Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. "Öpücük"

@rubamsalepe

Haklı ama evde tek kalmamalıydı, Nehir ona destek olurdu. Aslında bizim eve de gelebilirdi. Ali bunda biraz art niyet aramış olabilirim kusura bakma canım. Senin işi hâlâ çözebilmiş değilim.

"Bizde de kalabilirsin." dedim gülümseyerek "Gel ben sana süper bakarım."

"Önce ben dedim ortalığı karıştırma." diye yüzünü ekşitti. Hayır yani ne dedim ki ben şimdi? Kolundan tuttu ve onu kapıya doğru çıkardı. "Ben Ozan'dan izin alırım bekle beni, bizdesin bugün."
Ali ne bu şiddet bu celal sakin ol bir dostum.

Daha sonra etrafa bakındı ve Ozan'ı bulup durumu ona açıkladı. "Tamam sen Nehir'i merak etme ben onu eve getiririm." dedi ve elini Ali'nin omzuna vurdu. Heh buyur birde burdan yak! Ali ve Betül eve gidiyor, akşam Ozan Nehir'i eve bırakıyor. Ne dengesizce bi iş ya bu. O değil de Nehir bunu duyunca kafayı sıyırmasa iyidir.

Patatesleri soymaya devam ediyordum ki başımın yanında bir baş hissettim. Sakallarıyla yanağımı okşuyor gibiydi sanki. Belki de sadece yakınlığın vermiş olduğu ürpertiydi. Bir tuhaf olmuştum ben. Derin bir defes aldığımda burnuma güzel bir parfüm kokusu ilişti. "Patetes soymayı bırak da bana yardım et." diyen sesin sahibine döndüm. Gelmişti. Melih beni her adımda kendine daha çok bağlıyordu. Senden çok etkileniyorum ben ya.

Düşünsenize gece yatıyorum sabah kalkınca yanımda o, uyanıyorum beni izleyen ve uyandığımı görünce sevinen o, ben yanındayken özleyip belimden kendine çeken başını saçlarıma gömen o. Ay ben bu adamı istiyorum. Basacağım sana nikâhı bekle sen.

"Ne düşünüyorsun, daldın?" diyen Melih'e dönüp gülümsedim "Seni." Sesli mi söylemiştim ben bunu ya? "Ihım... Yani seninle şimdi yapacağım yemeği demek istedim." deyip başımı önüme çevirdim. Donup kalmıştım. Yani şuan sıvıyorum. Yanaklarım umarım kızarmamıştır çünkü ben yandığımı hissediyordum. Camları açın ya sıcak mı oldu ne?

Melih elini belime koyup beni oturduğum yerden kaldırdı. Biraz şok olmuş olabilirim fazla mı yakınlaşmıştık biz? İstemsizce etrafa bakındım mutfakta şu anda ikimizden başka kimse yoktu. Oh iyi ki kimse görmedi yoksa yanlış anlaşılırdı. Mümkünatı yok durumu açıklayamazdım. Ah keşke Emir'den önce tanısaydım Melih'i, kalbim acımazdı. Sevdiğimle olurdum.

Etrafa bakıldığımı anlamış olacak ki başımı çenemden tutarak kendisine çevirdi. "Beni çok etkiliyorsun." deyip başını biraz bana yaklaştırdı. "Kokuna bayılıyorum." deyip biraz daha yaklaştı. "Şey ben..." dediğim sırada başımı ellerinin arasına alıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Nefesimin kesildiğini hissettim o anda, dudaklarımın onu arzuladığını tam da o an hissetmiştim. Ve işin iyi yanı bir şeyi öğrenmiştim, o da benden hoşlanıyordu. Heyecanlanmış olacaktım ki karşılık bile verememiştim. Dudaklarını biraz daha bastırdı ve geri çekildi. "Seni istiyorum." dedi sessizce. Ben de onu istiyordum, hislerim tam da bu yöndeydi.

Şaşkın gözlerle ona bakarken dudaklarımdan birkaç sözcük döküldü. "Ben de seni istiyorum." Umarım bunu farklı şekilde anlamamıştır çünkü çok müsaitti yanlış anlaşılmaya. "Yani seninle vakit geçirmek. Neyse. Şey, işimize dönelim mi?" dedim yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. "İşimizin başka bir şey olmasını daha çok isterdim ama neyse." deyip tezgaha döndü sırıtarak.

