Yeni Üyelik
12.
Bölüm

FINᵈAL: LOST ME

@roselson

Ezerek öldürdüğüm gerçek hisler yara bere dolu.

Ama hala cevap arıyorum.

Kalbime dair her şeyi kaybettim.

Uyuşmadan önce kendimi bulmak istiyorum.

 

🎶Stray Kids-Lost Me🎶

 

Chan I.N'i o halde gördükten sonra daha hassaslaşmıştı. Önceden biraz daha iyi gidiyordu. Yavaş yavaş atlatıyordu ama I.N'den sonra daha da kötüleşmişti. Eskiden psikologa az da olsa izin veriyordu ama şimdi kendini kapatmıştı tamamen.

 

Günlerinin çoğunu camın önünde geçiriyordu. Hiçbir şey yemiyor, uyumuyordu.

 

Leena Chan'ın odasına girdi. Chan yatağındaydı. Sırtı kapıya dönüktü. "Uyumamışsın yine."

 

Saat sabahın 9'uydu.

 

Chan camdan gözünü ayırmadı. "Uyuyamadım."

 

Gözlerini kapattığı an I.N'in çığlıkları ve söyledikleri zihninde beliriyordu.

 

Leena Chan'a doğru yaklaştı. "Bir uyku ilacı iyi gelir diye düşünüyorum."

 

Chan Leena'ya döndü. "İstemiyorum. Kendim uyuyabilirim. Hep yaptığım şey."

 

"Bilerek uyumak istemiyormuşsun gibime geliyor. Kendine ceza vermek istiyormuşsun gibi.."

 

Leena Chan'a daha da yaklaştı ilacı vurmak için.

 

Chan elini uzattı. "Lütfen Leena. Yapma. Uyumak istemiyorum. Lütfen.."

 

Leena biraz geriledi. "Neden Chan? Bir kendine bak. İyice zayıfladın. Yemek yemiyorsun, kendine bakmıyorsun. Bir de uyumazsan... Kendini öldürmek mi istiyorsun?"

 

Chan cevap vermedi.

 

Leena yüzüne baktı.

 

Chan hala cevap vermiyordu.

 

Leena sinirlendi. "Uyumadığın için düzgün düşünemiyorsun. Kesinlikle uyumalısın."

 

Leena vurdu iğneyi Chan istemese de.

 

Chan yine cama doğru döndü. "Özür dilerim.."

 

"Özür dileme Chan. Artık kimseden bir şey için özür dileme. Aklındaki o kötü düşünceleri de at kafandan ."

 

Chan gözlerini kapatmıştı. Leena Chan'ın üstünü örtüp odadan ayrıldı.

 

Chan'ın gözünfrm bir damla yaş düştü. "Üzgünüm Leena her şey için.. Size bunları yaşattığım ve yaşatacağım için.. "

 

Psikolog Chan ile olan seansı için Chan'ın odasına geldi. Chan'ın uyuduğunu gördü. Leena da psikologu görünce peşinden geldi.

 

Psikolog oldukça şaşırmıştı. "Uyuyor?"

 

"İlaç verdim." dedi Leena.

 

Psikolog başını öne eğdi. "İyi yapmışsın."

 

Bir süre Chan'ı izlediler. Sonrasında psikolog konuşmaya başladı. "Her şey Chan'a bağlı aslında. Chan da bunun farkında. Savaşıyor ama başaramadığı için yine kendini suçluyor. Döngü gibi."

 

Leena anlamadı. "Ne demek istiyorsunuz?"

 

"Bugün diğer arkadaşlarımla konuştum. Diğer üyelerle ilgilenen hepsi bugün üyelere aynı soruyu sormuş: Şu an Chan gelse ve sizi çağırsa diğer üyelerinde olduğunu bile bile gider misiniz onunla? Hepsi evet demiş. Jeongin bile."

 

Leena başını aşağı yukarı salladı." Chan onların yanında olursa korku da olmayacak. Yani hepsi şu an Chan'ı bekliyor yeniden bir olmak için. "

 

"Aynen öyle."

..... 🍃🫀.....

 

Chan uyanmıştı. I.N uyandıktan sonra duyduğu o cığlıklar rüyasında da onu yalnız bırakmamışlardı. Kararlıydı. Kafasındaki cığlıkları susturmak istiyordu. Hem de böylelikle yaptığı hatanın bedelini ödeyecekti.

