Merhabalarr ve bol okumalarr!
Acı, şu an en net hissettiğim şeydi.
Başım ve boynum feci bir acı içinde sızlarken, ne olduğunu anlamakta zorlanıyordum.
Vücudumun hiçbir uzuvunu hissetmediğim kadar ne halde, nerede olduğumu da bilmiyordum.
Gözlerim yapışmış gibi bir türlü açamıyordum.
Kendimi biraz daha zorlayıp en sonunda gözlerimi açabilmiştim. Ama ne yazık ki görüntüm net olmadığından tekrar kapatmak zorunda kaldım.
Ellermi ve ayaklarımı oynatmaya çalıştım ama nafileydi. Her yerim tutulmuş gibiydi.
Zor da olsa bu sefer gözlerimi tekrar açtım. İlk bir kaç saniye gözlerimin alışmasını bekledim.
Hala bir şeyleri idrak etmekte zorlanıyordum. Bir sandalyeye bağlanmıştım. Ellerim sandalyenin kollarına, bacaklarım ise ayaklarına bağlıydı.
Boynuma her ne ile vurulduysa kıpırdatmak mümkün değildi!
Başımı zorlukla kaldırıp etrafıma baktığımda ilk bir kaç saniye anlamaya çaıştım. Ama bir eşya deposun da olduğum barizdi.
Tam önümde bir kapı, kapının hemen iki yanında raflar, rafları üstünde ise boya kutuları ve aletler vardı. Ben tam da odanın ortasında duruyordum. Arkamda ise ne olduğunu göremiyordum. Ve bu oda feci derecede tiner ve boya koktuğundan nefes almakta zorlanıyordum.
En son ne olmuştu? Düşünemiyordum. Kendimi biraz zorlayıp hatırlamaya çalıştım.
En son Ece ile konsere gidiyorduk evet konser!
Sonra konserde eğlenip, şarkı söylüyorduk ardından ise...ben yorulduğum için bir banka oturuyordum. Eceyi izliyordum. Geç kalmayalım diye eceyi almaya gidecektim ama gidememiştim. Gidememiştim çünkü biri boynuma iki kere vurmuştu!
Siktir. Kaçırılmış mışmıydım lan ben!
Ece? Ya o neredeydi? Eğer onun kılına zarar gelirse buna sebep olan herkesi mahfederim!
Kafayı yiyecektim. Ne oluyordu lan! Bir de kaçırıldık mı yani. Başıma gelmeyen bir bu kalmıştı zaten...
Sinirli bir nefes verip boynumu kıpırdatmaya çalıştım lakin bu acıdan başka bir işe yaramıyordu.
Lan harbi kafayı yiyecektim ya! Cidden kaçkrılmıştım. Birde gündüz vakti konserden!
Acaba kaç saattir buradaydım yada şöyle söyleyeyim; Uraz beni merak etmişmidir? Ece beni fark etmişmidir? Birileri beni düşünmüşümdür?
Hem bir kere benim düşmanım yok ki beni kaçıracak. Tamam var da kaçıracak kadar da değil yani...
Derken kapının açılmasıyla düşüncelerimden bir anlığına çıkıp başımı kaldırdım.
İçeriye önden iki adam, hemen onların arkasından gelen başka bir iki adam girdi.
İlk iki gelen adamlar takım elbisenin içindeydiler ve gelir gelmez her ikisi de iki yana kayarak arkadakiler yol açmıştı. Tahminim bunlar çalışandı.
Bir de mafya çıkıyorlardır...Harbi kafayı sıyıracaktım sonunda.
Onların hemen arkasından gelen ikili ise daha rahat giyinmiş daha şık duruyorlardı. Birinin kısa kumral saçları ile kahve rengi gözleri vardı. Sert yüzü bana baktıkça daha da sertleşmesi de gözümden kaçmamıştı. Bu bana bir yerden tanıdık geliyordu ama...Bir dakika lan! Bu o gece patakladığım adamlardandı. Gözünün altı mosmor, burnu sargı kaplıydı. Diğer ikisini görememiştim ama.
Diğeri ise kahve rengi saçları, açık kahve gözleri ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken bir şey fark ettim. Bu ikisi birilerine benziyorlardı. Büyük ihtimalle kardeşlerdir.
Aman Bane ne neyse neler.
İkisi yan yana gelip dikkatle beni izlerken ben rahat rahat dövdüğüm adama bakıyordum.
Kahve saçlı olan "eee kim bu yani? " Diye umursamazca yanındakine döndü. Yanındaki mal ise çenesi ile beni gösterip "o işte " Dedi ben neyi kastettiğini anladığım için sırıtırken yanındaki ise anlamayarak"kim?" Diye bir soru yöneltti.
Bu seferde bakışlarını benden çekip "o işte" Diye tekrarladı.
Yandaki adam ona bakarak kaşlarını kaldırdı "haa o mu? " Dedi aydınlanmış bir şekilde hemen ardından bakışları ışık hızıyla bana döndü.
Önce bir kaç saniye ifadesizce baktı hemen ardından hiç beklemediğim bir anda kocaman bir kahkaha patlattı. Hatta o kadar abartı ki eğilip bir elini karnına diğerini ise dizine yaslayarak gülmeye başladı. Ben de kumral ile bunu beklemediğimiz için öylece kaldık.
En sonunda "bu... Bu mu lan seni... Seni bu hale sokan? " Dedi kahkasının ardından. Çıldırmış bunlar!
Kumral olan bıkmışçasına bir nefes verip "bu " Dedi
Adam şükür ki en sonunda kendini toparlayıp dikleşti. Kahkahası yavaşça tebessüme dönüşürken" Oh be! Bayadır böyle gülmemiştim ha"dedi tekrar gülmeye başlarken.
Ben ise ifadesizce onları izlemekten başka birşey yapmıyordum.
Önce baştan sona beni süzüp "Şimdi kardeşim" Dedi "ben karşımda koca bir delikanlı beklerken sen bana yavru bir kedi getirmişsin. " Dedi sırıtık ifadesi kaybolmazken.
Kumral olan gözlerini irileştirip "bu mu yavru kedi? " Dedi şokla.
Bence haklı, yavru kedi ben miymişim? Yok daha neler!
Adam tekrar bana bakıp"Bak enes, gerçekten her şey bekliyordum. Ama kesinlikle bir kadından hatta bir kedi yavrusundan dayak yiyeceğini beklemiyordum. " Dedi ve tekrar gülmeye başladı.
Allah'ım gerçekten kafayı yiyeceğim ya! Adam bir de gidip ağabeyine şikayet etmiş.
Harbi ne oluyor ya?
Dayanamayıp"Siz mal mısınız? Gerizekalı mısınız? Kafanız mı güzel oğlum?! " Diye en sonunda konuştum. Hakaten hangi gerizekalı, sabah sabah adam kaçırır lan!
İki gerizekalının da bakışları nihayet bana dönmüştü. Enes denen salak ters ters tekrar bana bakmaya devam ederken, ağabeyi "vay! Kedi konuşmayı da bilirmiş. " Dedi ellerini bir kere birbirine vurup bana doğru bir kaç adım atarken.
Yüzünde iğrenç bir sırıtış vardı.
Ben ise sinirle "sensin lan kedi! " Dedim iğrenç suratına bakarken. Kaşlarını olabildiğince biraz daha kadırdı.
Çenesini kırdığım adam sırıtışını zerre bozmadan "asi ymiş bir de " Dedi "bak yavrum benim senle derdim yok. Her nasıl yapmışsan bu...Bunu...Pataklamışsın. " Dedi sona doğru tekrar gülerek. Arkada ki adamlardan da bir kaç kıkırtı çıkınca elemanın ters bakışları ile kendilerine çeki düzen verdiler.
Te Allah'ım ya Rabbim ya! Kimlerin eline düştüm ben!
Enes denen eleman " Kimse beni pataklamadı. Ben kimseye el kaldırmadım." Dedi kısık bir sesle.
He aynen el kadırmadın ben de seni dövmedim.
Ben ise sahtandır gülen andavalın dediği şeyde kalmıştım.
"Yavrum ne be! Sensin yavru! "
O ise beni zerre ciddiye almadan "bir susun lan! " Diye çıkıştı. Bakışları benle kardeşi arasında gidip gerken en son ben de durdu.
" Dediğim gibi senle bir der-"diyordu ki kapıdaki adamarın biri "ağabey Bozoğlu gelmiş. " Deyince sustu ve bakışları olabildiğince sertleşti.
Hala yüzüme bakmaya devam ederken "sikeyim! " Diye kükreyince ben hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ama her ne oluyorsa bu benim açımdan hiçte iyi bir şey değildi...
Bittiiiii bunun da sonu geldiiii bir sonraki bölümde DEVAMKEE!!