Yeni Üyelik
2.
Bölüm

⊱2⊰

@roseline.666

İki gün.

 

İki gündür bu kulübede kalıyordum. Beni aramaya başladıklarından emindim, fakat beni hemen bulacaklarını düşünmüştüm. Dadımın benim için torbama koyduğu yiyecekler neredeyse bitmişti ve artık gitmem gerekiyordu. Klübe evime kıyasla dağa biraz daha yakındı bu sebeple yırtıcı hayvanlarda oluyordu. İki gün önce klünenin yakınlarında kurt sürüsüde dahil.

 

Torbamda kalan ekmek ve peyniri bitirdim, artık hiç yiyeceğim kalmamıştı. Buda bugün gitmem gerektiği anlamına geliyordu. Saat daha erkendi gün yeni ayıyordu.

 

Saçlarımı kulaklarımın arkasına attım. Ve torbamdan yanıma aldığım siyah eşarpı çıkarttım. Başıma gelişi güzel atarak saçım işe yüzümün birazını kapatmaya çalıştım. Ne olur ne olmaz. Bir kaç şey daha yaptıktan sonra torbamı alarak kapıya yöneldim. Kapıdan çıktım ve kilitleyip anahtarı eski yerine çatının çıkıntısına koydum.

 

Geldiğim yoldan ters bir yöne, evden uzak bir yolda ilermeye başladım. Böyle yürürsem öğlene kadabada olurdum.

 

Planım limandan kalkan bir ticaret gemisine saklanmaktı fakat ondan sonrasını düşünmemiştim. İlk önce gemiye binmeliyim.

 

Aslında hiç kaçmak istememiştim. Evlenmemte istemedim. Her şey bir anda oldu. Özgürlüğüme çok düşkündüm fakat özgürlükten korkuyordum. Annemin vefatından sonra evime daha bağlı hale gelmiştim. Ama kaçmakta istiyordum. Saçma bir çelişki içerisindeydim. Alex babamın aklına girmiş ve evliliğe ikna etmişti. Bence adını temize çıkarmak için yaptı. Belkide nişan olayıda böyle başlamıştı. Zaten Alex sosyopatın tekiydi ve bir şeyi kafasına taktığı zaman o şeyi için her şeyi yapabilecek potansiyeli vardı. Klasik bir manipülatör.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

Ormandaki patikanın içerisinden ilerliyordum. Bukunduğum yerden limana gitmeliydim. Planım bir ticaret gemisine binip ablamın yaşadığı yere gitmek ve bir süre onda saklanmaktı. Ne kadar başarılı olursam. Yaklaşık yirmi dakika yürüdüğümü düşünüyorum. Komşu kasabanın sınırına kadar gelmiştim.

 

Az ilerde gözüme bir kalabalık ilişti. Biraz yaklaşıp baktığımda bir kaç at arabası ve bir-iki insan görmüştüm. Bu benim için bir fırsattı. Adamların biraz uzaklaşmasını bekleyip bir arabaya binerek diğer kasabaya gidecektim. Ordan sonrası limana daha yakındı.

 

Bir süre bekledikten sonra adamların başka bir yöne ilerlediklerini gördüm. Temkinli bir şekilde yaklaşıp. En geride olan at arabasına yaklaştım. Sessizce binmeye çalışarak arabaya oturdum ve torbamı yanıma koydum.

 

O sırada yakınımdan bir erkek sesi duyuldu. "hanımefendi ne yapıyorsunuz?" aman tanrım.

 

Kafamı yavaşça sesin geldiği gere çevirdim. Alex.

 

Alex ile göz göze geldiğimde yüzünde hafif bir şaşkınlık oluştu "Amaris? Sen.."

 

Atın gemini hızla salladım.

"Deh!" Alex arkamdan koşmaya başlamıştı, o sırada atların sahipleride beni fark etmişti.

"Hey dur!"

 

Alex'in koşması başlamadan bitmişti bile. Fakat bunu babamlara ileteceğine emindim. Çok sürmeden burada arama başlatırlardı.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı ve gökyüzü turuncu rengine bürünmüştü. Bir kasabanın yakınlarındaydım. At arabasından inip. Atı çözdüm ve arabadan bağımsız hale getirdim. Bembeyaz bir attı, başını biraz okşadım ve torbamı arabadan alarak kasabanın girişine ilerlemeye başladım. Yürürken başıma siyah bir eşarp takmıştım. Yüzümün tanınma oranını en aza indirmeliydim. Sonuçta babam bir soyluydu ve her kasabadan en az bir kaç insan beni tanıyordu.

 

Sınır kontrolü olmadığından kasabalara rahatlıkla giriliyordu bu açıdan yolculuk etmek sıkıntı değildi. Ama acele etmem gerekiyordu. Limana uzak bir yerde yaşıyorduk bu sepeple kaçmamın üzerinden neredeyse bir buçuk gün geçmiş sayılıyordu. Tanrım düğün saati gelinşn kaçtığını öğrendiklerinde ki tepkileri çok merak ediyorum. Ve babamın tepkisi. Umarım dadıma patlamamıştır. Ama Alex'in beni görmesi kötü oldu. Fakat şunu öğrendim, aramalar diğer kasabalara yayılmaya başlamıştı. Sonuçta başarılı olan ilk kaçış deneyimimdi.

 

Limana gelmeme az kalmıştı. Hava tamamen kararmadan ve gemiler karaya oturmadan önce hedefime varmalıydım. Başım eğik insanlara görünmeden yürümeye devam ediyordum. Şu an planımı bozacak bir ayyaşa denk gelmek hayatımda yapacağım en berbat an olurdu sanırım.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

Hava hafiften turunculuğunu kaybedip yıldızları göstermeye başlıyordu. Ben ise limana ulaşmıştım. Tanrım bu gerçek miydi?

 

Taş yolda sıralı şekilde dizilmiş dükkanların yanında gezerken gözlerim kalkan son gemileri tarıyordu, hangisinin Miracles'e kalktığını tahmin etmeye çalışıyordum. Bir yandanda yürüyordum. Birine sormak için gemilerden birine yaklaşırken birinin bana çarpması ile torbamı elimden düşürmüştüm.

 

"Özür dilerim matmazel, sizi görmemiştim" torbamı ondan almak için elimi uzattım. Mümkün olduğunca yüzümü kaldırmamaya çalışıyordum. Adam meraklı bir ses tonu ile sordu. "Bir sorun mu var acaba?" Derin ve hoş bir sesti, kabalık olmasın diye cevapladım.

"Hayır yok, teşekkür ederim bayım."

Göz ucumla adamın kafa salladığını gördüm. "Pekala, iyi akşamlar hanımefendi" adam yanımdan giderken aniden ona doğru döndüm.

"Bakar mısınız?" Hafifçe arkasını döndü. Devam ettim. "Miracles'e kalkan ticaret gemisi hangisi acaba bilir misiniz?" Adam hafifçe gülümsedi ve cevap verdi. "Tabiki matmazel işte şurada, limanın sağ kısmındaki büyük gemi." Başımı arkaya çevirip gemiye baktım, daha sonra adama dönerek "sağolun. Bu arada turist misiniz?" adamın cevabı gecikmedi. "Hayır buralıyımdır, ama gitmişliğim var dili bağımlılık yapıyor." Hala balımı tam kaldırmamıştım ama yüzüm görülemeyecek gibi değildi.

 

Gülümsedim ve yanıtladım. "Evet haklısınız, iyi akşamlar" adamda karşılık verdi ve gitti. Arkamı dönerek hızla gemiye doğru yürüdüm. Gemiye yaklaştığımda bir görevlinin palamar hayatını çözdüğünğ gördüm. Tahta limana gidip yanına hızlıca ilerledim. "Afedersiniz gemide yer var mı?" Genç çocuk bana baktı "var fakat bu bir ticaret gemisi, karıştırmış olmayasınız?"

 

Sakince cevapladım. "Gemiyi kaçırmışım, fakat bu gemide aynı yere gidiyormuş sakıncası yoksa binebilir miyim?"

 

"Benim için bir sorun yok fakat kaptana sormalıyım hanımefendi, eğer beklemek sizin için sakınca yaratmazsa hemen sorabilirim." Gülümseyerek kafa salladım, "lütfen."

 

Bir süre sonra geri geldi. "Bu taraftan hanımefendi kaptan bir sakınca olmadığını söyledi." Gülümseyerek, "teşekkürler, ücret ne kadar?"

Genç çocuk şaşırdı "hayır hanımefendi gerek yok bu bizden olsun." Şaşırsamda karşı ısrarda bulunmadım param azdı sonuçta. Gemiye bindiğimde genç çocuk halatı çözüp gemiye binmişti. Bana yol göstererek kalmam için boş bir kamara vermişti. Gemi kalkmıştı ve suyun üzerinde ilerliyordu. Ben gidene kadar çoktan evlerine dönmüşlerdir diye düşünüyorum, değilse bile bir motelde konaklardım. Gizlice.

 

Fakat başarmış olmanın verdiği sevinç ve heyecanla ne yapacağımı bilmiyordum. Başarmıştım. Oturduğum küçük yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Ne olur ne olmaz diye kapıyı kilitledim ve kamaranın dar penceresinden güverteyi gözetlemeye başladım. Bir kaç kişi denizi izleyip sohbet ederken bir kişide güverteyi temizliyordu. Hava çoktan kararmıştı, sabah karşı orada olurdum sanırım.

 

Yatağa döndüm ve uzandım. Yedek elbisem yada pijamam olmadığımdan ötürü üzerimdeki elbise ile yatmak mecburiyetindeydim. Üzerime ince şilteyi örttüm ve gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

Güvertedem gelen seslerle gözlerimi araladım. Şilteyi üzerimden atıp yatakta oturur pozisyona geldim. Gözlerimi ovalarken kapım tıklatıldı.

"Bir dakika" diye seslendikten sonra saçımı başımı düzeltip ayağa kalktım, kapıya gittim ve kilidi açıp kapıyı araladım. Dünkü genç çocuk.

 

"Günaydın hanımefendi umarım rahatsız etmemişimdir. Size kahvaltılık bir şeyler getirmiştim."

 

Uzattığı tepsiyi aldım "teşekkür ederim" gülümsedim o sırada çocuk kapıyı kapatarak gitti. Yatağın yanında ki ahşap servis masasına tepsiyi koydum. Yatağa oturup biraz araştırdım. Biraz reçel, ekmek ve bir bardak su vardı. Gece gündüz çalışan bir ticaret gemisinde fazla bir şey beklenmezdi zaten. Bir süre oyalanıp güverteyi izledikten sonra geminin bir limana yaklaştığını görmüştüm. O sırada ise gün iyice aymış güneş doğmuştu. Torbamı alarak limana iyice yaklaşmayı bekledim.

 

Gemi limanın yanında durduğunda kapıyı açtım ve güverteden limana doğru yürümeye başladım. Ambardan çıkarılan sandıkları gördüm. İşçilerden önce gemiden inerek gemiden biraz uzaklaştım ve etrafa bakınmaya başladım. Dürüst olmak gerekirse, daha önce Miracles'e hiç gelmemiştim. Akıllı gibi ablamı bulacağımı düşünüyordum. Buda benim yapacağım bir planın en iyi sonucuydu işte. İlk önce bir motelde biraz konaklar ve daha sonra ablamın evini ararım diye düşünmüştüm. Zaten birşlerine sorarak mutlaka bulurdum da. Burada benim tanınma oranım daha düşüktü o yüzden gemiden inerken başıma eşarp takmamıştım. Elimde torbamla ilerlerken etrafı izliyordum. Bir balıkçı dükkanın önünden geçerken tabelaya gözüm ilişti. Bir dakika...

