@renkruhu
|
Şimdiki Zaman
*Eliz Dinç'in Ağzından*
Dolu gözlerimle baktım babama, yine sebepsizce kavga etmişti benimle. Yine başkalarından çıkaramadığı siniri bana bağırarak çıkarmıştı. Sabah markete gitti diye bağırılır mı bir insana? Benim babam bağırıyordu. Oysaki kendime bişey almamıştım. Sadece kahvaltı için gerekli şeyler almıştım. Ama o bunu anlayamıyordu. Babam hâla bağırırken kafamı çevirdim. Artık ne dediğini bile anlayamıyordum. Kafam o kadar çok dolmuştuki. Gözlerim dolu dolu son kez ona bir bakış atıp, hızlı adımlarla dışarı çıktım. Yönümü her zaman gittiğim parka çevirdim, yürürken düşüncelerimi bir kenara atamıyordum. Adeta hücre gibi çoğalıyorlardı. Mesela babam ne için bana bu kadar nefret doluydu? Yüzümü her gördüğünde ne diye bana bağırıyordu? Gözümden bir yaş düştü. Kafamı iki yana salladım hemen. Düşünmek istemiyordum. Bu sorular kafamı doldurdukça boğuluyordum. Park görüş açıma girince düşünmemek adına, adımlarımı hızlandırıp parkta gözümü gezdirdim. 3 erkek,1 kızdan oluşan arkadaş grubunda gezdirdim gözlerimi. Kumral bir çocuk, kızın omzuna kolunu atmış, onu sahiplenircesine göğsüne bastırıyordu. Sarışın mavi gözlü kız ise, tebessümle onun yüzünü inceliyordu. Diğer iki çocuk esmerdi. İçlerinden biri kahkahalarla bişeyler anlatıyordu. Diğeri ise imayla karşısındaki, kız ve oğlana bakıyordu. Gözlerimi çektim onlardan. Benim burda öyle yakın arkadaşlıklarım hiç olmamıştı. Arkadaş diyince aklıma sadece ikizim Edis geliyordu. Aklıma gelince tebessüm ettim. Hemen bir banka oturdum ve telefonumu alıp arama yerine girdim ve ikizimi aradım. "Güzelim bir sorun mu var?" Duyduğum sesle, gözlerimin doluluğu gitmiş yerini kocaman bir gülümsemeye bırakmıştı. Edis hep böyleydi beni çok merak eder, her aramamda bunu sorardı bana. "Sana söyleyeceğim ama sinirlenme olur mu yarımcım?" dedim yumuşak bir sesle. Ondan bişey saklayamazdım. "Sorun ne yarımım?" Sesini yumuşak tutmaya çalışıyordu ama şimdiden kendince teoriler üreterek sinirlenmeye başlamıştı. "Babamla yine kavga ettim. Yine başkasına olan sinirini bana bağırarak çıkardı yarımcım" Artık alışmıştım ama yinede anlattıkça gözlerim doluyordu. "Sana hangi yüzle bağırıyor o adam Eliz? Sen niye karşı gelmiyorsun ona güzelim?" Sesini bana karşı yumuşak çıkartmaya çalışıyordu ama çok sinirliydi. "Ben hep karşı geliyorum ona Edis, ama o ben karşı geldikçe daha çok sinirleniyor. Ben artık bıktım. Alıştım demekten bıktım. Hergün gece gündüz demeden azar yemekten bıktım Edis." Evet bende buydum işte. Alıştım diyordum ama hiçte öyle görünmüyordu. Ona anlattıkça gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Ben gardımı hep onunla konuşurken indiriyordum aynen şimdi olduğu gibi. Daha önce ona bunları itiraf etmediğim için şaşırmıştı. Derin bir nefes aldığını duydum. "Eliz ben annemle konuşacağım ve sen buraya geleceksin tamam mı? O adamla birgün daha kalmana izin veremem"dedi sert ama bana karşı yumuşak bir sesle. Görmediğini bilsemde kafamı onay verircesine aşağı yukarı salladım. Burnumu çekip "İtirazda bulunmak çok isterdim ama, ben artık