Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Uᴄ̧ᴜʀᴜᴍ

@roselson

MEDYADAKİ DİĞER BÖLÜMÜN SPOİLER'I. OKUDUKTAN SONRA BAKSANIZ DAHA İYİ OLUR.

Derinlerde hapsoldum.

Endişeler gitgide yutuyor beni.

Koşsam iyi olur. :(

 

🎶Stray Kids-DLC🎶

 

4 üye de çimenlerin üzerine uzanmış, gözleri kapalı duruyorlardı. Hepsi artık bir şeylerin farkındaydı. Kafalarında bir şeyler oturuyordu. Ama açıkça söylemeye dilleri varmıyordu.

 

Şuanda da bir yerde gözleri kapalı uzanıyorlardı. Bilerek açmak istemiyorlardı. Karşılaşacakları manzaradan korkuyorlardı.

 

"Kaldık mı 4 kişi?" dedi Changbin.

 

"Artık iyice korkmaya başladım." dedi I.N.

 

"Teker teker nereye gidiyorlar?" dedi Felix endişeli sesiyle.

 

I.N'in sesi de endişeliydi. "Ölmüyorlar değil mi?"

 

Seungmin'in sesi oldukça durgun ve soğuktu. "Belki de biz ölüyoruzdur."

 

I.N daha da endişelendi. "Ya Seungmin deme öyle ya."

 

Seungmin çaresizdi."E ne oluyor o zaman?"

 

Changbin ortamı yumuşatmaya çalıştı. "Sakin olun. Kimsenin öldüğü yok."

 

Felix gözlerini açtı ve etrafına baktı. Gördüğü manzara karşısında şaşırmıştı. "Beyler bir sorunumuz olabilir."

 

Diğerleri de gözlerini açtılar ve doğruldular.

 

Üyeler 4 tarafı da uçurum olan bir tepenin üstünde duruyorlardı.

 

I.N biraz daha geriledi. "Nasıl geldik buraya?"

 

"Daha da önemlisi nasıl kurtulacağız buradan?" dedi Felix.

 

Hepsi etrafına bakınarak buradan kurtulmanın yolunu aramaya başladılar.

 

Changbin'in sesiyle o tarafa yöneldiler. "Bir şey buldum galiba."

 

Felix, I.N, Seungmin gittiler Changbin'in yanına. "Sanırım bundan başka bir çözümümüz yok."

 

İplerden yapılmış küçük bir köprü vardı tam karşılarında. Köprünün sonunda da başka bir tepe vardı. Tepenin uç noktasının hemen altında da bir mağara. Mağara ve o tepe arası kocaman bir uçurum..

 

"Güvenli mi ki orası?" dedi I.N.

 

Başka çareleri yoktu bakmaktan başka.

 

"Gidip bakmak zorundayız." dedi Seungmin.

 

Changbin Seungmin'i onayladı. "Başka çaremiz yok. Yavaş ve sakin olun. Panik yapmayın, tamam mı?"

 

Hepsi güvenli bir şekilde köprüyü geçmeyi başarmışlardı. Mağaranın içindeydiler.

Bir mağara olmasına rağmen fazla ışıktı oldukları yer.

 

Seungmin etrafına baktı. "Siz de benim gördüğümü görüyor musunuz? Yoksa ben delirdim mi?"

 

Felix de aynı şekilde şaşkındı. "Bizim fotoğraflarımız..."

 

"Neden buradalar?" dedi I.N.

 

"ONLARA BAKIN. BEN İSTEMİYORUM. ONLARA BAKIN SADECE."

 

Seungmin bir daha etrafına baktı. "Sadece ben mi duyuyorum bu sesi?"

 

Changbin hafifçe gülümsedi."Hayır Chan hyung'un sesi. Ben de duyuyorum."

 

"BELKİ DE BU BENİM CEZAM."

 

"NEDEN?"

 

"HEPSİNİN BU HALİNİ GÖRMEK İÇİN İLK BEN UYANDIM. ONLARI KORUYAMAMANIN CEZASINI ÇEKİYORUM."

  

Changbin'in yüzü düştü. "Kendini suçluyor."

 

Seungmin "Bir şey yapmadığı halde."diye ekledi.

 

"GÜVENDELER DEĞİL Mİ? HİÇBİR ŞEYLERİ YOK."

 

"Hyunjin." dedi gülümseyerek Felix.

 

"YAŞIYORLAR MI?"

 

"YAŞIYORLAR."

 

I.N de gülümsedi. "Lee Know'un sesi".