Ne demişti ki bu şimdi? Başka bir şey mi? Ay bayılacağım galiba ya da aşık olmuş olabilirim ben şu an. Neyse ben de iş başına döneyim.

●●●
Emir'den

"Pas pas pas passs, pas pas pas paaaaasss, paaaaaaaasssss paaaassss." şarkı eşliğinde paspas yapıyordum. Ya ben ki bu kadar yetenekli bir adam, bu kadar muhteşem bir adam tabiki paspas işini de mükemmel yapacaktım. Yerlere dondurma erit yala cinsinden tertemiz olmuştu. Bütün restorantı paspaslamış olduğumdan dolayı olsa gerek belim biraz ağrımıştı. Aa lütfen ben mükemmelim hiçbir yerim ağrıyamaz! Biraz susamış olduğumu hissettim ve mutfağa doğru gittim.

Bu zibidi ne ara gelmişti? Asabım bozuluyordu gerçekten! Ya anneanne ne zaman bu ceza bitecek? Bitsin artık bari Tuğçe için bitsin gitsin o evde otursun ya da ne bileyim şu Melih'ten uzak olabilecek her yere gidebilir, başka yerde de çalışabilir.

Önce dolaptan su alıp içtim daha sonra da Tuğçe'nin yanına gittim. "Kolay gelsin." deyip omzuna dokundum. Biraz korkmuş olacak ki aniden sıçradı. "Sakin yer elması benim, kocan."

"Korkutun beni." dedi ve derin bir nefes verdi. Bana baktığında gözlerim dudağına ilişti. Ruju mu dağılmıştı onun? Kafam karışmış bir şekilde arkamı döndüm. Melih, Melih'in dudaklarında da ruj izi vardı. LAN SİZ ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ?

Tekrar Tuğçe'ye dönüp onun kolundan tuttum. "Bir gelsene benimle." dememle peşimden gelmeye başladı. Koridor sessiz görünüyordu oraya doğru yöneldim.

"Ne oldu?" diye şaşırmış olan Tuğçe'ye sinirli bir şekilde baktım "Sen o herifle öpüştün mü?" Sorduğum soru onu çok şaşırtmış gibiydi gözlerini benden kaçırdı. "Cevap bekliyorum Tuğçe, öpüştün mü onunla?"

"Beni öptü." dediğinde cinler tepeme çıkmıştı resmen. Ya bunu nasıl yapardı bana? Anlamıyordum ben, sen evlisin evli. Derin bir nefes alıp verdim. "Onu geberetceğim." dedim ve mutfağa yöneldim. Kafasını oradaki domates bıçaklarıyla kesmeyi planladım. Domates rengine dönecekti her yer az sonra. Tuğçe kolumdan tutup gitmeme engel oldu. "Gitme, dur. Sakin ol" komutlarını verdi. "Ben de istedim bunu, onu istedim." dedi gözlerimin içine bakarak.

Ne demek onu istedim ya? O herif senden yararlanmanın peşinde senin gözlerin kör olmuş iki yeşil göz için? Sakin kalmayı denesem de bunu başaramadım. "Bunu nasıl rahat rahat söyleyebiliyorsun? Seni kaç kere uyardım, bu herif senden yararlanmak istiyor. Biz evliyiz Tuğçe, benden boşanmadan bunu yapamazsın." dedim duvara yumruk atarak. Gerçekten aklımı kaçırmak üzereydim.

"Bizim evliğimiz sahte Emir, hem ben etrafı kontrol ettim kimse görmedi bizi rahat olabilirsin." dedi sakin bir şekilde. Bu kadar sakin davranması da öfkemi arttırmaya yetiyorsu. "Sizi kimse görmemiş olabilir Tuğçe, sen artık Tuğçe Altay değilsin! Sen Tuğçe Altay Gültekin'sin! Bunu asla aklından çıkarma. Boşanana kadar böyle şeyler yapamazsın!"

Bana ters ters baktı. "Emir fazla oluyorsun istediğimle istediğim her şeyi yaparım kimse de görmez, beni rahat bırak." dedi ve yanımdan gitmeye kalktı. Yok canım bu mevzu böyle bitemez bak bakalım nasıl bitecek. "Ben kavgamız bitti demedim." diyerek onu duvara sıkıştırıp aniden dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman? Bana engel olmaya kalksa da bunu başaramadı. Sana böylesi müstahak Tuğçe, düzgünce söyleyince anlamıyorsun. Yavaşça dudaklarından çekilip başımı kulağına eğdim. "Biz boşanana kadar bunu sadece ben yapabilirim, sınırlarını bil!" diyip arkamı dönüp gittim.

