Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Kᴀʀꜱ̧ıʟıᴋꜱıᴢ Aꜱ̧ᴋ

@roselson

MEDYADAKİ DİĞER BÖLÜMÜN SPOİLER'I. OKUDUKTAN SONRA BAKSANIZ DAHA İYİ OLUR.

Hiçbir şeyim kalmadı.

Zaman geçtikçe sadece acı çekiyorum.

Sizinle geçirdiğim zamanlar her şey çok aydınlıktı.

Ne kadar silmeye çalışırsam çalışayım, bu beni üzüyor.

 

🎶Stray Kids (Han, Seungmin, I.N)-Gone Away🎶

 

İskele, martılar, etrafda kosuşturan insanlar, bağıran esnaflar. Ve bir de yüksek sesli gemiler...

 

Seungmin ve Jeongin geminin sesiyle oturdukları bankta korkuyla sıçradılar.

 

Seungmin'in gözleri kocaman olmuştu. "Lan!"

 

"Bu ne?!" I.N elleriyle kulaklarını kapattı.

 

"Kulaklarım patladı." Seungmin eliyle kulaklarını kontrol etti.

 

Jeongin ise etrafa bakıyordu. "Nerdeyiz biz?"

 

Seungmin de etrafına baktı. "Huzurlu bir yer. Yani umarım."

 

Birden yükseldi. "Umarım ölmüşüzdür de son noktadayızdır."

 

I.N yalvarırcasına konuştu. "Seungmin deme şöyle şeyler."

 

Seungmin nefesini verdi. "Yoruldum Jeongin."

 

Jeongin ve Seungmin'in üzerinde takım elbiseleri vardı. Tam bir İstanbul beyefendisi gibiydiler.

 

I.N tekrar göz gezdirdi etrafta. "Burada nasıl bulacağız Chan hyungu?"

 

Seungmin hiç ortalıklı değildi. "Belki burada değildir."

 

"Başka nasıl dönmeyi düşünüyorsun?" I.N ellerini beline koydu.

 

Seungmin kaşlarını kaldırdı. "Belki de dönmeyeceğizdir."

 

I.N'in omuzları düştü. "Ne bu karamsarlık?"

 

"Karamsarlık yaptığım yok. Ben burada oturuyorum." dedi bankı göstererek.

 

"Artık Chan mı geliyor, göktaşı mı düşüyor, yerin dibine mi giriyoruz? Orasına karışmıyorum. Bak etrafına. Kocaman yer. Benim sihir güçlerim yok herhalde. Boyut değiştiren Chan'ı ben bulamam. Gelsin, bulsun bizi." Seungmin banka oturdu.

 

Jeongin de önce etrafına baktı, sonra nefesini verdi. O da banka oturdu. "Bekleyeceğiz yani."

 

Seungmin kararlıydı. "Öyle."

 

..... 🍃🫀.....

 

Zaman geçmek bilmiyordu. Sürekli aynı şeyler oluyor gibiydi. Seungmin ve Jeongin de öylece bekliyorlardı.

 

Saatler sonra meydanda bir kalabalık gördüler. Sesleri gitgide yükseliyordu.

 

I.N biraz yaklaştı. "Ne oluyor orada?"

 

Seungmin kıpırdamadı. "Ne oluyorsa oluyor. Bulaşma."

 

Jeongin biraz daha yaklaştı. "Bir tane adam bir kızı zorla bir yere götürmeye çalışıyor."

 

"Kız mı?" Seungmin ayağa kalktı ve I.N'in yanına gitti.

 

"Bu kız... "dedi hayretle Seungmin ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. "Çabuk I.N. Yardım etmeliyiz. "

 

I.N anlamamıştı. "Ne oluyor Seungmin? Kim bu kız?"

 

"Gel benle."

 

Seungmin ve I.N biraz daha yaklaştılar. Kız adama direniyordu. Adamın yanında bir çocuk vardı. Çocuk da adama tutunuyordu.

