinden biriyle onun saçını kurcalayan Elvin kafasını sağa sola salladı.

 

-Hayır anneciğim, bahçe için bir şeyler almam gerekiyor." Tuna, elalarını Acar'dan birebir aldığı için onun gözlerine bakarak yalan söylemek ekstra zordu kadın için. Ama yapacak bir şeyi yoktu, kızları riske atamazdı.

 

-Valla kıskanıyorum şu senin üzüm bağlarını ha, bana daha çok zaman ayır." Elvin'in yanağına sulu bir öpücük kondurup mutfağa -favori mekanına- ıslık çalarak ilerlerken, derin bir nefes aldı Elvin. Odasına çıkıp hızlı hareketlerle hazırlandı, yanına silahını da alırken, tekrar telefonundaki adreslere baktı.

 

Koyu kahve gözlerini bir an bile kırpmamıştı, aklına gelen detaylarla kahveleri kısıldı. Adamla yaptığı konuşmayı ve mesajları da gözden geçirirken, kafasında çakan şimşekle artık ne yapacağı daha açıktı. Elvin, seçim yapamazdı.

 

Tutku'yu seçip Reva'nın ölümüne sebep olunca öz kızı hayatta, annelik yaptığı biricik gözbebeği öldü diye mutlu olmayacaktı asla.

 

Reva'yı seçip Tutku'nun ölümüne sebep olunca da mutlu olamazdı, Tutku da onun canıydı. Bu yüzden yapılacak tek bir şey vardı ve hızlı olması gerekiyordu.

 

Koşarak odasından çıkarken artık adımları daha kararlıydı, yüzündeki o endişeli ifade kaybolmuş yerini buz gibi bir surat almıştı.

 

Arabasını o kadar hızlı kullanıyordu ki, en son ne zaman böyle kullandığını bile hatırlamıyordu. Şirketin önüne geldiği anda arabadan indi ve kapıyı bile kapatmadan görevliye teslim ederek döner cam kapısına doğru ilerledi. Oldukça kalabalıktı içerisi.

 

Resepsiyona uğramaya gerek duymadan asansöre ilerledi ve en üst kata çıkana kadar bekledi. Her katta çalışanlar yüzünden duran asansör, üzerinde dolaşan bakışların sonunda üst katta durduğu anda açılan kapıdan çıkarak koridorda ilerledi, önüne çıkan güvenliğin yanından geçmeye çalıştı.

 

-Üstünüzü aramam lazım hanımefendi." Aşağıda kapıdaki dedektörden geçmemesi dikkat çekmişti demek ki. Gözlerindeki gözlüğü çıkarıp, güvenliğe dik dik baktı kadın.

 

-Elvin Duru Devran ben, Kuzey Karayevle görüşecektim ve zaten haberi var. Şimdi önümden çekilmezsen ve beni bekletirsen yarın seni burada görmeyeceğime eminim." Yani hemen geçmezse Kuzey'in onu kovacağını söylemişti, genç adam bir an kararsız kalsa da, Elvin'i tanıyordu bu yüzden kenara çekilerek elini uzattı.

 

-Buyrun efendim, kusura bakmayın. Tanıyamadım." Elvin başıyla onaylayıp odanın iki kanatlı geniş kapısına ilerledi ve kapıyı çalmaya gerek bile duymadan içeri girdi. Cam masadaki dosyaları inceleyen adam, bu saygısızlığa karşı öfkeyle başını kaldırırken karşısında Elvin'i görmeyi hiç beklemiyordu.

 

-Kuzey Karayev." Asistanı koşturarak kadının arkasında belirirken, Kuzey eliyle gitmesi için ufak bir hareket yapıp ayağa kalktı.

 

-Randevumuz mu vardı?" Şaşkınlığını çabucak atıp, Elvin'in yüzüne gözünü kırpmadan bakarken, kadın asistanın arkasından gittiğini anladığı an kapıyı çarparak kapattı ve kapıya gömülü tasarlanmış kilidi çevirdi.

