@rosalinrosie
|
SELAM SELAM SELAM Seviyorum sizi hee <3 Kendi kendine mırıldandığın sessiz melodi önce yaprakların sonra ise senin etrafında döndü. Sıradan biri değildin, bunun her zaman farkında olmak içindeki büyük egoyu tetiklerdi ama masum bir köylü kızı gibi davranarak çevredeki yağmacılarla alay etmek hoşuna giderdi. Üstündeki kabarık, çirkin kahverengi elbiseye rağmen kendi etrafında dönerek kabarık kumaşın havayla karışıp dönmesini zevkle izledin. Elbette, senin için bu küçük zevkler yeterli değildi. Hiçbir zaman da olmamıştı. Sepetinde topladığın güllere yan bir bakış atarak kurak dalların arasındaki açıklığa yürüdün ve bir zamanlar en güzel şelalenin olduğu boş bölgeyi hüzünle izleyerek suyun doldurması gereken açıklığın ucuna oturarak bacaklarını boşluğa sarkıttın. Dilindeki melodi bittiğinde havadaki tatlı büyü bir anda esen şiddetli rüzgarla sustu. Sanki senin susuşun acı veriyormuş gibi gök susuz bir şekilde gürlerken senin dudaklarından bir kahkaha koptu. Saniyeler içinde ise Hava Lordu'nun gelişini haber veren rüzgar ince elbisenin kumaşına sızdı ama sen gözlerini boşluğa dikilmiş kurumuş çiçeklerden ayırmadın. Savaş kapıdaydı. Bunu bilmek ve seni koruyamıyor olmak onun canını yakıyordu ama Hava Lordu ile alay etme fırsatını kaçırmazdın. Sonuçta onun aşkı hiçbir zaman senden karşılık almamıştı. “Sevgilim,” Kulaklarına çalınan senin yumuşak melodinden bile daha tatlı sesi arkandan geldi. Bir an sonra ise kocaman vücudunu şık bir şekilde saran beyaz takıma rağmen seninle birlikte kurak noktaya oturdu ama onun gözleri sendeydi. “Bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin dahi edemezsin,” Heyecanlı çıkan sesini yumuşak bir kahkaha takip etti ve senin elini tutarak eklemlerini nazikçe öptü. Ona bakmamak için direndin ama güzelliği senin gibi kalbi taştan yapılmış birinin kalbini bile eritirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, sana bir golden retriverın sahibine duyduğu aşk gibi kocaman bir sevgi duyuyordu. Onu istesen de, kırsan da her daim peşindeydi. Niyetini de hiç saklamaz, sen Toprak Krallığından bir Genaralin kızı olmana rağmen açık açık “Karım olmanı istiyorum,” derdi. Toprak Lordu öldü, Toprak Krallığı düştü, belki düşman oldunuz ama onun aşkı hep oradaydı. Ona bakmak güzel bir rüzgarın seninle dans etmesi gibiydi. Çocukken onun altın sarısı saçını çeker, kendinle beraber türlü pisliğin içine sokardın ama o senden hiç vazgeçmezdi. Hava Lordu Sina sana ölümüne bağlıydı. Belki de takıntılıydı. Tanrıçalar kimse Krallığının sınırından çıkmasın, demesine rağmen senin için sürekli olarak bu şekilde çırpınma sebebi de buydu belki. “Sana bir şey söylemek istiyorum,” Her zamankinden daha heyecanlı görünüşü sana kaşlarını kaldırttı. Ona doğru sorgular bir ifade atarken o eklemlerini ovuyordu. “Nedir?” “Ben-” Sanki devamını getiremeyecek kadar heyecanlıymış gibi gülüşünü ifade eden ufak bir nefes ağzından kaçınca ister istemez işkillenerek kaşlarını hafifçe çattı. “Yani ben ve Vârisim. Birleşme yaşadık.” Sanki heyecanına hakim olamıyormuş gibi dudaklarından dökülen kahkaha, tüm bu zaman boyunca sahip olduğun egonun üstüne kocaman bir kılıç saplamış, kırıklar ise en çok senin kalbine batmıştı. “Ne?” dedin ifadesizce. “Bilmiyorum- yani bunu anlatması biraz zor ama, Sonay dünyada görebileceğin en muhteşem varlık. Ona tapıyorum.” Ona tapıyorum Ona tapıyorum? Ona tapıyorum. Kulakların uğuldadı. Parmaklarının arasında ezilen çiçek boşluğa düşerken gerçeklik sana çarptı. Kaybetmemiştin. Kaybedemezdin. Yüz yıllardır senindi. Nasıl bir yeni yetmeye kaybederdin? “Öyle mi?” dedin yüz ifadeni toplayarak. “Ne hoş. Partine davet edersin umarım.” Dudaklarının ucundaki gülümseme sanki onu daha da çok bozguna uğratmış gibi sisli gözlerindeki 2 saniyelik acı hızlıca kayboldu. Gülümsedi ama içten değildi. “Ederim tabii ki.” Ondan nefret bile etsen Hava Lordu Sina Vârisinin yanındayken bile kalbinde sen vardın. Ve senin için ne kadar ileri gidebileceğini o bile tahmin edemezdi ama sen onun karşılıksız sevgisine aşıktın.
|
0% |