İyi başlangıçlar bol okumalar!!
sabah koşumun ardından ter içinde direkt eve atladım. Su şişemi mutfağa bırakmak için yöneldiğim sırada urazın sesiyle duraksadım.
"Sen hala burdamısın? " Dedi merdivenlerden inerken, üstünde siyah eşofman takımı giymiş, saçları dağınık, sorgulayan gözlerle bana bakıyordu.
Ben ise "Hadi ama beni her gördüğünde mutlu olduğunu biliyorum" Dedim sırıtarak.
Dediklerimle yüzünü buruşturup "seni mi?, oyalanma geç kalacaksın. " Dedi ve mutfağa yöneldi. Arkasından "ben hiç bir şeye geç kalmam. Babalık " Dedim babalık kısmına bilerek vurgu yapmıştım. Sinir oluyordu her dediğimde
Cevap vermesini beklemeden odama çıktım.
Girer girmez hemen banyoya girip hızlı bir duş aldım. Duşumun ardından beyaz bir tişort ve siyah bir pantolon giyindim. Belime kadar inen siyah saçlarımı tarayıp açık bıraktım.
Vakit kaybetmeden hemen aşşağı indim.
Uraz, küçük ama bir o kadarda modern olan salonda gezetesini okuyup kahvesini yudumluyordu. Geldiğimi fark etsede bakmamıştı.
"Birşeye ihtiyacın olursa söyle " Dedim her ne kadar yapmayacağımı bilsemde.
O da beni iyi tanıdığı için "yapacakmışsın gibi konuşma ve acele et. " Dedi bana bakmayarak .
Umursamadım ve ayakkabılarımı giyip hızlıca çıktım. Aslında uraz benim babam veya herhangi bir akrabam değildir.
Benim bir ailem veya herhangi bir kan bağım yok. Bedim hayat hikayem yedi aylıkken terk edilmem ile başlamış. Ama bu herhangi bir terk edilme değil. Beni bir yetiştirme yurduna yada bir cami avlusuna bırakmamışlar. Beni bir spor okuluna bırakmışlar. Benim ailem yok annem yok babam yok benim kimsem yok. Bir kadın, ben daha yedi aylıkken beni o kapıda terk etmiş ve ortadan tamamen kaybolmuş. Uraz, dövüş sanatları öğretmeniliği yapıyor. Ve tek başına yaşıyor aslında evli ama ne yazık ki karısı hamile iken bir kanser sonucu vefat etmiş hamileliği yeni olduğu için bebeğini de kaybetmiş. O zamandan sonra uraz bir daha hiç ne aşık olmuş ne evlenmiş. Evet karısını kaybettikten sonra kapısında yedi aylıkken beni bulmuş. Dediğine göre daha karısını ve doğmamış bebeğini kaybedeli birkaç ay olmuşken beni bulmuş ilk başlarda o kadını her yerde aramış ama bulamamış. Ve beni sahiplenmiş.
Beni büyüten uraz dan başka kimsem yok.
Bu uraz için ne kadar zorsa benim içinde o kadar zordu çünkü beni bir yandan büyütürken bir yandan ise bakmaya çalışıyordu.
Ben daha çocukken işkenceli dönemlerim başlamıştı bu yüzden hem ona sinir oluyor hem de seviyordum . Ona sinir oluyordum çünkü ben daha çocukken eğitimine başlamıştı ve gibi işkenceleri ile çocukluğum acı içinde geçmişti. Onu seviyordum çünkü hem bana sahip çıkmış hemde beni kabullenmiş. Uraz benim tek ailem olmuştu o geceden sonra.
Otobüsün gelmesiyle düşüncelerimden çıkıp vakit kaybetmeden hemen bindim.
🫧🫧🫧
"Tamaam bak bitti, aç gözlerini bakayım. " Dedim iğnesini yaptığım afacana. Küçük yedi yaşlarında bol yanaklı ve bir okadar da tatlı ela gözleriyle bana korkarak bakıyordu.
"Bitti mi?, gidebilirmiyim peki artık" Diye endişeli çipil çipil gözlerini kırpıştırdı.
Tebessüm ederk annesine döndüm. "Dediğim gibi sadece üşütmüş endişe etmenize gerek yok serum idaha iyi gelir, geçmiş olsun. " Dedim ve tekrar afacan oğluna döndüm.
