Leo'nun bizi çıkarması üzerinden bir hafta geçmişti ve hala onun sebastian'ın kardeşi olmasına şaşkınım. Bu gün izin günüm olduğu için sebastian'a gidip aklımdaki soruların cevabını bulabilirdim ama kendisi hala bana kızgın, onun gönlünü bir şekilde almam lazım ama nasıl diye düşünürken aklıma bu hayatta en iyi yaptığım şey geldi resim çizmek. Belki bu sebastian'ın hoşuna gidebilir, holden yatak odama ilerledim siyah aşığı olduğum için odamın tamamı siyah ve başucumda kendi çizdiğim leopar ve yarısında benim yüzümün olduğu bir resim var. Başucumdaki çekmecede çıkardığım kalem ve kağıtla sebastian için başucumda duran resim gibi birşey çizmeye karar verdim. Yarısı kartal ve yarısı sebastian'ın yüzü olacak şekilde çizmeye başladım ve sonuç harika oldu.
Bunu sebastian'a vermeye gidebilirim artik. Tarçın'ın koltukta uyuması işime geldi onu uyandırmamak için küçük ve sesiz adımlarla kapıya ilerledim kapı kolunu aşağı indirdim sola dönerek kapıdan çıktım başımı yana eğip son kez tarçın'ı kontrol ettim ve kapıyı kapatım. Zıplaya zıplaya merdivenden inip birden sebastian'ın kapısına dikildim. Kibar bir şekilde kapıyı çaldım tam dört defa kapıyı çaldım ümidimi kesip arkami döncektim ki merdivenlerden bir ses geldi.
- ne o deli bu kadar çabuk mu pes ettin?
- sebastiannn..
Heycan yapip boyunana atladım
-dur boğolacamm
Kolumu iki yandan boynundan kurtarıp gülümsedi. Bu beni çok mutlu etmişti çünkü burdaki tek dostum oydu ve onunla aramın bozulmasını istemiyorum.
- bana deli demene bu kadar sevineceğim aklıma gelmemişti. Bu demek oluyor ki barıştık.
- hayır, daha seni affetmedim. Bu yaptığın çok korkunçtu liza başımıza daha kötü şeyler gelebilirdi.
- özür dilerim bunun olacağını tahmin edemedim. Hem bak sana özür hediyesi yaptım.
- sen birşeyler mi becerip yaptın
Suratım düştü bu laftan sonra çünkü hayatım boyunca yengem den hep bu lafları dinledim ve benim için küfür niteliğindeydi.
- şaka yaptım liza, hem suratını düşürme ve sen elindekini bana vermediğin sürece benim olmuyor.
-aaa pardon.
Elimdeki portreyi uzattım ona açıp bakınca bir süre sesizce inceledi ben yüzüne pür dikkat odaklandim vereceği tepkiyi merak ediyorum.
-wowww, liza bu harika hatta inanılmaz ben sende böyle bir yetenek olduğunu bilmiyordum. Sen bu yeteğini hiçe sayıp neden yemek yapmaya odaklandın anlamış değilim bir sanat galerisi açsan çok iyi yerlere gelirsin bunu biliyorsun değil mi?
- gerçekten mi dalga geçmiyorsun değil mi?
- hayir hayır, ciddiyim bu konuda inanılmaz bir yetenek bu hatta bir arkadaşımın sanat galerisi var sana bu konuda yardımcı olabilir ne dersin?
- bu teklifin beni çok mutlu etti ama
- red etmeden bir düşün.
-red etmeyeceğim tabiki burda dikilmek beni yordu içeri geçip otursak mı artık.
- özür dilerim bu güzel portre beni büyüledi.
