Yeni Üyelik
3.
Bölüm

KARŞILAŞMA

@riverlight09

 

_______İYİ OKUMLAR_____

 

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

 

📌AKASYADAN ANLATIM📌

 

Anne dört harf iki heceden oluşan bir kelime.

 

Peki bu kelime'nin anlamı ne?

 

Kimisi için nefes, yaşama sebebi, sırtındaki gölgesi, gözündeki yaşı silen değerlisi, onu karnında taşıyıp doğuran kişisi ve benzeri yani onu koruyup seveni.

 

Kimisi için ise onu doğmayıp ama seven bazen sevgisini göstermeyen ama düştüğü anda elinden tutup kaldıran anne olmaya gönüllü kadın.

 

Peki sizece hangisi iyidi?

 

Seni doğan kadın mı annedir yoksa doğmayıp anne olan kadın mı annedir?

 

Ben bilmiyorum bunları çünkü ne beni doğan bir kadın nede bana bakan bir kadın oldu.

 

Ben Akasya anne kokusu nedir bilmeyen, yetimhanede büyüyen küçük yaşta hayatla savaşmaya başlayan küçük kız Akasya.

 

"Akasya uyanmadın mı hâlâ?"

 

Buda bu küçük kıza yoldaş olan Sevda. Ev arkadaşım iki ay önce 18'ci yaşıma girdiğimde yurttan çıkınca beni bu küçük evine almıştı. O günden beri ise ev arkadaşı olmuştuk aslında biz kader ortağıyız, ikimizde anne baba ne bilmeyenlerdik.

 

"Akasya okula geç kalcazz!!"

 

Sevda hafif sinirle kapıyı açınca bakışlarımı ona çevirdim.

 

Beni yatakta uyurken bulmak yerine ayna karşısında duruken görmek endişeden oluşan sinirini götürmüştü.

 

"Uyanmışsın ya, niye ses vermiyorsun?"

 

Omuzlarımı silkeleyip yarısı kırık ama hala ayakta olan aynadan baktım kendime.

 

Benim farkım neydi bu aynadan??

 

Farkım neydi aynadaki yarım Akasyadan?

 

"Akasya daldın gittin kızım hadi hadii!!"

 

Benim aksime bitmeyen bir hayat enerjisi olan Sevdaya kısa bir tebessüm edip, geliyorum anlamından kafamı haraket ettirdim.

 

Sevda gözlerini devirip ayaklarını yere sürterek odadan çıkarken söylenmeye başladı.

 

"Dilsiz bu kız abi!!"

 

"Cımbızla laf almak daha kolay!"

 

Gibi gibi cümleler sitemle çıkıyordu ağzından.

 

Sitem ediyordu ama alışmıştı dili var olan ama lal olmayı tercih eden bu kıza.

 

Hazır olduğumu hissedince yavaş ve seri adımlarla mutfağa ilerledim.

 

Sevda hazırladığı kahvaltı masasından bakışlarını bana çevirip ne kadar sinir olsada kocaman gülümsedi.

 

Galiba bizi bir arada tutanda buydu benim sinir bozucu oluşuma sevecen olan biri olmasıydı.

 

Çay kupama sıcak çayı doldurup ikimiz için yeterli olan mutfağın köşesini kaplayan küçük masaya geçtim.

 

Sesizce çayımı yudumlayıp bardağı masaya nazikçe koydum.

 

Fazla yemek yemezdim fazla yoktu çünkü, iki öğrenci okuyan ve sadece tek çalışan biri, evet benim bir işim yoktu şuan, o yüzden Sevda çalışıp kira ödeyendi, biz buyduk iki öğrenciydik ki bizim hayatımızda fazla olamazdı olmadı da eksik oldu fazla olmadı.

 

Sevda dirseklerini koyduğu masada dikleştirince bir şey söyleyeceğini anlamıştım.

 

"Akasya."

 

Geliyordu, gelmekte olan.

 

"Akasya ev sahibi kirayı yükseltmeyi düşünüyormuş."

 

Ve bingo bize yardımcı olmaya bu hayatın bir darbeside bu hayatın acımasız insanlarından geldi.

 

Sesizce başımı sallayıp nadir anlardan biri olan konuşmaya başladım.

 

"Ne kadar peki?"

 

Evet en fazla bu kadardı benim cümlem.

 

Sevda eline aldığı çatalı hırsla önündeki zeytinden çıkarmak ister gibi saplıyordu.

 

Neşeli enerjik bir kızdı ama o da insandı hep birilerini yani beni toplayan olamazdı, her yeni sorunda kendini suçluyordu sinirleniyordu.

 

Şuanda öyle olduğunu tahmin etmek zor olmuyordu, elimi yavaşça uzatıp hırsını çıkardığı zeytini parçalayan çatalı elinden çekip masaya koydum.

 

Bir saniye afalansada kendine gelip cevap beklediğimi anlayıp bakışlarını yüzüme çevirdi.

 

"1500 olan kiramız artık 8500."

 

Beklediğim miktarın üzerindeydi, iki odası, mutfağı ve banyosu olan küçük bir gece kondu için baya fazla bir miktardı çünkü.

 

İnsanlar acımasız, insanlar vicdansız olmuştu alışmak gerekti, bunlar hafiflerdi.

 

"Üstelik şerefsiz 10 gün sonraki kirayı bu fiyattan istedi."

