Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Kᴇɴᴅɪ Cᴀɴıɴı Bɪʟᴇ Vᴇʀᴇʙɪʟᴇᴄᴇᴋ Bɪʀ İɴꜱᴀɴ

@roselson

MEDYADAKİ DİĞER BÖLÜMÜN SPOİLER'I. OKUDUKTAN SONRA BAKSANIZ DAHA İYİ OLUR.

 

Şafak sökene dek, ışıkları açacağım.

Durmayacağım.

Önümüz geleceğe doğru hala aydınlık olacak.

Asla pes etmeyeceğim.

İyi olacağım.

 

🎶Stray Kids-Scars🎶

 

Leena Chan'ı daha önce hiç bu kadar güçsüz görmemişti. Her şeyi atlatıp en sonunda fanlarına dönüyordu. Her seferinde gülümsüyordu onlara. Ama şimdi öyle değildi.

 

Leena gelen doktorlara yer vermek için bir adım geriledi. Mutluydu ama bir o kadar da üzgün. Gözlerini açan Chan sanki bu dünyada değil gibiydi. Bu dünyada olmak istemiyor gibiydi: Yorgun ve aslında pes etmiş...

 

"Chan uyandın. İnanmıyorum. Yaşasın!" Leena biraz yüksek sesle söylemişti. Doktorlardan biri Leena'ya döndü.

 

"Bağırma bir Leena. Kafasını karıştırıcaksın." Leena biraz daha geriledi. Elleriyle ağzını kapattı. Çocukları toplayacak adam ilk uyanmıştı.. Chan kendini kurtarmıştı. Leena'dan mutlusu olamazdı tabii.

 

"Tamam, tamam sustum."

 

Doktor Chan'a doğru döndü.

"Chan beni duyabiliyor musun?"

 

Chan'ın kafası karışık gibiydi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

"Chan şu an hastanedesin ve çok iyi görünüyorsun. Şimdi elimdeki ışığı senden takip etmeni istiyorum."

 

Chan önce duraksamış, daha sonra doktoru dediğini yapmış ve ışığı takip etmişti. Daha sonra elini çok yavaşça yüzündeki maskeye götürmeye çalışmış, doktor da onu durdurmuştu.

 

" Konuşmak mı istiyorsun?"

 

Chan gözleriyle onayladı. Doktor da yüzündeki maskeyi yavaşça indirdi.

 

"Onlar nasıllar?"

 

Chan'ın sesi o kadar güçsüz çıkmıştı ki Leena biraz daha yaklaşmıştı.

 

"Hepsi yaşıyor. Uyanmalarını bekliyoruz."

 

Chan'ın gözleri dolmaya başlamıştı. Bir umut I.N'in kurtulduğunu düşünmüştü. Doktorun verdiği cevap onu mutlu etmemişti. "Ölmeyecekler değil mi?"

 

"Hepiniz çok güçlüsünüz. Bu savaşı kazanacağınızı düşünüyoruz. Kendini çok yormamalısın. Bol bol dinlen şimdi tamam mı?" dedi doktor.

 

Doktor eliyle maskeyi düzeltmiş, Leena'yla konuşmaya başlamıştı.

 

Leena hala Chan'a bakıyordu. Chan'ın gözlerinden akan yaşı görüyordu. Ve bir türlü anlamıyordu. Kendi de vurulmuştu ama uyanır uyanmaz kendini değil üyeleri sormuştu. Kendi de acı çekmişti ama önce onların canı umurunda olmuştu.

 

"İlk aşamayı geçti. Normalde bu ilk üç gün içerisinde kanama riski azalır, organ kendini tamir etmeye başlar. Umarım diğer üyelerde bu aşamaya gelir."

 

Leena diğer üyelerde göz gezdirdi.

"Gelicekler hocam. Onlar da gözlerini açacaklar."

 

Leena ne kadar yanında durmak istese de onu yormamak adına çıktı yoğun bakımdan doktorlarla birlikte.

 

..... 🍃🫀.....

 

Leena daha fazla dayanamamıştı. Hastane de çok yoğun değildi. Bu yüzden soluğu Chan'ın yanında almıştı. Üstünü değiştirip ona doğru giderken Chan'ın hareketlendiğini gördü.

 

"Hala riskin var Chan. Ani hareketler yapmamalısın."

 

Leena Chan'ı yatağına geri yatırdı. Chan elini ağzına götürmeye çalıştı.

 

"Tamam ben hallederim." Leena maskeyi çıkardı.

 

"Yüzlerini görmek istiyorum."

 

Duraksadı. Konuşurken zorlanıyordu.

 

"Uyandıklarında,"

 

Chan epey zorlanıyordu. Leena bu yüzden sözünü kesti. "Bence kendini yorma Chan. Çok zorlanıyorsun.

 

Chan umursamadı. Ve devam etti. "yüzlerine bakabileceğimden emin değilim."

