Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Aʏᴅıɴʟıᴋ

@roselson

MEDYADAKİ DİĞER BÖLÜMÜN SPOİLER'I. OKUDUKTAN SONRA BAKSANIZ DAHA İYİ OLUR.

Hiçbir yere gidemeyeceğimi söylerken sen ve ben yeniden heyecanlanıyoruz.

Şimdi anlıyorum.

Almak istediğim hediye işte bu an.

Yalnızca benimle kal...

 

🎶Stray Kids-24 to 25🎶

 

Sonrası karanlık... Hepsi için...

 

Silahlı adamı gören personeller çoktan polise haber vermişler, şimdi de üyelerin olduğu odaya girmeye çalışıyorlardı. Odadan hiç ses gelmiyordu. Son sesler az önce gelmişti. 9 silah sesi...

 

Kapı en sonunda açılmıştı önce polisler girdi. Personeller de içeri girmek isteyince polisler durdurdu.

"Görmek istemeyebilirsiniz."

 

Personeller polisleri yok saydı ve hepsi içeri girdiler. Gördükleri şeylerle şoka giren personellerin bir kısmı yere çökmüş, bir kısmı yardım için çıkmış, bir kısmı da onlara inanmamanın vicdan azabını çekiyordu. 8 üyede kanlar içinde yerde yatıyordu. Üyelerin üstleri ve etraf kan gölü gibiydi.

 

Hyunjin kapının yanında. Biraz ileride Minho. Minho'nun biraz arkasında Han. Han'ın yanında Changbin. Changbin'in biraz arkasında Felix. Felix'in yanında Seungmin. Herkesin önünde I.N ve hemen dibinde Chan.. Hiçbiri canlanmıyordu. Bembeyazdılar. Baya kan kaybetmiş gibi duruyorlardı.

 

Etrafta da insanlar çığlıklar yüzünden birbirini duyamıyordu. Bir izdiham söz konusuydu. Bazı insanlar ne olduğunu görmek için, bazı insanlar da canlarını kurtarmak için birbirini eziyordu. Gerçekten gecenin en çok konuşulan grubu olmuşlardı..

 

Personel yavaşça üyelerin önünde ağlayan diğer personele yaklaştı. "Yaşıyorlar mı?"

 

Yaşlı gözlerle arkasındaki personele baktı. "Çok kan kaybetmişler. Çok yavaş nabızları."

 

Diğer personal kapıya doğru yöneldi ve bağırdı. "Ambulanslar nerede kaldı?"

 

Ambulanslar sonunda gelmişti. Bütün üyeler ambulanslara bindirilirken personellerin yaşayacaklarlarına dair bir umudu yoktu. Çünkü hepsi ölü gibi gözüküyorlardı. Bembeyazlardı. Dudakları mosmor.

 

Hastaneye vardıklarında basın hastanenin ön tarafındaydı.Ülke genelinde üyelere yapılan saldırı konuşuluyordu. Merak edenler de hastanenin önünde çoktan beklemeye başlamışlardı.

 

"Stray Kids grubu an itibariyle hastaneye getirildi. Durumları hakkında bir bilgi yok ancak iyi olmadığı yönünde bazı söylemler var. Olay bugün bir ödül töreni kulisinde gerçekleşti. Ne olduğu ve neden olduğu hakkında kimsenin bir bilgisi yok. Çünkü şirket güvenlik önlemlerini son derece iyi almış durumda. Sadece üyeleri vuran adamın olay sonrası kendi canına kıydığı bildirildi. Umarız ki üyeler bir an önce sağlığına kavuşur.

 

..... 🍃🫀.....

 

Hastane içerisinde bile bu olay konuşuluyordu ve onları görmek isteyen insanlar hastaneyi de doldurmuşlardı. O yüzden grup için özel alan açılmıştı. Sadece doktorlar ve hemşireler girebiliyordu.

 

Orada olan bütün doktorlar, hemşireler üyelerle ilgilenmeye başlamışlardı. Kanın durdurulması gerekiyordu ve üyeler hala kan kaybediyorlardı. Doktorlar ile ilk olarak tampon yapmakla başlamışlardı.

 

"Amaliyathaneler hazırlanmadı mı daha? Bütün genel cerrahları çağırın. Durum ağır gibi gözüküyor." diye bağırdı bir doktor.

 

"Çok kan kaybetmişler. Kan bankalarına hemen haber verin. Kan takviyesi lazım." dedi Chan'la ilgilenen doktor.

 

Sonrasında bir inilti koptu Chan'ın dudaklarından. Hemşireler ve doktor Chan'a odaklandılar. Chan kendine gelmeye başlamıştı.

