Yeni Üyelik
7.
Bölüm

5.Bölüm Bazen içim öyle bir acıyor, yüreğim kavruluyor. Hiç bi

@rojincngz

 

Merhabalar yeni bölümle geldim. Bu bölüm biraz uzun oldu. Bir önceki bölümü telafi etmiş oldum. İnşallah beğenerek okursunuz.

Hatalarım varsa of ola

KEYİFLİ OKUMALAR 🌺

 

Hüzün

 

Bazen içim öyle bir acıyor, yüreğim kavruluyor. Hiç bir yere sığamıyor boğuluyorum. Dipsiz bir kuyuda gibiyim ışığı tam gördüm deyip tekrar o karanlığa haps oluyorum.

 

Kaybedişlerim ben beş yaşında başladı. Önce annemi babamı kaybettim. Daha ölümün ne olduğunu bilmeyecek yaşta yok oldu. Benim hayatım, kimsem yok başımı okşayan geceleri sarılıp masal anlatan kimsem yok. Çünkü ben altı yaşımda acıyı yaşadım tattım. O dönem yanı başımda küçük ellerimden tutan iki küçük el vardı. Sara ve Tura o yetimhanede bir birimizi kollayıp hayata tutunduk.

 

Geçmişten

Sara'nın "Zümrüt biz hiç ayrılmayalım olur mu? Sen,ben ve Tura hep yan yana olalım. Belki bir gün bizim kendi evimiz olur orda yaşarız, yaşarız dimi? "

"Yaşarız Saram büyünce kendi evimiz olur. Üçümüz sen en çok sevdiğin işi pastaheneni açarsın kendi yaptığın minik şöyle güzel desenli en çokta çikolatalı pasta yapar satarsın. Biz bütün hayallerimizi yapacağız. Ben savcı olacağım. Tura da polis, sende pastacı olacaksın biz el ele verip kocam aile olacağız. Annem hep derdi nergis kokulum asla hayallerinden vazgeçme biz yanında olmasakta asla ümitsizliğe düşme yaşa hem bizim için hem kendin için derdi." Dedim elini tutarak

 

"Şimdi bizde yaşayacağız Saram vazgeçmeyeceğiz. Hadi şimdi uyuyalım, müdüre anne gelmeden."

 

Bir birimize sıkıca sarılıp "İyi geceler Saram" "İyi geceler nergis kokulum." Dedi ve güzel bir uykuya daldık.

 

Günümüz

 

Ne ben savcı oldum. Nede Sara bir pastacı polis olmasada teskilata giren tek Tura oldu.

 

 

Nefesim daralıyor,arabanın içinde boğuluyorum sanki! Nasıl bir halde olduğumu bilmediğim için arabayı kullanan Anka "Zümrüt iyimisin? Bir şey olmayacak az kaldı beş dk ya oradayız lütfen sakin ol." Dedi göz ucuyla bana bir bakış atıp yönünü yola çevirdi.

 

 

İyi değilim. Nasıl İyi olabilirim ki, kardeşim her şeyim olan kız vurulmuş. " Kim kim yapmış. Yolun ortasında nasıl saldırırlar?" Diye sordum. O sırada araba hastahane kapısın da durdu.

 

 

Emniyet kemerini açarken Anka'da kapısını açmıştı. İnmeden bana döndü. "Kimin yaptığını bilmiyorum. En yakın zamanda öğreneceğim. Hadi inelim." Dedi bende kapıyı açarak koşarak hastahaneye girdim. Hemen danışmanın oldugu yere koşar adımlarla giderken, arkamdan gelen Anka ile danışmada durdum.

 

 

"Silahlı saldırıda yaralanan kardeşim hangi tarafta adı Sara " Dedim hızlı hızlı konuşarak. Danışmadaki kadın "2. Katta emeliyat bölümünde " diyerek cevap verdi. Koşar adımlarla asansörü beklemeden merdivenlere doğru koştum. İkinci kata varınca ameliyat kapısında Tura, Çınar ve Asel vardı.

 

 

Tura beni görünce koşarak yanıma geldi. Direk sarılarak "Özür dilerim. Züm Özür dilerim." Diye tekrar etti.

 

 

 

"Sara beni korudu. Ben onu koruyamadım. Ben yüzümden vuruldu." Ağlayarak söylediği sözleri anlamıyorum. Geri çekilerek yüzünü avucuma aldım. Bana bakmasını sağlayarak" Ne diyorsun? Anlamıyorum. Yüzüme bak şimdi kim yaptı. Gördün mü yapan kişiyi kişileri."

 

 

 

Başını sallayarak "Evet " dedi. "Cahid Cahid'in adamları vurdu. Sana bir hatırlatmaymış. Bir elim ensende olacak, bundan sonra arkanı hep kolla diye not göndermiş." Dedi ve ağlamaya devam etti.

 

 

 

"Koruyamadım o benim önüme atladı. Beni korurken vuruldu." Dediğinde hızlıca kollarımın arasına aldım. Küçük bir çocuk gibi hıçkırarak ağladı. "Tamam ağlama artık. O bizim sarışın bizi bırakıp gitmez. Şimdi sakin ol. Seni böyle ağlak görürse yine kız gibi ağlıyormusun der. Çınar seni götürsün bir lavaboya, elini yüzünü yıka gel ben burdayım." Benden ayrıldı.

 

 

Başını sallandığında Çınar'a döndüm. "Tura'yı lavaboya götürürmüsün? Elini yüzünü yıkasın kendine gelsin biraz" Dedim. Çınar hemen kolunu tutarak "Gel kardeşim biraz hava alalım." Diyerek koridordan çıktılar. Anka ve Asel bana bakıyordu. Asel'e bakıp "Durumu nasıl doktor bir şey dedi mi?" Diye sordum.

 

 

 

Başını hayır anlamında salladı. "Yok girdiğinden beri kimse daha çıkmadı bir şey diyende olmadı. Sadece bekliyoruz. Karnından vuruldu." Dedi. Bu defa Anka' ya baktım. "Bana Cahid'in hangi ceza evinde olduğunu öğrenip söyleye bilirmisin." Dedim.

 

 

 

Yüzüme bakıp "Ne yapacaksın Cahid'in kaldığı yeri öğrenip."

 

 

"Sen öğren gerisini ben hallederim. Yoksa kendim öğrenirim." Dedim.

 

 

Cebinden telefonu çıkardı. Bir arama yapıp Cihad'ın yerini sordurdu. Telefonu kapattı. "Birazdan dönüş yaparlar öğreniriz." Başımı sallayıp "Teşekkür ederim." Dedim. O sırada Tura ve Çınar geldi. Daha iyi duruyordu. Biraz toparlanmış görünüyordu. Yanıma oturdu. "Daha iyimisin" Dedim.

 

 

 

"Evet. Yok mu bir haber daha? " Tam konuşacaktım. Ameliyathane kapısı açıldı. Doktor yüzündeki maskeyi çıkarıp tam karşımızda durdu. "Sara hanımın ailesi " diye sordu. "Yok ailesi benim kardeşim nasıl durumu?" Bana döndü.

 

 

 

"Kurşun karın boşluğuna denk gelmiş. Kurşunu çıkardık. Durumu iyi hayatı tehlikesi yok. Bir kaç saate odaya alınır. Geçmiş olsun." Dedi. "Teşekkür ederim." Yüzümde gülüşüm genişledi. Tura'ya döndüm sıkıca sarıldım. "Bak bizi bırakmaz sarışın dedim sana" oda gülerek "Çok şükür bırakmadı bizi ama uyansın benden çekeceği var." Dedi.

