Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5. bölüm

@renksizevren

Kaşıma bastırdığı pamukla inledim. "Yağız diğer gözünü de annen morartacak benden söylemesi." Akif'e ters bakışlar atarken kaşımın acısıyla geri çekildim. Şu yaşıma kadar toplam iki kere kavgaya karışmıştım, hiçbiri bu kadar acı olmamıştı.

 

"Bu böyle olmaz, dikiş atılması gerekiyor bence.. hastaneye gidelim." Oflayarak geri çekildim. "Abartma."

 

"Gel şundan bir tane ağzına at hiçbir şeyin kalmaz," dedi Samet. Eline baktığımda gördüğüm hapla gözlerimi devirdim. "Uyuşturucuyla işim olmaz Samet, tanıyamadın mı beni?"

 

"Neden," diye sordu kıpkırmızı gözlerini gözlerime dikerek. Kendi halini görmüyordu sanırım? "Asıl sen neden kullanma gereği duyuyorsun?"

 

Telefonumu çıkarıp ekranda kendime baktım. Kaşımdan elmacık kemiğime kadar inen kanı artık temizleme gereği duymadım. Durmak bilmiyordu kanama. "Acımı alıyor," dedi. Gözlerini kapatıp gülümsedi. "Kimsenin veremediği o hissiyatı veriyor bana."

 

Gözlerini açıp bana yandan bir bakış attı. "Annem artık beni daha çok umursuyor. Eskiden dayaktan öldürdüğü bedenimi geceleri gelip seviyor."

 

"Yani, sırf uyuşturucu kullanıyorsun diye öyle mi?" Dedim kaşlarımı çatarak. Başını salladı. "Beni kaybettiğinin farkında, bir köşede ölürüm diye korkuyor ama." Kendi kendine gülmeye başladığında Akif'e bir bakış atıp tekrar önüme döndüm.

 

"Yalan oğlum sakın inanma bunlara. Akılları başlarına kaybettiklerinde geliyor." Yutkundum. Bakışlarım masanın üzerinde saçılmış kırmızı beyazlı haplara kaydı. Masanın bir kenarında ise beyaz toz vardı.

 

Eve gidip nesquik yesem iyi olurdu.

 

Ayağa kalktığımda karın boşluğumda hissettiğim ağrı yüzünden yüzümü buruşturdum. "Nereye lan daha erken. Hani bugün sınırlarını aşacaktın?" Samet'e boş boş bakarak bir süre bekledim. "Yeter bu kadar, saçma salak işlere karıştık zaten daha fazla bu ortamda duramayacağım."

 

"Sen bilirsin," diyerek omuz silkti. "İstemediğine emin misin," dedi Samet gülerek. Kaşlarıyla masayı işaret edince başımı hızla sağa sola salladım. Bir süre daha burada durursam farklı şeyler yapacağımı hissettiğim için oradan en çabuk şekilde çıktım.

 

Bir taksiye atlayıp evin önüne kadar geldiğimde cebimde son kalan nakiti de şoföre verdim. Akşamın bir vakti sessizce evin arkasındaki camdan içeri girdiğimde ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Büyük ihtimalle herkes uyumuştu. Ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım, merdivenleri yavaş yavaş çıkarken aklımda Samet'in söyledikleri dönüp duruyordu.

 

İkinci kata geldiğimde annemlerin yatak odasının kapısının hafif aralık olduğunu gördüm. Hemen yan tarafta Aras'ın, onun karşısında da Zehra'nın odası vardı. Benim odam ise en sonda kalıyordu. Bu yüzden ses yapmamak için ayrı bir çaba gösterirken fısır fısır konuşan seslerini duydum.

 

Kapının ağzında öylece dururken başımı ve omzumu duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. Şu an yaptığım çok büyük ayıptı ancak konuşurlarken kendi adımı duymuştum, bu yüzden buradan hiçbir şey olmamış gibi çekip gidemezdi. "Yağız üç gündür eve doğru düzgün gelmiyor farkındasın değil mi," diyordu babam.

 

"Evet, bu dik kafalı tavrı fazla sinirlerimi bozuyor. İyice serseri oldu başımıza." Annemin sinirli ses tonunu duyduğumda yutkundum. Bir kere olsun aramamıştı, bir kere olsun nerede olduğumu sormamıştı.

 

"Son olaylardan etkilendi," dedi babam. "Bizim oğlumuz değilmiş inanabiliyor musun? Bunca sene onun peşinden koşmalarımız hep boşunaymış." Annemin hayret dolu sesi kulağıma geldiğinde sessizce nefeslenip yere oturdum. Gözlerim kapalı bir şekilde onları dinlemeye devam ettim.

 

"Psikolog psikolog dolaştık, başkasının çocuğu içinmiş her şey... ne sıkıntılar çektik. Her şeye rağmen yüzümüze bile gülmüyor, ama Kerem'i gördün mü ne akıllı ve edepli bir çocuk. Yüzündeki tebessüm bile her şeye değer Erdem." Boğazımdaki yumruyu yutkunarak gidermeye çalıştım.

 

"Öyle deme Sedef, yıllarca Yağız'a anne babalık yaptık. Ne çabuk oğlunu bir köşeye atabilirsin?" Babamın sesi bir tık yükseldiğinde yerimde dikleştim. Her an kalkıp salona yatmaya gidebilirdi.

 

"Bizim kanımızdan bile değilmiş Erdem.. madem öyle, çok sevdiğin oğlun gecenin ikisi olmasına rağmen nerede? Kabul et sen de beş yaşından sonra ısınamadın bir türlü Yağız'a, ne derdi bitti ne tasası? Yükten başka hiçbir şey olmadı bunca zaman. O sorunlu bir çocuk. Yarın... Kerem'in velayeti için dava açmaya gideceğim."

 

Babamdan bir süre ses gelmeyince gülümsedim. Hastanede kimseye fark ettirmemeye çalışarak Kerem'i nasıl süzdüğünü hatırladığımda yüzümdeki gülümsemem daha da büyüdü. Sessizce yerimden kalkıp odama girdim. Elimdeki ayakkabıları kapının kenarına koyarak üzerimdeki pantolonu ve kazağı çıkarıp olduğu yere bıraktım. Baksırla kaldığımda pencereye doğru ilerleyip camı açtım. İçeriye soğuk girerken oturduğum tekli koltukta gecenin safi siyahına bir sigara yaktım.

 

Evet on yedi yıllık hayatım çok zor geçmişti ancak ailemin gözünde eksilerde oluşumla daha da zorluk yaşamıştım.

 

Babamın az da olsa beni sevdiğini biliyordum fakat benden hep uzak durmuştu. Bunun nedenini de biliyordum. Bana her baktığında gözlerimin önünde intihar etmiş amcamı hatırladığını biliyordum.

 

Babamın çaresizce amcamı ipten almaya çalışışı hâlâ aklımdaydı. Beni o kapının önünde gördüğünde nasıl yıkıldığı gözlerimi kapattığımda gözlerimin önüne geliyordu.

 

Yine de bu olayı onlar kadar büyütmüyordum.

 

Sadece alışmıştım. Benim en büyük yaram ailemdi. Hiçbir zaman yerini dolduramayacağım bir boşlukla yaşamaya itmişlerdi beni. O ittikleri yerde yapayalnız kalmıştım.

 

Babam kaçmayı tercih etmişti. Ben ise ardından boş gözlerle bakmayı.

 

Sonuna geldiğim sigarayı küllükte söndürüp ayağa kalktım. Daha demin hiçbir şey duymamış gibi yatağıma yatıp gözlerimi kapattım.

 

İçimde ne bir kırılmışlık hissettim ne de hüzün. Her dakika gittikçe karanlığa battım. Kimse görmedi, kimse duymadı ve kimse anlamadı.

Loading...
0%