@redvelvet7781
|
SELAMLAR BU SEFER SİZİ FAZLA BEKLETMEDİM VE HEMEN YAZIP YAYINLADIM BU BÖLÜM SAVAŞI VE BİRAZ DA OLSA PERSLERİN YAPISINI ANLATTIĞI İÇİN KISA OLDU AMA DİĞER BÖLÜM HEER ZAMAN Kİ UZUNLUKTA OLUCAK .BÖLÜMÜN HEPSİ YAZAR AĞZINDAN ANLATILDI BU DA BİRAZ DAHA PERSPEKTİF BİR AÇI OLUŞTURDU .YANİ HER ŞEYİ BİR TIK DAHA NET ANLAYABİLDİK GİBİ DÜŞÜNÜYORUM.İYİ OKUMALAR . YAZARDAN ; Ordu bir hayli yorulmuştu. Babil'e yaklaştıkça savaşın çetin geçeceğini bildiklerinden dolayı gerilmeleri işleri hayli zora sokuyordu. Bilmedikleri bir şey vardı: Krallarının içerde adamları vardı. Bu da iki gün içerisinde Babil'in kesin ve kesin onların olacağı gerçeğiydi, ve çok fazla kayıp bile vermiyorlardı. Krallarının bu denli kendine güvenmesi ve dik duruşu askerlerin içine bir nebze de olsa su serpiyordu. Krallarının dur komutuyla hepsi durdu. - Burada bir süre dinleneceğiz, ateş yakın. Krallarının sonunda dinlenme süresi vermesi bütün askerleri sevindirmişti. Tam üç gündür atların üstünde durmaksızın ilerliyorlardı, hepsi bitap düşmüştü. Komutanları görev paylaşımı yaptıktan sonra herkes işlerini yapmaya koyuldu. Kimisi odun topladı, kimisi ateş için yer ayarladı, bazıları ise atların yemiyle ilgilendi. Her şey tamam olduğunda yemeklerini yiyip biraz dinlendiler. Dinlenmek için durdukları zaman hava karanlıktı, şimdi ise güneşin ilk ışıkları görünmeye başlamıştı. Krallarından aldıkları komut ile hemen toparlanıp atlarına bindiler, böylelikle yola koyulmaya hazırdılar. Geriye altı günlük yolları kalmıştı. Babil'e yaklaştıkça hepsinin içini bir heyecan basıyordu. Babil Kralları gibi askerlerinin de uzun zamandır hayallerindeydi. Babil, halkı tarafından da sevilmeyen bir kral tarafından yönetiliyordu. Genç kral Labaşi Marduk'u devirerek tahta çıkan Nabonidus'un saltanatının sonu, beceriksiz oğluna tahtı devretmesiyle gelmişti. Nabonidus, yönetimi sık sık askeri yetenekleriyle tanınan ancak siyasi becerileri zayıf olan oğlu Belşazzar'a devretti. Sonuç olarak ise rahipler ve askeri sınıf da dahil olmak üzere Babil toplumunun pek çok üyesi tarafından sevilmiyordu. Bu da Kral Kyrous'un işine yarıyacaktı. Çünkü içerdeki askeri güç ve dini güç onlara yardım edecek, sonuç olarak ise iki veya üç gün içerisinde Babil tamamen Pers krallığına ait olacaktı. Altı günlük yolculukları göz açıp kapayıncaya kadar geçti ve savaş boruları ötmeye başladı. Savaş Kyrous'un tahminlerindeki gibi 2 gün sürdü. Opris savaşı olarak adlandırdıkları savaş, ilk gün biraz zorlasa da ikinci gün içerdeki ittifakları sayesinde çok daha hızlı ve kolay geçti. İkinci günün sonunda Belşazzar teslim oldu. Kyrous ona iki seçenek sundu: - Ya burada kalıp ölürsün, ya da sürülerek sefil hayatına bir korku olarak devam edersin, beceriksiz soytarı Belşazzar. Ve Belşazzar, Kyrous'un dediği gibi korkarak sürgün edilmeyi seçti. Kyrous, Babil halkına yaptığı konuşmada söz verdi: Dinlerine ve yaşam biçimlerine saygı göstereceğine, hapsedilmiş olan din adamlarını ve suçsuz halktan kişileri serbest bırakacağına. Böylelikle Kyrous, savaşı yenerek satraplık olarak topraklarına kattı.