 

Seungmin olayı izleyen bir kişiye sordu. "Ne oluyor burada?"

 

Yerli ona döndü. "Bu kız yırtdışında okul kazanmış ama abisi izin vermiyor. Bir haftadır böyleler. Kız kaçmaya çalışıyor, abisi onu yakalıyor."

 

I.N katıldı konuşmaya. "Çocuk kim?"

 

"Adamın oğlu. Çok düşkün oğluna. Yanından ayırmıyor. Yazık yavrucağa."

 

Ortamda çocuğun sesi yankılandı. Çocuk babasını çeketinden çekiştiriyordu. "Baba hani yunuslar gelecekti bugün? Beraber izleyecektik. Hadi gidip bakalım."

 

Adam oralıklı olmadı. Hala kız kardeşini engellemeye çalışıyordu.

 

Çocuk diretti. "Baba hadi, lütfen."

 

Seungmin etrafına baktı. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Sonra kıza baktı. "Ben bu kızı tanıyorum."

 

I.N şaşırdı. "Nasıl?"

 

"Aynı lisedeydik."

 

I.N daha çok şaşırdı. "Nasıl?"

 

"Ne bileyim? Aynı lisedeydik işte."

 

"Bize anlattığın kız mı bu?"

 

Seungmin kafa salladı.

 

"Aşık olduğun ama seni hiç umursamayan kız."

 

"Evet o." dedi Seungmin keskin ve net bir sesle.

 

"Ne yapacağız peki?" dedi I.N.

 

Seungmin düşündü. "Şu iskelenin oraya git, saklan. Şu senin çıkardığın garip bir ses var ya yunus mu, balina mı neyse onu yap. Çocuk gelirse adam da gelir. Ben de fırsattan istifade kızı alırım. Onu gönderir, gelirim. Adam burada olursa gelemem muhtemelen. Neyse şu feneri görüyor musun? Onun altında buluşalım."

 

I.N başını aşağı yukarı salladı." Tamam. Dikkat et Seungmin."

 

"Sen de I.N."

 

I.N Seungmin'in dediği tarafa doğru gitti. Bir zaman sonra bir yunus sesi duyuldu.

 

"Aaa baba bak. Geldiler." dedi çocuk. Denize doğru koşmaya başladı. Onu gören babası da endişelenerek peşinden koştu. Sıra şimdi Seungmin'deydi. Seungmin kıza doğru koştu ve elini tuttu. Beraber koşmaya başladılar. Koşarken konuşuyorlardı.

 

Kız şaşkındı. "Sen kimsin?"

 

"Bir dost."

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

"Hayallerine."

 

Kız Seungmin'i durdurdu. "İyi misin sen? Sana 'Kimsin?' dedim."

 

Seungmin aldırış etmedi. "Ne önemi var? Gitmek istemiyor musun? Götürüyorum işte."

 

Seungmin tekrar koşmaya çalıştı ama kız onu tekrar durdurdu. "Neden bunu yapıyorsun?"

 

"Sen böyle hep çok konuşur musun?" dedi Seungmin. Tekrar koşmaya başladılar.

 

Gemilerin olduğu yere geldiler.

 

"Hangi gemi?" dedi Seungmin.

 

Kız eliyle gösterdi. Daha hızlı koşmaya başladılar.

 

Kız bir anda durdu. "Dur!"

 

Seungmin de onunla durdu. "Ne?"

 

Kızın gözleri kocaman olmuştu. "Abimler."

 

"Ne? Nerede?" dedi Seungmin. Etrafında bir tur döndü.

 

Seungmin duyduğu sözcüğü daha yeni idrak etmişti. "- ler mi? Kaç tane abin var?"

 

"4."

 

"Çüş!" Seungmin'i bir korku salmıştı.

 

Kız gözlerini devirdi. "Tam da bineceğim geminin önünde duruyorlar."

 

Seungmin o tarafa baktı. "Ne yapacağız?"

