@redvelvet7781
|
YENİ AŞIKLARIMIZ BİRAZ AYRI KALICAKLAR .BÖLÜM MAALESEF BİRAZ GEÇİKTİ KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN .BABİL BÖLÜMÜMÜZÜ 3 PARTTA İŞLİYCEĞİZ .İLK PARTIMIZ BABİLE GİDİŞ VE KIZIMIZIN YAŞADIĞI İÇSEL SAVAŞLA GEÇİCEK . İKİNCİ PARTIMIZ SAVAŞ ALANI ,KYROUSUN DÜŞÜNCELERİ İLE GEÇİCEK . ÜÇÜNCÜ VE SON PARTI DA BERABER OKUYUP GÖRELİM . :D
İki gün koskoca iki gün saniye gibi geçmişti. Kyrous'la öpüşmüştük, evet, ama o günden sonra bana nergis göndermesi dışında hiçbir irtibatımız olmamıştı. Sefere çıkacağı için yoğunluğu vardı, bunu biliyordum fakat ben de netlik istiyordum. Ufak bir kaçamak mıydım kral için, yoksa sevdiği kadın mı? Son kez aynada kendimi süzdüm, pudra rengi bir elbise giymiştim. Saçlarımı bu sefer alttan bol bir at kuyruğu yapmıştım, ellerime de tül eldivenlerimi geçirdim ve evden çıkmak üzere merdivenlere doğru ilerledim. Arabacı kapıdaydı, annem ve ablam çoktan arabadaydı, babam da bu sefere katılacağı için biraz endişeliydim. Çünkü babamı ve birkaç yaş daha olgun olan komutanı savaşlarda ülkeyi bırakırdı. Yönetimde herhangi bir sorun yaşanmaması için, fakat bu sefer neredeyse hepsini götürüyordu, bu da demek oluyor ki riskli bir savaş olacaktı veya bu savaş kral için diğer savaşlardan daha önemliydi. Babil'i babamın anlattığı kadarıyla değildi, daha çok halk arasında geçen birkaç sohbetten duyduklarımla edindiğim bilgiye dayanıyorum. Babam bazı konularda ketumdur; gittiği savaşlar, o savaşlarda neler yaşandığı, o yerlerin nasıl yerler olduğu konularda ablam ve bana çok paylaşımda bulunmaz. Bizim korkacağımızı düşünüyor. Her neyse, söylenenlere göre Babil'in öyle bahçeleri varmış ki dünya üzerindeki cennetmiş. Umduğum şey ise savaş sırasında o güzelim bahçelerin harap olmamasıydı. At arabası çoktan limana gelmişti. Babamın dediğine göre son anda karar değiştirilmiş ve kuruyan Fırat nehri üzerinden gidilecekti, fakat limandan vedalaşılıcaktı. Babamı gördüğümde yanında Kyrous vardı. Onu gördüğümde istemsizce yüzümde kocaman bir gülümseme oldu. Adeta koşarcasına yanlarına doğru hareketlendiğimde, Kyrous'un bakışları bana döndü. Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu ve babama dönerek bir şeyler dediğinde babamın bakışları bize döndü. Ben çoktan yanlarına vardığımda Kyrous nazikçe elimi öptü ve nedense babam bunu garipsemedi. Bir ara annemin ağzını bu konuda aramalıyordum. Babama sarıldım ve Kyrous'a dönüp: -Yüce kralım umuyorum ki destansı bir zaferle geleceksiniz. Sizlere durmaksızın dua edeceğim. Kutsal bir zaferle hemen gelmeniz dileğiyle. -Leydi Lydia, bu tatlı dileğiniz umuyorum ki göklere ulaşır ve büyük bir zaferle hem sizi hem halkımızı şenlendiririm. Hafif bir baş selamı vererek gülümsedim. En sonunda vedalaşma faslı bitti ve askerler atlarına binmek için son bir kez atlarını kontrol ediyorlarken birden Kyrous bana doğru geldi ve hançerini gizlice bana verdi. -Tatlı Lydiam, güzel kokulu saçlarından bir tutam kesip bana vermelisin. Sana olan özlemimi bir nebze olsa azaltmam gerek. Dedikleri beni şaşırtmasının yanında en çok da mutlu etmişti. Hiç vakit kaybetmeden kimseye çaktırmamaya çalışarak uzun saçlarımdan kalın bir şekilde kestim ki saçlarımın kokusunu yoğun bir şekilde koklayabilsin. Saçlarım zaten kalçalarıma geldiği için diğer insanlar pek de fark etmedi. Kyorous'a uzattığımda odamdan aldığı mendilin içine koyarak kalbinin üzerindeki küçük cebine koydu ve arkasını dönerek atına ilerledi. Son bir kez atın eyerlerini kontrol ettikten sonra atına binip askerlere gidelim komutu vererek yola çıktılar. SEFERE ÇIKILDIKTAN 3 GÜN SONRA ; İçim sıkılıyordu, adeta canım adım atmak istemiyordu. Aklım fikrim tamamen Kyrous'taydı. Ne yapıyor, nasıl durumu iyi mi, aç mı, canı yanıyor mu, yorgun mu, aklımdan bin tane şey geçiyordu. Annem bu durumdan endişeliydi, babamın gidişinden dolayı böyle olduğumu düşünüyordu. Tabii babam için de endişeliydim, ama Kyrous çok daha farklıydı. Hep hayran olduğum, gizlice