Merhabalar!! bol yorumlu bol yıdızlı okumalar!!
Severdim insanlara yardım etmeyi özellikle de çocukları çok severdim. Onlara top alır, oyunlar oynar, konuşur, yardım ederdim. Ve bunu severek yapardım lakin bir daha ölen birine yardım edersem bu iki olsun!
Uraz hep beni uyarır zaten 'burnunu her boka sokma'diye boşuna uyarmuyordu adamcağız ama ben illaki yine bildiğimi yapacağım.
Aptal adam hala yüzüme bakmaya devam ederken enes denen eleman "o ne alaka lan şimdi? " Dedi arkadaki çalışana. Çalışan ise bilmiyorum dercesine omzunu kadırdı.
Ben ise bu salağın benim dibimde ve benim neden hala burada olduğunu düşünüyordum.
En sonunda bakışlarını benden çekip arkasını döndü. Tam kapıdan çıkacakken ise "salın şu kızı " Dedi ve çıktı.
Bir lâ havle çekip "çözün lan beni! " Dedim arkadaki adamlara.
Enes de ağabeyi sinin arkasından çıkmıştı zaten. Madem kaçırdın bari sorumluluk al!
Adamlardan biri ellerimi çözmek için arkama geçmiş, diğeri ise ayaklarımı çözmek için önümde eğilmişti.
Ve lanet olsun ki elbisem baldırıma kadar sıyrılmıştı! Ve ben adamın bacaklarıma bakıp yutkunduğunu görüyordum.
Artık nasıl korkmuşlarsa kördüğüm etmişlerdi ipleri. Neredeyse üç dakikadır hala çözmeye çalışıyorlardı.
Ellerim sonunda çözülünce beyaz tenimde belirgin, i yer yer kırmızı bileklerimi ovuşturdum. Lanet olasıcalar! Kan akışı bile nasıl olduysa ona şaşırıyorum.
Ayaklarım da çözülünce hemen ayağa kalktım. Önümdeki şerefsiz ise hala bakışlarını üstümde gezdiriyordu. Oyacaktım o gözlerini!
"Çıkarın beni şurdan. "
Onlar çıkışa yönelince bende arkalarından ilerledim. İkisi de yan yan yürüyor arada bir başını çevirip beni kontrol ediyorlardı. Sanki çok kaçacaktım da.
Kapıdan çıkar çıkmaz uzun bir koridor karşılamıştı beni. Koridorda bulunduğum oda ile bir kaç oda dışında birşey yoktu. Önümdeki andavallar sağa dönünce bende bir kaç adım mesafe ile arkalarından devam ettim.
Karşıma bu sefer yukarı doğru tırmanan merdivenler çıkınca burasının bir ev olduğunu şimdi daha net anadım. Merdivenlerden yukarı çıktıkça bağrışmalar ve küfürleri daha net de duyabiliyordum.
Allahım benim ne işim var burda ama ya!
Merdivenleri tamamlayınca başka bir kapıdan da geçtik. Kapıdan çıkar çıkmaz ise boylu boyunda
tarih akan bir salon çıkmıştı karşıma.
Adamlar önden ilerlerken ben hem ortamı inceliyor, hemde onları takip ediyordum.
Duvarları bej rengine boyanmış bir çok aksesuar ile süslendirilmişti. Deri koyu kahve tonlarında koltuklar baya eski duruyordu. Belliki burada yaşamıyorlardı. İkili kocaman ahşap bir kapıdan çıkınca bende çıktım. Bu sefer biçilmemiş otlar, bakım görmemiş bir bahçeye çıkmıştım. Ve çıkar çıkmaz kendimi hararetli bir tartışmada buldum.
"Hadi lan! Getir kızı! " Dedi karşı taraftan biri.
Ortam şöyle ki; bahçe korkulukların ardından bir araba ve beş kişi, bahçenin içindeki iki kardeşe bağırıp küfürler savunuyordu.
