Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@reis_book.sea

Gözlerimi açt ığımda beyaz tavan a ba ktım. Hastanede miydim? Başımda feci şekilde bir ağrı vardı. Ne olmuştu bana? Doğrulmaya çalıştım, kolumdaki serumu fark ettim. Hızlıca çekip attım. Ayaklarım yere değerken içimin ürperdiğini hissettim. Ayakkabılarım neredeydi? Benim ben buraya nasıl gelmiştim? Ayağa kalkmak istememle başım dönmeye başladı. Kendimi dizginledikten sonra hemen kapıya yöneldim. Kapıyı açar açmaz yalın ayak dışarı fırladım.Çarptığım gövdeyle geriye sendelendim. Yine de durmak istemedim, tekrar koşmaya çalıştım fakat biri beni durdurdu. “Bırak beni, bırak” dedim. “Sakin olmalısın küçük hanım” dedi. “Sakin olmayacağım, hem sen kimsin bırak beni, babama gideceğim” dedim sinirle göğsüne hala vurarak. “Bağırma bana” dedi, daha da sinirlenmeme neden oldu. “BIRAK BIRAK BENİ BIRAK, İMDAT ZORLA ALINIYORUM, YARDIM EDİN” dedim, avazım çıktığı kadar bağırdım. “Kes sesini” dedi. “Lan sen kimsin de benim sesimi keseceksin, dangalak, bırak beni, babama gideceğim dedim, babam gelecek bugün” dedim, artık halim kalmamıştı. “Sakin olur musun lütfen, bir dinle beni” dedi. Çevredeki hastalar bizi izliyordu, izleyeceklerine bana yardım etseler ölürdüm. “Sen kimsin” dedim korkuyla. Korkuyor muydum, evet korkuyordum. Babam, babam neredeydi, hani gelmişti? “Beni baban gönderdi, kesin emir var seni evine babana ulaştırmam gerekiyor, lütfen bana zorluk çıkarma” dedi. “Babam geldi mi, niye baştan söylemiyorsun ki” dedim. “Sustun da” demedim sanki Ukala bay bilmiş, “Hem bana ne oldu niye burdayım, babam beni asla hastaneye getirmez ki” dedim. “Eve gitmemiz gerekiyor, geç kalıyoruz” dedi. “Gidelim ama benim ayakkabılarım yok, ayaklarım üşüyor” dedim. Artık kışa girmiş bulunmaktayız, hava çok soğuktu. “Hem” dedim, “ben çok pis üşüyorum asker abi.” Ters ters baktı. “Ben asker değilim” dedi ve birden kendimi kucağında buldum. “Şimdilik böyle idare et güzelim, sana ayakkabımı vermem kaybolur ayakların” dedi. “Bana güzelik deme, beni eve götür” dedim. “Götürmesem ne olur” dedi sırıtarak. “Babam seni öldürür” dedim. Babamı çok özlemiştim. “He öyle diyorsun” dedi. “He öyle bay ukala” dedim gülerek. Arabanın kapaklarını açtı, beni ön koltuğa oturttu, kendisi de sürücü koltuğuna geçti. “Bir şey soracağım, bana ne oldu” dedim. “Bayıldın” dedi. “Ne ama neden” dedim. “Eve gidince anlarsın bebek” dedi. Şu an farkına varıyordum, dilinde aksaklık vardı, büyük bir ihtimalle yabancı ülkede yaşıyordu.

Sen asker değilsen kimsin “bunu babam açıklasa iyi olur” dedi. Babam derken baban kim ki? “Baban mı?” Babam mı dedim, şok içinde ve bir şeyler canlandı kafamda.

20 yıl önce, elzem 7 yaşında

Asker amca, senin kimsen yok mu? Elinde yüzük var, evli olmalısın. Ya kabul etmese hanımın “benim artık senden başka kimsem yok” asker amca, karın nerede? “Karım oğlumu alarak Almanya’ya yerleşti 1 yıl önce.” Oğlun küçük müydü? Eğer öyleyse, ben ona bakardım. Ben kardeşlerime bakardım hep. Asker amca gülerek, “senden 1 yaş büyük, şu an 8 yaşında olmalı.” Onu görmüyor musun? “Annesi göstermiyor.” Ama, bu çok saçma. Asker amca, babam hep bir baba evlat hasretine dayanamazdı. “Dayanmıyorum ki” dedi, gözleri doldu, ağlama. Asker amca, ben varım, ben seni hiç bırakmam, söz dedim. Bana kocama sarıldı.

Günümüzde

Sen sen adını bilmediğim babamın çocuğusun. Hani Alman bebesi sen olmalısın. “Ben” dedi, durdu birden kahkaha bastı. “Ben mi bebeğim?” Buradan bakınca öyle Alman bebesi insan devletini bırakıp gider mi hiç?

