
*Eliz Dinç'in ağzından*
~2 gün sonra~
Buraya gelmemin üzerinden 2 gün geçti.
Bu süre içerisinde olanları kısaca anlatayım.
Eve gelir gelmez annem beni sarıp sarmaladı,babamdan göremediğim sevgiyi bana bir sarılışla gösterdi.
Edis benim dediğim gibi eve gelmedi. Kapıda kalıcağını bildiği için.
Dün ise bir sürü laviva çikolata alarak kendini affettirdi.
Babam beni birçok kez aradı ancak aramalarının hiçbirini açmadım.
Bugün ise okul vardı. Yarımcımın gittiği okula gideceğim.
Yataktan kalkıp lavaboya gittim. İhtiyaçlarımı karşılayıp çıktım.
Hızlıca okulun üniformalarını giyindim. Aşağı indim.
Kahvaltıyı okulda yapacaktım zaten bir ders geç kalmıştık.
"Yarımcım hadi gel aşağıya" diye bağırdım yukarıya doğru.
Merdivenlerden gelen sesle indiğini anladım.
Kapıyı açıp çıktım evden. Hemen arkamdan koşarak yanıma geldi ve elini omuzuma attı.
Tebessüm ettim bu haline.
Okul eve yakın olduğu için 5 dakikaya gelmiştik.
Bahçede kimse yoktu 2. ders başlamıştı.
Edis'le aynı sınıfta olduğumuz için beraber gittik.
Kapıyı çaldık ve 'Gel' sesini bekledik.Açıkcası biraz stres olmuştum.
"Gel" diye bir bağırış sesi geldi içeriden.
Önden Edis kapıyı açarak içeri girdi.Arkasındanda ben.
Edis geç kaldığı için özür dileyip bir kızın yanına oturdu. Gözlerimi kısarak baktım ona.
Hocanın bana seslenmesiyle ona döndüm "Kızım sen yeni öğrenci olmalısın. Ben Sinem Kersen. Edebiyat dersinize giriyorum." Dedi tebessümle.
Hafif bir tebessümle sınıfa döndüm "Sanırım benimd dkendimi tanıtmam gerekiyor. Ben Eliz Dinç. Edis Dinç'in ikiziyim" dedim.
Sınıfta gözümü gezdirirken birisiyle gözüm kesişti. Işıl yine gülümsemesiyle bakıyordu bana. Yanının boş olduğunu görmemle oraya doğru adımladım.
Yanına oturunca konuşmaya başladım "Sen burda mı okuyordun" dedim hafif şaşkınlıkla. "Evet seni yalnız bırakmadım burda" dedi hafif bir kıkırdamayla.
"Bu arada sana bişey soracağım. Edis'in yanındaki kız kim?" Dedim merakla.
Gözüyle oraya baktı "Sevda, Edis'in sevgilisi, çok tatlı bir kızdır" dedi tebessümle.
Sevda buydu demek, vay şerefsiz. Çaldı ikizimi benden.
"Umarım öyledir" diye mırıldandım.
Konu bulamayınca dersi dinlemeye başladım.
•••
Şuan öğle arasındayız. Aç olduğum için kantine inmeye başladım.
Kantine gelince hemen alcaklarımı alıp boş masa aradım. Ancak yoktu.
Gözüme ikizimizde olduğu masaya takıldığında oraya doğru ilerledim. Dolu masalardan bir tane boş sandalye çekerek oraya oturdum.
"Selam millet" dedim samimi yaklaşarak.
Masada beni saymazsak toplam 9 kişi vardı. Aralarından tanıdığım kişiler ise,
Işıl
Oğuz
Buğra
Bartu
Ve Edis
Onlara hafif tebessümle baktım. Onlarda aynı şekilde bana.
Gözlerimi Edis'e çevirerek konuştum. "Ee yarımcım tanıtmayacak mısın kimseyi?" Dedim hafif alayla.
Boğazını temizleyerek masadakileri eliyle göstermeye başladı "Tunç,Buğra,Bora,Bartu,Işıl,Oğuz, Orkun" dedi.