"Getirdik lan! ne bağırıyorsun! " Dedi elemanın ağabeyi bunu derken de bağırması ayrı bir ironi zaten.
Benim anlamadığım buradaki kız ben mi oluyordum?
Hava karardığı için kimlerin geldiğini göremiyordum ama bunların polis olmadığı aşikardı.
Birden bütün bakışlar bana dönünce anladım. Evet o kız benmişim.
Hiçbirini umursamadan az önce bacaklarımı kesen adi herif döndüm. Yüzüme tatlı bir gülümseme kondurup yüzüne baktım. O ise gülümsememe gülümsemekle karlılık verince yüzüme birden en sert halimi kuşanıp hiç beklemediği bir anda yumruğumu yüzüne geçirdim. Bunu beklemediği için şokla inleyip elini burnuna attı. Bu seferde bacak arasına en sertinden bir tekme attım. Daha çok bağırıp iki büklüm olunca dönerek kafasına tekmeyi geçirdim. Kimseyi umursamadan ona arkamı dönüp çıkışa yöneldim. Bir de gülümsüyor oldu olacak boynuna atlayayım!
Ağzımın içinde"Oruspu çocuğu"diye tabii homurdandım.
Tam beni kaçıranların önünden geçiyordum ki durdum.
Elaman ağabeyisine 'al bak' der gibi bakıyor, ağabeyisi ise bunu benden beklemediği için kaşlarını kaldırmış bir şekilde izliyor. İkisine de orta parmak gösterip bu sefer bahçeden tamamen çıktım. Ev daha çok kocaman bir villayı andırıyordu.
Ana caddeye çıkan yola yöneliyordum ki arkadan birinin sesi ile durdum.
"Afedersiniz bakarmısınız? "
Omzunun üstünden arkaya baktığımda, biri hariç diğer dördüde bön bön suratıma bakıyorlardı. Bir kaç saniye yüzlerine bakınca aralarından ikisinin simaları bana tanıdık gelince yönümü tamamen onlara çevirdim.
Bunlar benim hastanede gördüğüm o iki adamdı.
"Şey konuşa bilirmiyiz? " Dedi hastane'de olan, siyah dalgalı saçları ve kahverengi gözle sahipti. Ciddi bakan çehresinin aksine sürekli gülümsüyordu ve bu gamzelerini ortaya çıkarıyordu. Sağ kaşında da phirching vardı.
"Ne hakkında? " Dedim soğuk bir sesle. Hiçbirini tanımıyordum ne de olsa. Zaten başıma ne geldiyse bunlar yüzünden gelmişti.
Ve benim hala burada ne işim var? Uraz bu sefer kessin şimdiye kadar sütlerimi atmıştır!
"Seni o gece hastanede görmüştük. Bize yardım etmiştin. Demek istediğim sana hem teşekkür hem özür borcumuz var. " Dedi başka biri. Bu da o gece gördüğüm yeşil gözlü, neredeyse sarı diyeceğim saçları vardı.
Önce birkaç saniye yüzlerine ifadesizce baktım.
Biri hariç diğer dördü benden bir cevap bekliyordu. O biride sanki buraya zorla getirilmiş gibiydi elindeki telefonu ile ilgileniyordu. Bana hiç baktığını görmemiştim. Siyah düz kulak hizasındaki saçları ve saçlarıya uyumlu kap kara gözleri vardı. Hemen onun yanında kahve rengi dalgalı saçlı ve koyu kahverengi gözleri, benim ona yaptığım gibi o da beni süzüyordu. Biçimli burnu ve kemikli bir yüzü vardı. Bu...bu o gece kurtardığım adamdı.
Evet, bu oydu. O gece dikkatli bakmamıştım ama bu oydu. İyi de bu daha dün yoğun bakımda değil miydi? ne diye bugün ayaklanmıştı?
Neyse...
Bir düşününce bir kaç dakika konuşmanın kimseye bir zararı olmadığı için minik bir baş hareketi ile kabul ettim.