 

-Artık var." Hızlı adımlarla kendisine doğru yürüyen kadın o kadar "Reva"ydı ki, Kuzey öz annesi olsa anca bu kadar benzeyeceğini düşündü. Etrafa hakim duruşu, kararlı gözleri, yürüyüşü... Hepsi birebir aynıydı. Sadece Reva'nın uzun boyuna kıyasla bu kadın oldukça ufak tefek görünüyordu. Asla dört çocuk annesi diyemezdi de üstelik.

 

-Sorun nedir?" Elvin, gözlerini devirdi ve masanın diğer tarafında, tam da karşısında durarak belindeki silahı çıkarıp masaya vurdu.

 

-Beni kızlarımla tehdit edenin sen olduğunu biliyorum, çocuk." Aslında Kuzey, üçüzler gibi çocuğu olması için 8 yaş kadar büyüktü ama yine de böyle seslendi ona kadın. Çünkü anca bir "çocuk" onun bu seçimi yapacağına inanırdı. "Ama böyle bir seçimi yapmak yerine, ikisi için canımı vermeyi tercih ederim. Sen olduğunu nasıl anladım biliyor musun?" Silahının ucunu Kuzey'in kalbine yaslarken yüzünü yaklaştırdı. "Çünkü kızımla aramız çok iyidir. Onun canını kimin sıktığını, ona kimin böyle iğrenç bir oyun oynayacağını ve kimin ona kendini değersiz hissettirmek isteyeceğini çok iyi bilirim." Gözlerini bir kez bile kırpmadan doğrudan kendine bakıyordu. Kuzey, dudağının bir köşesini kıvırdı.

 

-Yani kendi canınızı ikisi için de verirsiniz? Öz kızınız için de üvey kızınız için de?" Gerçekten inanamadığı belliydi, çünkü nasıl bir kadın öz evladıyla üvey evladını birbirinden ayırmazdı ki? Bunu hiç beklememişti işte. Hiç hesaba katmamıştı. Kahretsin.

 

-İkisi de benim kızım, ikisini de ben yetiştirdim. Reva sadece 16 yaşında doğdu bana diyelim. Sen bunu zaten biliyorsundur." Gülümsedi Elvin, o kadar inandırıcıydı ki gerçekten keyiften gülümsediğini düşündürebilirdi. "Kızımla savaşıyorsan, kızımla savaş, Kuzey. Çünkü ailesinin ona aramıza sonradan katıldı diye sırt çevirmesini bekliyorsan, çok üzülürsün. Ve şunu unutma, biz olsak da, olmasak da Reva'yı Reva yapan biz değiliz. O ." Bu doğru değildi, o an orada Reva olsa, buna karşı çıkardı. Çünkü onlar düştüğü yerden kaldırmasa, Reva şuanki Reva olmazdı. Ama Elvin bunu söylemek istemişti, Kuzey onu hiçbir şekilde incitemeyeceğini düşünmeliydi. "O yüzden şimdi ya adamlarını arayıp Tutku'nun peşini bırakmalarını söylüyorsun ve ben Reva'nın yanına gidiyorum. Ya da beni öldürüyorsun ve bu işi bu şekilde hallediyorsun."

 

Kuzey, kalbindeki silahı yavaşça aşağı indirdi ve Elvin'e doğru yaklaştı. İyi bir anneye hiç silah doğrultmamıştı, bu yüzden belindeki silahını da çıkarmamıştı.

 

-İlkini yapalım. Ama bu iş burada bitmedi. Reva'ya iletirsiniz. Her zaman böyle şanslı olmayacak." Kadın nefes verir gibi gülmeden edemedi.

 

Reva ve şans? O şanssız doğan bir kızdı. Bu yüzden silahını beline yerleştirip kafa salladı.