 

Leena anlamamıştı dediğini. "Neden öyle diyorsun?"

 

Gözünden bir yaş geldi Chan'ın. "Onlara söz verdim. Bir şey olmayacak dedim. Sizi koruyacağım dedim ama,"

 

Ağlaması şiddetlenmişti. Bu olanlardan kendini sorumlu tutuyordu.

 

"Tamam Chan bu kadar yeter. Saturasyon düşüyor."

 

Leena elini Chan'ın omzuna koydu.

 

"Başaramadım." Chan'ın ağlaması şiddetlenmişti. Leena onu ilk kez böyle görüyordu. Gerçekten bitik haldeydi ve Leena ne yapacağını bilmiyordu.

 

"Hemşire hanım sakinleşitirici getirin." Leena da artık ağlıyordu. Onu bu hayata bağlayan adamlardan biri önünde kendini hırpalıyordu.

 

Hemşire Chan'ın kataterine sakinleştiriciyi enjekte etmişti.Chan da gözyaşları içinde sakinleşmişti.

 

"Hiçbir şey senin suçun değil. Sakin ol. Hepsi o adamın suçuydu."

 

Leena sorup sormamakta kararsızdı. Ama Onlara yardım edebilmek için o gece orada ne olduğunu bilmesi gerekiyordu. Chan'a daha da yaklaştı. Chan Leena''nın gözünün içine bakıyordu. "Chan o gece orada ne oldu?"

 

Chan önüne döndü. Gözlerini kapattı ve yutkundu. Chan'ın hatırlamak istemeyeceği şeylerdi ki unutabileceğini de sanmıyordu. Leena üstüne daha fazla gitmedi ve biraz uzaklaştı. Chan yavaşça gözlerini açtı. Tekrar dolu gözlerle Leena'ya baktı. "Ona ne oldu?"

 

"Size artık hiçbir şey yapamaz. Sizden sonra kendini öldürdü."

 

Chan bir şey söylemedi. Yattığı yere kendini daha çok gömdü. Sanki biraz rahatlamış gibiydi ve kendini bırakmıştı. Bir insan canı söz konusuydu ama o insan kardeşim dediği insanların canını yakmıştı.

 

"Bak Chan. Bu hayatta tanıdığım sayılı iyi insanlardan birisin. Hiçbir zaman kendini düşünen bir insan olmadın. Bu durumda bile eminim ki orada bile kendini düşünmemişsindir."

 

Chan yarım açık olan gözleriyle Leena'yı dinliyordu.

 

"Sen çok iyi bir insansın, lidersin. Bunu üyeler de biliyor. Kendini suçlama çünkü senin hiçbir suçun yok. Bütün bunlar senin suçun değil. İyi niyetli olmak senin suçun değil. Güzelce dinlen şimdi tamam mı? Üyelerin sana ihtiyacı olucak."

 

Chan gözleriyle onaylarak kendini uykuya bıraktı.

 

..... 🍃🫀.....

 

Leena önümüzdeki günlerde de Chan'ın yanında olmuş, durmadan onu kontrol etmişti. Chan da giderek iyileşiyordu. İlk günkü gibi kendini suçlamıyordu. Diğer üyeler hala uyuyorlardı. Ve herhangi bir gelişme yoktu.

 

Leena sabahın ilk saatlerinde yoğun bakıma gitti. Chan'a ilerleyen hemşireyi eliyle durdurdu. "Chan'ın pansumanını ben yapmak istiyorum."

 

Hemşire gülümsedi ve elimdeki malzemeleri Leena'ya doğru uzattı. "Siz nasıl isterseniz."

 

Leena pansuman malzemeleriyle Chan'ın yanına gitti.

 

Chan uyumuyordu. Öylece havaya bakıyordu. Leena'nın geldiğini görünce önüne döndü.

 

Leena hafif gülümsedi Chan'a. "Günaydın."

 

Chan da kafasıyla onayladı onu.

 

"Pansumanın için geldim." Elindeki malzemeleri gösterdi ve hazırlamaya başladı. "Pansumandan sonra da bir iki saate odaya alınacaksın. Bu demek oluyor ki artık bir hayati riskin yok."

 

"Onlar?"

 

Chan yine kendini düşünmedi. Yine ben hayatta kalmayı başardım demedi. Yine önceliği onlar oldu. Ben kazanıyorsam onlar da kazanmalı diye düşündü. Benim gibi adam yaşamayı hak ettiyse onların çoktan uyanmış, iyileşmiş olmaları gerektiğini düşündü.

 

Leena'nın yüzü düştü. Chan uyanalı 2 hafta olmuştu ve bu süre zarfında diğer üyelerde hiçbir gelişme olmamıştı. Artık bir şey olması gerekiyordu. "Onların öncelikle uyanmaları gerek."