●●●

Mesai saati bitmiş eve gitme zamanı gelmişti Nehir'in. Etrafta Ali'ye bakındı ama bulamadı. "Nereye kayboldu bu çocuk ya? Nerde ki şimdi?" Telefonunu cebinden çıkardığı sırada bir el hissetti. Evet Nehir onu aramadan o ikizini bulmuş olmalıydı. "Ali?" Arkasına döndüğünde karşısında kendine pis pis bakan Ozan'ı gördü.

"Ali, Betül'le size gitti, seni eve götürme işi bende Hamster. Zaten bedel ödeyecektin bak hiç bir şekilde kaçamazsın, benimlesin şimdi."

Derin bir nefes aldı, aldı ve tekrar aldı. Umarım ölürüm dedi içinden. Nefes almadığını fark eden Ozan sırtına bir kere vurdu yavaşça."Ahh."
"İyi misin? Manyak mısın? Neden nefesini vermiyorsun?" Kızmış görünüyordu. E tabi o da haklıydı yine başına bela olmasını istememişti muhtemelen.

"Yürü arabaya." komutuyla peşinden gitmeye başladı. Kısa bir mesafenin ardından arabaya varmışlardı.
'Yuh be bu araba kim bilir kaç paradır? İki bin on sekiz model mi bu? Ay araba yakıyor.' İç sesini bir kenara attı ve emniyet kemerini takmadan önce telefonunun kamerasından kendine baktı.

Gözlerine sürdüğü kalemin aktığını gördü ve silmek için dikiz aynasını kendine çevirdi, gözünün altını sildi. Evet arkadaşlar kural bir akan kalem her zaman silinmelidir. "Sen ne yapıyorsun?" diyerek çalıştırdığı arabayı durduran Ozan'a döndü.

"Kalemim akmış onu si..." lafını böldü. "Dikiz aynası arkayı görmek için vardır ya araba kullanırken kaza olsaydı? Hem kemerini de takmamışsın tak şunu, bir de seninle uğraşmayalım." İçinden söylenerek arkasına yaslanıp kemerini taktı.

Biraz tedirgindi. Malum benimlesin lafı çok da normal olan bir laf değildi. 'İnşallah bu beni kaçırıp, beni bağlayıp, ölene kadar işkence etmez. Allahım bu zibidi beni kaçırmasın rica ediyorum.' diye dua etti içinden.

Yol boyunca konuşan olmamıştı zaten yol da çok uzun sürmemişti sonunda da bir dükkanın önünde durmuşlardı. 'Ne dükkanı burası ya? Kesin beni burda altı parçaya bölüp fakire fukaraya adaklık koyun eti diye dağıtır.' İç sesi asla susmuyordu.
"İn aşağıya." demesiyle irkildi. Nehir biraz korkuyordu, kendince de birçok haklı sebebi vardı.

"İçerideki garson beni hiç rahat bırakmıyor. Tipim değil tek gecelik bir şeydi. Onun yüzünden diğer kızlarla rahat edemiyorum." dedi ve göz kırptı. Bu neydi şimdi? Bay züppe için ne yapmalıydı ki? Bundan ona neydi ki?

"Bu kızın benden soğuması için başka bir kız gerek şimdi bedel öde bakalım. Yarım saatliğine sevgilim olacaksın bu senin cezan. Aslında benimle olmak bir ödül ama neyse." dedi ve güldü. "Ne?" Başını iki yana salladı.

'Ne demek sevgili?' Nehir bu herifin hayatında bir obje dahil olmak istemezdi. Neden bunlar onun geliyordu ki zaten onun başına hep? Sonuçta kendisi sessiz sakin bir kızdı.

"Yürü düş önüme!"

Yeni bölüm sonu canlarım❤ sevimli okurlarım sizi çoook seviyorummm😊🤗🤗

VOTE tuşuna basmayı unutmayın😘
Yorumlarınızı da bekliyorum hepsine cevap yazıyorum❤😘 iyi okumalar❤🤗

Loading...
0%