"Teşekkürler" Dedi kahverengi gözlü olan ve sonunda isimlerini de söylemiş oldular.
"Bu arada ben okan. " Dedi gülümseyerek "bu çınar, bu ege " Yeşil gözlü olanı ve hemen yanımda ela gözlü siyah saçlı birini gösterd. Bunu daha yeni fark ediyordum. Hemen ardından arkadaki umursamazca bakan kara oğlanı gösterip "bu gökhan ve bu da ayaz " Dedi en son elleri ile kurtardığımı gösterdi. Demek ayaz ha.
Tekrar başımı sallayıp "mira " Dedim.
Okan gülümseyip "memnun oldum. Adın güzelmiş. " Dedi
"Teşekkürler" Diye mırıldandım sadece.
Çınar " Sen istersen arabaya geç. Bizde hemen arkandan geliriz. "Dedi arabanın arka kapısını açarak.
Önce hepsine teker teker baktım. Zaten hiç birinin bana birşey yapamayacağı bildiğim için arabaya doğru ilerleyip bindim. Çınar tebessüm ederek kapıyı kapatınca hemen arkadaşlarına döndü.
Adam bir anada devrim atlayıp; kaşlarını çattı hemen sonra ilerleyip ayaz ve gökhanın karşısına geçip bağırmaya başladı.
"Salak mısınız oğlum siz ben ve okan konuşmasak sizin konuşacağız yok! " Dedi her ikisine.
Ben arabanın arka koltuğunda oturmuş tiyatro oynuyormuş gibi seyrediyordum.
"He lan sizi bile biz tanıttık. Şşştt aloo kime diyorum ben? " Ellerini sallayarak dikkatleri üstüne çekmeye çalışıyordu ama gökhan onu zerre takmazken ayaz, sadece suratına bakıyordu. Ege ise kalçasını arabanın kaputuna yaslamış ellerini de göğüsünde birleştirmiş olayı izliyordu. Onun sırtını görebiliyordum ve açıkçası manzaram hoştu. Diğerleri gibi geniş omuzları vardı bu da demek oluyor ki düzenli spor yapıyordu.
Okan'ın "Lan ne mal mal bakıyorsun suratıma? Kız arabada lan! " Demesiyle bakışlarım tekrar onlara döndü. " Etkilendin mi lan kızdan? "Diye gevşekler konuştu ege. Şu an sırıttığına emindim.
Ayaz anında bakışlarını Ege'ye çevirip " Ne saçmalıyorsun? "Dedi. Sesi yumuşaktı lakin bir o kadar da sertti.
Çınar omzunun üstünden ban bakıp " Yanlız baylar kıza ayıp oluyor. Binelim artık arabaya. "Dedi
Okan elini ayazın omzuna atarak " Gerizekalı ne bön bön bakıyorsun acaba? Teşekkür edeceksin alt tarafı ölmeyeceksin lan. "Dedi arkadaşça ama ayaz elini iteleyip ters ters bakmakla yetindi.
Ege kaputtan kalkıp arabaya yönelince diğerleride onu takip etti. Ama gelirken okan ayaza " Bak sadece özür ve bir teşekkür oğlum çok zor birşey değil" Diyordu hâlâ.
Çınar "Neyse...Sesimiz gitmemiştir değil mi lan? " Dedi korkuyla, yürümeyi bırakıp bana bakarken.
Malesef ama her şeyi duydum.
Yüzümü ifadesiz tuttuğum için birşey anlamamış bir suratla bindi arabaya.
Sürücü koltuğuna gökhan, yolcu koltuğuna ise ayaz binmiş, geri kalan ise arkaya yanıma gelmişlerdi. Solumda Ege, sağımda da Okan oturuyor Okan'ın yanında ise çınar oturuyordu.
Okan "geç kaldığımız için çok pardon ya " Dedi tebessüm ederek.