 

"BEN BİR KAĞIT, KALEM ALABİLİR MİYİM?"

 

"ŞİMDİ Mİ?"

 

Changbin güldü. "Tabii ki bu da Han."

 

Seungmin bütün üyelerin yüzüne baktı. "Hepsi yaşıyorlar demek ki."

 

Changbin mağaranın sonuna doğru yaklaştı."Hepsi yaşıyor. Bizi bekliyorlar. Hızlanmalıyız."

 

Diğer üyeler de onu takip etti. Yine bir uçurumunun ucundaydılar. Bu seferki köprü daha küçük ve daha tehklikeliydi.

 

I.N korkuyla Changbin'e baktı. "Nasıl geçeceğiz buradan Changbin hyung?"

 

Changbin onların dayanağı olduğunu biliyordu. Kendi de çok korkuyordu ama onları sakinleştirecek kişinin kendisi olduğunun farkındaydı."Dengemizi korumalıyız. Buradan geçerken bir uçurumun üstünde değil de şirkette yaptığımız pratikleri yaptığımızı düşünün. Hani uzun süre ayakta kalmak için yaptığımız şey vardı ya. Onu yaptığınızı düşünün."

 

Felix öne atıldı. "Birlikte gidelim."

 

"Ya birimizin dengesi bozulursa?" I.N'in sesi titremişti.

 

Seungmin'in uçurama biraz daha yaklaştı. "Buraya kadar beraber geldik. Öleceksek de beraber ölelim hem," Uçurumdan aşağıya baktı. "Hem belki de kurtuluşumuzdur. Ya birlikte ölelim ya da birlikte yaşayalım."

 

Changbin durdu ve biraz düşündü. Seungmin'in söylediklerinin doğru olmadığını biliyordu. I.N'i cesaretlendirmek içindi bu sözler.

 

Hepsi kararlı bir şekilde ona bakıyordu. Changbin'in hayır demesi bir şey değiştirmeyecekti. "Haklısınız. Hadi Felix. Hepimiz peş peşe."

 

Felix, Seungmin, İ.N, Changbin bu sırayla yürüyorlardı. Gayet iyi gidiyorlardı. Felix öbür tarafa geçmişti. Seungmin de öyle. I.N tam geçeceği sırada dengesini kaybetmişti. Changbin onu düşmesini engellemek için onu itmiş, kendini kurtaramamıştı.

 

I.N düştüğü yerden kalkıp ileriye doğru uzandı hızla. "CHANGBİN HYUNG!!"

Ama her şey için çok geçti. Changbin uçurumdan düşmüştü.

 

..... 🍃🫀.....

 

Chan'ın sesi yine sakin ve durgundu. "Changbin?"

 

Changbin yeterince hareket edemiyordu. "Chan?"

 

"İyi gözüküyorsun."dedi bir mağaranın ucunda duran Chan.

 

Hemen biraz yukarıda dala tutunan Changbin ona doğru döndü.

 

Changbin şuanki durumunu umursamamadan güldü Chan'a. Uzun zaman sonra görmüştü Chan'ı. Bu bile unutturmuştu her şeyi. "Yani şu an hayatla ölüm arasında bir dal parçası olmasaydı ben de aynı şeyi söylebilirdim senin için."

 

Chan bir adım attı ona doğru. 'Hah doğru. Hemen kurtarayım. Ayağının çarprazında bir taş var."

 

Changbin ayağını taşa doğru uzattı. Chan biraz daha yanaştı Changbin'e."Bana güveniyor musun?"

 

Changbin düşünmedi bile. "Daima."

 

Chan elini uzattı. "Taştan kuvvet al ve tut elimi."

 

Changbin dediğini yaptı. Chan'ın elini tuttu. "Şimdi bırak kendini."

 

Changbin hiç düşünmeden bıraktı kendini. Chan tuttu elinden, çekti kendine doğru.

 

Changbin büyük bir özlemle sarıldı Chan'a. "Sen de iyi gözüküyorsun Chan hyung."

 

Chan öylece bakmaya devam etti. "Hadi gidelim."

 

Changbin'in bakışları yukarıya döndü. "Onlar?"

 

Chan bakmadı oraya ve ilerlemeye başladı. Changbin kolundan tuttu. "Chan hyung?"

 

Chan ona doğru döndü. "Efendim?"

 

"Hiçbir şey senin suçun değil, biliyorsun değil mi?"

 

Chan sadece gülümsedi.

 

..... 🍃🫀.....