Haklısın ama bu benim elimde olan bir şey değildi. Sadece 7 yaşındayken annem, babamın görevler için uzun süreler ayrı kalmasından dolayı boşanmak istedi ve velayetimi alarak babamı bir defa bile göstermedi. Sen kimsin peki, babamın yeni karısından kız mısın?” dedi. Ne karısı mı? Babam asla evlenmedi. Elindeki yüzük annene ait, o anneni çok sevdi. Babanla bir görevinde tanıştık ve o gün ailemi kaybettim. Hayata babandan başka kimsem kalmamıştı. Tanıdığım beni yurda verdiler ve bir gün babam geldi, beni evlatlık aldı, beni canı yaptı. Onun hakkı asla ödenmez. “Canı olduğun belli” bu ne demek? “Babam bütün mirasını sana bırakmış” ne, nasıl olur? Bırakmış, ne demek? Babama ne oldu? İçimdeki kötü his bir türlü geçmiyordu. Sustu, cevap vermedi. Araba ani bir hızla durunca kafamı pencereden dışarı çıkardım. Evimizin önü çok kalabalıktı, herkes bir yere odaklanmış, ağlayanlar vardı. Dönüp ona baktım, “İn, hadi” dedi. İndim, ayaklarım yerle buluştu, kar yağıyordu. Şimdi fark etmiştim, herkes geçerek bahçeye girdim.Babamın fotoğrafı tabutun önündeydi, askerler başındaydı. Bir çığlık koptu, bu ses bana aitti. Yalın ayak koşarken yere yapıştım karlara. Batım kalktım, babamın tabutunun yanında düştüm, bu sefer kalkamadım. İşte beni kaldıracak kişi şehit olmuştu. Kalk baba, kalk asker amca, kalsana asker amca, uyan uyan baba. Biri beni ayağa kaldırdı, bakmadım kırmızı bayrağa sarmışlardı tabutu düzdü. Bunun anlamı hayır baba dedi, baba uyan, uyan. Benim senden başka kimsem yok ki baba, uyan baba dedim. Seni bulduğum günde kar yağıyordu, kaybettiğimde de yağıyor. O günde Gözlerimi açtığımda beyaz tavana baktım. Hastanede miydim? Başımda feci şekilde bir ağrı vardı. Ne olmuştu bana? Doğrulmaya çalıştım, kolumdaki serumu fark ettim. Hızlıca çekip attım. Ayaklarım yere değerken içimin ürperdiğini hissettim. Ayakkabılarım neredeydi? Benim ben buraya nasıl gelmiştim? Ayağa kalkmak istememle başım dönmeye başladı. Kendimi dizginledikten sonra hemen kapıya yöneldim. Kapıyı açar açmaz yalın ayak dışarı fırladım.Çarptığım gövdeyle geriye sendelendim. Yine de durmak istemedim, tekrar koşmaya çalıştım fakat biri beni durdurdu. “Bırak beni, bırak” dedim. “Sakin olmalısın küçük hanım” dedi. “Sakin olmayacağım, hem sen kimsin bırak beni, babama gideceğim” dedim sinirle göğsüne hala vurarak. “Bağırma bana” dedi, daha da sinirlenmeme neden oldu. “BIRAK BIRAK BENİ BIRAK, İMDAT ZORLA ALINIYORUM, YARDIM EDİN” dedim, avazım çıktığı kadar bağırdım. “Kes sesini” dedi. “Lan sen kimsin de benim sesimi keseceksin, dangalak, bırak beni, babama gideceğim dedim, babam gelecek bugün” dedim, artık halim kalmamıştı. “Sakin olur musun lütfen, bir dinle beni” dedi. Çevredeki hastalar bizi izliyordu, izleyeceklerine bana yardım etseler ölürdüm. “Sen kimsin” dedim korkuyla. Korkuyor muydum, evet korkuyordum. Babam, babam neredeydi, hani gelmişti? “Beni baban gönderdi, kesin emir var seni evine babana ulaştırmam gerekiyor, lütfen bana zorluk çıkarma” dedi. “Babam geldi mi, niye baştan söylemiyorsun ki” dedim. “Sustun da” demedim sanki Ukala bay bilmiş, “Hem bana ne oldu niye burdayım, babam beni asla hastaneye getirmez ki” dedim. “Eve gitmemiz gerekiyor, geç kalıyoruz” dedi. “Gidelim ama benim ayakkabılarım yok, ayaklarım üşüyor” dedim. Artık kışa girmiş bulunmaktayız, hava çok soğuktu. “Hem” dedim, “ben çok pis üşüyorum asker abi.” Ters ters baktı. “Ben asker değilim” dedi ve birden kendimi kucağında buldum. “Şimdilik böyle idare et güzelim, sana ayakkabımı vermem kaybolur ayakların” dedi. “Bana güzelik deme, beni eve götür” dedim. “Götürmesem ne olur” dedi sırıtarak. “Babam seni öldürür” dedim. Babamı çok özlemiştim. “He öyle diyorsun” dedi. “He öyle bay ukala” dedim gülerek. Arabanın kapaklarını açtı, beni ön koltuğa oturttu, kendisi de sürücü koltuğuna geçti. “Bir şey soracağım, bana ne oldu” dedim. “Bayıldın” dedi. “Ne ama neden” dedim. “Eve gidince anlarsın bebek” dedi. Şu an farkına varıyordum, dilinde aksaklık vardı, büyük bir ihtimalle yabancı ülkede yaşıyordu.