 

 

Sırayla Çınar ve Asel'lede sarıldık. Anka ile bir birimize bakıp ilk konuşan o oldu."Geçmiş olsun." Dedi ve oda sarıldı. İlk defa bu kadar yakından temas ediyordum. Çok güzel bir kokusu vardı. "Teşekkür ederim." Dedim. Tam o sırada Anka'nın telefon çaldı. Bir biriminden ayrıldık. Hemen telefona cevap verdi.

 

 

 

Karşıdan gelen yanıtla "Tamam teşekkür ederim." Deyip kapattı.

 

Bana döndü "Hadi gidelim öğrendim yerini." Dedi.

 

 

"Sen nereye bana söyle ben gideceğim." Dediğim zaman kolumdan tuttu."Yürü bensiz hiç bir yere gidemezsin."

 

 

 

Arkamızdaki üçlüye bakıp "siz burda kalın bir gelişme olursa bize haber edersiniz. Bizim küçük bir işimiz var." Diyerek beni çıkışa sürükledi. "Kolumu bırak. Tamam birlikte gideceğiz." Dedim.

 

 

Asansör kapısı açınca birlikte bindik. Ona ters ters baktım. "Niye sürüklüyorsun kolumdan öküz." Kaşlarını çatarak üzerime yürüdü beni kendi ve asansör duvarının arasına sıkıştırdı. Yüzünü yüzüme yaklatırdı. "Ne dedin sen bana öküz mü?" Dedi.

 

 

Yüzüne bakıp "Değilmisin. Adam gibi söyledin de gelmedim mi? " Dedim dudağı hafif kıvrıldı. Bakışım dudağına kaydı. Gülse acaba nasıl yakışırdı. Diye kendi düşüncelerime tam dalmıştım ki asansör kapısı açıldı. Hemen benden uzaklaştı.

 

 

Çıkarken "Yemezler güzelim sana gidelim demeden bile nereye diye sordun. Sence seni tek oraya gönderirmiyim." Dedi sinirli bir şekilde ona bakıp arabaya bindim. O da direksiyon başına geçince hızla sürdü arabayı. Sessiz geçen yolculuğu bozan Anka oldu.

 

 

 

"Zümrüt sakin ol. Gittiğimiz yerde olay çıkarma ona istediğini verme. Seni öfkelendirmek için damarına basacak. Oyununa gelme anlaştık mı? " Dedi.

 

 

Yönümü ona çevirerek "söz veremem ama elimden geleni yaparım." Orda nasıl bir halde olurum bende bilmiyorum. Bir süre sonra ceza evinin önünde durdu. Arabadan inip kimlik kontrolü yaptıktan sonra mumur beyin gösterdiği yönden devam ettik.

 

 

 

 

Demir parmaklıklar arkasındaki görüş bölümüne geçtik. Biz girdikten sonra Cihad'ı da gardiyan getirip karşımızdaki sandalyeye oturtup geriye çekildi. Bize pis bir gülüşle baktı. Beni baştan ayağa süzdü ve "Ooo Zümrüt hanım almışsınız hediyemi inşallah beğenmişsindir." Dedi alay ederek.

 

 

 

Sinirimden ayağa kalkıp boğazını sıktım "seni gebertirim ve ruhun bile duymaz. Bir daha o pis elin bana veya çevremdeki birine utansın seni anandan doğduğuna pişman ederim." Degimde hala yüzündeki alay dolu gülümsemesi duruyordu.Anka kolumdan tutu. "Zümrüt bırak sakin ol. Gelme oyununa " bırakmadım.

 

 

 

Daha çok sıktım "Sen benim hayatımı bitirdin. Bundan sonra hep diken üstünde olacaksın. Bir an bile huzurla uyumayacaksın. Gözün hep açık olsun. Andım olsun Zümrüt seni öldürmeden ben ölmeyeceğim." Dediğinde yüzüne bir yumruk attım. Hırsımı almadım bir yumruk daha ve tekme attım. Yere yıkıldığında tam yüzüne yine vuracaktım. Belimden beni çeken bir kol ile ondan uzaklaştırıldım.