 

Bir hışımla çıktı odadan. Yan odasındaki Hyunjin hissetti bir şey olduğunu. O da çıktı odasından. Aylar sonra hyungunu görmesi içinde büyük bir mutluluk oluşturdu. Bağırdı arkasından ama Chan bakmadı. Chan koşarak yukarı kata çıktı. Kaldıkları yerin en üst kat olduğunu biliyordu Hyunjin. Fark etti bir şeyler olduğunu. Etrafına bakındı. Kimse ortalıkta yoktu. Diğer üyelere söylemekte kararsızdı. Emin değildi görüşmeye. Ama sonuçta bunu Chan için yapacaktı. Önce Han'ın kapısını çaldı kuvvetli bir şekilde. Han açtı kapıyı. Hyunjin oldukça endişeliydi. "Chan hyung çatıya gidiyor koşarak!"

 

Han Chan'ın peşinden koştu hızla. Hyunjin teker teker çaldı diğer üyelerin kapısını. I.N'e gelince bir tereddüt etti. Zaten zordu her şey onun için ama onu hepsinden çok kurtarabileceğini biliyordu. Çünkü en çok I.N acıtmıştı Chan'ın canını. I.N'in de kapısını çaldı. Yüzüne bakamadı. Hepsine söylediği şeyi söyledi. Hepsi gibi bir şey demeden koştu peşine.

 

..... 🍃🫀.....

 

Leena Chan'ın durumuna bakmak için odasına gitti. Chan odasında yoktu.

 

"Chan!" diye bağırdı ama herhangi bir ses gelmedi.

 

Koridordaki hemşireye doğru gitti. "Chan yok odasında. Gördün mü hiç?"

 

Hemşire başını olumsuz anlamda salaldı

"Hayır, görmedim."

 

Günlerdir buradalardı. Chan bir kez olsun dışarı çıkmak istememişti. Bu gün değişen ne olmuştu?

 

"Leena!"

 

Leena ona doğru gelen hemşireye baktı. "Changbin odasında yok."

 

Leena şaşırdı. "Nasıl yok?"

 

Teker teker bütün üyelerin odasına baktı. Hiçbiri odasında yoktu. "Hiçbiri yok. Çabuk dağılın. Üyeleri bulmamız lazım. Hadi!"

 

..... 🍃🫀.....

 

(Gün Batımı)

 

Han geldi önce. "Hyung!"

 

"Han git."

 

"Lütfen Chan yapma. Yalvarırım yapma."

 

Yarım dakika arayla diğer üyeler de gelmişti. Uzun zaman sonra ilk kez bir arada bulunuyorlardı. Birbirlerine bakmaktan çekiniyorlar ama Chan'ın da onları bırakıp gitmesini istemiyorlardı. Chan farkında olmasada onları buluşturan yeniden aynı ortamda bulunmalarını sağlayan onları ölümden çekip kurtardığı gibi yine kendisi olmuştu.

 

"Hyung lütfen yapma." Felix ağlıyordu.

 

Chan hiçbir şekilde dönüp onlara bakmıyordu. Çatının en uç kösesinde yere ve göğe bakıp duruyordu. Kendi içerisinde bir hesaplaşmanın içerisindeydi.

 

"Bencilsin işte. İşte şimdi bencilsin." dedi I.N.

 

Chan korkarak ve çekinerek titrek bakışlarıyla dönüp bakmıştı I.N'e. I.N'e bakarken bütün üyeleri de görmüştü ister istemez. Uzun zaman sonra ilk kez onları görüyordu. Kendilerinin aksine onlar çok iyi gözüküyordu. Chan'ın gözünde onların bu denli iyi gözükmeleri Chan'ı biraz mutlu etmişti. Ama onların acı çekmesinin sorumlusu güya kendi suçuydu. Daha fazla bakıp mutlu hissetmek istemedi. Zira hakketmiyordu kendince. Tekrar önüne döndü. Yine bir yere baktı, bir göğe. "Benim suçum hepsi."

 

"Ne suçundan bahsediyorsun? Geçti işte her şey." dedi Minho.

 

"Geçmedi işte." Biraz daha yaklaştı sona.

 

"Bak yine bir aradayız. Bak bize." dedi Hyunjin.