 

"Chan beni duyabiliyor musun?" dedi doktor Chan'ı kulağına doğru.

 

Chan yavaşça gözlerini doktora doğru yönelti. "Benim-"dedi zorlanarak.

 

"Kendini zorlama. İyi olacaksınız." Doktor hemşireye döndü. "Uyutalım."

 

Chan yavaşça elini kaldırdı ve hemşireyi durdurdu. Derin nefes aldı. "Benim kanım," durdu bir kez daha nefes aldı. "Minho ve Changbin'le," tekrar durdu. Çok zorlanıyordu. "aynı. Onlara verin."

 

"Bunları düşünme sen. Kendine odaklan."

Hayatı boyunca bunu birçok kez Chan'a söylemişlerdi. 'Kendine odaklan.' Chan hiçbir zaman dinlememişti onları. Her zaman sevdiklerini ileri sürmüştü. Onları için çabalamış, onlar için çalışmıştı. Bundan sonra da dinleyecek değildi. Gücü zaten onlardan alıyordu. Kendine odaklanmak

 

Chan kafasını kaldırdı üyelere bakmak için.

Doktor onu durdu. "Chan ne yapıyorsun?"

 

"Yaşıyorlar mı?" Chan'ın gözleri dopdoluydu. Ağlamak istemiyordu.

 

Çocukların durumu o kadar da iyi değildi. Doktor ne diyeceğini bilemedi.

 

"Yaşacaklar değil mi?"

 

"Chan lütfen kendini yorma."

 

Chan'ın gözünden yaşlar artık istemsizce dökülüyordu. "Hayır istemiyorum. Bana bakmanızı istemiyorum."

 

Chan o haliyle etrafındaki insanları itmeye başlamıştı. Doktor hemşireye işaret verdi. Ama Chan o kadar hareketliydi ki izin vermiyordu. "Onlara bakın. Ben istemiyorum. Onlara bakın sadece."

 

Chan bir türlü sakinleşmiyordu ve acıya da zar zor dayanıyordu.

 

Bir kız göründü kapının kenarında. Gözleri ağlamaktan şişmiş halde bir kız vardı. Biraz daha yaklaştı Chan'a. Tuttu elini. Chan da bakışlarını ona çevirdi.

 

"Chan yapma. Hepimiz sizin ne kadar güçlü olduğunuzu biliyoruz. Lütfen sakin ol. Bırak işlerini yapsınlar. Hepiniz yaşacaksınız. Gözlerini açtığında her zamanki gibi beraber olacaksınız. Lütfen onlar için de zorlaştırma. Bırak herkes işini yapsın. Uyandığında yine yanlarında olacaklar, merak etme tamam mı? Dışarıda sizi bekleyen binlerce hayranınızı düşün. Onlar için dayan, bizim için dayan. Kendini de yıpratma. Sen olmazsan onlar nasıl toparlanır?"

 

Chan baya bir güç sarf etmişti. Sesi zar zor çıkıyordu. Kızın elini sıktı. "Onları kurtar. Başka hiçbir şey istemiyorum."

 

Chan daha fazla dayanamayıp kendini bırakmış ve uykuya dalmıştı.

 

..... 🍃🫀.....

 

Hepsi amaliyata alınmıştı. Hepsinin de durumu kritikdi. Kurşun hepsinde akciğerlerine isabet etmişti.Kanama riski fazlaydı. Kurşunlar bedenlerinden uzun uğraşlar sonunda çıkarılmıştı. Amaliyatları da pek kolay geçmemişti. Vücutları çok yorgun ve güçsüzdü. Artık uyanmak onların elindeydi.

 

..... 🍃🫀.....

 

Ertesi gün polisler ölen kızın annesini ifade için emniyete çağırdılar. Zanlının ölmesi yeni bir tehditin olmayacağı anlamını gelmiyordu.

 

"Bize olayları baştan anlatır mısınız?" dedi polis.

 

Kadın hala ağlıyordu. Acısı hala tazeydi.