Ardından yanındaki kıza baktı kocaman bir gülümsemeyle "Ve canım sevgilim Sevda" dedi.
(Not : Dış görünüşlerini tanıtımla göstereceğim için anlatmadım)
Tehlikeli bir tebessümle Sevdaya baktım. Ancak dikkatimi bişey çekti. Kızın yüzündeki tebessüm sahteydi. Öyle yapmacıktı ki iğrenerek baktım ona.
Diğerleri ise onların bu hallerine tebessümle bakıyordu. Bir tek ben mi farketmiştim.Neyse çözerdim ben bu işi.
"Beni zaten tanımışsınızdır?" Dedim soru sorar bir tınıyla.
Kafalarını salladılar 'Tanıyoruz' anlamında.
"Neyse gençlik ben kalkıyorum" dedim ve çıktım kantinden.
Sevda'da kötü bişeyler vardı hissediyordum.
Düşünürken yemeyi bitirdiğim lavivanın ambalajını çöpe attım.
Bahçede gezerken arkamdan birisi seslendi "Eliz beni hatırlıyor musun" duyduğum cırtlak sesle yerime çivilendim.
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Ellerim yumruk olurken arkama döndüm. Karşımda o vardı.
Aysun, babası okulun sahibi olduğu için yalanlar atarak beni okuldan attıran kız.
Aysunla 1 yıl önce yollarımız ayrılmıştı. 9. Sınıftayken sene içerisinde birçok kavgamız olmuş ancak o tüm kavgaları babasına abartarak ve değiştirerek anlatması sonucu okuldan atılmıştım. Şimdi ise tam karşımda duruyordu.
"Maalesef bir türlü unutamadım, senin o çirkin yüzünü dağıtmayı hayal etmekten" dedim nefret ve alay dolu bir sesle.
Hafif yüzü düşerken, etraftakiler bize dikkat kesilmeye başlamıştı bağırışlarımızdan dolayı.
"Sen sadece hayalle kalırsın anca, ben ise tam şuan yüzünü dağıtabilirim" diyip üzerime doğru gelmeye başlamasıyla gür bir kahkaha attım sinir bozukluğuyla.
"Ben seni dövünce buradaki müdürede olayı abartarak anlatma olur mu?"dedim kocaman bir gülümsemeyle.
Yüzü iyice morarırken üzerime doğru koşmaya başladı. Aptal işte.
Tam saçıma asılacakken atik bir hareketle elini tutup arkaya doğru büktüm. Sırtını bana doğru çevirerek diz kapağımla vurdum. Yüz üstü yere düşerken etraftan şaşkınlık nidaları geliyordu. Yavaşça önüne gelip saçlarını elime doladım. Onu sırtı yere gelecek bir şekilde çevirip, saçından tutarak yerde sürüklemeye başladım.
O acı çığlıklar atarken, ben sonunda bunu yaptığım için gülümsüyordum.
Yüzü ağlamaktan kıpkırmızı olunca bıraktım onu.
Ellerimi çekip geriye doğru adımladım ve eserime baktım. Dağılmış saçları, akmış makyajı ve yer yer yırtılmış çorabıyla berbat görünüyordu. Yüzümü buruşturup önüme dönünce yine 2 grubu gördüm. Edisler'in grubu ve 2 gün önce kavga ettikleri grubu.
Ancak diğer grupta edislerle kavga edenler dışında 3 kişi daha vardı. İçlerinden birisi bana çok keskin bir şekilde bakıyordu. Gözlerindeki soğukluk beni ürpertmesine sebep olmuştu. Masmavi gözlere sahipti.
Onla göz temasımı bozan şey arkamdan gelen "Aysun Erkut ve Eliz Dinç hemen odama" duyduğum gür sesle gözlerimi kapatıp Aysun'a önüme çıktığı için lanetler okumaya başladım.
Daha ilk günden müdürlük olduysam Allah bilir diğer günler nolacak..
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |