@redvelvet7781
|
Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kyrous'un gelmesine çok az kalmıştı, son bir kez üzerimi kontrol ettim aynadan. Kızıl saçlarım bukle bukle omzuma dökülürken sarı elbisemin etek kısmındaki hayali tozları silkeledim. Ne zaman gelecekti bu adam? Heyecandan nefes alamıyordum, ne konuşacaktı beni mi gammazlıyacaktı? Bir oraya bir buraya gidip geliyordum heyecandan ve işte beklediğim an kapı çalmıştı. Koşarcasına hızlı adımlarla aşağıya indiğimde hizmetli Mirelda üstündeki kürkümsü kabanı alıyordu. Onunla vakit geçirdiğim için mi yoksa çocukluktan beri onun kahramanlıklarını dinlediğim için mi bu kadar heybetli ve ihtişamlı geliyordu. Aşağıya yaklaştığımda adımlarımı yavaşlattım, ben hariç herkes çoktan holdeydi. Adım seslerimle Kyrous kafasını bana çevirdi ve yüzünde serseri küçük bir tebessüm belirdi. Şaşırmıştım ve birden gülümsemesiyle yanaklarım kızarmıştı. Babam konuşmasıyla kendime geldim. -Kralım, şeref verdiniz. Masa hazır olana kadar dilerseniz odama geçelim. Kısaca bu konuyu konuşmak için bahaneydi, herkes en az benim kadar merakla bekliyordu Kyrous'un ne konuşmak istediğini. Kyrous'un kafasını sallayarak ilerlemesiyle babam Mireldaya kahve getirmesini söyleyerek Kralın arkasından adımladı. ----------------------------------------------------------------------------- Masa sonunda hazırlanmıştı ve masanın hazır olduğunu söylemek için babamın odasına doğru gittim. Kalbim gümbür gümbürdü, her adım atışımda nefesim iyice sıklaşıyordu. Kapının önüne geldiğimde Kyrous'un sesini duydum. "Şimdilik kimse bilmeyecek, özellikle Lydia. Babil'i almak için hazırlık yapıldı, oradan geldiğimizde hazırlıklara başlayıp duyurulacak" demişti. Neyi bilmeyecektim, anlamlandıramadım. Koskoca kralın özellikle benim duymamı istemediği şey ne olabilirdi? Babam ise "Siz nasıl uygun görürseniz kralım" demişti. Daha fazla vakit kaybetmeden kapıyı tıklattım. İlk Kyrousa selam verip sonra babama selam verip söze girdim. -Masa hazır, dilerseniz buyrun. Dedikten hemen sonra odadan çıkarak merdivenlere ilerledim. Masaya ulaştığımda Kyrous ve babam da gelmişti. Onların masaya oturmasıyla herkes masaya geçti, normal bir şekilde sohbet ederek geçen yemeğin ardından babam, annem ve Kyrous bahçede oturma kararı alarak bahçeye geçip akşamın geri kalanını orada sohbet ederek geçirdiler. Ben ise odama çekildim ve neler olduğunu veya olacağını kestirmeye çalışıyordum. Babil seferi çok uzak değildi, halk dahi bunu biliyordu. Hazırlıklar tamam dediklerine göre bu hafta içerisinde mutlaka sefere çıkılacaktı, fakat döndüklerinde ne duyurulacaktı? Özellikle benim bilmemem gereken ne vardı? Kafam karmakarışıktı. Ben düşünceler içerisinde boğuşurken kapım çalındı. "Gir" komutumun ardından Kyrous odamdaydı, onu görmek beni afallatmışsa da büyük bir heyecana kapılmıştım. -Kralım! dedim, şaşkın bir şekilde. -Lydia, sana veda etmek istedim. Bunun için yalnızca bir vakit daha yakalama fırsatımız olmayabilir. Biliyorsun ki Babil seferi düzenliyorum, hazırlıklar tamam ve iki gün sonra yola çıkılacak. Durakladı, bana doğru adımladı ve elini yüzüme yaklaştırarak yanağımı sevdi, ardından iç çekerek konuşmasına devam etti. -Benim küçük tilkim, yıllarca beklediğim, sabrettiğim şey nihayet Babil seferimin dönüşünde açıklanacak ve tamamen benim olacak. Hayatımın hiçbir evresinde kalbimin bu denli heyecanlı attığını hatırlamıyorum. Dedikleri karmaşık cümleler gibiydi. Nasıl bir anlam çıkarıp gerekiyor bilmiyordum. Düşüncelerim Kyrous'un devam etmesiyle kesildi. -Bu yapacağım şeye kızar mısın bilmiyorum, fakat eğer geri dönemezsem, bu hayattan gerçek bir hediye almış olmak istiyorum. Gözlerimin içine özlemle bakıyordu. Bu ne demek oluyordu? Kalbim hırçın denizler gibi köpüre köpüre dalgalanıyordu. Kyrous bana yaklaşmaya başladı. Yüce Kyrous adına beni öpecek miydi? Nefesini yüzümde hissediyordum. Bu fazlasıyla tahrik ediciydi, fakat bunun doğru olup olmadığını idrak edebilecek bir düşünce yetisine şu anda sahip değildim. Kyrous'un dudakları sonunda dudaklarıma değdiğinde artık onun dudaklarından başka hiçbir şeyi düşünemiyordum. Ben de ona karşılık vermeye çalışıyordum, zira daha önce böylesine bir deneyim yaşamamıştım. Hele ki şu anda karşımda beni öpen kişi bir kral, üstelik Yüce Kyrous'tu. Ben karşılık vermeye başladığım anda belimden sıkıca kavrayarak beni kendine bastırdı. Tüm kan yüzüme yayılmaya başladı. Heyecanla boynuna sarıldığımda yatağa doğru geri geri adımlamaya başladık. Öyle bir huşu içindeydim ki yer, zaman ve mekan aklımın ucunda bile değildi. O ve ben sadece bizdik, yatağa ulaştığımızda ben altta, o ise üstteydi. Bir eli bacağımı okşuyordu ve bu benim beynimi daha da uçuruyordu. Biz heyecanla öpüşmeye devam ederken kapımın hızla çalınmasıyla olduğum yerde sıçradım ve o an her şeyin farkına vardım. Ben kral ile üstelik Kyrous ile öpüşmüştüm. Hatta kapı çalmasa ne kadar ileri gidebileceğimizi bile düşünemiyorum. Kapının sesi gerçekliğe geri dönmemi sağlamıştı. -Hanımım, sayın Kral arabasını hazırlatmamızı istemişti. Araba hazır efendim. -Tamam Raya, çekilebilirsin. Kyrous bana gülümseyerek bakıyordu ve hala üstümdeydi. Ben ise utancımdan ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim. Sonunda konuşmaya karar vererek, -Üzerimden kalkar mısınız? dediğimde omuz silkerek, -Kalkamam. "Ne demek kalkamam?" Delirmiş miydi evdekiler? Benim odamda olduğunu biliyor muydular? Babam nasıl izin vermişti? Annem kesin bir ton soru soracak, ne diyecektim? -Arabanız bekliyor kralım. -Hah, şimdi de işim bitti, gidebilirsin mi demek istiyorsun? -Hayır, beni yanlış anladınız. Yani evdekiler yanlış anlar. -Ah, evet. Öpüştük falan sanabilirler, ne yanlış düşünceler. -Kralım, lütfen, kim ailesinin böyle düşünmesini ister? Sadece kendinizi düşünmeyin, ben kraliçe değilim, aileme hesap verme zorunluluğum var. Dediğimde "yakında olacaksın" tarzında bir şeyler demişti. -Anlayamadım, dediğimde ise, -Yok bir şey, 2 gün sonra sabahın erken saatlerinde rıhtımda olacağım, beni yolcu etmek için gelir misin? Bunu istemesi hoşuma gitmişti. Bu tarz şeyleri ancak birbirini seven kişiler yapardı. Hem biz öpüşmüştük, biz de birbirimizi seviyor olmuyor muyduk, sevgilim olmuyor muydu benim? Utangaç bir şekilde "olurrrr" diye uzatarak tatlı bir tınıyla gülümsedi ve yanağımı sıktıktan sonra sıktığı yeri öperek, -Görüşürüz, kızılım, bu anı asla unutmayacağım. diyerek odamdan çıktı. Ben ise kalp çarpıntısıyla baş etmeye çalışıyordum. Hemen pencereme doğru ilerledim ve perdemi çekerek onun gidişini seyretmek istedim. Arabaya binerken kafasını benim pencereme çıkarmıştı, elindeki mendili öperek arabaya bindi ve hızlıca uzaklaştı. Elindeki mendil, benim kocam olacak kişiye vereceğim bir mendildi, bir tür gelenekti. Odamdan çıkarken almış olmalıydı. O kadar heyecan içindeydim ki hiçbir şeyin farkında değildim. Bu hareketi, benim eşim olmak istediğini mi gösteriyordu? Kalbim yeniden hızlanmaya başlamıştı. Düşünmemek için üstümü değiştirip hemen yatağıma girdim ve uyumaya çalıştım. Biraz fazla uğraşsam da uykuya sonunda kendimi teslim ettim. AYYYYY AŞIIIRI HEYECANLANDIĞIM BİR BÖLÜMDÜ İLK TEMAS GERÇEKLEŞTİ BAKALIM NELER OLUCAKKKKKKK.UUUUUUUMARIM SİZ DE BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR VOTEEE VE YORUMMM ATMAYI UNUTMAYINNNN.SİZE BİR KAÇ GÖRSEL BIRAKIYORUM. LYDİA VE AİLESİNİN EVİ . LYDİA BU TARZI SADECE BAHÇEYE ARKADAŞININ YANINA GİTTİĞİN DE GİYİYOR SOYLU BİR AİLE MENSUBU OLDUĞU İÇİN SADECE BAHÇE DE BU VE BUNUN TARZINDA OLANLARI . BU TARZ KIYAFETLER DE GÜNLÜK YAŞANTISINDA GİYİYOR . |
0% |