 

 

 

Bağırarak "Bırak beni geberteceğim şerefsizi bırak. Hele bir dokun bir daha etrafımda göreyim adamlarını bak ben ne yapıyorum sana. Oruspu çocuğu. Seni kendi ellerimle öldüreceğim." Diye bağırdım. Beni tutan kol çekiştirerek köşeye çekti. Onuda gardiyan kaldırmıştı.

 

 

 

Arkadan beni tutan Anka'nın sesi kulağımda yankılandı. "Sakin ol . Zümrüt lütfen kendine mukayyet ol. Sakin derin derin nefes al." Dedi beni sakinleştirerek sarılmaya devam etti. Biraz sakinleşince "Tamam sakinim bırak beni bir şey yapmayacağım." Dedim biraz daha öyle durduk. Sonra yavaşça kollarını ayırdı benden. Sakinleştiğimi görünce rahat bir nefes aldı. Bu defa o benim yerimi aldı. "Bana bak Cihad bir daha bu kıza veya etrafındaki her hangi birine bir zarar gelirse yemin ederim. Senin derini yüzer akrabalara yem ederim." Dedi.

 

 

 

Yüzüne bir yumruk attı. Kolumdan tutup çıktık. Biz çıkınca arkadan sesi gelen Cihad "Huzur yok bu saatten sonra size baktığınız her yerde beni göreceksiniz. Sizi geberteceğim." Bağırıyordu. O kadar sinirliydim ki nasıl çıktım ordan anlamadım. Elimde hissettiğim elle gözlerim oraya kaydı. Elimi sıkıca tutuyordu.

 

 

Arabanın önünde durup önce kapıyı açtı beni bildirdip kendi de bindi. Hızlıca arabayı sürdü. Nerde olduğumuzu anlamadan etrafıma baktım. Bir uçurumun kenarında durdu. Kapıyı açıp indi. O indikten sonra bende indim. Bir sigara yaktı bir nefes çekti. Bana uzattı. Elinden aldığım sigarayı derin bir nefes çekip bıraktım.

 

 

 

"Sana kendine hakim ol dedim. İstediğini verme dedim." Dedi. Sigaradan bir nefes daha aldım. Ve yönümü ona çevirerek sigarayı ona uzattım. Elimden aldı. "Sakin ol demekle olmuyor görmedin mi ne dedi. Bundan sonra hep diken üstünde olacağım. Etrafımdakilere zara vermeden durmayacak.

 

 

 

" Dedim sinirle gözümden bir damla yaş aktı. Bakışları önce yüzüme sonra gözlerime kaydı. Elini kaldırıp göz yaşımı sildi. Hiç beklemediğim bir şey yaparak beni kollarının arasına aldı. Sıkıca sarıldı. Göz yaşlarım bu anı bekliyormuş gibi akmaya başladı. Bir eli sırtımı okşarken bir eli saçlarıma gitti. Saçlarımda hissettiğim nefesini

 

 

"Hiç bir şey yapamaz ben burdayım yanındayım. Sana zarar vermelerine izin vermem. Bir daha akıtma incilerini akmasın göz yaşın."

 

 

 

Dedi. Sıkıca sarıldım kokusunu içime çektim. Ne kadar öyle o uçurumda durduk bilmiyorum. Çok iyi hissetmiştim. Hafifçe uzaklaştı yüzüme baktı. Daha iyi olduğumu anlayınca "Hadi gidelim Sara uyanmıştır. Bir de seni merak etmesin yaralı haliyle " dedi arabaya binip Sara'nın yanına gitmek için yola koyulduk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Evet yeni bölümü nasıl buldunuz?

 

 

 

Okuyan ve oy veren her kese teşekkür ederim.

 

 

 

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle

 

 

Allah'a emanet olun.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%