 

Göz ucuyla Chan'a baktı ve bir yalan söyledi. "Durumları iyiye gidiyor."

 

Pek yalan sayılmazdı ama kesinlikle doğru da değildi. Durumları iyiye gitmese de kötüye de gitmiyordu.

 

Chan bir şey demedi. Leena da Chan'a yaklaştı. "Bu biraz acıtabilir."

 

Chan sorun değil dercesine başıma salladı. Leena sargı bezini açıp yaranın olduğu yeri temizlemeye başladı. "Yaran iyileşmeye başlamış. Bu iyi haber. Dediğim gibi birazdan gelirler ve odaya çıkarsın."

 

Konuşurken de yarayı temizleyip yeni sargı bezini takıyordu. "Bu demek değil ki kalkıp koşarsın. Çabuk iyileşmek istiyorsan biraz yatıp dinleneceksin."

 

Leena konuştuğu sırada makinelerden bir tanesi hızlıca ötmeye başlamıştı. Chan da Leena da sesin geldiği tarafa baktıklar.

 

Chan yattığı yerden zorda olsa çok az doğruldu. "Ne oluyor?"

 

Yoğun bakımı birden doktorlar ve hemşireler doldurmuştu. Hepsi tek bir kişi için savaş veriyorlardı: Felix...

 

"Saturasyonu düşüyor. Solunumu zayıf." dedi hemşirelerden biri.

 

"Entübe etmemiz lazım. Solunum yok." dedi doktor.

 

Leena biraz daha yakınlaşmak istedi ama Chan'ı da bu halde bırakmak istemiyordu. Bir Felix'e doğru gitti bir Chan'a doğru. "Kim Leena? Cevap versene!! Kim?"

 

Leena'nın dili tutulmuş gibiydi. Duyuyor, görüyor ama tepki veremiyordu.

Chan da başını yataktan kaldırmış, kime ne olduğunu görmeye çalışıyordu. Leena Chan'ı yatırmaya çalıştı.

 

"Tamam Chan. Dur bakma. Yok bir şey." dedi Leena kekeleyerek.

 

Chan direnmeye çalıştı Leena'ya.

"Kim Leena? Kim?" dedi ağlamaklı bir sesle.

 

Leena yine cevap veremedi. Chan da direnemedi daha fazla. Yastığa koydu başını. Elini yüzüne kapattı ve ağlamaya başladı. Leena tekrar Felix'in olduğu tarafa baktı.

 

Etrafına enerji saçan, çoğu insan depresyondan çekip alan, kendisi mental olarak ne kadar kötü olursa olsun hayranlarına her zaman gerekli mativasyonu veren adam gidiyor muydu şimdi? Her zaman fanlarını düşünen, onlara güç veren, onlardan güç alan Felix herkesi güçsüz mi bırakacaktı şimdi?

 

Leena'nın gözünden yaşlar akıyordu. Kafasını önüne eğdi. Gün ışığı artık gitmişti... Artık her yer karanlıktı.

 

"Solunum düzeliyor. Saturasyon normale dönmek üzere. Felix savaşı bırakmıyor." dedi birden hemşire.

 

Leena tekrar o tarafa döndü ve büyük bir rahatlamayla nefesini verdi. Gün ışığı gitmemiş onları karanlığa hapis etmemişti. Chan yine doğrulamaya çalıştı. "Felix mi? İyi mi? Cevap versene!!" diye bağırdı Leena'ya.

Leena Chan'a baktı. "İyi, iyi korkma. Uzan geri. Sorun yok, tamam mı? Gitmedi, bırakmadı bizi."

 

..... 🍃🫀.....

 

1-2 saat sonra Chan'ı odaya götürmek için yoğun bakıma gittiler.

 

Leena Chan'ın serumunu çıkarmaya başladı. Bugün büyük bir şey yaşanmıştı. Yine de bir burukluk vardı.

 

"Belki de bu benim cezam." diye Chan lafa girdi.

 

"Neden?" diye sordu Leena.

 

"Hepsinin bu halini görmek için ilk ben uyandım. Onları koruyamamanın cezasını çekiyorum." dedi Chan.

 

"Belki de ödül. Onları toparlayacak tek insan sensin." Leena buna çok inanıyordu. Üyeler Chan'sız bir hiçti. Onları sadece Chan toplayabilirdi.

 

Chan sulu gözleriyle Leena'ya baktı. "Peki ben kendimi toparlayabilecek miyim?"

 

Chan'ın sorduğu gerçek bir soruydu. Yardım çığlığıydı. Onlar için kendini kurtarması gerektiğini biliyordu ama her şey ona göre onun suçuydu. Üyelerin katili olabilirken kurtarıcısı nasıl olabilirdi?

 

Peki ben kendimi toparlayabilecek miyim....Bu gerçek bir çaresizlikti. Gerçek bir haykırıştı...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%