"Kızımla o adam bir süredir sevgililerdi. Çok mutlulardı. Yani en azından kızım öyleydi. Gerçekten aşıktı ona ama bir zaman sonra kızım o adamın onu aldattığını öğrendi. Adam inkar etti. Kızım artık ona eskisi gibi güvenemiyordu. O sıralar bir grubu görmüş. Kızım sevmiş onları. Gruptaki üyeler sürekli ilgileniyormuş, güzel sözler söylüyormuş, ona iyi geliyorlarmış. Sonra adam yine aldattı kızımı. Kızım ayrılmak istediğini söyledi ama adam kabul etmedi. Kızımın o grupla ilgilendiğini de öğrenince o grup yüzünden ayrılmak istediğini sandı. Kızım da ona onu aldattığı için ayrılmak istediğini söyledi ama adam hiç inanmadı. Kızımı kaçırdı. Bütün eşyalarına el koydu. Biz kızımı her yerde aradık. Her yerde... Dün işte bulduk kızımı. Bir köy evinde tavana asılı halde. Dayanamamış kızım o adama. Adam da gitmiş o çocukları, " duraksadı.

" vurmuş. "

 

Polis başını eğdi." Başınız sağ olsun."dedi üzgün bir tonla.

 

..... 🍃🫀.....

 

Amaliyatlardan sonra iki gün geçmişti. Üyeler hala uyuyorlardı. Hiçbir değişiklik yoktu. Enfeksiyon riski fazla ve durumları hala kritik olduğu için yoğun bakımdaydılar. Burası da üyeler için özel ayarlanmıştı. Onlardan başka kimse yoktu.

Sadece 8 yatak vardı... Sadece 8 beden..

Ve makinelerin sesi..

 

Doktor ve acildeki o kız yoğun bakıma gittiler üyeleri kontrol etmek için. Kız hala kötü durumdaydı. Sanki ailesinden birileri orada yatıyordu. "Uyanırlar değil mi? En zor kısmı geçtiler."

 

Doktor bütün üyelere baktı. "En zor kısım yeni başlıyor. Akçiğerleri dağılmış haldeydi. Kanama olmaması en büyük umudumuz."

 

"Onlarla ben ilgileneyim, olur mu?"

 

"Sen bir asistansın Leena. Her zaman buraya girip çıkamazsın."

 

Stray Kids Leena için çok önemli bir yerdeydi. Birnevi onu hayata bağlayan onlardı.

 

Leena'nın anne babası yoktu. Onun da içerisinde bulunduğu bir araba kazasında ölmüşlerdi. Leena yetimhanede büyümüştü. Çok zorluk çekmişti. Yetimhanede, okulda...Sürekli zorbalığı uğramıştı. Kaldığı yurttan parasını ödeyemediği için atılmıştı. Daha kötü, daha ucuz bir yurda geçmişti. Doğru düzgün iş bulamamıştı. Üniversiteye gitmek istiyordu. İnsanlara yardım eden harika bir doktor olmak istiyordu. Ama kitapları alacak parası yoktu. Bu durum onu depresyona sürüklemişti. Hiçbir şey yiyip içmiyor, uyumuyordu. Dayanamıyordu. Ve buna son vermeye karar verdi. Hiçbir işe yaramıyorsa yaşamasına da gerek yoktu. Sonra onlarla tanıştı: Stray Kids. Şarkıları ona yaşamak için güç veriyordu. Üyeler onu görmese de ona değer veriyorlardı. Chan'ın bir sarılması bile yeterliydi artık onun için. Kaldığı yurdun yakınlarında bir ortaokul vardı. Okulun duvarların ek ders için kağıt asmaya başladı. Zamanla yeterince para kazanmaya başladı. Para kazandıkça kitaplar aldı ve sınav için hazırlandı. Sınavı kazandı. Şimdi de Seul'deki bir hastane de çalışıyordu. Onu hayata bağlayan o 8 üyeydi. Peki Leena onları hayata bağlayabilir miydi?

 

"Lütfen. Lütfen izin verin. Onlar benim için çok önemliler. Hem yanlarında bir hayranlarının olmalası belki onlar içinde iyi gelir. Acilde Chan nasıl sakinleşti? Lütfen."

 

Doktor biraz düşündü ve kızın haklı olduğu ortadaydı. "Peki sana güveniyorum. Herhangi bir komplikasyonda doktorlara haber ver."

 

Leena sevindi ve gülümsedi. "Tabii efendim."

 

Üyeler 4 kişi olarak gruplara bölünmüş, karşılıklı yatıyorlardı. Her tarafta makinler vardı. Üyelerin durumunu kontrol ediyorlardı. Solunumları hala yavaştı. Hepsinin yüzünde oksijen maskeleri vardı. Ve onlarca kablo. Damar yolları açıktı. Çok kan kaybettiklerim için hala kan takviyesi alıyorlardı... Akçiğerleri gerçekten fazla zarar görmüştü. Leena önce bir iç geçirdi daha sonra üyelere baktı. Hepsi bembeyazdı. Hepsi melek gibiydi. Hepsi yarı çıplak haldeydi. Üstlerinde de çok ince bir battaniye vardı.

