Yeni Üyelik
2.
Bölüm

EFULIM 1.BÖLÜM |TEK TARAFLİ AŞK|

@roya.43

"Uzaktan seviyorum seni

Kokunu alamadan

​Boynuna sarılamadan

​Yüzüne dokunamadan

Sadece seviyorum..."

CEMAL SÜREYYA

 

MABEL MATİZ~MÜPHEM

EFULIM 1.BÖLÜM |TEK TARAFLİ AŞK|

 

En zor şeylerden biri Tek tarafli aşktı. Dokunmak, sarılmak istersin, gözlerine bakıp sevdiğini söylemeyi istersin, sadece istersin hiç birini yapamazsin, yapamamak canını acıtır.

 

Tek tarafli aşkta sadece sen seviyorsun, sadece sen oluyorsun, Tek başına. Hayaller kurarsın, seversin ama aşık olduğun kişi bundan bihaber bir şekilde hayatına devam eder.

 

Mehir de seviyordu,sevdiği adamın haberi olmadan.

 

Mehir için işler zordu abisinin arkadaşı kendisi için çocukluk aşkı iken, abisinin arkadaşi onu çocukluk arkadaşı olarak görüyordu. Bir arkadaş, bir kardeş gözünde görüyordu.

 

Oysaki mehirin saf ve temiz aşkını görmüyordu.

 

Mehir için Canını en çok acıtan da gözlerinde gördüğü kardeş sevgisi. Her gözlerinde gördüğün de nasıl da canı yanıyordu Genç kızın.

 

Genç kız heyecanla aynadaki yansimasindan nasıl göründüğüne bakiyordu. Giydiği yeşil dizinin üzerinde biten elbise birde ona yakışan yeşil şalı ile çok güzel görünüyor du. Genç kız diyarbakirin erkek lerini kendine hayran bırakırken kızlarını kiskandiriyordu güzelliğiyle. Ama genç erkeklerin ona hayran bakışlarını değilde sevdiği adamın gözlerinde kendisine karşı hayranlığı görmek istiyordu.

 

Genç kız annesinin kedisine seslenmesi ile odadan çıkıp merdivenleri inereken sedir de oturan annesi ve sevdiği adamı gördüğünde heyecanla merdivenleri hızlı inip yanlarına gitti. Gülümsemeyle sevdiği adama bakıp "hoş geldin polat abi" dedi. 'Abi' diye hitap etmek ne kadar da canını yaksada ona ismiyle seslenemez di.

 

Polat gelen arkadaşının kardeşine, kendi kardeşi gibi sevdiği Genç kıza bakıp gerginlikle gülümsedi, "Hoşbuldum" dedi. Korkuyordu birinin bu gerginliğini anlamasından özelikle de mehirin den korkuyordu. O kendisinin gözlerinden anlardi nasıl olsa çocukluk arkadaşı idi.

 

Genç kızın annesi Ayşe de bilirdiki, polat kızını kardeşi gibi görüp onu koruyup koluyordu. Ayşe"mehir kahve getir polat abine"dedi kızına.

 

Mehir başını salayarak hemen mutfağa girip heyecanla Derin bir nefes verdi, Nasil da mutluydu onu gördüğüne. Kahveler hazır olduğunda tekrar avluya geçip kahveleri verdi.

 

Polat kahveden bir yudum alıp "ellerine sağlık" dedi.

 

Mehir gülümseyip annesinin yanına otururken, her zaman ki gibi iltifat etmediği için üzülürken birde gerginliğinin nedenini anlamaya çalişiyordu. Genç kız bunlari düşünürken abisi azad da gelmiş ti.

 

Polat bitirmediği kahvesini birakip hizla ayağa kalktı "geldiysen gidelim mi?" Diye sordu. Geç kalmak istemiyordu artık kavuşmak istiyordu sevdiğine.

 

Azad olacakların gerginliği ile başını sallayıp "gidelim" dedi. Oda biliyordu kalkiştiklari bu iş ortalığı birbirine kariştiracağini.

 

Genç kız "nereye gidiyorsunuz abi" dedi. Bu gerginliklerinin sebebini öğrenmek adına.

 

Azad Polat'a, polat azad da baktı. Anlamıştı mehir bir şeylerin olduğuna,ona ne açıklama yapacaklar di?

 

Azad mehire baktı sakin bir sesle "dolaşmaya mehir" dedi.

 

Mehir abisine baktı onunla uğraşmamişti, bu da bir şeyler yaptıklarını beli ediyordu. Ama yine de bir şey demedi sadece başını salayarak onayladi, nasıl olsa çıkardı kokusu yakında.