 

Kız ellerini beline koydu. "Beni kaçıran sensin. Onu da sen bul."

 

Seungmin düşündü. "Gemi ne zaman kalkacak?"

 

"Yarın sabah."

 

"Abinler gelmeseydi sabaha kadar orada mı kalacaktın?" Seungmin şaşırmıştı. Bu kadar mı nefret ediyordu buradan?

 

"Evet. O evde bir gün bile kalmaya tahammülüm yok artık."

 

Seungmin kızın elini tuttu ve yürümeye başladılar.

 

Kız şaşırdı ve ellerine baktı. "Nereye?"

 

*Gel benle. Seni bu akşam saklayacağımız bir yer bulalım."

 

Seungmin doğruca fenere doğru gitti. Jeongin de oradaydı. Jeongin bir onlara bir de ellerine bakıyordu. Seungmin fark etti ve yavaşça çekti ellerini.

 

I.N fenerin kapısını gösterdi." Büyük şans. Kapı kilitli olabilirdi. "

 

"Normalde kilitli olur." dedi kız.

 

I.N sırıttı. "Aşık sansı mı?"

 

Kız anlamadı. . "Anlamadım?"

 

"Hayırdır Seungmin? Kız gitmemiş." dedi I.N hafif gülümsemeye devam ederek.

 

"Abileri geminin orada. Bu gece burada kalsın."

 

I.N kaşlarını kaldırdı. "Bizim de garantimiz yok ya hani."

 

Seungmin hiç oralıklı olmadı. "Abilerin geminin ne zaman kalkacağını biliyor mu?"

 

Kız başını sağa sola salladı. "Hayır. Sadece okulu kazananlar biliyor karışıklık olmasın diye."

 

Seungmin başıyla onayladı. "Anladım."

 

Kız I.N ve Seungmin'e baktı. "Sizin eviniz yok mu?"

 

"Yok. Nedenini de boş ver." dedi Seungmin.

 

Kız da üstelemedi. "Peki."

 

..... 🍃🫀.....

 

Jeongin ateş yakmaya çalışıyordu. Seungmin ve o kız da oturuyorlardı. Seungmin uzun zaman sonra o kızı görmüştü. Ona bakmadan kendini alamıyordu. Eski duyguları hissetmesi ona iyi gelmişti. Aynı zamanda da canını acıtıyordu; ama canını acıması umurunda değildi.

 

"Sen liseyi nerde okudun ya?" Seungmin'in ani sorusu karşısında kız şaşırdı. Jeongin de hafif güldü.

 

"Burada." dedi kız.

 

Seungmin de biliyordu o kızın aslında aşık olduğu o kız olmadığını ama o ihtimali sevmişti. Geceye kadar konuşmuşlardı. Jeongin bir kısmından sonra uyumaya gitmiş, onları yalnız bırakmıştı. Onlar da geceye kadar konuşmuşlar, iyi vakit geçirmişlerdi. Lisedeki kızı her zaman izler, onun da kendisini karşılıklısız seveceği hayaller kurardı. Şimdi lisedeki gibi değildi Seungmin. Ona her yaklaştığında onu tersleyen o kız yoktu. Her sorduğu soruya güzelce cevap veren onun da Seungmin'e sorular sorup muhabbet eden melek gibi bir kız vardı şu an karşısında. Kız buraları terk edip gideceği için, Seungmin ise yıllar önce hissettiği güzel duyguları şimdi yine hissettiği için çok mutluydu. Adeta gözleri gülüyordu.

 

..... 🍃🫀.....

 

Seungmin gözlerini geminin sesiyle açtı. Önce etrafına baktı. Daha sonra geç kaldıklarının farkına vardı. "Geç kaldık!"

 

Ayağıyla Jeongin'i dürttü. "Lan geç kaldık!"

 

Nazik bir şekilde kızı uyandırmaya çalıştı. "Iııı şey biraz geç kalmış olabiliriz. Kalksan mı acaba?"

