Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Sen Mutlu Olamazsın

@rnreina

Yeni bölümden sevgilerleeee

Ayol oy vermeyi unutmayın he seviyorum sizi...

Yorumlarınızla beni taçlandırın bebeklerim...

 

💕💕💕💕💕

 

*******

 

Bilincim yavaş yavaş kendine gelirken gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım.

Neler olmuştu böyle zihnimde koca bir karanlık vardı. Bilincim biraz daha açıldığında bulunduğum yerde doğruldum.

Ahh kafam kazan gibiydi. O kadar ağrıyordu ki bilmesem patlayacak derdim. Şöyle bir etrafa göz gezdirdim.

Duvarlar küf tutmuş ve yüksek tavanlıydı. Yerler pisti ve odanın diğer köşesinde malzeme yığını vardı.

Nerdeydim ben ne kadar saattir baygındım. Yavaşça duvardan destek alarak ayağa kalktım. Kalbim küt küt atıyordu.

Korkuyordum...

Beni nereye getirgetirmişlerdi.

Anılarım kayıp gibiydi. Kapıya doğru yürümek istediğimde sendeledim. Başıma aldığım darbeden dolayı ve

yeni ayılmanın sersemliğiyle başım dönüyordu. Duvarlara tutunarak

kapıya vardım. Kapıyı olan gücümle zorlasamda açılmıyordu.

Kilitlemişlerdi. O an olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Mutluydum ya şu son 1 ayım nede güzel huzurlu geçmişti ama bunu bile çok görmüşlerdi ya bana.

Kendi kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

' sakin ol Suna Mirza bulur seni bırakmaz burda. ' dedim fısıltıyla.

Ardından daha büyük bir hüzün dalgası çöktü üstüme. Mirza... Yoktu...

Ben yine bu karanlıkta tek başıma kalmıştım.

Ardından kapıya var gücümle vurdum.

Bir yandanda haykırarak bağırıyordum.

" BABAAA."

" BABA ÇIKARIN BENİ BURDAN BABA. "

aldığım cevap ise bir hiçlikti.

Bağırışlarım deponun içinde yankılandı.

"Ahhh hhh" Diye ağlaya ağlaya yere çöktüm.

Tek istediğim geri dönmekti. Mirza ya dönmekti.

O sırada kapı açıldı. İçeriye babamla Devran Arslan girdi. Bense yaslandığım duvara iyice sindim.

Babamın yüzü öfke doluyken devranın yüzünde anlamlandıramadığım bir tebessüm vardı.

Babam bana doğru birkaç adım attı ardından önümde eğilip çenemi sertçe tuttu.

" Demek benden kurtulabileceğini sandın he " Dedi. Canımı yakmaya and içmiş gibi çenemi daha çok sıktı ardından sertçe bıraktı. Kafam sağa doğru düşerken gözyaşlarımı tutamadım.

" Baba bırak beni gideyim ne istiyorsun benden. " Dedim. Haykırırcasına.

Ben bunları hiç haketmemiştim ki

neden mutlu anlarım hep bir kelebeğin ömrü kadardı. Ahh allah şahit ya bu yaşıma kadar keder içindeydim.

Tam mutlu oluyorum derken tekrar başa dönmüştüm.

" Bırakmak ". Dedi ardından sinir ve alayla karışmış bir kahkaha koyuverdi.

gözlerinde kin ve öfke vardı sanki bir sebep olmasa beni burda parçalara ayırabilirdi.

" Sen hala benden kurtulamayacağını anlayamadın mı he senin bütün yolların sadece bana çıkabilir Alçin Suna Aydoğdu. " Dedi.

Bense son dedikleriyle duraksadım ne yani evli olduğumu bilmiyor muydu.

Ahhh lanet olsun devranın neden burada olduğu şimdi anlaşılmıştı. Beni hala onunla evlendirmek istiyordu.

" Ne istiyorsun yine benden yetmedi mi benden aldıkların he çocukluğumu, gençliğimi mahvettin sen benim. "

Dedim gözyaşlarımın aktığı okyanus misali dalgalı gözlerimde öfke kırıntıları geziyordu. Ellerimi etrafıma sarmış sanki kendime bir koruma kalkanı yapıyordum. Daha büyük bir hınçla devam ettim.

" Daha benden alacağın ne kaldı söylesene herşeyimi aldın benden bir nefesim kaldı onu da al kurtulayım artık yeter. " Dedim. Bunun ardından sert bir tokatın sol yanağıma patlamasıyla başım tekrar sağa doğru düştü bedenim tokadın şiddeti ile sağa doğru yalpaladı ellerimle destek alarak olası bir çarpmayı önledim.

" Görüyorum ki senin baya bir dilin açılmış. Bir de bununla ilgilenmem gerekecek he. Belliki sen beni unutmuşsun. " Dedi hafif bir sırıtışla

" Beni ve bedeninde bıraktığım izleri. "

Göz bebeklerim korkuyla büyüdü. O odada yaşadığım anlar ve çığlıklar ruhumu titretti. Devran ise köşede duvara yaslanmış öylece izliyordu. Ardından yaslandığı duvardan doğruldu.

Ardından babamla benim yanıma doğru adımladı. Bense olduğum yerde daha da küçülüyordum.

"Serhat bey bunu böyle konuşmamıştık.

Bu kız benimle evlenirken gelinlik giyecek izler görünürse ne olucak he. "

Dedi arsızca.

" Bana vücudunda izler olduğunu söylememiştin çirkin bir vücuda dokunmamı mı bekliyorsunuz. Veya bir ömür girmemi " Diye ekledi.

Bense içimden lanetler ediyordum. Ne yani evli olduğumu bilmiyorlardı üstüne üstlük beni devran la evlendirmek için mi kaçırmıştı.

Devranın söyledikleri ise canımı yakmaktan çok öfkeyle doldurmuştu. Bana dokunabileceğini sanıyordu.

Hah... Mirza bu söylediklerini duysa onun canına okurdu.

Sahi Mirza ne yapıyordu. Çok korkmuş muydu. Beni arıyor muydu acaba, özlemiş miydi beni.

Aklıma doluşan sorular özlemle dolmama sebep oldu. Onu özlemiştim. Utancımdan ona dokunamazdım bile ama şimdi ona dokunmadığım için çok pişmandım.

Bilsem dün onu gördüğüm son gün olacağını sarılıp öpmez miydim.

Çekinir miydim o dokunulası gece karası saçlarını sevmeye, okşamaya...

Ben öylece sanki ruhum bedenimden sökülmüş gibi sığındığım duvara dayalı otururken baba dediğim ama aslında şeref ve haysiyet yoksunu o adam devrana bakakalmıştı. Ardından dudaklarını birşey diyecekmiş ama vazgeçmiş gibi birbirine bastırdı.

Kulağıma doğru eğildi ve o iğrenç nefesini kulağıma verdi ardından fısıldadı.

"Sen asla mutlu olamıycaksın ben yaşadığım sürece sana nefes almak bile haram. "

Ardından bana doğru eğilmiş bedene doğruldu.

Bütün vücudunu devran denilen pisliğe döndürdü ardından sağ elini kaldırıp dostane bir şekilde devtanın sol koluna koyup hafif sıktı ardından sahte bir tebessümle konuştu.

" Bakma sen onun dediklerine yalan söylüyor yine geçmiş gitmiş izler.

Gel biz senle eve geçelim geri kalan şeyleri konuşup halledelim birkaç güne de evlilik işlemlerini hallederiz. " Dedi.

Ardından ikisi anlaşmış bir şekilde deponun kapısına doğru yöneldiler.

Bense öylece gidişlerini izledim. Babam ve devran depodan çıktı ve kapı onların ardından kapandı ve kilitlendi.

Tek başıma kalmıştım. Yine tek başımaydım tıpkı yıllardır olduğu gibi.

Başımı tekrar kaldırıp etrafı inceledim belkide...belkide kaçabilirdim.

Etrafı daha detaylı incelediğimde iki tane cam olduğunu gördüm. Ama biraz yukarıdaydı. Yetişmem bir hayli zordu.

Ama imkansız değildi.