 

Sevdanın çok nadir argo kullandığı anlardandı, belli ki son raddeye gelmişti.

 

Konuşmayınca Sevda konuşmaya devam etti.

 

"Yoruldum bende okul, iş ev kira ayaktayım diyorum herşeye rağmen gülüyorum yetmeye yettirmeye çalışıyorum ama yetmiyormuş be Akasyam."

 

Haklıydı tüm yük üzerindeydi beni sorgusuzca evine almıştı, geldiğim günden beri evin tek bir ihtiyacına dokunmamıştım tek yaptığım Sevdanın işten gelmesini beklerken onun aldıklarıyla yemek hazırlamaktı.

 

Sosyal biri değildim insanlar beni ürkütüyor, korkutuyordu toplumdan kaçardım sırf bu yüzden yarım saatlik okul yolunu toplu taşıma ile gitmemek için yürüyordum.

 

Ama artık kaçtığım insanların arasına girmem Sevdaya destek olmam gerekiyordu.

 

"Çalışmaya başlıyorum."

 

Sevda ağzımdan çıkan iki kelime keskin bakışlarını hızlıca yüzüme çevirdi.

 

"Nerde, nasıl, iş buldun mu?"

 

Ah! doğru, çalışmak için birde iş bulmam gerekiyordu dimi?

 

Akasya hanım babanızın şirketi olmadığına göre.

 

Ah aptal kafam, sen daha iş bulmadan çalışmaya başlıyorsan.

 

Cevap bekleyen Sevdayı başımı olumsuzluklar sallayıp cevap verdim.

 

Anlık olarak yüzü düşmüştü ki birden aklına gelen fikirle ellerini masaya sertçe vurup bağırdı yada tabiri caizse kükredi.

 

"BULDUM!!"

 

Yüksek sesle konuşması kulaklarımın çınlamasına neden olurken huysuzlukla yüzümü burşturdum.

 

"Çalıştığım restorantın mutfakta çalışan elemanlardan biri çıkmıştı dün, eğer kabul edersen konuruşum patronla birlikte çalışırız."

 

Hayır ben senin yanında çalışmam deme gibi bir lüksüm olmadığı için onu onaylayıp masadan kalktım, çünkü gitmem gereken bir okulum vardı.

 

Hızla çantamı alıp hiç bir zaman yapmadığım gibi yine Sevdaya veda etmeden evde çıkıp okula doğru seri adımlarla yürümeye başladım.

 

📌İLGİZDEN ANLATIM📌

 

Mükemmel seslerin kulağıma gelmesiyle, hızla saçlarımı toplayıp sesin geldiği yöne babam'ın lüks vilası'nın salonuna iki adımda vardım.

 

Ah zavallım inandınız dimi, oysa basit bir yalandı bu, bir villanın salonuna iki adımla varmak.

 

Ne diyor bu kız diyorsunuz belki, bende bilmiyorum şuan hangi benle konuştuğunuzu.

 

Ben İlgiz Işık, bazen Miray bazen Seda bazen Yaren ve daha çoğu olan İlgiz.

 

Hayatımdan bahsedeyim size mükemmel bir ailem eşsiz bir evim değer biçilmez bir pahada olansa huzurum var.

 

"SENDEN NEFRET EDİYORUM!!".

 

Sakin olun bu benim mükemmel ailemin sabahki rutin konuşması, birbirimizi çok severizde.

 

"Gelsene be seni mi beklicez biz."

 

Odanın kapısı'nın çok nazik bir şekilde açılmasıyla pek sevgili ablam Vera gelmişti.

 

Canım ablam ya hayatım'ın huzuru adeta.

 

Daha fazla oyalanmadan evin fazla lüks oluşundan ortak banyosuna doğru yürümeye başladım.

 

Yüzüme soğuk suyu çarpınca kendime geldim demek istesemde diyemiyorum.

 

Lanet hayatım'ın bir lanet parçası olacak babam dün verdiğim parayla kumar oynayıp su faturası'nı ödemediği için eşsiz evimizin suları kesilmişti.

 

Süpriz!!

 

Sürahide bulunan suyu yüzüme çarpıp yüzünü kuruladıktan sonra mükemmel ailemin yanına gittim.

 

Kuş sütü eksik olan masaya sandalye çekip oturdum, annemin 'günaydın prensesim' demesiyle bakışlarımı ona çevirdim demek istesemde bu benim için imkansız birşeydi.

 

"Bugün işler yoğun kalk çabuk git, kahvaltı yapacak vaktin yok."

 

Ah canım babam, beni nasılda düşünür aç kalma güzelce kahvaltını yap dedi, düşünceli prensim benim.

 

İlgiz şuan oyunda değilsin gerçeğe dön.

 

Haklıyıdı iç sesim, şuan oyunda değildim gerçeğe dönmem gerekliydi.

 

Umursamazca omuzlarımı silktim ve kuru ekmek parçasını ağzıma attıp tepkisiz gözlerle babam olacak şahsiyete baktım.

 

"BENİ SİNİR ETMEK HOŞUNA GİDİYOR DİMİ!!"

 

Sakin oluşum onu çıldırtmaya yetmişti.

 

Sesini yükseltmesi bende santim fark etmezken sakince ve alaycı bakışlarla babam'ı boydan boya süzdüm.

 

Yaklaşık 48 yaşlarında uzun boylu kumral saçlı kavruk tenli ve ondan aldığım ela gözlere sahipti, yaklaşık dedim evet babamın yaşını bilmiyorum, iyi bir evlat değilim kabul peki, sorun bakalım onlar iyi bir evebeyin aile oldular mı?

 

Hayır!

 

"Bana bak İlgiz o adamın bugün tüm parasını almazsan seni o restoranta gömer eve dönerim."

 

Bilsem böyle birşey olacağını o işi almak değil batırmak için elimden geleni yapardım ama biliyordum bu adamın bana zarar veremeyeceğini, veremeyeceğini.

 

Evet bana zarar veremez çünkü ben onu küçük usta oyuncusuyum. Ben onun bankasıydım.

 

Bana zarar vermezdi ama ne kadarda sevmesem annem olan bu kadını kullanırdı bana karşı, sevmesemde zaffımdı annem.

 

Benim hatamı ona zarar vererek bana çektirdi.

 

Susup masadan kalkınca pek sevgili ablam 'seni çok seviyorum' anlamından küstah bakışlarını attı, annem bakma zahmetinde bile bulunmadı.

 

Arkama bakmadan işim için gerekli olan eşyaların olduğu çantayı tek omuzuna atıp evden çıktım.

 

Yalanlarım bittiyse beni gerçekten tanıma vaktiniz geldi ben İlgiz Işık.

 

Türlü kılıktan kılığa girip insanları aldatan kandıran, paralarını çalan bir hırsızım.

 

İşim bu evet! Zenginleri, yaşlıları hastaları kandırıp hakkım olmayan parayı çalıp pek sevgili babama getirmek.

 

Peki polis yok mu seni yakalayacak diyiceksiniz.

 

Var evet ama her yerde farklı biri olduğum için yok gibiyim, 16 yaşında beri bu işi yaptığım için baya profesyonel olmuştum.

 

Bugünkü avım ise ünlü iş adamı Berkant Çevik'in pek sevgili çapkın kardeşi Tameri keklemekti.

 

Adamla bir hafta önce yurt dışından geldiği gün yolda giderken planladığım çarpma numarasıyla tanışmış konuşmaya başlamıştık.

 

Fakir ama gururlu kızı oynamıştım, sonra herşey çok iyi ilerlerken sohbeti kesip bir kaç gün ortadan kaybolmuştum, iki gün önce ise ortaya çıkmıştım, sorunca canımdan çok sevdiğim annemin hasta olduğunu ameliyat için para gerektiğini söyleyip elinden birşey gelmeyen kızı oynamıştım.

 

Bazen çok zoruma gidiyor insanların vicdanını sömürmek.

 

Plan başarılıydı buraya kadar, sonra pek sevgili KURBANIM bana yardım etmek istediğini söyleyince, gururlu bir kız olarak bunu kabul etmemiş bana iş vermesini sağlamıştım, işte bugün ise sahibi olduğu lüks bir restoranta ön avansımı verecekti ve yemek yiyicekti.

 

Avans dediğim ise 400 bin civarı bir miktarı son ayların en büyük vurgunu bu olacaktı.

 

EN azından bir kaç ay çalışmayı bırakırım diye düşündüm bu vurgundan sonra.

 

Konuşurken beni değiştirecek yere mahallenin kuaförüne geldim.

 

Siyaha boyadığım saçlarımı orijinal renkte, kızıl kullanmayı düşünüyordum.

 

Herşeyi kontrol edince değişim için, işim için içeri girdim.

 

📌KAYRADAN ANLATIM📌

 

Yüzüme gelen sert darbeyle sarılsan bedenimi toparlayıp zinciri kopmuş panter gibi saldırgan olan rakibime baktım.

 

Dudağım'ın kenarında akan kan'ın kokusun'u içime çekip dudağım'ın kenarındaki kanı emerek yuttum.

 

Hafif gelen metalik tat yüzümü buruşturmama neden olmuştu.

 

Başımı sağa sola çevirip ikinci rault başlamadan bakışlarımı çıldırmış gibi tezahürat yapan kafesin dışındaki insanlara çevirdim.

 

Kafes tellerine asılmış insanlardan bir kısım ben desteklercesine bir kısım ise rakibimi desteklercesine tezahürat yapıyordu.

 

"KUZGUN YILANI EZZ!!"

 

"YILAN KUZGUN ZEHİRLE!!"

 

Kafes döğüşlerinde genel olarak bilinen adım hep Kuzgundu.

 

Çalan çan sesiyle ikinci rault başlamıştı.

 

Rakibim aceleci ve çevik biriydi, beden olarak 18 yaşındaki birinden, benden baya büyük ve olgundu ama kazanmak için tek beden gerekli değildi.

 

Benden yapılı olabilirdi ama benden akıllı değildi.

 

Hızla atağa geçince yüzüme doğru savurduğu yumruğunu altından başımı eğerek geçerken, yerimde doğrulup doğru bir atak yaparak karın boşluğuna tekme atmıştım.

 

Bu onu düşürmezdi ama sendeler, dengesini sağlamasından zorluk çıkarırdı.

 

Rakibim aldığı darbeyle geri sendelyip nefes alışını hızlandırırken, atağa geçmeyip kendine gelmesini bekledim.

 

Beklediğimden çabuk kendine gelen rakibime şaşırmamış değildim ama güçlü biri olduğunu da farkındaydım.