 

"Biraz daha." dedi kız uykulu bir şekilde.

 

"Yani ben de isterdim ama"

 

Durdu. "Yani şey gemi gidiyor sanırım."

 

Kız uyumaya devam ediyordu. "Ne gemisi?"

 

Kızın gözleri kocaman açıldı. "Gemi! Geç kaldık. Gitmemiz lazım."

 

*Tamam, sakin ol. I.N biz gidiyoruz. Sen burada bekle. Ben de hemen geleceğim."

 

Kapıdan çıktılar.

 

Jeongin şaşkındı. Arkalarından bakınmakla yetindi. "Dikkat et Seungmin."

 

Kız ve Seungmin koşuyorlardı. Limanda kızın bineceği gemi görünüyordu.

 

"Ah orada!" dedi kız.

 

Seungmin daha da hızlandı. "Acale et. Hareket ediyor."

 

"Hey!"

 

Arkadan bir ses yükseldi. İkisi de aynı anda döndü arkalarına.

 

"Abim!"

 

"Ne? Durma o zaman. Daha hızlı koş." Seungmin kzın elini kavradı.

 

Silah sesleri duyuldu ardından.

 

Kız döndü arkasına Seungmin'e bakmak için. "İyi misin?"

 

"İyiyim, iyiyim. Bakma arkana."

 

Bir silah sesi daha....

 

Sonunda geminin yanına vardılar.

 

Kız mahçup bir şekilde gülümsedi." Ben her şey için teşekkür ederim."

 

Çok fazla zamanları yoktu.

 

Seungmin de aynı şekilde gülümsedi. "Teşekkür edilecek bir şey yok. Kim olsa yapardı."

 

Seungmin zorlanıyordu.

 

"Yapmazdı emin ol." dedi ve Seungmin'i yanağından öptü.

 

Seungmin şaşırdı. Eli yanağına gitti.

"Hadi git artık. Abinler görmesin."

 

Kız hızlı adımlarla ilerledi gemiye. Gemi limandan ayrılmaya başlamıştı. Seungmin ayrıldığını görür görmez fenere doğru koştu. Fenerin içine girdi Jeongin orada yoktu.

 

"Jeong-" Devam edemedi.

 

"Nerdesin?" Nefes verdi.

 

Artık dayanamıyordu. Az önce vurulmuştu. Kıza belli etmemek için tepki vermemişti. Duvara doğru çöktü.

 

"Sanırım bu sefer gerçekten yolun sonundayım. Diye diye başardım bunu. Aferin bana. Umarım Jeongin sen uyanmışsındır."

 

Kan kaybediyordu ve yapacak bir şeyi yoktu.

 

"Ben çok özür dilerim Seungmin. Sanki sizi yüzüstü bırakmışım gibi hissediyorum."

 

Seungmin sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Ses çok tanıdıktı. "Felix?"

 

Seungmin etrafına baktı. Felix yoktu ama Felix'i duyuyordu.

 

"Chan o an izin vermedi. Chan'ı da anlıyorum ama izin verseydi sizi götürmesi için elimden geleni yapardım."

 

Seungmin'in Felix'in ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

"Gerçekten çok özür dilerim."

 

Jeongin içeri girince Felix'in sesi de kesilmişti.

 

I.N yerden yatan Seungmin'i görünce büyük bir korkuya kapıldı. "Seungmin?! Ne oldu sana? Ben silah sesi duyunca bakıyım dedim."

 

Jeongin Seungmin'in yanına çöktü. Ağlamak üzereydi.

 

Seungmin kısık gözleriyle I.N'e baktı.

Bir şey yok demek istedi ama görünüş onu göstermiyordu.

 

I.N ağlamaya başladı. "Bu ne demek oluyor? Gerçekten mi ölüyorsun?"

 

Elleriyle gözlerini sildi.

 

"Ben gidip yardım çağıracağım." dedi ve ayaklandı.