Sorun yok dercesine başımı salladım. İlerleyen dakikalarda araba çalışmış ve ana yola çıkmıştık. Ortama ağır bir sessizlik çökünce okan elini öndeki ayazın omzuna koyup 'hadi' dercesine sıktı. Ama bu ayazın canını yakmış olmalı ki sıkıntılı bir nefes verip ters ters okana baktı. Okan çekinerek "çok pardon ya " Diye mırıldandı.
Ben ise şu an çok ciddi bir konu düşünüyordum. Sütlerim tehlikede miydi?!
Uraz ve ece şimdiye bence karakola gitmişlerdir diye düşünüyordum. Yani illa ki ece farketmiştir beni.
Ayaz'ın "Teşekkür ederim bana yardım ettiğin, kurtardığın için ve özür dilerim bu oruspu çocuklarının seni kaçırdığı için" Demesiyle başımı ona çevirdim. Sanki destan okumuş da bitirmiş gibi derin bir nefes verdi.
Bana değil önüne bakıyordu ve gerçekten de sesinde büyük bir mahçubiyet vardı.
Ben burda kaçırıldım oğlum niye kimse bunu umursamıyor?
Bir şey demedim çünkü suçluydu sadece kafamı salladım.
Okan "Bu arda sen nereye gidecektin? "Diye bana dönünce anlam veremedim. Ne yani şu an beni mi bırakıyorlardı? Niye benim haberim yok?
" Beni şu sağda bıraksanız sevinirim"dedim zerre kimseye bakmazken.
Bu sefer de çınar "olurmu öyle şey? Biz bırakalım. " Dedi 'itiraz istemiyorum' der gibi çıkmıştı sesi. Banane canım. Sanki mahalle arkadaşlarıyım.
"Gerek yok kendim gidebilirim. "
"Bari şehir merkezine bırakalım? " Dedi sorar gibi
Yani bir düşününce bu benim işime geleceği için kabul ettim. Zaten o da daha fazla konuşmadı.
Şehir merkezine gidene kadar kimseden çıt çıkmamıştı ta ki okan konuşana kadar " Acıktım. Götthan şurda bir yerlerde felan dursana ya"
Ben Ege'ye yapışmamayayım diye arama mesafe koyduğum için iki koltuğun arasında duruyordum ama okan Gökhan'la konuşmak için üzerime eğilince kafasına bir tane yapıştırmamak için zor duruyordum. Ayrıca Gökhan'a götthan dediği de gözümden kaçmamıştı. Adamın buz enerjisi benimki ile kapışacak cinstendi.
Gökhan bir ya sabır çekip "daha bir saat önce iki tabak mantı yedin lan" Dedi isyankar bir sesle.
Vay! Bu konuşmayı biliyormuş ve açıkçası bende acıkmıştım. Sabah hastanede yediğim puaça ve simitleyim şu an!
"Hadi ama götthan çek şu sağdan bir markete AÇIM LAN AÇIM!" dedi sonlara doğru yükselerek
Birden yanımdaki ege'den " Lan sen ne zaman doydun ki? ben daha erken konuşmanı bekliyordum hatta "dedi okana bakmak için kafasını çevirdi lakin bende ona bakınca burun buruna geldik. Bir kaç saniye gözlerimin içine bakıp geri çekildi. Diğer yandan çınarın " Artı bir "dediği de Okan'ın " E yuh siz benim lokmalarımı mı sayıyorsunuz lan? Ayaz sende bir şey desene canım benim"dedi tekrar üstüme yaslanıp. Ayaz ise sıkılmış gibi bir nefes verip "gökhan şu ilerideki markette dur kafayı yiyeceğim artık " Dedi ters ters okana bakarak.
Ben oyumu okan'dan yana kullanıyorum arkadaş adam çok haklı, bir boğa burcu olarak; yemek candır gerisi yalandır!
Gökhan'da bir ya sabır çekip arabayı marketin karşısında durdurdu.
Okan "ay sağol canım. Ee gelen yok mu? " Dedi bakışları herkesin üzerinde giderken ama kimseden ses çıkmayınca bu sefer de bakışları beni buldu.