 

Bir birimize yaptığımız ataklarla bir o bir ben darbe alırken sabrımın kalmadığı yerdeydim artık.

 

Bu iş fazla uzamıştı, rakibimi ardından hızla geçip kaldırdığı kolundan koltuk altına bir darbe vurup yerimde yükselerek boyun bölgesine sert darbe geçirdim.

 

Gözleri irice açılan adam bir dakika sonra yere çakılınca kafes dışında sesler yükselmişti.

 

"KUZGUN KUZGUN KUZGUN!!"

 

Tezahürat yapanları aldırış etmeden sayım yapılması için bekliyordum.

 

Rakibim yerinden kalkmaya çalışmış tekrar yere düşünce sayım başlamıştı.

 

"10..9,8,7,6,5,4..."

 

Rakibim yılan lakaplı adam yerinden bir yılan gibi sürenerek kalkmaya çalıştı ama tekrar başarısız olunca sayım devam etti.

 

"3...,2...,1"

 

Kafesi parçalarcasına salıyorlardı seyirciler.

 

"YILAN KALK, YILAN!!"

 

Kimisi kaybettiğini anlayıp sessizce giderken kimisi ise kabul edemeyip bağırıp çağırmaya başlamıştı.

 

"Kazanan KUZGUN!"

 

Yanımdaki adam rault kazanın ben olduğumu duyurup tek kolumu yukarı kaldırmıştı.

 

İnsanlar dağılmaya başlayınca kafesin açılan kapısından çıkıp elimdeki eldivenleri çıkarak patronum olan adamın odasına doğru yürümeye başladım.

 

Ben Kayra Kuzgun, ben buydum bu kadarım ben.

 

Patronun odasının önüne gelince kapıyı çalıp içeri girdim.

 

İçeri girince mini kırımızı bir elbise giymiş sarı küt kesim saçları olan yaklaşık 24 yaşlarında olan kadına bakışlarım kaymıştı, onunda aynı şekilde yüzü kan içinde karın kasları göz önünde olan bana.

 

Bakışlarımı oyalanmadan önüme dönüp patronla konuşmaya başladım.

 

"Ödeme." diyip elimi uzattım.

 

Her kazandığım maç için para alıyordum.

 

Patron herzaman sessizce verdiği para zarfın bu kez çıkarmayıp eliyle kadının karşısından olan boş koltuğu işaret etti.

 

"Kayra otur iki dakika konuşmamız gerekiyor."

 

Anlamaz gözlerle bakıp itiraz etmeden oturup bakışlarımı konuşması için ona çevirdim.

 

"Bu mekanın sahibi Hakan beyin kızı Yekta."

 

Kısa anlığına kadına bakışlarımı çevince elini tutmam için uzattığını gördüm.

 

"Yekta ben."

 

Uzattığı eli tutmadan kafamı sallayarak konuştum.

 

"Bende Kayra." diyince kadın hafif bozulmuş bir şekilde elini indirip sustu.

 

"Yekta hanım seni maçta izlemiş ve bugün onun katılacağı davette seni yakın koruma olarak istiyor."

 

Kadının gözleri anlık olarak paralyıncan patronuma bakışlarımı çevirdim.

 

"Ben istemiyorum paramı verin de gideyim."

 

Elimi uzatıp parayı beklerken isminin Yekta olduğunu öğrendiğim kadın konuşmaya başladı.

 

"Eğer bugün, korumam olmayı kabul edersen şuan aldığın miktarın üç katını alırsın."

 

Kadının teklifiyle başımı hızla çevirdim kabul etmem niye bu kadar önemliydi bilmiyorum ama şuan beş katını istesem bile verecek konumda duran bir kadın vardı.

 

"Beş katı?"

 

Kelimeler ağzımdan dökülür dökülmez kadın hiç itiraz etmeden onayladı.

 

"Tamam"

 

Anlaşma yapıp paramı alıp odadan çıktım ve üzerimi değişmek için tuvalete girip yüzümdeki kanları temizleyip üzerime siyah tişört, siyah kot pantolon ve deri ceket geçirip mekandan çıktım.

 

Saat 8 burda olup o kadınla bir restoranta olan davete gidip onu korumam gerekti.

 

📌BATURAYDA ANLATIM📌

 

Yüksek sesli müzik sesinin ani bir şekilde kelimesiyle kulaklarımı anlık bir çınlama esir aldı.

 

Ne olduğunu anlamaya çalışırken benle yaşıt olan canım üvey erkek kardeşimin kulaklığımı çeken kişi olduğunu görmek şaşırtmamıştı.

 

Baygın bakışlar atıp yatağımda uzanmaya devam ettim.

 

Amacına ulaşmasına izin vermeyecektim.

 

Amacı benle kavga etmek ve her zaman olduğu gibi annesiyle birlikte beni suçlu çıkarıp babamla kavga etmemi sağlamaktı.

 

Uğraşacak halim yoktu cidden.

 

Gözlerimin kapatıp uykuya dalma hevesiyle beklerken yüzüme dökülen soğuk suyla ani bir irkilemeyle yerimde doğruldum.

 

Elimdeki sürahiyi masaya koyup gıcıkca sırıtan canım kardeşime yine baygınca baktım.

 

İnat ettim bugün ona istediğini vermeyecektim.

 

Sinirli olsamda gülümseyip konuştum.

 

"Teşekkürler canım kardeşim hava sıcaktı serinlediğime göre uyuyabilirim."

 

Gözlerimin kapatıp uykuya dalacaken herhangi başka bir hamle gelmesini bekledim ama gelmedi.

 

Kafamda aşağı yağ dökülmesini, yastığımın çekilmesini herhangi birşey beklerken kulak gıcırdatan bir ses duydum.

 

"Ne o uyumak çok mu istiyorsun abicim?"

 

Ne planladığını bilmiyordum ama gözlerimi açmadan konuştum.

 

"İzin verirsen evet kardeşim."

 

Susutı bir iki saniye kadar.

 

"Al tüm izinler senin olsun sende o kaşar annen gibi uyuyup uyanmama dileğiyle."

 

İşte buna baygın bakış atıp umursamamazlık yapamazdım.

 

Annem benim en hassas noktamdı, nefesimi kesecek tek konuydu.

 

Ben küçükken ölmüştü yüz siması silik silik hafızamda yaşıyordu ama babam sürekli onu aldattığını kötü bir kadın olduğunu anlatıp bana unuturmaya çalışırdı.

 

Ama ben asla inanamıyordum, o benim annemdi kötü olamazdı.

 

Sinirle yerimden doğruldum gözüme perde inmiş gibiydi canım biricik üvey kardeşim Metenin yakasından tutup sertçe durava çarpmıştım.

 

"ANNEM HAKKINDA DÜZGÜN KONUŞ!!"

 

Sinirime hakim olamazken o sadece sinsice sırıtıyordu amacına ulaşmıştı.

 

Dakikalar içinde odamın kapısı sertçe açılınca pek sevgili üvey annem ve biricik babam içeri girmişti.

 

Babam kolumdan tutup beni geri çekince, Meteha'nın biricik annesi Selma hemen Metenin yanına gitti.

 

"SEN NAPTIĞINI SANIYORSUN KARDEŞİNE!"

 

Babam beni dinlemeden dinlesede değişmez gerçi, bağırmaya başladı.

 

Ağzımı açmama izin vermeden Metehan konuşmaya başladı.

 

"Babacım ben sadece onun kulaklığını kullanmak istemiştim ama o sinirlenip bana saldırdı."

 

Babam ters bakışlarla bana bakmaya devam ederken Selma konuştu.

 

"Berkant oğluna BİRŞEYLER YAP OĞLUMA BU ŞEKİLDE DAVRANAMAZ."

 

Sinirli olan babama gazıda vermişlerdi.

 

"Ama ba-"

 

"KES SESİNİ VE HEMEN ÇIK BU EVDEN."

 

Konuşmama izin vermeden bağırmaya başladı, Metehan'a bakışlarım kaydı zafer kazanmışcasına bana sırıtıp bir adım öne gelip babamın kolunu tutu.

 

"Babacım ben suçluyum izinsiz almamalıydım özür dilerim kardeşim."

 

Metehan geri çekilip dudaklarını oynatarak 'Kaşar annen' diyince bir anlık boş bulunmaya üzerine doğru yürüdüm ki babamın sert tokatı yüzüme çarpınca yerimde dondum kaldım.

 

"DEFOL GİT BU EVDE AKILLANMADAN DÖNME!!"

 

Ceketimi ve masanın üzerindeki arabanın anahtarını aldığım gibi hızla odadan çıkıp kendimi bu lüsk villanın içi zehir olan evinden dışarı attım.

 

O sırada çalan telefonla kim olduğuna bakmadan açtım.

 

Tamer amcamın sesini duyunca yerimde durup dediklerini dinledim.

 

Anlattığına göre yeni aldığı sekretere avans vermek için bizim restoranta yemek yiyeceklermiş ama acil çıkan işi yüzünden iptal etmek istemediği için benden rica etmişti, zaten gidecek yerim belli olmadığı için kafa dağıtmak için kabul etmiştim.

 

🔹🔹🔹🔹

 

📌YAZARIN ANLATIMIYLA📌

 

Akasya kendini kalabalık okuldan kaldırıma atınca durup nefes aldı.

 

Söylemişti insanlardan ürktüğünü, korktuğunu nefesini kestiğini.

 

Akasya sağ elini sol göğsüne koyup gözlerini kapatıp derince nefes alıp verdi.

 

Gözlerini sakinleşmiş bir şekilde açınca bakışları ilk olarak sol göğsüne koyduğu eline kaydı.

 

Ne zamandır var olduğunu bilmediği bileğinden üst bir kısımda bir dolunay simgesi vardı.

 

Giydiği bluzun kolunu yukarı sıyırıp nasıl oluştuğunu bilmediği dolunay simgeli dövmeye baktı.

 

İlginç bir şekle sahipti ne anlamda ne zaman yapıldığını hep merak etmişti Akasya.

 

Akasyayı derin düşüncelerden çalan telefonu ayırmıştı.

 

Akasya onu arayan Sevdayı görünce telefonu açıp dinlemeye başladı.

 

Sevda iş için konuştuğunu patronun tamam dediğini, hemen bugün gelmesi gerektiğini söylemiş telefonu kapatmıştı.

 

Aksaya yürürken Sevdanın attığı konuma bakıp ne kadar uzakta olduğuna bakmıştı, 45 dakika yolu olduğu için hızla yürümeye başlamıştı.

 

Olacakları bilmeden koşarak gitmeye başladı Akasya...

 

İlgiz karşısındaki aynaya derince bakıp son halini baştan geçirmişti.

 

Her zaman kullandığı siyah saçın aksine kızıl saçlarını kullanmayı tercih etmişti nedensizce.

 

Bugün ki işi için en sade halini kullanmıştı İlgiz.

 

Oturduğu yerden kalkıp kuaför kadına bir kaç saat sonra toplu ödeme yapacağını söyleyip hızla mekandan çıkmıştı.

 

Buluşma olacağı saate az kalmıştı ve o sadece saçını yapabilmişti.

 

İlgiz gidiceği restoranta üzerini değişmeyi planlarken seri adımlarla yürüyüp yoldan geçen bir taksiyi çevirip hedefi için yol aldı.

 

Kayra hazır siyah takım elbiseleri içinde Yekta denilen kadını bekliyordu.

 

Kısa süre içinde buz mavisi tonlarında varla yok arası kısalıkta elbise giymiş kırmızı rujla herşeyi patlatmış kadın merdivenlerden ağır ağır inerken, giydiği stiletto ayak kabının sivri uçlarının zeminle buluştuğu anda çıkardığı tok sesle bakışlar o yöne çevrilmişti.

 

Kayra hariç...

 

Herkes ihtişamlı bir şekilde inen kadına bakarken Kayra önüne dönmüş sadece bekliyordu.

 

Kadın Kayra'nın yanına gelince Kayra'nın koluna kolunu dolayıp elindeki arabanın anahtarını uzattı.

 

"Gidelim."

 

Kayra birşey demeden anahtarı alıp yürümeye.

 

Azbir mesafe sonrası önüne çıkan lüks araba Ranger rowerle adımlarını durdurup koluna yapışan kadından uzaklaştı.

 

Kadın durup Kayra'nın kapısını açmasını beklerken Kayra umursamadan sürücü koltuğuna geçip kadının gelmesini bekledi.

 

Kadın bozulmuş bir sinirle ayaklarını yere vurup arabaya bindi.

 

"Bir daha böyle bir saygısızlık olmasın!!"

 

Kayra kadına kısa bir bakış atıp çalıştırdığı arabaya ani bir gazla basıp önüne döndü.

 

Arabanın ani hareketi Yekta'yı öne doğru savuruken Kayra umursamadan yola bakıyordu.

 

"Sana bir daha SAYGISZLIK YAPMA DEDİM!!"

 

Sinirle konuşan kadınla Kayra ani bir şekilde frene basıp arabayı kenara çekti.

 

Siyahın asaleti hakim olduğu kömür karası gözlerini kesince kadına çevirdi.

 

"BEN SENİN KORMANIM HİZMETÇİN DEĞİL, İŞİM SENİ KORUMAK İSTEKLERİNİ YAPMAK DEĞİL!"

 

Sözleri bitince tekrar arabayı çalıştırırken Yekta yüksek sesle konuşan Kayradan çekinerek oturduğu koltuğa sinip sessizce yolun bitmesini beklemişti.

 

Baturay girdiği restorantlarında genel kontrol gibi bakışlarını gezdirip ileri doğru adımladı.

 

Restoranta sahibinin oğlunun geldiğini gören çalışanlar hızla karşılamaya geçecekken Baturay elini uzaktan kaldırıp gelmelerini durdurdu.

 

"Bana patron gibi davranmayın işinize devam edin lütfen."

 

Parası vardı evet ama hiç bir zaman parasıyla insanlardan üstün görünmeyi onları ezmeyi sevmezdi.

 

Babasıyla anlamadığı konulardan biride buydu.

 

Baturay sıkınca etrafı gezerken restorant girişinde kavga eden iki kızla bakışlarını oraya sabitledi.

 

Akasya hızla koşarken taksiden inen kıza İlgize çarpmış yere serilmişti.

 

İlgiz de aynı şekilde yere düşmüş hemen kendini toparlayarak çantasından düşenleri toplamaya çalışıyordu.

 

Akasya sessizce kıza yardım etmek istercesine eğilip yere düşen eşyalardan alacakken İlgizin çığlık sesiyle geriye çekildi.

 

"DOKUNMA!!"

 

İlgiz yere düşünce gerçek kimliği ve işi için kullandığı tüm sahte evrakların yere düşmesiyle telaşa kapılıp hemen kimse görmeden toplamaya çalışıyordu.

 

Akasya ona bağıran İlgizi arkasında bırakıp hızla geç kalmamak için içeri yöneldi.

 

Ardından İlgizin de geldiğini biliyordu ama tepkisizce yoluna devam etti.

 

Akasya, Sevdanın mesajda bahsettiği çalışan odasını bulmak için etrafa bakınmaya çalıştı.

 

Kimseyle konuşup yardım istemek istemiyordu, kendi başının çaresine bakmaya karar veririp etrafta dolaşmaya başladı.

 

İlgiz hızla bildiği restorantın çalışan odasına yürüken çarptığı kızın Akasya'nın etrafta dolaştığını görünce kısa bir bakış atıp yanından geçerek yoluna devam etti.

 

Akasya yanından geçen kızın peşine nedensizce takılmıştı, belki Sevdayı bulurum diyerek.

 

İlgiz boş olan çalışan odasına girince Akasya girdiği odanın yanında yazan çalışan odası yazısını görünce içeri girmişti.

 

İlgiz ardından giren kıza bakıp yerinde doğruldu.