 

O an Chan göründü Seungmin'in gözünde.

 

"Dur I.N, gitme." Seungmin oldukça zorlanıyordu.

 

Jeongin döndü. "Ölüyorsun. Nasıl gitmeyeyim?"

 

Chan elini Seungmin'in yarasına bastırdı. Ve konuşmaya başladı. "Bu kurşun seni öldürmüyor Seungmin. Hayata döndürüyor."

 

Seungmin önce Chan'a sonra I.N'e baktı. "Ölmüyorum I.N. Geri dönüyorum."

 

I.N eliyle tekrar gözlerini sildi. "Sadece ben mi kaldım yani?"

 

"Sen de hemen geleceksin. İnanıyorum."

 

"Hayır, hayır. Şimdi geleyim."

 

"Sen de geleceksin I.N."

 

Seungmin sesi boğuk çıkmaya başlamıştı. Sanki I.N'den uzaklaşır gibi.

 

"Sen de geleceksin I.N. Sadece zamanını bekle."

 

I.N'in ağlaması şiddetlendi. "Hayır! Şimdi. Şimdi gelmek istiyorum. Ben sizi tekrar öyle görmek istemiyorum. Chan Hyung lütfen ben de geleyim, yalvarıyorum."

 

Seungmin bilincini tamamen kaybetti.

 

VE SİLAH SESİ..

 

Aynı o günkü gibi.

 

"ÖZÜR DİLERİM JEONGİN...."

 

VE CHAN'IN SESİ.

 

Aynı o günkü gibi.

 

..... 🍃🫀.....

 

Felix'le konuştuktan sonra Leena kabul etmişti. Felix'e iyi gelecekse konuşmalıydı Seungmin ve I.N'le. Hem artık çocukların da enfeksiyon riski neredeyse yoktu. Beraber girdiler yoğun bakıma. Leena Felix'i Seungmin ve I.N'in sedyelerinin tam ortasına yanaştırdı.

 

"Biraz daha yaklaşır mısın?" dedi Felix.

 

Biraz daha yaklaştırdı Leena. "Ben sizi yalnız bırakayım."

 

Felix eliyle Leena'yı durdurdu. "Beni duyarlar mı?"

 

Felix bilinci kapalıyken duymamıştı kimseyi ama o an duymalarını istedi.

 

Leena bunu anladı ve gülümsedi. "Duyabilirler."

 

Felix de gülümsedi.

 

Leena kapının yanında durdu. Onları duymuyordu. Gözleri Felix'in üzerindeydi.

 

Seungmin de I.N de bembeyazlardı. Melek gibi. Felix onlara baktı. Kötü hissedince önüne döndü.

 

"Her şeye rağmen gelmek istedim yanınıza. Belki de fazla takıyorumdur. Tam emin değilim. Kendimi suçlu hissediyorum. Sizi kurtarabilirdim belki de. Gerçekten bilmiyorum. Kafam karışık."

 

Felix nefesini verdi. "Ben çok özür dilerim. Sanki sizi yüzüstü bırakmışım gibi hissediyorum. Chan o an izin vermedi. Chan'ı da anlıyorum ama izin verseydi sizi götürmesi için elimden geleni yapardım. Gerçekten çok özür dilerim. Gerçekten fırsatım olsaydı ilk sizin için kullanırdım. Şu an gelseler ve yer değiştirmemiz gerektiğini söyleseler düşünmeden yaparım bunu. Gerçekten. Şimdi konuşmak istedim sizinle. Belki fırsatımız-"

 

Durdu Felix." Neyse. Her şeye rağmen bekliyorum sizi. "

 

Felix hareketlendi. Leena hemen yanına gitti." Daha iyi geldi mi?"

 

"Daha iyiyim."

 

Gülümsediler.

 

..... 🍃🫀.....