 

"Changbin'i görüyorum." dedi Seungmin.

 

I.N yerden kaldırdı kafasını. "Nerede?"

 

Felix uçurumun ucuna biraz daha yaklaştı. "Chan hyung değil mi o yanındaki?"

 

"Chan hyung!!" diye bağırdı I.N.

 

"Chan!!" Seungmin de bağırdı. Ama kimse cevap vermedi. Bir süre sonra Chan gözden kayboldu Changbin'le birlikte.

 

Felix önce Seungmin'i sonra da I.N'i kaldırdı yerden. "Tamam sakin olun. Changbin Chan hyung'la birlikte. Bu güvende olduğu anlamına gelir. Biz de kendi yolumuza bakalım. Chan hyung eninde sonunda gelecektir."

 

..... 🍃🫀.....

 

Çok zaman geçmişti. Leena artık endişeleniyordu. Zamanın daha çok geçmesi üyelerin fiziksel olarak iyileştirse de uyanma olasılıklarını da aza indiriyordu.

 

Leena dört sedyenin tam ortasında durup bir kıpırtı olmasını bekliyordu. Yapacak bir şeyi yoktu. Hyunjin 10 saniyede bir yeni bir çizim yapıyordu. Lee know kendini Japonca ve pudinge vermişti. Han desen o da dünyanın en iyi 335265.şarkısını yapmakla meşguldü.Chan ise hiçbir şey yapmıyordu. Leena'yı endişelendiren de buydu. Diğerleri kafalarını dağıtmak için bir şeyeler yapıyordu ama Chan hiçbir şey yapmıyordu.Gününün çoğunu odasında camın önünde geçiriryordu. Leena'nın da yapacak bir şeyi yoktu diğer üyeleri beklemekten başka.

 

Leena bütün üyelere baktı. "Hadi ama uyanın artık. Tanrım lütfen uyansınlar artık."

 

Bir kıpırdama sesi duydu Leena. Gözlerini üyelerin üzerinde gezdirirken Changbin'in uyanmak üzerek olduğunu gördü.

 

"Teşekkür ederim Tanrım. Çok teşekkür ederim." dedi mutlu ve minettar bir şekilde.

 

Changbin uyandı. Gözleriyle odayı inceledi. Leena hemen gitmedi. Her şeyin yerine oturmasını bekledi.

 

"Changbin?"

 

Changbin'in gözleri Leena ile buluştu.

 

Leena biraz daha yaklaştı. "Nasıl hissediyorsun?"

 

"Tır çarpmış gibi." dedi biraz zorlanarak.

 

"Çok normal. Uzun süredir uyuyorsun."

 

"Ne kadar?" Changbin biraz kıpırdanmaya başladı.

 

"Yaklaşık 1 ay."

 

Changbin şaşırdı ve durdu. Diğer üyelere baktı. "Diğerleri?"

 

"Chan, Hyunjin, Minho ve Han uyandı. Diğerlerinin de uyanmalarını bekliyoruz."

 

Changbin başıyla onayladı. "Chan kendini suçluyor değil mi?"

 

Leena şaşırdı. "Sen nerde-"

 

Changbin sözünü kesti. "Uzun zamandır tanıyorum onu. Çok uzun zamandır."

 

..... 🍃🫀.....

 

"Çok çabalıyorum onun için. Ama kesinlikle kabullenmiyor. Kafasına bir şekilde koymuş kendi suçu olduğunu." dedi Chan'ın psikoloğu.

 

Leena nefes verdi. "Size ne dedi tam olarak?"

 

"Normalde size söylememem gerek ama şu an karşımda bir fan olarak değil de bir doktor olarak olduğunuzu düşünüyorum."

 

Leena onayladı. "Kesinlikle."

 

Psikolog devam etti. "Ona neden böyle düşündüğünü sordum. O da o 7 kişinin ona çok güvendiğini söyledi. O olaydan önce o programı iptal ettirebilirmiş ama sanırım tehdit edilmiş şirket tarafından. O da 'ona göre' bencilce düşünüp iptal ettirmemiş."

 

Leena'nın bir kaşı havalandı. "Ne tehditi?"

 

"Şirket 'Ya programa çıkarsın ya da önümüzdeki ara verme sürecini kesin bir şekilde sonlandırız' demiş. Diğer grup arkadaşlarının kariyerlerinin bitmesine gönlü razı gelmemiş."

 

Leena içinden küfürler savuruyordu. "Anladım."