 

"Sen beni mi takip ediyorsun?"

 

Akasya tepki vermeden yanından geçip kıyafetlerin olduğunu düşündüğü dolaba yöneldi ki İlgiz sinirle kolunu tutup kendine doğru çekip durdurdu.

 

"SANA beni mi takip ediyorsun dedim."

 

Kimseye güvenmez güvenmediği için şüpheci yakalamıştı, yakalanmış olma ihtimaliyle sinirlenmişti.

 

Akasya kolunu tutan kızı iterek uzaklaştırmaya çalışırken ani bir şekilde açılan kapıyla ikiside durmuşlardı.

 

Baturay kavga edip gözden kaybolan iki kızı takip edince buraya girdiklerini görmüştü, sorun yok diyip gidecekken gelen seslerle içeri girmişti.

 

"Kızlar sakin olun gerilmeye gerek yok AAAA!"

 

Baturay gülerek konuşunca İlgiz sinir olarak başını çevirip Baturay'a bakışlarını çevirip üzerine doğru yürüdü.

 

"Eğer kızlar soyunma odasında çıkmazsan gerildiğim kadar gerebilirim." dedi ve Baturay'ı iterek odadan dışarı çıkardı.

 

Baturay şaşkınca kapı dışarı edildiği kapı önünden ayrılıp mutfağa yönelmişti.

 

İlgiz arkasını dönüp Akasya 'ya keskin bakışlar atıp işine döndü.

 

Akasya gördüklerini sindirerek giymek için üzerine uygun bedenlerde elbiseleri alıp İlgizin giyinip çıkmasını bekledi.

 

İlgiz duran kızın Akasya'nın çalışan olduğunu anlayıp susmuştu ama giyinmek yerine durması dikkatini çekmişti.

 

"Giyinsene ne bakıyorsun." derken üzerindeki uzun kollu bluzu çıkarmıştı.

 

Akasya cevap vermek yerine yine susmuştu ama karşısındaki kızın kolunda gördüğü dolunay dövmesi dikkatini çekmişti çünkü bu onda olan dolunay dövmesinin tıpa tıp aynısıydı.

 

Akasya'nın gözleri irice açılmış istemsizce eli bileğinin üzerindeki dövmesine gitmişti.

 

Bu ne demek oluyordu??

 

Akasya şaşkın duruken İlgiz onu takmadan devam edip hızla üzerine diz üstü siyah küçük parıltılı gece elbisesini giyinip, topuklu ayakkabılarınıda giyince yerinde doğrulup saçını başını düzenledi ve şaşkın Akasya'ya kısa bir bakış atıp odadan çıktı.

 

Akasya'da giyinip içeri geçerken önünden geçen sarı saçlı mavi elbiseli kadın ve yanındaki kendi yaşlarından görünen siyah saçlı keskin yüz hatlarına sahip kişinin geçmesi için durmuştu.

 

Kayra arabadan inince koluna yapışan kadını bir an önce içeri götürmek için seri adımlarla yürüken içeri girdikleri an gördüğü kişiyle küçük Bi duraksama yaşayıp yoluna devam etti.

 

Akasya yolunu kaybetmiş kuzu gibi restorantın salonunda dolaşırken mutfağı arıyordu.

 

Akasya kolundan çekilmesiyle ani bir irkilmeyle gardını almıştı ama gördüğü bedenle sinir olan bedenini gevşetip Sevdaya baktı.

 

"Gel bu taraftan."

 

Akasya Sevda'nın ardından yürüyüp çalışacağı yere gelmişti.

 

Akasya kimseyle tanışmadan Sevda eline menü verip içeri göndermişti, işler yoğun olduğu için tanışma işini sonraya erteleyelim demişti.

 

İlgiz hazır olduğunu düşünce rezerve yapan kızın yanına ilerleyip sahte bir tebessümle konuşmaya başladı.

 

"İyi günler ben Tamer beyin arkadaşıyım, burda buluşacaktık."

 

İlgizin karşısındaki görevli elindeki tablete bir kaç tuşlama yapıp bakışlarını cam kenarındaki 25 masaya çevirdi.

 

"Burdan Rüveyda hanım."

 

İlgiz hedefine bakıp ona eşlik edecek kızı durdurup kendi gidebileceğini söylemiş oturması gereken masaya yerleşmişti.

 

Bir kaç dakika bekleyip etrafa bakış atınca kimseyi görmeyen İlgiz, telefonu alıp Tamer' e 'nerde' kaldığına dair bir mesaj çekmişti.

 

Cevap beklerken bakışlarını camdan dışarı çevirmişti İlgiz.

 

Telefondan bildirim sesi beklerken farklı bir ses duyunca başını hızla çevirdi.

 

"Rüveyda hanım?"

 

İlgiz karşısından soyunma odasında kovduğu Baturay'ı görünce şaşırmıştı.

 

Kısa bir afalanma yaşamıştı.

 

Baturay şaşkın gözlerle bakan kıza açıklama yapmak için karşısına geçip oturdu, ardından elini uzatıp konuşmaya başladı.

 

"Baturay Çevik, hani şu keklediğiniz Tamer Çevik adlı kişinin yiğeni."

 

İlgiz'in gözleri şokla açıklamıştı. Baturay uzatığı eli tutmayan İlgizi aldırış etmeden arkasına gülerek yaslanıp, parmaklarını masada ritmik bir şekilde vurmaya başladı.

