Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Altın Günü

@rnreina

Yeni bölümden sevgilerleeee

Ayol oy vermeyi unutmayın he seviyorum sizi...

Yorumlarınızla beni taçlandırın bebeklerim...

💕💕💕💕💕

 

*******

 

Günlerimiz güzel geçiyordu huzurluyduk ve birbirimize alışmıştık.

Sabahın erken saatlerinden beri mutfaktaydım. Zira dün aylin annem aramış ve bugün günü olduğunu ve herkesin beni merak ettiğini Söylemişti.

Bende eli boş gidilmez diye

Mutfağa girişmiş ve bir tepsi şu böreği

Bir tepsi kıbrıs tatlısı ve bir tencere sarma sarmıştım sonucunda yetişmişti.

Mirza ise uyandığında beni mutfakta görmüş ve bu ordan oraya koşturan halime hayret etmişti ona kısaca

durumu anlatıp şu böreklerinden vermiştim ardından işime geri dönmüştüm.

O ise kahvaltısını yapıp işe gitmişti benim işim bittiğinde saat öğlene geliyordu herşeyi alıp aylin annenin evine geçtim.

Aylin annem beni kapıda karşılamış ve eve girdiğimde gün telaşına geri dönmüştü.

Bende hazırladığım şeyleri mutfaktaki masanın üzerine bıraktım.

Aylin anne de işini bırakıp bana döndü.

" Ah kızım neden zahmet ettin. " Dedi.

" Elime mi yapıştı anne ne olcak sanki. " Dedim tebessümle.

Aylin annem kutuları alarak gün tabaklarının yanına ekledi ve fazlasını salonda hazır olan masanın üzerine bıraktı.

Geri kalan eksikleri de el birliğiyle hazırladıktan sonra işimiz kalmamıştı.

Oturup biraz dinlenirken zil sesiyle ayaklandık misafirler gelmişti sonunda. Sakince kapıya ilerleyip açtı aylin anne bense arkasından giderek kapıda durdum. Sonrası ise bir curcunaydı.

Sonucunda salonda 10 tane orta yaşlı ve yaşlı kadın ve birkaç tane de genç kızla koltuklara inci gibi dizilmiştik.

Herkes önlerine konulan tabakları afiyetle yerken dedikodunun dibine vuruyorlardı adeta.

İçlerinden isminin Nebahat olduğunu öğrendiğim dedikodu kazanı teyze sonunda oklarını bana doğrulttu.

" Demek gelinin bu hanım kızım öyle mi aylincim. "

"Ay eve Nebahat su gibidir gelinim maşallah de kız. "

Dedi aylin annem ardından tahtaya vurdu elini.

Hepsi bir ağızdan amin derken bakışlarım karşımda oturan kıza döndü.

Anlamlandıramadığım bir nefretle bana bakıyordu.

Ne oldu şimdi allah allah diye iç çektim.

Ardından Nebahat hanım beni soru yağmuruna tutmaya başladı.

" Nerelisin yavrum. "

Dedi. 

"Trabzonluyum efendim. " Dedim

Saygılı bir üslupla.

Nebahat teyzenin sorularını tek tek yanıtlarken

İçlerinden başka bir kadın ise atılarak yeni bir soru sordu.

"Okuyor musun peki. "

" Yok bitirdim ben mezun oldum. "Dedim.

"Oh oh ne güzel hangi bölüm okudun. "

" Gastronomi bölümü. "

Dedim. Anlamamış olacakki öylece yüzüme baktı. Bende daha anlaşılır olarak " Aşçıyım. " Dedim. Hepsi bir ağızdan ne güzel falan diye yorumda bulundular

Bana nefretle bakan kızın annesi de...

ki o da aynı şekilde bakıyordu. Bana döndü ve memnuniyetsiz bir şekilde

" Çok acele evlendiniz sanki hem seni de hiç buralarda görmemiştik. " Dedi

Bense sakın olmak için kendime and içmişim gibi sükunet içinde çekip verdim.