" artık havalar soğukken dondurma yemek yok tamam mı? "Diye uyarıda bulundum kafasını evet anlamında sallayınca sarı saçlarını karıştırıp merdivenlere yöneldim. Tam o esnada telefonumun çalmasıyla duraksadım yusuf hocanın olmadığına emin olup açtım. Hiç boş dırdırını çekemeyecektim.
" Miraa buldum buldum!"diye bağıran Ece ile yüzümü buruşturarak telefondan uzaklaştım.
Ece benim tek ve öz arkadaşımdır ve benim aksime bir o kadarda cıvıltılı.
" Ne? Neyi buldun? "Dedim anlamayarak
" Ay sen ciddi misin mira unuttun mu?"demesiyle duraksadım bir yandan onu dinlerken diğer yandan da üstümdekilerden kurtulmaya çalışıyordum.
"Neyi? Açık konuşsana Ece " Dedim bıkkınlıkla.
"Konser biletlerinden bahsediyorum mira ya, yoksa gelmeyecek misin? " Dedi korkarak o nasıl ki benim tek arkadaşımsa ben de onun tek arkadaşıydım. "Hayır unutmadım civciv sadece aklımdan çıkmış geleceğim merak etme " Dedim onu rahatlatarak. Konuşmayı sonlandırıp tamamen hastane kıyafetlerimden kurtulup kendi kıyafetlerimi giyindim. kapşonlu bol çeketimide giyip uzun siyah saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. kapşonlu mu kafama geçirdim. Alt kata indiğimde iş arkadaşkarıma veda edip çıktım. Dışarıda akşam olduğu için çok fazla kişi yoktu. Vakit kaybetmeden durağa yönelip otobüsü beklemeye başladım. Yaklaşık bir kaç dakika sonra otobüsün gelmesiyle hemen bindim.
🫧🫧🫧
"Teşekkürler, kolay gelsin" market çalışanı Necat amcaya veda edip eve doğru yürümeye başladım. Elimde iki tane çikolatalı süt vardı birini daha sonra içmek için sırt çantama attım ve diğerini açıp keyfini çıkarmaya baktım. Çikolatayı çok fazla sever ve sürekli tüketirdim. Özelliklede çikolatalı sütü.
Akşama doğru olduğu için sokakta genellikle dükanlarını kapatan insanlar mevcuttu.
Bir süre sonra küfürle karışık konuşma ve bağrışmalar duyunca duraksadım. Issız ve sesiz bu sokaklarda genellikle sürekli kavgalar oluyordu.
Sesler ilerideki sağımda kalan sokak aralığından geliyordu.
Normalde umursamayıp geçerdim de ne yazıkki merakıma yenik düştüm ve ses çıkarmamaya dikkat ederek yaklaştım. Çaktırmamaya çalışarak kafamı çıkarıp olayı anlamaya çalıştım zira erkek kavgaları hep ilgimi çekmiştir.
Ayakta dikilen üç adam yerdeki kanlar içinde başka bir adamı hem tekmeliyor hem küfürler savurup konuşuyordu. Karanlıkta oldukları için onları tam olarak göremiyordum.
"Seni üçüncü uyarımız bu orospu çocuğu! Ve bu uyarı dört olmayacak! " Dedi biri tekmelerinin arasından. Yerdeki adam ise kan içindeydi ve her an kendinden geçebilirdi. "Yusuf hadi yap şunu " Dedi yine aynı kişi bir yandan onları izliyor diğer yandan sakinlikle sütümü içiyordum .Nerdeyse her gece böyle kavgalar ve atışmalar olduğu için umursamayıp tam yoluma devam edecekken aralarınan birinin cebinden çakı çıkarmasıyla duraksadım. siktir Hadi ama öldürecek başka bir yermi bulamadınız? En son isteyeceğim şey bir cenaze arabası ve rahatsız eden polis sirenler olacağı için olaya müdahale etmeye karar verdim. Ama daha ben birşey yapamadan Çakıyı yerdeki adama doğru savurunca "dur! " Diye bağırdım ama ne yazık ki geç kalmıştım. Çünkü çakıyı kalbine sapladı ve artık işim dahada zorlaştı...
vee son!! Rica ederim yorum belirtinizz...