 

Hepsi ağlıyordu.

 

"Yapamam." Biraz daha.

 

"Yine eskisi gibi olacağız." dedi Seungmin.

 

Changbin bir adım attı Chan'a doğru. "Chan lütfen. Bizi bırakıp gitme."

 

Chan çatının ucuna doğru bir adım daha attı. "Dayanamıyorum artık. Sizin acılarınız dinmiş olabilir ama benimki dinmiyor. Sizi ne zaman düşünsem, ne zaman görmek istesem daha da acıyor. Siz bunu haketmediniz."

 

Bir adım daha attı. "Ben de sizi haketmedim."

 

I.N konuşmaya başladı. "Bunu yaptığında yine bencillik yapmış olamayacak mısın Chan hyung? Ha? Kendin ölüp gittiğin de bizi arkanda bırakmış olman da bencillik değil mi? Kendine ceza verdiğini düşünerek bizi kurtadığını mı düşünüyorsun? Daha önce bizi hayal kırıklığına uğratmadın ama şimdi uğratacaksın işte."

 

Chan ağlıyordu artık. "Hiçbir şey yapamadım. Uyandığınızda yanınıza gelemedim. Beni istediğiniz halde siz iyi gelmedim işte."

 

"Yanılıyorsun Chan." Leena sonunda üyeleri bulmuştu. Chan'ın intihar edebileceği aklında vardı ama bunu olmayacağını dününmek istemişti. Bu yüzden onları bulması zor olmuştu. "Hepsini hayata sen döndürdün."

 

Chan anlamadı. "Ne demek istiyorsun?"

 

"Hepsini sen çağırdın Chan. Hepsi sen çağırdın diye seninle geldiler. Hayata döndüler." Leena üyelere baktı. "Hadi söyleyin."

 

Hyunjin başladı konuşmaya. "Çok garip bir rüya gördüm ben uyurken."

 

Güldü. "Büyük bir krallık için gereksiz bir savaş oluyordu. Ben prenstim siz de komutan. Tam o sıralar Chan hyung göründü. Kendisiyle gelmemi söyledi."

 

Minho tebessüm etti. "Sen de bizi bırakıp gittin, öyle mi?"

 

"Siz dediniz gidin diye. Hem hepiniz donmuştunuz."

 

Sessizlik...

 

"Çok büyük bir alandayız. Yemyeşil.

Birsürü kedi vardı. 200'den fazla kediyi besledim sizin için." dedi Minho.

 

Parmağıyla bütün üyeleri gösterdi.

 

"Oraya da sen geldin. Beni çağırdın. Bir de saçma sapan şeyler söyledin."

 

"Ne dedi ki?" dedi Changbin.

 

Minho güldü. "Sizle kendim arasında bir seçim yapmamı söyledi."

 

Seungmin de güldü. "Kendini seçtin herhalde."

 

Minho yapmacık bir gülümseme takındı. "Hahaha çok komik. Boşuna koşmuşum o kadar yolu."

 

Üyeler güldü.

 

Tekrar sessizlik.

 

"Ben de kendi yazdığım bir şarkının içinde gibiydim. Chan hyung gelmeseydi Changbin'in halini düşünemiyorum." dedi Han.

 

Changbin şaşırdı. "Ne varmış halimde?"

 

"2 kişi seni aralarına almış bir güzel dövüyorlardı en son."

 

"Ben onları dövüyorumdur bu arada. Yalan bilgi verme." dedi Changbin kaşlarını kaldırarak.

 

Changbin güldü ve devam etti. "Benim için de bir uçurumdan düşerken geldi Chan hyung."

 

Changbin düşündü. "Düşseydim gerçekten ölür müydüm acaba?"

 

Hyunjin onayladı. "Büyük ihtimal."

 

"Yani bu durumda gerçek anlamda da kurtarmış oluyorsun Chan hyung." dedi Changbin.

 

Güldüler.

 

Chan arkası dönük onları dinliyordu.

 

Felix biraz durdu. Bu konu hakkında hala kendini iyi hissetmiyordu. Yani en azından I.N için. "Bir kasabada insanları korumaya çalışan bir melektim. Yani korunmaya değer insanlar olduklarından emin değilim ama. Yanardağ patlamasından kurtardı Chan hyung beni."