 

-İletirim, Reva kendi şansını yaratacaktır. Her zamanki gibi. Görüşmemek dileğiyle Kuzey." Kapıya doğru ilerlerken elini rastgele havada sallamıştı Elvin. Tutku'yu arayacak, Receple onu aldıracak, kendisi de bu esnada Reva'nın yanına gidecekti.

 

Çünkü ormanda daha fazla yalnız kalmasına izin veremezdi.

 

-Bilmukabele, Elvin Hanım."Kuzey'in yüzüne bakmadan kapıyı çarpıp çıktığı anda önündeki dosyayı fırlatan adam öfkeyle avuçlarını masasına geçirdi. "Kahretsin!"

 

Odasının arka tarafındaki asansöre saniyeler içinde gitti ve hızla otoparka indi. Elvin'den daha hızlı indiği kesindi çünkü şirket asansörü her katta duruyordu. En azından Reva'nın ormanla nasıl başa çıktığını görmek istiyordu. Bu korkunun ne derece olduğunu ve intikamının bir nebze yeterli olup olmadığını...

 

Spor arabasına atlayıp son hızla yolları kat ederken, birkaç ceza kesildiğini fark etmek zor değildi. Hız limitlerini o kadar zorlamıştı ki, kendisi Reva'nın olduğu ormana girip onun yanına geldiğinde Elvin henüz yolu yarılamıştı.

 

Bilerek birkaç metre mesafe bıraktı Kuzey çünkü çalılıkların sesini duyup konuşmayı kesebilirdi. Kaşlarını çatarak onu duymaya çalışırken, Reva bacaklarını bir öne ittiriyor bir karnına doğru kıvırıyor, kollarını ağacın gövdesinden kurtarmak için bileklerini ağaca sürtüyor ve sızan kana aldırmıyordu.

 

-Öldüreceğim...Hepinizi öldüreceğim... Bırak. Duydunuz mu? Duydunuz mu?" Bacaklarını o kadar çok hareket ettirmişti ki önündeki bütün dallar ve yapraklar köşeye itilmişti. İnleyerek daha çok çırpındı kurtulmak için ama halat çok sıkı bağlanmıştı. "Hepinizi öldüreceğim. Kemiklerinizi bulamayacaklar. Annem geldiğinde hepinizi öldürecek. Duydunuz mu?" Öyle kısık sesle konuşuyordu ki Kuzey zar zor duymuştu, üstelik biriyle konuşuyor gibi değil sayıklıyor gibiydi. Ne kadar süre öylece durup onu izledi, bilmiyordu delikanlı.

 

Kıza doğru bir adım attığı anda, duyduğu dal kırılma sesiyle tepinmeyi bıraktı Reva. Ve Kuzey kendisine bir adım daha attığı an, bağırdı.

 

-YAKLAŞMAA!!" O kadar yüksek sesle bağırmıştı ki, orman sesiyle dolmuştu. Boynundaki bütün damarlar ortaya çıkmış, dudakları ayrılabileceği kadar çok ayrılmıştı. Kuzey, gözlerinin siyah bandajla kapalı olmasına neredeyse sevindi. Çünkü yeşillerdeki ifadeyi ilk kez görmek istemiyordu.

 

Neydi bu? Cinnet mi?

 

Nefret mi? Öfke mi?

 

Yoksa...Korku mu? Ama o korkmazdı ki.

 

Aldığı intikam, Kuzey'e suçlu hissettiriyordu. Neden hissetsindi ki? O hak etmişti. Hatta yanına yaklaşıp onu biraz daha huzursuz etmek iyi olmaz mıydı? Böylece bir daha asla kendisine bulaşmaması gerektiğini bilirdi. Tedirgin olup daha çok bağırırdı. O zaman nefen adımları geri geri gidiyordu?

 

Gittikçe uzaklaşmıştı Reva'dan.

 

Ama kız sayıklamayı durdurmamış aksine daha çok çırpınmaya başlamıştı. Bileklerinden sürtünme sonucu sızan kanlar avuçlarına doğru akıyordu.