cidden dayanamıyorum. Senin yanına gelmem en iyisi sanırım" dedim. "Tabi kızım bana gelmiceksinde kime gideceksin" dedi dalga geçer bir sesle. Beni güldürmek için yapıyordu. Zaten ben bir ona gülebiliyordum. Küçük bir kıkırtı çıktı dudaklarımın arasından. "Biletimi hazırla geliyorum yakışıklı" diyip yüzüne kapattım. Onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu. Bileti ona aldıracaktım durumları bizimkinden daha iyiydi. Zaten ben almaya çalışsamda aldırmazdı. Oturduğum bankta biraz daha yayıldım. Ben artık bu adamdan kurtuluyordum. Dahada önemlisi ben ikizimin yanına gidiyordum. Ben annemin yanına gidiyordum. Gözümdeki yaşlara inat kocaman kahkaha attım. Yeni yeni yağmaya başlayan yağmurla, ayağa kalkıp ellerimi iki yana açtım. Ben ikizimin yanına gidiyordum. Kocaman gülümsememle etrafıma baktım. Bahsettiğim arkadaş grubu bana tebessümle bakıyordu. Onlara yakın bir yerde oturmuştum telefonla görüşmemi mi duydular? Birden aralarındaki kız kalkıp yanıma geldi. "Selam, tanışalım mı?" Dedi yüzündeki samimi gülümsemeyle. Gözlerim şaşkınlıkla aralandı benimle tanışmak mı istiyordu? Bu halimi görüp küçük bir kıkırtı bıraktı yağmur sularının ıslattığı parka. Hemen kendimi toparlayıp cevapladım onu "Olur aslında, Eliz ben" dedim hafif kızaran yanaklarımla. Bu durumlarda hep utanırdım. Tebessümü genişlerken "Işıl bende" dedi.Ardından arkasındaki üç cüsseli çocuğu gösterip tanıtmaya başladı. Önce kumral olanı gösterdi "Sevgilim Buğra" dedi gözleri parlayarak ona bakarken. Onun bu haline tebessüm edip Buğra'ya kafamla selam verdim. O da aynı şekilde selam verdi. Ardından esmer çocuklardan birini gösterip "Oğuz" dedi. Ona da kafa selamı verdim. O da bana verdi. Oğuz az önce kahkahalarla bişey anlatan çocuktu. Sonuncu esmer çocuğu gösterip "Bartu" dedi. Birbirimize selsm verdik. Ardından Işıl bana dönerek "Şey az önce telefonda yaptığın konuşmaları duydukta, acaba babanla sorun mu yaşıyorsun" dedi çekinerek. Gözlerimi kaçırdım hemen. Biraz cesaret toplayıp Işıl'ın gözlerine bakarak konuşmaya başladım "Evet yaşıyordum, ama artık yaşamayacağım" dedim gülümseyerek. O da gülümseyerek "Sanırım birisinin yanına gidiyorsun özel olmazsa kimin yanına gittiğini söyler misin" dedi utangaç bir şekilde. Nedense ona kanım ısınmıştı. Tebessüm edip "İkizimin yanına gidiyorum. Benim can ortağımın yanına" Dedim. Kocaman tebessüm etti. Gözlerimin ışıldadığını görmüştü sanırım. "Bizde buraya tatile gelmiştik, ailelerimiz yakın arkadaşlarda." Dedi gülümseyerek ardından aklına bişey gelmişçesine gözlerini araladı ve heyecanla bir soru sordu "Hangi şehire gideceksin" Kıcaman gülümsedim ve cevapladım "Antalya" Cevabımla hepsinin yüzünde belli bir şaşkınlık oluştu. "Bizde orda yaşıyoruz" dedi Işıl mutlulukla. Biraz daha sohbet ettik. Daha çok Işıl ile ben konuşmuş diğerleride bizi tebessümle dinlemişlerdi. En sonda birbirimizin numaralarını almıştık. Ardından ben eve geçmiştim. Bugün buradaki son gecemdi. Yarın sabah gidecektim.
Bölüm Sonu
Bölüm nasıldı? Işıl? Oğuz? Buğra? Bartu? Edis? Eliz? istediğiniz bir sahne var mı?
|
0% |