 

"Ama üşürler." üşümediklerini o da biliyordu ama düşünmeden de edememişti.

 

Yoğun bakım hemşiresi ona doğru yaklaştı. "Hayır üşümüyorlar."

 

"Durumları nasıl?"

 

Hemşire üyelere baktı. "Daha iyiler. Risk var hala ama gerçekten güçlü çıktılar. Savaşıyorlar."

 

Leena gülümsedi ve başıyla onayladı. Hemşireyle konuştuktan sonra Chan'ın yanına yöneldi.

 

Chan ifadesizce yatıyordu.

 

"Bize birçok konuda yardım edip, bizi umutlandırıp burdan gitmezsin değil mi? Hiçbiriniz gitmezsiniz. Daha yapacağınız, başarabileceğiniz onlarca şey varken bizi bırakıp gitmezsiniz."

 

Ve aydınlık....

 

Konserin yapılacağı alan ilk konserini yapan bir grup için gayet kalabalıktı. Alkış ve tezahürat sesleri ortamda yankılanıyordu. Her yerde grubun ismi haykırılıyordu: STRAY KİDS STRAY KİDS

 

"Bu kadar çok kişinin geleceğini düşünmüyordum." dedi Hyunjin kapının arkasından fanları dinlerken.

 

Seungmin de onayladı. "Ben de."

 

Changbin yeterince gergindi. Bir ayağı sallanıp duruyordu. "İlk konserimiz. İyi iş çıkarmamız gerek."

 

I.N Chan hyunguna baktı uzun süredir sessizdi. Üyelerle ilgilenmiyor, öylece bir noktaya bakıyordu. Normalde 7262626 defa üyelerde sıkıntı var mı diye kontrol etmesi gerekirdi. "Chan hyung niye bu kadar sessizsin?"

 

Chan o noktaya bakmaya devam etti.

"Ben çıkmayacağım sahneye."

 

Minho hızlı adımlarla Chan'ın önünde durdu. "Ne demek çıkmayacağım?"

 

Chan önce Minho'ya daha sonra bütün üyelere baktı.

"Duydunuz işte."

 

Felix de Minho'nun yanına geldi. "Chan hyung ne dediğinin farkında mısın?"

 

Han da yanlarına yaklaştı. "Biz söz vermedik mi her zaman beraber olacağız diye? Bizim için çok önemli anlardan biri. Ne demek ben çıkmayacağım?"

 

I.N Chan'a daha çok yaklaştı. "Sen olmadan biz nasıl yaparız?"

 

Chan ayağa kalktı. "Ben olmadan da başaracağınızı biliyorum."

 

Minho sorgular bir bakış attı Chan'a.

"Sen nereye gidiyorsun?"

 

"Chan hyung ben çok korkuyorum." dedi I.N dolu gözlerle.

 

"Size hiçbir şey olmayacak." sesi yine güven vericiydi.

 

"Nerden biliyorsun?" dedi I.N.

 

"Ne zaman yalan söyledim?

Hadi çıkın ve Stray Kids kimmiş gösterin." dedi Chan.

 

Chan üyeleri sahneye gönderdi ve kapıyı arkalarından kapattı.

 

Üyeler sahneye ilerlerken I.N durdu.

"Ben yapamayacağım Changbin hyung. Chan da gelsin."

 

Changbin arkalarına baktı. Bir umut arkalarında onu görmek istedi ama kimse yoktu. "Gelmek istemiyor işte."

 

"Ben bir daha deneyeceğim." dedi I.N ve odaya koştu.

 

I.N çıktıları odaya girdiğinde odada kimse yoktu. Üyelerin yanına geri döndü. "Chan hyung yok."

 

"Nasıl yok?" dedi Hyunjin sorgulayarak.

 

"5 saniye içinde nereye gitmiş olabilir?" dedi Seungmin.

 

Artık çocuklar için çok geçti. İsimleri sahnede yankılanıyordu. Çıkmaktan başka şansları yoktu.

 

"Molada arayalım tamam mı I.N? Onun dediğini yapalım önce. Bir bildiği vardır. Sonuçta Chan hyung bu."

 

I.N üzülmüştü. Yüzü düştü. "Tamam hyung."

 

Ve karanlık...

 

Makinelerden biri çok hızlı ötüyordu. Leena'nın kalbi yerinden çıkmak üzereydi. Elleri titriyordu. "Chan!! Hemşire çabuk doktoru çağırın. ÇABUK!"

 

 

 

 

 

Loading...
0%