Merdiven ucundan kendi evinin kapısına yönelip anahtarı kot pantolunun cebinden çıkarıp anahtar deliğine koydu iki defa çevirince kapı açıldi eliyle içeriyi göstrerek girmem için yol gösterdi. Kibar olmasının yanında tarzına da oldukça hayrandım sebastian'ın, kot pantolonun üzerine siyah tışort uzun boyu ve kaslı yapısi ile adeta bakanları bir daha baktıran bir tarzı vardı renkli gözleri ve beyazlamış saç ve sakalıyla oldukça karizmatik bir yapısı vardı. Ben içeri girip salon koltuğuna oturdum kendisi mutfağa geçip kendi eliyle yaptıği limonataları bir tepsiye koyup getirdi. Bunlarda el lezetti genetik, iki kardeşin yaptığı yemeklere aşık olmamak elde değil. Tepsiyi sehpaya birakıp bir bardaği bana uzattı birini de kendi aldı. Bir süre kendisini göz ucuyla limonatamı içerken ağzımda bardakla süzdüm. Sesizliği nihayet o bozmuştu.
-sor sor çatlayacaksın az kaldı.
-neden bana leo'nun kardeşin olduğunu söylemedin?
- onun yanında çalıştığını bilmiyordum.
-senin hayırsız dediğin kardeşin o mu?
- evet
- peki neden bence çok iyi biri neden hayırsız hem senin yazdığın berbat cv ye rağmen beni işe aldı. Ve gelip bizi kurtardı.
-lizaa nefes al.
Derin bir nefes alıp tekrar sorularıma başlayacaktım ki benim konuşmama engel oldu.
- bak liza sana tek birşey diyecem ondan sonra soru sormayacaksın söz mü?
Gözlerimi kıstım bir süre süzdüm onu ama bu imkansızdi çünkü benim kafamdaki sesler susmayacaktı.
- imkansız merak ettiğim birçok şey var söz veremem.
- iyi o zaman ben söyliyeyim söyliyeceğimi sakın ama sakın ona güvenme hatta uzak dur.
-neden?
O an kapı çaldı ve sorum cevapsız kaldı sebastian kapıyı açarken gelenin leo olduğunu gördüm. Ama bir sorun vardı ki kalbim hızlı atamaya başlamıştı son zamanlarda onu görünce bir tuhaflaşıyor , taşikardi geçiriyor.
L: merhaba liza senin burda olduğunu bilmiyordum.
S: evet tamda gidecekti, köpeği aç.
Sebastian, beni kovdu mu yoksa uyarı mı yaptı anlamadım ama istenmediğim açıktı o yüzden ayağa kalktım "iyi günler " dedikten sonra kapıyı açıp çıktım. Ama icerideki seslere istemeden kulak misafiri olmuştum.
L: kızı kovdun farkındamısın hala değişmemişsin bıraktığım gibisin.
S: uzak dur liza'dan
L: neden? Kendinden yaşça küçük kızları sevdiğini bilmiyordum.
İç ses: Aman Allahım ne saçmaliyor bu adam
Leo'nun bu kadar iğrenç düşüncesi olduğunu bilmiyordum. Kapıyı yumruklayıp böyle iğrenç birşeyi nasıl düşünür diye sormak istesem de durdum çünkü kapı dinlediğim için hatalı olan ben olurdum.
S: ne saçmalıyorsun sen iğrenç düşüncelerini kendine sakla. Ben seni tanıyorum da uyarıyorum kızdan uzak dur leo seni birdaha uyarmıyacam.
L: uzak durmayacam hatta kendime aşık edecem sonra bırakacam sende kükreyip dur
İç ses: hayir bu adam bu kadar iğrenç olamaz
Benim tanıdığim leo bu değil. Hızli adımlarla gözlerim dolarken evime girdim. Neden hep güvendiklerim beni yaralıyor ki. Koltuğa otururken tarçın duygularımı hissetmiş gibi ayağıma oturdu.
- tarçın sen beni hiç kırma olur mu çünkü kırılacak bir kalbim daha kalmadı.
İnsanların gerçek yüzü, her birinin ardında sakladığı karmaşık bir portre gibidir, görmek için bazen dikkatle bakmak gerekir.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |