Bu sabah uyandığımda farklı yataktaydım, farklı odada, farklı sarayda ve farklı havayı soluyordum.Ben uyandığımda Rowen çoktan kalmıştı.

'' Sadece ssizi istemediğini söyledi ama size söylememi istemedi.''Bende hemen kalkıp odadak boy aynasının önüne geçtim. Sanki farklı bedendeymiş gibi hissediyorum. Acaba evlenmekle hata mı yaptım sonuçta onu 1 haftadır tanıyorum. İçinden babam gibi bir adam çıkarsa ne yapıcağım? Bir yandan düşüncelerin arasında kaybolurken bir yandan da kıyafetimi giydim. Merivenlerden aşağıya doğru inereken sarayın çalışanlarından Anya beni durdurdu '' Efendim kralın yanına inmeseniz daha iyi olur.'' ne demekti şimdi bu ? Neden inmemi istemiyordu?

''Neden ne oldu ki?''

'' Sadece size istemediğini söyledi ama size söylememi istemedi.''

''Peki'' dedim ve yukarıya odamıza döndüm. Ne saçmaladığına hala anlam veremedim. Neden beni istemesin ki? Daha önce baya yakınlaştık. Saatlerce yukarıya gelmesini mi bekleyecektim. Ya onun hakkındaki düşüncelerim doğruysa ne olacak? Babamımı andıracak...

Saatlerin ardından odanın kapısı açıldı.''Neden gelmemi istemedin?''

''Belli bir sebebim vardı''

''Bende sana o sebebi sordum zaten''

''Bilmek zorunda değilsin'' ne saçmalıyordu daha sabah olmadan ne işlerle meşguldü.

Rowen'ın Anlatımıyla

Sonunda Florayı uyandırmadan aşağıya inebildim. Aşağı kattaki odamın kapısını açtım. İçeride beni bekleyen kurbanımı görmek için sabırsızlanıyorum. Kapıyı açıp baktığımda Elias beni bekliyordu tam istediğim şekilde -Sandalyeye bağlanmış bir biçimde- . İçeriye girip duvarımdaki işlenmiş kılıcıma bakıp Elias'a döndüm.

''Bu kılıçlamı ölmek istersin yoksa seni kenddi kılıcınla mı öldüreyim?'' diye sorduğumda duvarımdaki kılıcı almak için adımlar attım. Elias öyle korkuyla bakıyorduki ama bunu hakediyordu. Bana yaptığı onca şeyden sonra.Kılıcı alıp kalbine sapladım.

''Nico bunu kimsenin görmeyeceği yere göm ama kimse görmesin özellikle Flora''

İşimi bitirdim ama hemen yukarıya çıkamam.

Flora'nın anlatımıyla

Benim suratıma bakmadan direk banyoya girdi. Bende yemek salonuna indim ve tek başıma kahvaltı yaptım. Kahvaltı da en sevdiğm çörek vardı yaban mersinli çörek. Yemeğimi yiyip odamıza çıktım. Kahverengi kapıyı aralıyıp iyice baktım Rowen yatakta uyuyordu. Sabahın köründe gizli saklı iş yaparsa olucağı bu. Odamızda ki masasında kırmızı bir kağıt gördüm bu önceden yoktu. Hemen masaya doğru yöneldim. Kağıt bildiğim bir dilde yazıyordu İspanyolca.

Querido Rowen,

Esta vez será difícil para ti, pero sé que también querrás matarlo. ¿Quién no querría matarlo? Estás más cerca de él que yo, déjame darte una pista. Por ejemplo, tuvo novia con la chica que amabas cuando tenías 13 años o arruinó tu cumpleaños. Lo más odiado es cuando te arroja al océano aunque no sepas nadar. Esta es tu oportunidad Rowen, ve a matar. Incluso si dices que no puedes matar, tu esposa morirá.-Türkçesi sonda var-

Nee birirsini mi öldürdü.O yüzden mi gitmemi istemedi. Kim ki bu adam. Kim di . Neden öldürülmesi gerekiuordu? Bu soruları düşünürken Rowen yanıma gelmişti.

''İnsanların özeli vardır. İspanyolca biliyormusun?''

''Merak ettim.''

''İspanyolca biliyormusun?''

''Evet ''

''Harika şimdi ne yapıyorsun gidiyormusun ya da korkuyla yaşamaya devam mı ediyorsun?''

''Hiç birşey yapmıyorum ama bana bu olayları ve bu adamın kim olduğunu anlat''

''Tamam''

Sevgili Rowen,

Bu sefer senin için zor olacak ama biliyorum ki sen de onu öldürmek isteyeceksin. Kim onu ​​öldürmek istemez ki? Sen ona benden daha yakınsın, sana bir ipucu vereyim. Mesela sen 13 yaşındayken sevdiğin kızla sevgili olmuş ya da doğum gününü mahvetmiş. En nefret ettiğiniz şey, yüzme bilmeseniz bile sizi okyanusa atmasıdır. Bu senin şansın Rowen, git öldür. Öldüremezsin dersen de karın ölür.