 

"Sende İlgiz Işık yada Rüveyda olmalısın."

 

İlgiz dahada şaşırmış bir şekilde duruyordu, gerçek ismini işini biliyordu.

 

Akasya denildiği gibi 25 masaya menü bırakmak için yaklaşmıştı ki, sabah çaepıştığı kız hızla ona çarpıp restorantan çıkmıştı.

 

Ardından ise Baturay gidince Akasya düştüğü yerden kalkmaya çalıştı.

 

Şaşırmıştı noluyo diye düşünmeden devam edecekken yerde gördüğü kimlikle yere eğildi.

 

İlgiz Işık...

 

Kimliği Sevdaya vermeyi düşünürken, ya acil birşey olursa diyerek hızla az önce restoranta çıkan kızın ardından gitmeye başladı.

 

Kayra izlediği görüntüye dahil olarak o da üç kişinin ardından çıkmıştı restorantan.

 

İlgiz gittiği otoban yoldan orman yoluna sarkıp karanlıkta koşmaya başladı, kimliği bulunmuştu yakalanmıştı kaçması gerekti.

 

Baturay karanlık orman yoluna sarkan kızın ardından ilerlerken Akasya ise onu takip ediyordu.

 

İlgiz izini kaubettirmiş ormanda başı boş dolaşmaya başlamıştı.

 

Kuş sesleri, rüzgar uğultusu ürkütücü olmuştu geri dönmek için arkasına dönecekken İlgizin dikkatini bir şey çekmişti.

 

Kap karanlık ormanda yanan sönen bir ev?

 

Evet üç saniye arayla ışıkları yanıp sönen bir ev.

 

Korkutucu ama kimin için?

 

Merakına yenik düşen İlgiz kaçtığını yakalandığını unutup yan basan araştırmacı yanıyla eve doğru adımlamaya başladı.

 

Baturay, İlgizin izini kaybettim derken ışıkları yanıp sönen eve doğru giden İlgizi görünce ardından hızla koşmaya başladı.

 

Akasya karanlık ormanda iz kaybetmemek için Baturay'ı adım adım takip edip o da ardından yanıp sönen küçük kulübeye eve doğru yürümeye başladı.

 

Kayra normal şeyler olmadığının farkındaydı ve bunu bile bile o da diğer üç kişinin girdiği eve girdi.

 

İlgiz içeri girince ışıklar sönüp bu sefer 5 saniye sonra açılmıştı, ışıklar açılınca İlgizin dikkatini ilk olarak duvardaki simgeler çekmişti.

 

Bu simgeler bileğinin üzerinde olan dolunay dövmesyile aynıydı.

 

İlgiz dikkatle incelerken ışıklar tekrar gitti ve 10 saniye sonra açıldı.

 

Ama ışıklarla üç kişi daha gelmişti.

 

İlgiz arkasından gelen sesle ardına dönünce Baturay, çarptığı kız Akasya ve tanımadığı Kayrayı görünce şaşırmıştı.

 

"Siz..."

 

Demişti ki ışıklar gitmişti...

 

📌AKASYADAN DEVAM📌

 

Son hatırladığım tanımadığım üç kişiyle olduğum kulübede ışıkların gitmesi ve başıma aldığım sert darbe.

 

Başımdaki ağrıyla gözlerimi açmaya çalışıp çevremdeki sesleri duymaya çalıştım, bir kaç dakika geçici körlük ve sağırlık yaşamış kendime gelmiştim.

 

Bulunduğum ortamı kavramak için etrafıma bakmaya çalıştım.

 

Sokak lambasının aydınlattığı sokakta olması gerekenden fazla insan ve ses vardı, çoğu kişi ağlayıp çığlık atıyordu.

 

Bilmediğim ortamda kala kalmışken elimde birşeyi olduğunu fark edince bakışlarım elimde bilmeden tuttuğum cisime kaydı.

 

Bu... Bu kanlar akan bir bıçaktı.

 

"KATİL UYANDI, KATİL BUNLAR!!"

 

Cümleleri algılamaya çalışırken elimdeki bıçağı korkarak yere attım.

 

Bıçağın düştüğü yere bakarken gördüğüm şeyle şoka girmiştim.

 

Ne mi görmüştüm?

 

Kanlar içinde yatan bir beden ve çevresinde tanımadığım en son onlarla olduğumu hatırladığım üç yabancı...

 

___________________________

🔹 🔹 🔹 🔹 🔹 🔹 🔹 🔹

 

☠️İLK BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM HEYECANLIYIM MUTLUYUM BELKİ GÜZEL YAZMADIM AMA YAZARKEN MUTLU OLDUM TEK DİLEĞİM SİZLERİNDE OKURKEN MUTLU OLMANIZ☠️

 

Tek soru bölümler Akasyadan mı olsun yoksa bu şekilde yazar anlatımı mı olsun??

 

 

YORUM ELEŞTİRİ VE BEĞENİLERİNİZ EKSİK ETMEZSİNİZ İNŞALLAH...

 

HOŞ KALIN MUTLU KALIN DİĞER KİTABIMDAKİ BÖLÜMDE BULUŞMAK ÜZERE❤️❤️❤️

 

Seviliyorsunuzzzzzzzzz❤️❤️❤️❤️❤️🌹🌹🤞

 

 

 

 

 

Loading...
0%