(SATRAPLIK=Satraplık, İran medeniyetinde ülke topraklarının ayrıldığı idari birimlere (eyaletlere) verilen ad veya Persler'in valilik atamaları olarak da adlandırabileceğimiz sistemdir. Pers imparatorluğu mutlakiyetle yönetilmiştir. Pers hükümdarının yetkileri sınırsız olup,istekleri kanun niteliği taşımıştır. Ülke satraplık adı verilen eyaletlere bölünmüştür. Satraplıklar satrap adı verilen ve Pers soyluları arasından seçilen kişiler tarafından yönetilmiştir. I. Darius tarafından geliştirilmiş sistem MÖ 340 yıllarında kullanılmaktaydı. Persler Ege Denizi'nden Hindistan'a kadar olan topraklarını yönetebilmek için bu satraplıkları kurdular. İskender'in işgalinden sonra ise bu sistem ortadan kalktı.DİREK KOPYALA YAPIŞTIR JDJDJJDJ) Şehrin ana tapınağı Bel'in kapılarına Guti muhafızlarının yerleştirildi.(Gutiler, 'da, Güney Mezopotamya da Zagros Dağlarında (günümüzde iran ) yaşamış bir halk. Bonus bilgi gutilerin Türk olduğu söylenir hatta akadlar yani perslerin tarımsal düzenlerini bozup yıkılmalarına kadar yol açtıkları söylenir. Tarih kitabı dediğin böyle bilgi dolu olmalı ahhhahah) Gobryas'ı hemen Babil eyaletinin valisi olarak atadı ki orası hiçbir şekilde başıboş kalmasın diye. Kyrous'un en çok üzüldüğü şey, güzel asma bahçelerinin harap olmasıydı. Asma bahçelerini düşününce aklına hemen meraklı kızıl tilkisi geldi. Savaş sırasında aklına gelmemesi için çabalasa da kalbindeki yangın tatlı Lydiası'ydı, bunun farkındaydı. Kim bilir, o bahçeyi görse ne kadar mutlu olurdu. Aklına onun için asma bahçelerin resmini çizmek geldi. Krallığına vardığında onun için asma bahçelerin resmini çizip ona göstermek, bahçenin güzelliğini anlatmak için yanıp tutuşuyordu. Birden bire garip hissetti, her gördüğü güzel şeyi, her güzel gelen ezgiyi ona anlatmak istiyordu. Yabancısı olduğu bu duygu kalbini okşasa dahi onu evhamlandırmaya yetiyordu. Zaferin ve halka seslenişten kısa bir süre sonra krallığa gitmek için yola çıktılar. Şu anda Kyrous'un aklında sadece müstakbel eşi vardı. Krallığa vardıklarında kutlamalar sırasında evlilikleri duyurulacak ve büyük bir hazırlık başlatılacaktı. Kyrous gösterişi fazlasıyla seven ve yüceliğini herkesin görmesini isteyen bir adamdı. Henüz kızıl güzeline bunun haberini vermemişti, lakin her şeyi usulüne göre yapmış ve ilk babasıyla görüşmüştü, onayı aldıktan sonra ise annesiyle bu konu hakkında konuşmuştu. Annesi, aslında Lydia'nın olduğunu duyunca öfkeye kapılmış, daha oturaklı ve asi olmayan bir kız seçmesini istemişti. Aslında ülkedeki kızların hepsinden daha çok seviyordu Lydiayı, ama asilği ve oğlunun onunla baş edemeyeceğinin düşüncesi onu bu denli öfkeye kapılmasını sağlamıştı. Annesinin de sonradan fark ettiği şey, bu dünyada yaramaz tilkisini ancak ve ancak Kyrous'un dize getirebilmesiydi. Bu düşünceler beyninde dönerken tek istediği krallığına varmak ve biricik sevgilisine kavuşmaktı. 1831 Babil'in Düşüşü; Büyük Kiros Babil ordusunu yeniyor. J. Martin tarafından mezzotint, 1831.
UMARIM BEĞENDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLMUŞTUR VOTE VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.
|
0% |