Sen asker değilsen kimsin “bunu babam açıklasa iyi olur” dedi. Babam derken baban kim ki? “Baban mı?” Babam mı dedim, şok içinde ve bir şeyler canlandı kafamda.

20 yıl önce, elzem 7 yaşında

Asker amca, senin kimsen yok mu? Elinde yüzük var, evli olmalısın. Ya kabul etmese hanımın “benim artık senden başka kimsem yok” asker amca, karın nerede? “Karım oğlumu alarak Almanya’ya yerleşti 1 yıl önce.” Oğlun küçük müydü? Eğer öyleyse, ben ona bakardım. Ben kardeşlerime bakardım hep. Asker amca gülerek, “senden 1 yaş büyük, şu an 8 yaşında olmalı.” Onu görmüyor musun? “Annesi göstermiyor.” Ama, bu çok saçma. Asker amca, babam hep bir baba evlat hasretine dayanamazdı. “Dayanmıyorum ki” dedi, gözleri doldu, ağlama. Asker amca, ben varım, ben seni hiç bırakmam, söz dedim. Bana kocama sarıldı.

Günümüzde

Sen sen adını bilmediğim babamın çocuğusun. Hani Alman bebesi sen olmalısın. “Ben” dedi, durdu birden kahkaha bastı. “Ben mi bebeğim?” Buradan bakınca öyle Alman bebesi insan devletini bırakıp gider mi hiç?

Haklısın ama bu benim elimde olan bir şey değildi. Sadece 7 yaşındayken annem, babamın görevler için uzun süreler ayrı kalmasından dolayı boşanmak istedi ve velayetimi alarak babamı bir defa bile göstermedi. Sen kimsin peki, babamın yeni karısından kız mısın?” dedi. Ne karısı mı? Babam asla evlenmedi. Elindeki yüzük annene ait, o anneni çok sevdi. Babanla bir görevinde tanıştık ve o gün ailemi kaybettim. Hayata babandan başka kimsem kalmamıştı. Tanıdığım beni yurda verdiler ve bir gün babam geldi, beni evlatlık aldı, beni canı yaptı. Onun hakkı asla ödenmez. “Canı olduğun belli” bu ne demek? “Babam bütün mirasını sana bırakmış” ne, nasıl olur? Bırakmış, ne demek? Babama ne oldu? İçimdeki kötü his bir türlü geçmiyordu. Sustu, cevap vermedi. Araba ani bir hızla durunca kafamı pencereden dışarı çıkardım. Evimizin önü çok kalabalıktı, herkes bir yere odaklanmış, ağlayanlar vardı. Dönüp ona baktım, “İn, hadi” dedi. İndim, ayaklarım yerle buluştu, kar yağıyordu. Şimdi fark etmiştim, herkes geçerek bahçeye girdim.Babamın fotoğrafı tabutun önündeydi, askerler başındaydı. Bir çığlık koptu, bu ses bana aitti. Yalın ayak koşarken yere yapıştım karlara. Batım kalktım, babamın tabutunun yanında düştüm, bu sefer kalkamadım. İşte beni kaldıracak kişi şehit olmuştu. Kalk baba, kalk asker amca, kalsana asker amca, uyan uyan baba. Biri beni ayağa kaldırdı, bakmadım kırmızı bayrağa sarmışlardı tabutu düzdü. Bunun anlamı hayır baba dedi, baba uyan, uyan. Benim senden başka kimsem yok ki baba, uyan baba dedim. Seni bulduğum günde kar yağıyordu, kaybettiğimde de yağıyor. O günde ayaklarım çıplaktı, bugünde tek fark yaş o gun7 bugün 27 yaşında omam. Emin ol baba, aynı hisleri yaşıyorum baba. Kolumu biri tuttu, kendine çekti. Bu Samet amcamdı. “Ağlamar mi?” Ağlıyordu o da. Kafamı kaldırdım. “Bükmez babam derdi ki, bir gün bir Yusuf ölü, bin Yusuf doğar. Canım feda olsun bayrağıma, yurduma. Ben ölünce huzura ericem kızım, sakın ağlama elzem” dedi Samet amca. Hisseti öyle sıkı sarıldı ki sanki sondu. ASKER BABAM

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%