 

Kuzey, onu gerçekten incittiğini gözleriyle görmüştü.

 

Hatta belki Elvin Tutku'yu seçse bile bu kadar yaralayamazdı onu. Reva'yı böyle görmek çok şey hissettirdi...

 

Tuhaf.

 

Sevinemiyordu bile, keyif alamıyordu. Reva'yı öfkeli görmeyi bu haline kesinlikle tercih ederdi. Resmen yaralı bir hayvan gibi kıvranıyordu, araba sesi duyunca iyice uzaklaşıp bir ağacın arkasına geçti Kuzey. Saniyeler içinde kızın yanına gelen Elvin, halatlara öyle hızlı asıldı ki sendeleyerek dizlerinin üstüne düştü.

 

-Reva benim.." dedi korkmaması ve bağırmaması için. "Benim, Elvin." Halatları öyle hızlı çözmüştü ki, tırnaklarından ikisi kırılmıştı bile. Reva'nın gözündeki bandajı açtı ve kendisine dönen ıslak kirpiklerle çevrili su yeşili gözlere dolu gözleriyle baktı.

 

-Anne buradasın." Ona o kadar hızlı sarıldı ki Reva, kanayan bileklerine bile aldırmıyordu. Bacaklarını iyice kendine doğru çekip dizleri üzerinde doğruldu ve çenesini kadının omzuna yasladı. "Bu...Buradasın." Hıçkırıklarla kelimesi bölünse de mutluluğunun tınısını duyabiliyordu Elvin.

 

-Buradayım anneciğim. Buradayım. İyisin güzelim. Harikasın." Kızın sarı saçlarını yavaş yavaş okşarken, Reva hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Başını kadının omzuna gömdüğü için yüzünü göremiyordu Kuzey ama sesini duyabiliyordu. Kaşları şaşkınlıkla havalandı.

 

Reva, ağlıyordu. Annesinin kollarında...

 

Bu intikamın ardından hiç beklemediği bir şey hissetti.

 

Pişmanlık. Öylesine hızlı yayıldı ki içine şokla geriledi. Hayır, hayır pişman falan olmamalıydı. Kendisine uyuşturucu vermişti bu kız, görüntülerini çekmiş, şantaj yapmış, saatini çalmıştı. Ona baş kaldırmış ve saldırıyı o başlatmıştı.

 

Hak etmişti. Evet, hak etmişti.

 

Arkasını dönüp arabasına yürürken, içini kaplayan sıkıntıyı bu ikna çabalarına rağmen yok edemedi. Reva'nın canını yakmıştı, bir aslanın kalbine bir mızrak sokmuştu.

 

Ama bildiği tek şey vardı ki, Reva bunun intikamını çok ağır alacaktı. İyileşir iyileşmez ağlayarak inlettiği bu ormanda kükremeleri duyulacaktı.

 

Kuzey, onun alabileceği intikamdan zerre korkmuyordu.

 

Kuzey, onun kendisine hissettirdiklerinden korkmaya başlamıştı. Çünkü ilk defa hissediyordu bu duyguyu.

 

Kendisini sıkıntıya sokan büyük bir pişmanlığı...

 

 

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

 

 

 

•Elvin anneliği>>>>

 

 

•Reva'ın intikamı nasıl olur sizce? Gelecek bölüm göreceğiz :))

 

 

•Kuzey'in yaptığı, Reva'nın yaptığından daha mı ağırdı? Sizce tecavüz olayını öğrendiğinde bu olaya bakışı nasıl olacak?

 

 

•Umarım sevdiniz! Yıldız, yorum unutmayın lütfen! Bu hikayeyi beğenmenizi istiyorum....

 

 

 

 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,

INSTAGRAM; tutkudevran

 

 

 

 

Bir de ne diyorduk?

 

 

 

 

 

 

 

Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Loading...
0%