 

Azad bir şey dememesine şaşirsada avlu kapısına ilerledi. Kapıyı açıp çıktıklarında mehir de arkalarindan gelip geçirdi onları.

 

Mehir kapıyı kapatıp arkasını döndü, ondan habersiz ne yapıyorlardı?

 

Ayşe hanım mutfaktan kızına seslendi "mehir" dedi.

 

Genç kız ona seslenilmesi ile mutfağa gitti.

 

🌙🌙🌙

 

Akşam olmuş Karabey konağinin üyeleri akşam yemeği için sofraya toplanmaya başlamışlardi. Herkes yerini aldığında sofra da iki kişinin yerine boş kalmıştı. Konağın ağası welat ağa ve torunu Azad sofrada yoklardi. Herkes kes azadin nerede olduğunu düşünüyorlardı.

 

Konağın kuralları vardı ve bu kurallardan biride welat ağadan önce sofraya oturulmasiydi. Ama bugün azad kuralı yok saymış ti. Oysaki hep disiplinli ve saygılı idi. Herkesten önce sofrada olur du, işi olduğunda ise haber verir di, işlere kendisi gider dedesi ne derse onu yapardı.

 

Azad Bugün haber vermemiş sabah 'dolaşmaya' diyip çıkmıştı.

 

Herkes azadin nerede olduğunu merak ederken, mehir sabah ki abisi ve Polat'ın gerginliğinin sebebini düşünüyordu.

 

Yaşlı kadın gözlerini torununa çevirip 'mehir bilir' diye düşünerek "mehir" dedi kaşları çatık bir şekilde. Mehir bilirdi torunun nerede olduğunu, ondan habersiz bir şey yapmazdı azadi.

 

Mehir duyduğu sesle daldığı yerden baaba annesine baktı.

 

Herkes dikkatle yaşlı kadın ve Genç kıza bakarken. Berfin hanım "azadim dan haberin varmi dır? Dedimi sana bir şey" dedi katı bir sesle. Hep ona 'azadim' derdi, çok severdi torununu. O torunlarının hepsini severdi mehir haricinde. Genç kizi hiç sevmezdi, onu hep yıllar önce ki o kadına benzetir di.

 

Mehir olumsuz anlamda kafasını iki yana salladı.

 

Ayşe hanım hemen atladı "azad sabah dolaşmaya diye gitti bi daha da gelmedi. " dedi. Oda bilirdi Berfin hanımın kızına olan nefretini.

 

Berfin hanım gelinine baktı "kızına sordum cevap vere bilir değil mi sonuç ta dili var. " dedi, yine bir olay çıkaracaktı.

 

Mehir annesine baktığında Ayşe kafasını sallayıp sonra önüne eğdi. Genç kız anlam veremiyor du Berfin hanımın bu davranışlarına, neydi baba annesinin kendisine ve annesine olan nefreti.

 

Welat ağa merdivenlerin başında durmuş yine karısının çıkaracağı olayın ne olduğunu çözmeye çalışırken, azadin boş olan yerini görmüştü. Kaşlarını çatıp sinirli olan karısına baktı "yine ne oldular bu kadar sinirlendin. " dedi sinirli sesiyle aynı zaman da merdivenleride inmeye başladı.

 

Sofrada büyük bir sessizlik olduğunda Berfin hanımın sinirli bakışları mehire döndü. Onun hesabını sonra verecek ti. Gözlerini welat ağaya çevirip "hiç ağam, ayşe gelin ne zaman, nerede konuşacağını bilmiyorda onu öğretiyorum. " dedi. Ayşe gelini de sevmezdi kızını savunurdu hep. Konu anne kız olunca sinirleri bozuluyor du.

 

Küçük gelin sinsi gülüşleri ile anne ve kıza bakiyordu.

 

Welat ağa merdivenleri bitirip yerine geçtiğinde, yanında oturan karısına baktı. "Ayşe gelin ne zaman konuşacağını iyi bilir. Senin sinirlerin yine bozulmuş, sebebi ne?" dedi ardından gözlerini sofrada oturan herkesin üzerinde gezdir meye başladi. "Bu sinirin sebebi azad mi?" Dedi ve gözleri başı öne eğik olan genç kızın üzerinde durdu.

 

Mehir ona bakan diğer gözler gibi kara gözleri de hissetmişti. Eğik kafasını kaldırıp dedesine baktı.

 

Welat ağa sorgular gibi bakip "mehir, sen bilirmisin azadin nerede olduğunu?" Diye sordu.

 

Mehir az önce yaptığı gibi başını sallayıp "hayır ağam" dedi.