 

Seungmin yavaşça gözlerini açtı. Önce anlamladırmaya çalıştı. Az önce gördüğü rüya geldi aklına. Karnına baktı. Bir yara vardı ama rüyasındaki gibi değildi. Kafasını döndürünce I.N'i gördü. Gördüklerinin bir rüya olduğunu farkındaydı ama yine de I.N yalnız kalmıştı bir yerlerde. Onu da biliyordu.

 

Daha sorma uyandığını hemşire gördü. Hemen Leena'ya haber verdi.

 

Leena yanına geldi. Seungmin hala I.N'e bakıyordu. "Seungmin?"

 

Seungmin cevap vermedi.

 

"İyi misin?" dedi merakla Leena. Bir I.N'e baktı bir de Seungmin'e.

 

Seungmin hala I.N'e bakıyordu. "Acı çekiyor."

 

Leena Kafasını I.N'e çevirdi tekrardan. "Şu an acı çekmesi mümkün değil."

 

"Çok acı çekiyor." dedi Seungmin tekrar.

 

Seungmin önüne döndü ve yutkundu. "Ben telefonumu alabilir miyim?" Sesi oldukça kısık çıkmıştı.

 

Leena şaşırdı. "Telefonunu mu?"

 

Normalde telefonları istemiyorlardı. Haber bile izlemiyorlardı kendi haberlerini görmemek için. Seungmin telefonunu istemesi Leena'nın tuhafına gitmişti. "Neden?"

 

Seungmin tekrar yutkundu. "Felix için."

 

"Duydun mu onu?"

 

"Evet."

 

"Yanına gitmek ister misin?"

 

"Şu an kimseyle konuşmak istemiyorum. Sadece telefonumu istiyorum."

 

..... 🍃🫀.....

 

Seungmin telefonunu aldı. Birsürü bildirim vardı: Binlerce, onbinlerce... Hiçbirine bakmadı. Elleri titriyordu. Rehberden Felix'i buldu ve mesaj kısmına girdi.

 

Seungmin:

Senin suçun değildi. Chan bunu istemiş. O istediyse bildiği vardır. Hem seni ilk önce götürerek bana da en büyük hediyeyi verdi. Üzülme iyi bir şey oldu. (I.N de huzurlu gözüküyor. Merak etme.)

 

Mesajı gönderdi. Telefonu Leena'ya doğu uzattı. "Lütfen görmesini sağla, olur mu?"

 

Leena tebessüm ederek onayladı.

 

..... 🍃🫀.....

 

Leena Felix'in telefonuyla odasına girdi.

Felix telefonunu görünce şaşırdı. "Ne oldu?"

 

Leena gülümsedi. "Mutlu olabileceğin bir şey."

 

Telefonu ona uzattı. Felix çekindi. Leena telefonu açtı. "Şifren ne?"

 

"0108."

 

Leena gülümsedi şifreyi duyunca. Mesajlar kısmına girdi ve Seungmin'in attığı mesajı Felix'e gösterdi.

 

Felix içten gülümsemesiyle okudu mesajı.

"Uyandı mı?"

 

"Uyandı." dedi Leena büyük bir gülümsemeyle.

 

Felix yatırdı kafasını geriye doğru. İçten bir şekilde kahkaha attı.

 

Leena Felix'i mutluluğuyla yalnız bıraktı.

Daha sonra Changbin'in yanına gitti. Han'ın ona gönderdiği notlara tepkisini merak ediyordu.

 

Girdi odasına kapısını çalar

Bir şey izin vermiyordu buluşmalarına.

İstiyorlar, çok istiyorlar hatta yapamadıkları için suçluluk duyuyorlardı ama yine de başaramıyorlardı tekrardan bir olmayı.

 

Changbin'i de Han'ın notlarıyla yalnız bıraktı.Kapının önündeyken Leena'nın telefonu çaldı.

 

Hemşirenin endişeli sesini duydu. "Jeongin!"

 

Leena korktu. "Ne oldu?"

 

"Bir sorunumuz var."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%