" Size erken gelmiş olabilir tabi fakat biz aşık olduk beklemek istemedik düğünü de şahsen önemsiz bulduğumdan ve mirzanında benimle aynı fikirde olmasından dolayı açıkçası böyle uygun gördük. "

Dedim.

Yanındaki kız ise şaşkınlıkla.

" Mirza mı dedin. "

" Evet bir sorun mu var. "

" Civan Mirza ismini kimseye kullandırmaz kolay kolay bunca yıldır bana bile söyletmedi yani ondan şaşırdım. " Dedi alttan alttan bizim bir geçmişimiz var iması vererek.

Bense arkama yaslandım.

" Pardon adın neydi tatlım. " Dedim.

"Sedef." Diye cevapladı.

" Bak sedefcim elbetteki Mirza diyebilirim o benim kocam biz evliyiz bu ismi kullanmaya emin ol en çok benim hakkım olur. Senin değil. "

Diye bastıra bastıra söyledim.

O ise sessizliğe bürünüp önüne döndü.

Ama içime bir kurt düşmüştü sedefle bir geçmişleri mi vardı yani.

Bir süre sonra herkes tekrar dedikodulara dönmüşlerdi. Ben ise sessizce ortamı dinliyordum.

En son patavatsız teyzelerden birini

" Ee bebek ne zaman" diye sorunca içtiğim çay boğazımda kalmıştı.

Utançla kızarırken " Daha erken " Diyerek geçiştirmiştim.

Ardından ikindi vakti herkes evlerine dağılmıştı.

Bizse aylin annemle günden kalan tabakları toplarken bugünkü dedikoduları tazeliyorduk.

İşimiz bittiğinde üstüne birde yorgunluk kahvesi içmiştik ardından.

Aylin anneme döndüm.

" Anne ben artık kalkayım. "

" Kızım hava kararacak tek dönme eve. "

Dedi. Tedirgin bir sesle.

" Yok anne mirzanın Tamirhanesine uğriycam sokağın başında zaten oradan da mirzayla eve geçeriz dedim.

Bir iki kere itiraz etse de vazgeçiremeyince kabul etmek durumunda kalmıştı.

Ayakkabılarımı giydim ardından aylin anneyle vedalaşarak binadan ayrıldım.

Sakın adımlarla tamirhaneye yürürken bir araba yavaşlayarak biraz önümde durdu.

Hızlıca arabanın yanından geçecekken arabanın kapıları açıldı ve içeriden iki tane izbandut gibi adam beni m üzerime çullandılar ağzımı kapatarak çığlık atmamı engelleyip beni arabsnın içine attılar.

" Siz kimsiniz bırakın beni lütfen " Diye ağlayarak yalvarırken katşılaştığım yüzle kanun dondu.

" Ah güzel kızım beni özledin mi. " Dedi. Yüzündeki büyük gülümsemeyle.

"Baba! "

Ardından kafama aldığım darbeyle gözlerim karardı.

 

......

 

YAZARDAN

 

Mirza tamirhaneden ayrılıp hiçbir şeyden habersiz annesinin evine doğru yürümeye başladı.

Eve vardığında zili çaldı.

Kapıyı açan annesi mirzayı görünce şaşırdı.

" Civanım ne oldu Suna kızım birşey mi unuttu yoksa. " Dedi

Mirza annesinin dedikleriyle kaşlarını çattı.

" Suna burada değil mi. "

" Yok oğlum yarım saat önce çıktı sana geliyordu. Gelmedi mi yavrum. "

Mirza bunun denmesiyle telaşa kapıldı.

" Yok anne yok gelmedi. " Dedi

"Belki eve geçmiştir oğlum. " Dedi.

Mirza geldiği yolu geri dönerken yerde birşey fark etti bu sunanın telefonu ve çantasıydı. O an yüzünde korku ve öfke oluştu.

Mirza büyük bir küfür savurdu.

Suna nerdeydi.

 

*******

 

Kestikkkkkk

bu bölümde bu kadardı işte

Yeni bölümde görüşmek üzere esen kalın

Oy vermeyi de unutmayın lütfen

 

💕💕💕💕💕

 

 

Loading...
0%