 

Tekrar sessizlik.

 

Seungmin konuştu bu sefer. "Beni de panikten kurtardı diyelim. O gelmeseydi gerçekten öleceğimi düşünecektim."

 

Minho bütün üyelerde gözünü gezdirdi. Daha sonra olduğu yerde kafasını aşağı yukarı salladı. "Saçma sapan şeyler görmüşsünüz hepiniz. Bilinçaltınıza hayran kaldım."

 

Hepsi bir ağızdan Minho'nun ağzını yansıladılar.

 

I.N boğazını temizledi. Chan'a doğru yaklaştı. "Ben öyle rüyalar görmedim ama sesini duydum. O halde bile her zaman yanındaydın. Rüyamda seni görmesem bu kadar çabuk iyi olur muydum? Benim yanımda olduğunu her zaman hissettim. Şimdi bundan sonrası için bunu elimden alamazsın."

 

Leena da yaklaştı Chan'a. "Gördün mü Chan? Onları ölümün ucundan alan sensin. Onları bu çıkmazlardan alan senin varlığın. Onlara bu kadar iyi gelmişken herkesten çok iyi gelmişken kendine ve bize bunu yapma. Yalvarırız yapma."

 

Chan yavaşça döndü olduğu yerden. Çatının ucundan indi aşağıya. Hala bakmıyordu üyelere. Kafası sürekli yerdeydi. Dayanamadı Jeongin koştu Chan'a. Eliyle yüzünü yerden kaldırdı. Gözgöze gelmelerini sağladı. Chan yapamadı. Tekrar eğdi kafasını. Jeongin tekrar kaldırdı. Sarıldı Chan'a. Gerçekten özlemişti. Ardından Hyunjin, Han, Changbin, Felix ve Seungmin geldiler yanlarına. Hepsi sarıldı Chan'a.

 

"İyi olacak değil mi o da I.N de?" dedi Minho.

 

"Hepiniz iyi olacaksınız. Biraz zamana ihtiyacınız var. Biraz da tedaviye... Hadi sen de git Minho. Sen de sarıl ona. Sen de çok iyi geleceksin."

 

Minho tuttu Leena'nın elini. "Sen de Stay'i temsil ediyorsun Leena. Stay de bize çok iyi geliyor." (👉🏻👈🏻)

 

Leena gülümsedi. Koştular onlara doğru. I.N Felix'e doğru yanaştı. Felix ona gülümsedi. Hep birlikte sıkı sıkı sarıldılar. Sanki biraz sonra ayrılmak zorundalarmış gibi. Hepsi kavramıştı birlikte olmanın onları koruyacak en büyük etken olduğunu.

Chan nasıl üyeleri ölümün ucundan aldıysa üyeler de Chan'ı ölümün ucundan almışlardı.

 

"Bu arada önümüzdeki albümler için hiç endişelenmeyin. En az 10 yıllık şarkı sözüne sahibiz. Hepsi odamda duruyor şu an." dedi Han gülerek.

 

Changbin Han'a baktı. "Bilerek mi bana uzun partlar yazdın? Beni dövdüler diye mi?"

 

Han omuzlarını kaldırdı. "Chan hyung istedi diye. Yoksa döverlerse dövsünler seni."

 

Changbin Han'a bir tane yapıştırdı. "Ahh!"

 

Hepsi güldüler. Hepsi uzun süre sonra gerçekten içten güldüler.

Chan da mutluydu. Yerle ve gökle olan hesaplaması bitmiş, başı gökyüzüne doğru duruyordu.. O olaydan aylar sonra o olaydan önceki her zaman ki gibiydiler yine: Beraber.. Hep olacakları gibi...

 

FINᵈA̶L̶:̶ ̶L̶O̶S̶T̶ ME

 

Bize sessizce sakladığın gözyaşlarını gösterebilirsin.

Acı çeken bir tek sen olma, sessiz ağlamalarını bize ver. Biz de seninle ağlarız.

Eğer yorulursan seni tutarız. Çünkü gitmene izin vermeyeceğiz.

 

🎶Stray Kids-Silent Cry🎶

 

  SON

 

Bölümlerin başındaki şarkı sözleri Chan'ın gün geçtikçe nasıl duygu durumlarının olduğunu anlatıyordu...

 

 

Loading...
0%