Valla şu an bir çikolatalı süt hiç fena olmazdı koçum.
Ama tabii ki de bunu söylemedim ve başımı ' hayır' anlamında salladım. Normalde giderdim lakin çantam ve telefonum da 'kaçırıldığım ' yerde kalınca beş parasız oluyorum şu an.
"Miğdesiz insanlar " Diye homurdana homurdana gitti. Onun gidişinin ardından ortama yine derin bir sessizlik çöktü. Zaten gurubun en konuşkanı okandı. Kafamı kaldırıp öne baktığımda dikiz aynasından ayaz ile göz göze geldik. Birkaç saniye bakışmanın ardından telefonun çalmasıyla bakışlarını kaçırdı. O telefonunu cevaplarken çınar "hastane'de çalışıyordun değil mi? " Dedi başımı evet anlamında salladım sadece. Zaten okanda gelmişti. "Oh oh mis gibi şeyler aldım. Yiyen var mı? " Dedi arabanın önünde durarak.
"Bin artık şu arbaya kimse birşey yemiyor hadi" Ege'nin bu çıkışına okan ters ters bakıp arkaya oturdu ve bu sefer de yanıma çınar gelmişti kapı tarafına da okan.
Zaten yolun kalanında da Okan'ın aldıkarını çınar haricinde kimse yememiş birde ege'den azar yemişti banada sormuştu lakin yememiştim.
Sonunda merkeze gelmiştik ve nihayet araba dırmuştu. Ege, inmem için arabadan çıkınca ben de çıkıyordum ki Ayaz konuşunca durdum.
"Tekrardan teşekkür ederim. Bu iyiliğini unutmayacağım ve karşılığını vereceğim. "
Başımı çevirip baktığımda yan dönmüştü. Yüzünü buruştumuştu belli ki bu ona acı veriyordu. E iyi madem o kadar meraklısın yardım etmeye et bakalım nasıl edeceksen artık. Ama bunu tabii ki de söylemedim. Peki ona onu umursadığım için değil de polis ve gibi işlerle uğraşmamak için kurtardığımı söylemeliydim?
Yada neyse...
Yine ve her zamanki gibi başımı salladım ve tamamen indim. Ben inince Ege'de gülümseyip "görüşürüz " Dedi ve arabaya bindi. He canım görüşürüz he. Ege'nin arabaya binmesi ile araba çalışmıştı. Tabi birden arabanın sağ tarafından ses gelince bakışlarım oraya kaydı okan arabanın üstünden el sallayıp gülüyordu. Büyük ihtimalle pencereye oturmuştu.
"Güle güle! Kendine iyi bak! Sevdim se-" Diyordu ki çınar ayaklarından tutup içeri çekmişti onu. İster istemez güldüm bu haline zaten aralarından samimi olan okandı. Başımı iki yana sallayıp önüme dönüyordum ki ön koltukta oturan gökhan ile göz göze gelince tekrar ciddileştim. Bana bakmaya devam ederek arabayı sürdü ve uzaklaştılar.
Buz buz adam yemin ediyorum buz.
Neyse...
Evet gelelim kuru fasülyenin faydalarına... Benim param yok.
Ne otobüse ne de taksiye binebilirdim. Mecbur yürüyecektik. Şu an her şeyi yapardım içimde uraza karşı büyük bir korku vardı; sütlerim!
Bu sefer kessin bitmiştim. İçimdeki korku büyüdükçe koşuşum hızlanıyordu.
🫧🫧🫧
Mahalleye girince adımlarım daha da hızlandı. Yaklaşık yarım saattir koşuyordum ve nefesim artık münasip yerlerimden çıkacaktı.
Nefes nefese sonunda gelmiştim evin önüne lakin kapı açıktı ve bu korkumu artırıyordu bu sefer net bittim ben net...
Bu da bitmiştir ve ben de bitmişimdir. Bir yıdız hiç te fena olmaz aslında...