Sabah uyanmaktan nefret ediyorum. Uyku sersemi bir şekilde yataktan kalktıktan sonra zaten Emily içeri çoktan gelmişti. Emily benim saraydaki yardımcımdı. Dolabımı açıp bana korsemi getirdi. Pijamalarımı çıkarıp korseyi takmasına izin verdim. Bir yandan ipleri bağlarken " Efendim şey size bir şey söylemeliyim" dedi endişeli bir ses tonuyla. "Evet, söyleyebilirsin" dedim. "Ama majesteleri söylemem dedi" acaba ne söyliyecekti. "Rahatlıkla söylebilirsin, birşey olmaz" bu cümleyi söylerken bile aklım karışıktı. "Efendim majesteleri sizi evlendiricekmiş, hemde Özver topraklarının kralı ile" ne babam ne saçmalıyordu beni evlendiricekti hem de benim isteğim olmadan. "Ama ben istemiyorum. Ben gerçek aşkı bulmak istiyorum" dedim öfkeli ve şaşırmış bir ses tonuyla. Emily korsemi bağlayıp odamdan çıktı. Ha bu arada benim adım Flora​​​ annem çiçekleri sevdiği için böyle bir isim tercih etmiş. Zümrüt yeşili elbisemi giyip odamdan ayrıldım. Salona babamın yanına iniyordum. Merdivenlerden hızlıca inip salonun büyük ve kahverengi kapısının önünde durdum. Tam kapıyı açıcakken babamın biriyle konuşurken duydum. Galiba o ​​​​. Kapı açıp açamama arasında kaldım. Ya o konuştuğu kişi o değilse. Düşüncelerimden birisi seçmek zorundaydım. Kapı araladım ve babam beni fark etti. Göz ve kaş hareketleriyle bana içeri gel demeye çalışıyordu.

Kapıyı tamamen açtım ve o arkasını dönüp bana baktı. Gözgöze geldik. Gözleri görebileceğiniz en güzel yeşil tonuydu. Kahverengi saçları vardı. Gözgöze gelmemiz kısa sürdü ve babama dönüp evliliğimiz hakkında konuşmaya devam etti. Hızlıca babamın yanına gidip "Baba bu kim" dedim sanki kim olduğunu bilmiyormuşum gibi. Babam bana döndü ve " O Özver topraklarının kralı ve kocan". Şaşkın bı ifade ile babama " Bu da nereden çıktı ben evlenmek falan istemiyorum" dedim. Babam bana öfkeyle bakarak kapıyı gösterdi. Yavaş adımlarla kapıya doğru yürümeye başladım.Babam böyle bir kararı niçin almıştı. Babamdan nefret ediyordum artık babama karşı nefret duygum da arttı. Beni saraydan atmaya çalışırmış gibi davranıyordu. Annem öldüğünden beri bana karşı nefretle yaklaşırdı. Ben annemi 5 yaşında iken kaybettim kosakoca 16 yılı sevgisiz yaşamıştım. Odama gelip yatağıma oturdum ve annemin portresine baktım. Babam annem öldükten sonra bu portreyi atacaktı ama ben izin vermedim. 20 dakika boyumca aralıksız annemin portresine baktım. Babamın o mükemmel konuşması bittiği gibi odama geldi ve '' Yarın düğün provası olacak ve kocanın ismi ise Rowen '' dedi küstahça ve odamdan çıktı.

Yastıklara kafamı gömdüm ve ağlamaya başladım. Ben evlenmek istemiyordum. Acaba düğün günü evden mi kaçsam? Ama beni her türlü bulurlardı. İç çekerek yataktan kalktım ve benim için seçilen gelinliğe bakmaya gittim. Gelinliğimin güzel olması umuduyla attım her adımımı. Emily'nin kaldığı odaya gittim ve gelinliğimi sordum. Bana yan odada olduğunu söyledi. Yan odanın kapısının önüne geldim ve kapıya uzun bir süre baktım. Kapıyı açıp baktığımda benim için özel dikilmiş bir gelinlikti normak elbiselerimden farkı yoktu aslında. Hızlıca odama çıktım. Kapıyı açıp baktığımda koltuğumun üzerine oturmuş bana bakan Rowen'i gördüm. Ben gelince ayağa kalktı.

''Hoşgeldin, Flora seni tanımıyorum tanışmak ister misin?

'' O zaman neden benimle evleniyorsun hiç tanımadığın biriyle?''

''Çünkü evlenmem gerekiyor, babamın vasiyeti buydu Eldoria prensesi ile evlenmek''

'' Peki güzelmiyim?'' diye sorum bir anda babam genelde bana dünyanın en çirkin prensesisin derdi. Eldoria senin gibi bir prensesi hak etmiyo derdi. Masallarda babalar kızlarını severdi, güzelsin derdi aynı annem gibi.

'' Tabiki güzel bir kızsın. O koyu kahve gözlerin, kızıl kahve saçların, pembe dudağın...'' Ne beni gerçekten cezbetti. Annem dışında bana kimse böyle güzel sözler söylememişti.

''Teşekkür ederim. Annemden sonra kimse bana bu sözleri söylemedi de''

Bir süre sohbet ettik. Sevdiğimiz şeyler hakkında ve sevdiği şeyler arasın beni de eklemişti. O an ona karşı ddaha bir hayranlık duydum. Beni kendine aşık etmeye bi çalışıyordu? Eğer öyle yapıyorsa çok iyi yapıyordu.

''