 

Berfin hanım "bilmiyor ağam sabah evden dolaşmaya diye çıkmış halada gelmemiş. " dedi, gelinin sözlerini tekrarlarken.

 

Welat ağa kaşlarini çatip torunun her zaman oturduğu yere baktı. "Aradınız mı? " dedi. Oğlu devran "aradık cevap vermedi baba" dedi.

 

Welat ağa "bi sorun çıkmıştır tarlada, biz başlayalım. " dedi.

 

Ağa'nin sağ kolu avluda bağırarak"ağam, ağam" Diye, nefes nefese welat ağanın yanına gitti. Elleri önde başını öne eğmiş nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu.

 

Welat ağa agır'a bakıp bu telaşını sebebini düşündü "ne diye bağırırsın agır?" Dedi.

 

Agır nes nefese "ağam, azad ağa ile polat gelmiştir" dedi, yanlarında birininde olduğunu söyleyemedi, Derin bir nefes alıp yutkundu dudaklarını araladı konuşmak için ama konağa giren azad, ondan önce konuşmuştu.

 

Azad olacakların gerginliği ile sadece dedesine bakiyordu "Dede" dedi. Herkesin gözleri agır'in arkasında ki azada ve arkalarindaki el ele gelen iki gence baktilar.

 

Welat ağa arkadaki çifti gördüğünde kaşları şaşkinlikla çatildi, içinden düşündüğü şeyin olmamasını dua ederken gördüğü şeyler tersini söylüyordu kendisine.

 

Azad korktuğu dedesinden anlık çekip kardeşine baktı, kendisine bakmiyordu arkasında ki polat ve kaçırdıkları kıza bakiyordu.

 

Azad arkadaşının aşkını görmüş ve bir yıl önce kendisinin yaşadıklarını onunda yaşamaması için bu işe girmiş di. Kardeş gibi gördüğü adam gelip sevdiği kadının düşman oldukları aşiretten olduğunu ve onu başka biriyle evlendirmek istediklerini, artık sabretmeyeceğini onu kaçiracağini söylemiş ti.

 

Azad kendisinin cesaret edipte yapamadığı şeyi arkadaşı için yapmıştı. Polatin sevdiği kızı kaçırmışlar di.

 

Mehir gördüğü kişiler karşısında şaşırmıştı. Sevdiği adam bir kızla el ele karşısında durmuştu. Kalbi sızlıyor, gözleri yanıyordu, ağlamak istiyordu. tahmin ede biliyordu ne olduğunu ama kabullenmek istemiyordu bir kabus olması için, bu kabustan çıkmak için dualar ediyordu içinden.

 

Devran kaşlarini çatarak herkesin sormak istediği ama soramadiği şeyi sordu oğlu azada "ne oluyor burada azad? " Dedi.

 

Welat ağa kendisine bakan torunundan gözlerini çekmeden sofradan kalkıp torununun karşısına geçti. Çatık kaşları biraz daha çatilirken "kiz kimdir azad?" Dedi.

 

Azad korku ile arkadaşına baktı, oda korkuyordu welat ağa nasıl tepki verecek ne yapacak diye korkuyordu.

 

Ama üçü de iyi biliyordu ki töre de kaçırmanın sonucu ya ölüm yada berdel dır. Bu iki genç ölümü göze almış ti. Başkasının olmaktansa kara toprağa giderlerdi diye düşünüyorlardı. Yine de welat ağadan yardım istemek için gelmişlerdi, belki ölmek yerine mutlu bir hayatları olabilirdi.

 

Polat arkadaşı için sorulan soruya kendisi cevap vermek için "welat ağa" dedi welat ağanın dikkatini çekmek için.

 

Welat ağa ona seslenen Genç adama baktı. Genç adamın korkusunu gorebiliyordu gözlerinde ama dik duruşuyla ölümü göze aldığını beli ediyordu.

 

Polat ona bakan welat ağa ile Derin bir nefes aldı ve dik duruşunu bozmadan "anlamışsın dır ağam, sevdiğim kızı kaçırdım. " dedi ağanın gözlerine bakarken. "Bügün burada karşına kız kaçırarak çıktıysam, bizi bu konaktan yolamayacağini yardım edeceğini umarak geldim. " dedi, için de bir umutla welat ağaya bakarken devam etti. "Tüm diyarbakir biliyor ki kapına geleni eli boş göndermeyeceğini. " dedi.

 

Welat ağa karşısında ki bu gencin bu cesaretine şaşırırken gözlerini iki sevdaliya çevirdi.

 

BÖLÜM SONU

 

Loading...
0%