 

'Earl balıkçısı' Miracles'e daha önce gelmedim fakat haritasına bakmıştım benim Miralen kasabasınsa olmam gerekiyordu. Limandaki adaö bana yanlış gemiyi mi göstermişti. Buralarda bir yerde illa kasabanın haritası olmalıydı. Etrafa biraz daha bakındım. Şimdi birine sorsam geldiğin yeri bilmiyor musun der beni terslerdi kesin. Biraz ilerde bir biracının önünde oturmuş sohbet eden, görünüşünden ise denizciye benzeyen iki adam vardı. Yanlarına gidip haritalarına bakmak istesem nasıl bir tepki alırdım acaba. Lütfen şans benden yana olsun.

 

Yanlarına yaklaşıp nazik bir şekilde esmer olan denizciye sordum. "İyi günler bayım, ben buraya turist olarak geldim ama nereye gideceğimi tam bilmiyorum. Denizciye benziyorsunuz da acaba yanınızda bir harita var mı?" Gergin bir şekilde beklerken iki denizci birbirine baktı ve hiç bir şey demeden cebinden çokta küçük olmayan sarımsı bir kağıt çıkartarak bana uzattı. "Teşekkür ederim bayım" diyerek haritayı açtım.

 

NOWHERELAND isimli bir ülkede yaşıyorduk ve ülkemiz 3 ayrı kıtadan oluşuyordu. 3 farklı şehir ve illeri gibi düşünebiliriz. Biraz daha karışık bir sistem.

 

Haritanın başında yazan blodfog haritası yazısı ile afalladım. Gerçekten yanlış gemiye binmiştim. Rezil adam beni bilerek yanlış gemiye bindirmişti! Harita elimdeyken biraz daha bakınıp denizciye geri uzattım ve, "iyi günler" diyerek uzaklaştım. Adam bana tek bir kelime bile etmemişti biraz sinir bozucuydu. Gemiye tekrar baktığımda çoktan kalktığını görmüştüm. Lanet olsun ya...

 

En mantıklı düşünce olan bir motelde kalma fikrine uyarak patika yolunda yürümeye başladım. Haritada gördüğüm bir motel vardı. Orada biraz kalsam ertesi gün doğru gemiye biner ve Miracles'e giderdim. Kendi evime dönmek gibi bir düşüncem yoktu asla. Ah sevgili babacığım bu bayır domuzu senin aklında girdiği için oldu her şey, doyumsuz pis domuz yüzünden.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

Sonunda moteli bulmuştum ve hemen içeri girdim. 2 sikke karşılığında bir ıda tuttum ve yukarı kata çıktım. 2 numaralı odaya giderek odaya girdim ve kapımı kilitleyerek yatağa ilerledim. Torbamı yatağa bırakarak bende oturdum. Odaya göz gezdirdim, ucuz ahşaptan dolap, sandalye, servis masası, çalışma masası ve yatak vardı. Yatağın temiz olmasına şükrettim tanrım üflesek yıkılır burası herhalde! Akşama kadar odamda oyalanarak ve gelen yemekleri yiyerek vakit geçirmiştim. Odadan hiç çıkmamıştım çünkü pek huzur verici bir yer değildi açıkçası. Uyku bastırdığında yatağa girip uyumaya çalıştım.

 

Gözlerimi yan odadan gelen seslerle araladım.

"Hay böyle işe..." Yastığı alıp kulağımı kapatacak şekilde koydum. Yan odadaki insanların keyfi yerindeydi sanırım. Tanrıya şükür sesleri fazla sürmemişti o sayede rahat bir uyku çekecektim.

 

━━━━⊱⋆⊰━━━━

 

🤍

Loading...
0%