Köyden Şehire: Ada ve Alp'in Hikayesi

Yazan: [Elfin Karakaya]

Ada, köyde doğmuş ve büyümüştü. Sessiz doğanın içinde, tarlalarla ve hayvanlarla iç içe geçen bir hayat onun için huzurun tanımıydı. Ancak köydeki bu sakin yaşam, artık onlara yetmemeye başlamıştı. Bir gün, babaları aniden şehirdeki yeni bir iş fırsatını kabul etti. Ada ve Alp, köyden ayrılarak şehre taşınmak zorunda kaldılar.

Şehir, köyden çok farklıydı. Geniş caddeler, yüksek binalar ve insan kalabalığı Ada'yı biraz korkutmuştu. Alp ise bu yeni ortama hemen adapte oldu. O, her zamanki gibi meraklı ve yaramazdı. Yeni okuluna gitme fikri bile ona heyecan veriyordu. "Şehirde kimbilir neler var!" diye düşünüyordu Alp, Ada ise yeni okuldan biraz endişeliydi. Şehirde nasıl insanlarla karşılaşacaklarını bilemiyordu.

İlk gün okula vardıklarında, Ada ve Alp sınıflarına ayrıldılar. Ada, dikkat çekmeden yeni insanlarla tanışmaya çalışırken, Alp bir anda sınıfın en ilgi çeken çocuğu olmuştu bile. Onun yaramaz halleri, herkesin dikkatini çekiyordu. Ancak bir kişi vardı ki Ada'nın dikkatini hemen çekti: Cansu.

Cansu, okulda herkesin bildiği, popüler ama sinsi bir kızdı. Ada, ilk bakışta onunla ilgili bir şeylerin ters olduğunu hissetmişti. Cansu'nun kendini beğenmiş tavırları, etrafındaki insanları kontrol etmek istemesi, onu Ada’nın gözünde tehlikeli birine dönüştürüyordu. Cansu, sınıf arkadaşlarını manipüle ederek her zaman kendi istediğini elde ederdi. Ve Ada'nın sessiz, yeni gelen bir öğrenci olduğunu görünce, onun üzerine oynamaya karar verdi.

Alp ise bu tehlikeyi henüz fark etmemişti. Her zamanki gibi, yeni yerler keşfetmek ve yeni arkadaşlar edinmekle meşguldü. Ancak Cansu’nun hedefi sadece Ada değildi; Alp'i de etkisi altına almak istiyordu. Zamanla, Cansu’nun Alp’i yaramazlıklarıyla yönlendirmeye çalıştığını, onu yanlış yollara çekmeye çalıştığını Ada fark etti.

Bir gün, okulda büyük bir proje için grup çalışması yapmaları gerektiğinde, Cansu, Alp ile aynı gruba girmeyi başardı. Ada, kardeşinin Cansu’yla birlikte olmasından rahatsızdı, çünkü Cansu'nun kötü niyetli olduğunu anlamıştı. Cansu, Alp’i kullanarak, onun sayesinde okulda daha fazla güç kazanmaya çalışıyordu. Cansu, Alp’i tehlikeli şakalara yönlendiriyor, sınıfta sorun çıkarması için onu cesaretlendiriyordu.

Ada, kardeşini bu tehlikeden korumak istiyordu. Cansu’nun gerçek yüzünü göstermek için çabalıyordu, ama Alp, ablasının bu uyarılarını dikkate almıyordu. Onun için Cansu eğlenceli biriydi ve şehirdeki bu yeni hayatında bir heyecan kaynağıydı. Ancak Ada, Cansu’nun Alp’i yavaşça daha karanlık bir yola sürüklediğini görüyordu.

Ada’nın şehirdeki mücadelesi sadece yeni arkadaşlar edinmek değildi, aynı zamanda kardeşini Cansu’nun etkisinden kurtarmak zorundaydı. Şimdi, Ada’nın içindeki o güçlü koruma duygusu, hem Alp için hem de kendi yeni yaşamları için devreye girmişti. Şehirde yeni bir hayata başlamanın kolay olmayacağını anlamıştı, ama Ada kararlıydı. Ne olursa olsun, Alp’i koruyacak ve Cansu'nun oyunlarına yenilmeyecekti.

Devam edecek