Her zaman dediğim gibi eğer bir şeyi yürekten istersek imkânsızlıklar bile imkân dahilindedir.

Sindiğim yerden doğruldum. Deponun köşesine yığılmış eşyalara baktım. Belki birşeyleri üst üste koyarsam oraya yetişebilirdim. Ama şuan olmazdı güneş hala tepedeydi dışarıdan gelen seslere bakılırsa korumalar vardı. Zaten beni burada koruma olmadan bırakması çok salakça olurdu.

Şuan kaçamazdı fakat gün geceye döndüğünde kaçma olasılığmı daha fazlaydı ama önce etrafı tarayıp ne yöne gitmem gerektiğini saptamak için köşede bulunan küçük sehpa borular tahtalar çuvallar vesaire.

Orada bulunan malzemeleri duvara yaslayarak cama erişebileceğim bir yüksekliğe getirdim.

Ardından var gücümle tırmanarak cama eriştim ardından sıkıca cama tutundum. Olduğum yerde tamamen doğrulup dışarıya baktım görünürde kimse yok gibiydi .

Etraf tamamen ağaçlarla doluydu belliki ormanın ortasında bir depodaydım.

Kendi kendime söylendim.

' lanet olsun hava buz gibi bu havada kaçsam da yolu bilmiyorum telefonum yok napıcam ben.' diye serzenişte bulundum. Telefonum olsa birine belki ulaşabilirdim en kötü polisi arardım. Ama yoktu işte.

Yinede burada kalmaktan sa soğukta hipotermiden ölmek daha cazipti.

Güneş yerini aya bıraktığında , gün geceye döndüğünde buradan kaçacaktım. O zamana kadar oturup gücümü saklamam gerekiyordu dinlenmeli ve güç toplamalıydım.

Üst üste koyduğum yığından dikkatlice aşağı indim. Ardından kalktığım duvar köşesine geri oturdum kafamı geriye yasladım ve gözlerimi kapattım.

Başımdaki ağrı bir ok misali batıyordu.

Saçlarımdan şakaklarıma akmış olan kan kurumuştu. Ama kan kokusu burnumdan asla gitmiyordu. Gözlerim sarhoş bir adamın gözleri gibi bayıktı.

İçimdeki sıkıntı büyüdükçe büyüyordu.

Dudaklarım benden ayrı bir şarkı mırıldanmaya başladı.

Şarkının ise kime ithaf edildiği belliydi.

 

O yar gelir yazıya bana gül olur yar yar

Gül olur yar yar

Gül olur

Yüzün görsem tutulur dilim lal olur yar yar

Lal olur yar yar

Lal olur

 

Gözlerimden dudaklarıma doğru ince bir yol çizen gözyaşlarım oradan boynuma doğru süzülüyordu.

 

Aşka düşen divane gezer deli olur yar yar

Deli olur yar yar

Deli olur

 

Evlerine vara gelede usandım yar yar

Usandım yar yar

Usandım

 

Özledim Mirza kokunu bedeninin yanımdaki sıcaklığını şimdiden özledim.

 

El kızını ben kendime yar sandım yar yar

Yar sandım yar yar

Yar sandım

 

Yüreğime hançer de soktu gül sandım yar yar

Gül sandım yar yar

Gül sandım

 

Mezarımı derinde kazın dar olsun yar

Dar olsun yar

Dar olsun

 

Ölüm bana artık bir nefes kadar yakın gibiydi zira devrana ait olmaktansa ölmek bana cennetti

 

Altı lale üstü de çimen bağ olsun yar

Bağ olsun yar

Bağ olsun

 

Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun

Sağ olsun yar

Sağ olsun

 

Ben ölürsem sevdiceğim... Olurda kaçamazsam , kurtulamazsam bu karanlık zifiri kuyudan

Mirza

Sen sağol sevgilim mutlu ol ama beni unutma.

 

********

 

Kestikkkkk

Ay ağlarımmmmmm

Ah ve Suna nedir bu senin çektiklerin....

Kız sakın oy vermeyi ve güzel yorumlarınızla beni mutlu etmeyi unutmayın sizi seviyorum kocaman öptüm

 

💕💕💕💕

 

 

Loading...
0%