 

Leena aslında biraz daha yakın hissetmişti kendini. Chan'ın her daim üyelerinin koruyor olması ama son olayda kendisinin koruyamadığını düşünmesi normaldi aslında. "Peki şimdi nasıl olucak? Bırakacak mısınız Chan'ı?"

 

"Kesinlikle hayır. Hemen olacak bir şey değil. Biraz daha beklemeliyiz."

 

Leena minnet dolu bakışlarıyla onayladı psikologu. "Peki diğer üyeler?"

 

"Minho, Hyunjin, Han değil mi?"

 

Leena kafasını salladı. "Evet."

 

"Onlarla ben ilgilenmiyorum ama ilgilenen arkadaşlarımın söylediklerine göre tek sorun, korku."

 

Leena kaşlarını kaldırdı. "Nasıl yani?"

 

"O olay bir arada oldukları zaman olduğu için bir araya geldiklerinde onlara yine bir şey olacak gibi hissediyorlar. Yani birnevi görüşmeyerek birbirlerini koruyorlar ve biraz da o anı hatırlamak istemiyorlar. Hepsi nasıl aynı şeyi düşünüyorlar, inanın ben de bilmiyorum. "

 

Leena burukça gülümsedi. "Yıllardır beraber yaşıyorlar. Arkadaştan öte kardeş gibiler artık. Çok güçlü bir bağları var. "

 

"Gerçekten çok ilginç. Bir üye daha uyandı değil mi?"

 

Leena başını salladı. "Evet. Changbin."

 

"Onun durumu hakkında bir bilginiz var mı?"

 

"Henüz psikolojik olarak nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben size haber vereceğim."

 

..... 🍃🫀.....

 

"Sporla dengeli beslemeği bir arada götürünce devamı geliyor zaten."

 

"Hiç mi boşlamıyorsun?"

 

"Arada oluyor tabii canım."

 

Leena yoğun bakımın girişinden Changbin ve hemşirelerin konuşmasını duyuyordu. Yavaşça yaklaştı onlara. "Ne oluyor burada?"

 

Hemşirelerin ve Changbin Leena'ya doğru baktılar.

 

"Şey Changbin bize bazı ipucular veriyor."

 

"Ne hakkında?" dedi Leena Changbin'in dosyasına bakarken.

 

Hemşire biraz uyanmıştı. Parmağını ağzına götürdü. "Sporla ilgili."

 

Leena güldü ve Changbin'i döndü. "Anladım. Nasıl hissediyorsun Changbin?"

 

Changbin gülümsedi. "İyiyim. Kötü hissetmiyorum."

 

Leena başını salladı. "Ben de kötü bir şey görmedim dosyada. Bir riskin de yok. odana alabiliriz seni de."

 

Hemşireler yanlarından ayrılınca Leena biraz daha Changbin'e yaklaştı. Bunu söyleyip söylememek konusunda çok düşünmüştü Leena. Ama o da gerçekten ne yapacağını artık kestiremiyordu. Changbin iyi gözüküyordu. Belki Chan'ın üzerindeki yükü biraz olsun alabilirdi.

 

"Chan iyi değil."

 

"Nasıl iyi değil?" Changbin doğruldu.

 

"Kötü bir şey mi var? Odaya aldığınızı söylemiştiniz."

 

"Fiziksel olarak bir sorun yok ama ruhsal olarak aynı şeyi söyleyemem. Changbin sen iyi görünüyorsun. Her anlamda. Belki-"

 

Changbin Leena'yı susturdu. "Chan'ın neyi var?"

 

Leena nefes verdi. "Chan seninde dediğin gibi bu olanlardan kendini sorumlu tutuyor ve çocuklarla görüşmeyi reddettiyor. Üyeler de birbiriyle görüşmek konusunda biraz zorluk çekiyor. Belki bir üyenin onlarla konuşmaya çalışması cesaretlendirir."

 

Changbin'in de yüzü biraz düşmüştü." Ben pek emin değilim yani yapabileceğimden. Chan'la konuşmayı denediler mi? "

 

"Han denedi ama Chan herhangi bir cevap vermedi."

 

Leena yine de umut etmekten vazgeçmek istemiyordu. "Changbin denesen? Belki sen onların konuşmasını sağlarsın. Bu durumda Chan da belki..."

 

Leena devamını getiremedi. Çok korkuyordu söyleceklerinin olmamasından.

Changbin de beklemedi.

 

Leena'nın gözleri doldu. "Ben çok korkuyorum Changbin. Çok korkuyorum."

Loading...
0%