yoğun hisler beslediğim adam sonunda bana karşılık vermeye başlamıştı ve bunun bu şekilde bitmesi beni mahvederdi. Annem benim bu somurtkan ve odadan çıkmama durumuma fazlasıyla içerlemiş olacak ki Alimera'yı çağırdı. Şu anda odamda anlattıklarımın şokuyla bir o yana bir bu yana gidip söylenmeyi de ihmal etmiyordu. -Nasıl olur da bana anlatmazsın, koskoca Yüce İmparator Kralın Kralı Kyrous seni öptü, aşkını ilan etti ve sen bana en yakın arkadaşına söylemedin, cidden mi? -Alimera, her şey birden gelişti, inan yaşadıklarımın şokuyla ne yapacağımı bilemedim. -"Bir de saçını vermiş! Siz bildiğin aşk böceğisiniz bak! Demedi deme, bu adam bu şekilde deliriyorsa sana Babil seferi dönüşü nikahı basar. Seferler ne kadar zor geçiyor biliyorsun, erkekler kadınsızlıktan iyice kuduruyor." diyerek kıkırdıp devam etti. "Hem kraliçe Mandane duyumlarıma göre oğlunu evlendirmek için bir prenses arıyormuş, ama bir ay önce arayışı bırakıp gelen teklifleri reddediyormuş. Şu mendebur soylu Rozalin anlattırken Garelina duymuş. Dediklerine göre Kral, evleneceği kadını çoktan seçmiş ve büyük bir sefer sonrası düğünlerini duyuracakmış. Şok içinde Alimeraya baktım. Bunca zaman bunları biliyordu ama bana anlatmadı mı? Dalga mı geçiyordu? -Bunları biliyordun, bana neden anlatmadın? Kafama hafifçe vurdu. -Deli misin? Daha yeni konuşuldu, Babil seferi büyük bir sefer ve bu seferden sonra kesinlikle kralın evleneceği kişiyi halka duyuracağını söylediler. O an kafamda şimşekler çakmaya başladı. Kyrous'un babamla konuşmak istemesi, benim çalışma odasının kapısından duyduklarım, Lydia duymasın, Babil seferi dönüşü duyurulacak demesi, annemin evlilikle ilgili artık üstüme gelmemesi hatta o günden beri bana evliliğin eşini bile söylememişti. Bütün taşlar yavaş yavaş yerine otururken, Kyrous'un böyle bir istek ve planı ilk bana gelip sormasından ziyade babama söylemesi ve benden saklaması fazlasıyla kırıcıydı. Alimeraya bu olanları da anlattığımda ağzı açık bir şekilde dinledi. -Şimdi sen Yüce İmparator Kyrous ile mi evleneceksin? Sen neden mutlu değilsin, kraliçe olacaksın, surat asmayı bırak. -Alimera, bana fikrini isteğini anlatabilirdi, fakat gidip babamla görüştü. Benim ne isteyip istemediğim umrunda bile değil. Baksana babama ve anneme, "Lydia özellikle duymasın" dedi. -Lydia, sen iyi misin? Buranın geleneklerini bilmiyormuş gibi konuşma. Yaşın geldi, istemiyorum deme şansın yok, göz önünde olan bir ailenin kızı olarak biraz daha evlenmemen seni zor duruma sokar. Hem kral gelenekleri yerine getirmiş, ilk babanla konuşacak ki daha sonra baban bunu onaylayıp sana söylesin. Sen şanslısın ki sevdiğin adamla evleneceksin. Hem belki de Babil seferinden sonra seninle güzelce, sakin bir akıl ile konuşmak istemiştir. Biliyorsun ki kral sefer için çok büyük hazırlık yaptı ve büyük bir beklentisi var. Kafası doluyken konuşmak yerine sakin bir şekilde konuşmak daha mantıklı, biliyorsun ki. Alimeranın dedikleri doğruydu, ama nedense bu konuyu ilk bana söylemesini isterdim. Gene de bu durumun aramıza girmesine izin vermeyeceğim, onu kaybetmek istemiyorum. Alimera ile biraz daha sohbet ettikten sonra kafam dağılsın diye nehir kenarına gittik, ama benim aklım hala Kyrous ve evlilik konusundaydı, endişeliydim, bir yandan da içimde garip bir heyecan vardı. Şu anda umduğum tek şeyin her şeyin bizim için güzel olması ve bir an önce sağ salim bana dönmesi olduğu. EVETTTT BİRAZ GEÇ GELEN BİR BÖLÜM AMA BOMBA GİBİ GELDİ .BİR DAHAA Kİ BÖLÜMDE SAVAŞ NASIL GİDİYOR NELER OLCAK KYROUSUN DÜŞÜNCESİ GİBİ KONULAR OLUCAK VE BİR HABERİM DAHA VAR .PERS KRALAĞI DIŞINDA İKİ KİTABIM DAHA OLDUĞU İÇİN BİRAZ BÖLÜM GELİŞLERİ SIKINTILIYDI .BU YÜZDEN BİR KARAR VEREREK PERS KRALLIĞINI BİTİRDİKTEN SONRA DİĞER İKİ KİTABIMA DEVAM EDECEĞİM . SİZLERİ DE UZUN SÜRE BEKLETTİĞİM İÇİN AŞAĞIYA KÜÇÜK BİR SPOİLER RESİM BIRAKICAM İLERİKİ BÖLÜMLERE AİT OLAN BAKALIM HANGİ BÖLÜM VE NASIL BİR ŞEY GELİCEK ÖNÜMÜZE . YORUM VE VOTEYİ UNUTMAYALIMMM.
|
0% |